06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA ce Temelkuran “Düğümlere Üfleyen Kadınlar”da dört kadının yolculuğunu betimlemektedir. Yazarın deyişiyle, “birbirini yoklayarak ilerleyen, içine sığındıkları bu hikâyeden başka gidecek yerleri olmayan” dört kadından biri “feleğin çemberinden geçmiş”, deneyimli, istençli, iş bitirici ve her türlü zorluğa direnerek ayakta kalmayı başaran “muhteşem ve benzersiz” Madam Lilla. İkincisi, “Arap Baharı”nı başlatan Tunus’taki başkaldırıya katılan, sıradışılığından ötürü toplum, aile ve sevgilisince örselenmiş buruk devrimci ve dansöz Amira. Üçüncüsü, Kahire’deki Tahrir meydanının isyan ile eşanlamlı duruma gelmesini sağlayan eylemcilerden, yaşadığı yıldırım aşkının ürünü olan bebeğini başka bir ülkede bir bakıcıya veren Maryam. Dördüncüsü, çeşitli İslam ülkelerinde yetişmiş bireysel bağımsızlıklarını ve özgürlüklerini önemseyen, toplumsal olaylara etken katılan eleştirel tavırlı kadınları Temelkuran’ın yanı sıra Onur Bilge Kula’nın çözümlemesinden de tanıyoruz. “Enis Batur, Şehir Meydanında Fıçı Yuvarlamak’la, okuyucuya engin bir edebiyat külliyatının yanı sıra , deneyimlerini sunuyor. Aslında, birikimlerini okuyucusuyla paylaşıyor demek daha doğru olacak. Bir günlük gibi başlıyor yapıt, bir günlük gibi de devam ediyor. Ama bu sizi yanıltmasın. Günlük formatında yazılmış geniş notlar ya da paylaşımlar, bir yazarın ömrü boyunca ruhsal ve zihin dünyasına süzülmüş önemli bilgileri kapsıyor. Tabii, buradan Batur’un her şeyi tüm ayrıntılarıyla yapıtına döktüğü sonucunu çıkarmamak gerekiyor. Öyle olsaydı, onlarca ciltten bahsetmemiz gerekebilirdi.” diyor Aysel Sağır yazısında. Bol kitaplı günler... Adam Sharr’dan ‘Mimarlar İçin Heidegger’ E ‘Binalar tüketim nesnesi olamaz’ Adam Sharr, Mimarlar İçin Heidegger‘de, düşünürün mimarlıkla ilgili bugüne dek tartışılan söylemine eğiliyor. Modern mimariye itirazları ve yerine önerdiklerini, Heidegger’in politik arka planıyla beraber okura sunuyor. Ë Ali BULUNMAZ artin Heidegger, sicili hiç de temiz olmayan bir düşünür. 1933’te Nazilerin iktidara oturduğu Almanya’da Heidegger de Freiburg Üniversitesi’nin rektörlüğüne kurulmuştu. Üstelik bu unvanı aldığında Nasyonal Sosyalist Parti’nin aktif bir üyesiydi. Dolayısıyla Heidegger’in tüm söylemi, hep bu üyeliğin gölgesinde kaldı; Parti’deki etkin konumu, hemen her eyleminin önüne geçti. Felsefe adına söyleyip yazdıkları kadar mimarlığa dair düşünceleri, doğrudan mimarlara seslenen bir metin kaleme alan ilk ve neredeyse tek filozof olmasına rağmen yine o üyelik yüzünden çok tartışıldı, hatta kıyasıya eleştirildi. Fakat aynı zamanda, yazdığı mimarlık metinleri epey ses de getirdi. BİNA: DENEYİMİN BİR PARÇASI Onun mimarlıkla ilgili ortaya koyduğu en önemli şey, katı teknik ve iktisadi istatistiklerden çok deneyime ve insan var oluşuna uygun; duygu ve sezilere dayanan bir modelleme önerisiydi. Heidegger, üst düzey mimarlıkla beraber amatör mimarlığın göz ardı edilmemesi gerektiğini savunuyordu. İnşa, iskân ve yerleşim kavramları, bu iki mimarlık modelinin birleşimiyle yürümeliydi. Mimarlar İçin Heidegger kitabının yazarı Adam Sharr, düşünürün yalnızca mimarlara seslenişini ele aldığı çalışmasıyla Heidegger’in bu söyleminin arkasında duruyor ve binanın, yer ve orada oturacakların özelliklerine göre inşa edilebileceğinin altını çiziyor. Heidegger, herhangi bir yapıda koca bir gün harcansa da asıl meselenin kişinin kendini evinde hissetmesi olduğunu söyler. “İyi planlama”, “bakımı kolay olan” ya da “uygun fiyat” yeterli olmayabilir. Çünkü Hei M degger, binaların tüketim ürünü gibi görülmesine baştan karşı çıkar. Sharr, düşünürün bu görüşünü netleştiriyor: “Bina salt hayranlık nesnesi veya bir inşaat yönetim süreci ürünü olarak algılanmamalı. Aslında bina öncelikle insanın süregiden inşa ve iskân deneyiminin bir parçasıdır.” Heidegger, Sharr’ın anımsattığı gibi matematiksel ölçülebilir mekân anlayışından çok yerlerin deneyimlenmesine önem verir. Bilimsel projenin tamamlanması ya da hayatın matematiksel formülünün yazılması, hayata dair her şeyin bilinmesi için yeterli değil: “Heidegger’e göre bilimsel proje tamamlanmış olsa bile yaşam sanat, şiir ve diğer anlatım araçlarıyla genişlemeye ve zenginleşmeye devam eder (...) Teknoloji, insanın çevredeki dünyanın doğasından kaynaklanan kırılganlığını anımsatan şeyleri donuklaştırarak günlük hayatta olmayı belirsizleştirir.” Binalar nesne olarak kavranabilir ama Heidegger, mimarlıkta insanın duygularının öncelik kazanması gerektiğini düşünür. Matematiksel ölçüm bu anlamda amaç değil, araçtır; bu yüzden Heidegger için kişiler, dünyayı matematiksel ölçümün ötesinde kendilerine göründüğü gibi yani yerler olarak algılar. HEIDEGGER’İ ELEŞTİRİN! Yaşama ve yapma becerisi, Heidegger için anlamlı ve felsefi açıdan yetkin iki iş. İnşa ve iskân ise faaliyette bir araya gelir, sonuçta faaliyet düşünmeye dönüşür ve bu, Heidegger için “sözcüklerle yapılan felsefeden çok daha fazlasını ifade eder.” Sharr, Heidegger’in mimarlıkla ilgili ettiği bir ordu laftan bu bağlamda şöyle ilginç bir yere varır: “Heidegger, inşa ve iskânın, var oluşu anlamlandırma çabalarına her zaman içkin ve tam da bu nedenle şiirsel olduğuna inanır.” Yani yaratma ve yaratıcı yapma eylemi, şi irsel bir anlam taşır. Şiirsel yönelimleri olan bir kişi Heidegger’e göre dünyaya teslim bayrağı çeker, şeyler ve fenomenleri yaratıcı eylemlerle tasarlayarak ya da içgüdüsel biçimde ölçerek şiiri yaratır. Bu da bir ölçüde anlamlandırmadır. Bir açıklık anında parlar, kolay anlatılmaz. Heidegger’in mimarlık modellemesi, öbür pek çok görüşü gibi içinde bulunduğu yıkıcı siyasi oluşum yüzünden büyük ölçüde güme gitmişti. Sharr’ın bu noktada önemli bir uyarısı var: Heidegger’in mimarlık modellemesi ve söylemi, ancak sıkı bir eleştirel süzgeçten geçirilerek anlaşılabilir. Bir yakınlık kurulacaksa ancak dikkatli bir sorgulama yapılarak ilerlenmelidir. Yirminci yüzyılda boy atan mimarlığı kavramak, Heidegger’i işin içine katmayı gerektiriyor ama Sharr’ın dediği gibi eleştirelliği elden bırakmamak koşuluyla. ? [email protected] http://bulunmazali81.blogspot.com Mimarlar İçin Heidegger/ Adam Sharr/ Çeviren: Volkan Atmaca/ YEM Yayın/ 130 s. TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Heidegger’in hayatında ve düşüncesinde önemli yer tutan Todtnauberg’deki kır evi. Peter Zumthor’un dağ peyzajı içindeki Vals kaplıca binası. Hans Scharoun’un Darmstadt okulunun sokak ve derslik gruplarını gösteren maketi. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Reklam Müdürü: Petek Öztürk ?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1205 21 MART 2013 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle