Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Edith haftalar sonra bir duygu patlaması ile aşkını ilan edene kadar Hofmiller, genç kızın kendisine karşı ne hissettiğini hiçbir zaman anlayamayacaktır. Oysa onunla geçirdiği zaman zarfında birçok kez kızın depresif ruh halini anlaması için fırsatları olmuştur. Şatoda yaşayan herkes hayatını genç kızın iyileşip yürümesine adamıştır. Baba tüm servetini bu uğurda harcamaya hazırdır ama uygulanan tedavilerden bir türlü olumlu sonuç alınmamaktadır. Edith’in ruh halini ve içinde bulunduğu durumun vahametini kavraması için genç kızın doktoru ile yaptığı sohbetler de işe yaramaz. Aksine Hofmiller, doktordan aldığı bilgileri iyileşme umudu diye kızın babasına anlatır. Edith İsviçre’ye gidip yeni tedavi yöntemi ile iyileşip Hofmiller’la evleneceğinin hayallerini kurmaktadır. Hofmiller, yaptığı aptalca hareketlerin sonucunda bu felçli kızla evlenmek durumunda kalacağını anlayınca yeni ve onarılmaz trajedilere neden olacaktır. Stefan Zweig romanın mesajını giriş sayfasında veriyor; “İki çeşit merhamet vardır. Zayıf, duygusal olanı, bir yabancının ızdırabı karşısında kalbin duyduğu üzücü sarsıntıdan bir an önce kurtulmak için gösterdiği sabırsızlıktır. Böyle bir merhamet acıyı paylaşmaz, ruhun yabancı bir acıya karşı kendini savunma içgüdüsüdür sadece. Asıl değerli olanı, duygusallıktan uzak ama yaratıcı merhamettir, ne istediğini bilir, sabırla acıyı paylaşarak, gücünün son damlasına kadar, hatta gücünün de ötesinde her şeye katlanmaya kararlıdır.” Hofmiller’in “zayıf, duygusal” merhametine karşılık “yaratıcı merhameti” Edith’in doktoru Condor temsil ediyor. Dr. Condor “yaratıcı merhamet”in simgesi olarak roman boyunca yavaş yavaş belirginleşmekle kalmıyor, Hofmiller’ın merhametini doğru yöne yöneltmesi için de uzun uzun öğütler veriyor ama Hofmiller doktorun söylediklerinden gereken dersi çıkartmayı başaramıyor. Merhamet’te anlatılanlar bize Yeşilçam melodramlarını hatırlatıyor. Bu konuyu işleyen birçok film biliyoruz. Sanırım bu Yeşilçam’ın Hollywood’dan doğrudan esinlenmesinin bir sonucu. Zira Merhamet, 1946’da sinemaya da uyarlanmış. 70 YIL KORUMA SÜRESİ Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre eserlerin korunma süresi eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl. Bu süre dolduktan sonra bir eserin sahibinin mirasçılarından izin almaya ve tabii telif ücreti ödemeye gerek kalmadan istediğiniz sayı ve şekilde o eseri basabiliyorsunuz. Bu yasa maddesinin uygulamada yararları da var zararları da... 70 yıl süresi dolunca eser sahiplerinin mirasçılarının hiçbir hakkı kalmıyor. Telif ücreti alamadıkları gibi eserlerin bütünlüğünü de koruyamıyorlar. Dedelerinden, ninelerinden miras olarak bir apartman kalmış olsa sonsuza kadar o apartmanın kirasını alabilirler ama geriye sanat eserleri örneğin 10 roman kalmışsa 70 yıl dolunca bir kuruş bile telif ücreti alamazlar. MEB’in 100 Temel Eser uygulaması ile ilgili yaptığım bir araştırmada 2009 yılında piyasada çeşitli kalınlıklarda 27 çeşit Savaş ve Barış, 41 çeşit Don Kişot, 52 çeşit Tom Sawyer, 36 çeşit Sefiller olduğunu tespit etmiştim. Yine 2009’da Kitap Çevirmenleri Meslek Birliği ÇEVBİR üyesi deneyimli 5 çeviribilimci ve çevirmenden oluşan İntihal İnceleme Komisyonu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “100 Temel Eser” listesinde yer alan 10 eserin, 50 yayınevi tarafından yayımlanmış 154 basımını inceledi. Kitaplar şunlardı; İvan Turgenyev’in Babalar ve Oğullar’ı (11 basım), Jack London’un Beyaz Diş’i (14 basım), Cervantes’in Don Kişot’u (14 basım), Gustave Flaubert’in Madam Bovary’si (14 basım), Nikolay Gogol’ün Ölü Canlar’ı (10 basım), Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe’u (18 basım), Lev Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı (12 basım), Victor Hugo’nun Sefiller’i (25 basım), Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı (14 basım), Honoré de Balzac’ın Vadideki Zambak’ı (22 basım). Amacı intihal ve kısaltma vakalarını olabildiğince belirlemek olan komisyon incelemelerinin sonucunda 154 basımdan 58 tanesinde yoğun intihal, birçok diğer basımda da ciddi ölçülerde kısaltmalar tespit etti. Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’nın 19. maddesi ile 70 yılık koruma süresini doldurmuş Türk ve dünya klasiklerinin haklarını Kültür ve Turizm Bakanlığı koruyabilirdi. Çünkü 70 yıllık süre dolduğu için eser sahibinin haklarını mirasçıları tarafından korunması mümkün değil, yasa koyucu bu açığı bakanlığı görevlendirerek kapatmış. Türkiye Yayıncılar Birliği ısrarla başvurdu ama bakanlığı hakları koruması için ikna etmek mümkün olmadı. Milli Eğitim Bakanlığı, 100 Temel Eser listelerine alıp öğrencilere önerse de Kültür Bakanlığı, Türk ve dünya kültürünün temel taşlarını oluşturan bu eserleri “memleketin kültürü bakımından önemli görmedi...”, onların haklarını korumak için bir girişimde bulunmadı. 1995’e kadar Türkçeye çeviri eserlerde koruma süresi 10 yıldı. Bu değişiklikle birçok klasik eserin önemli edebiyatçı ve çevirmenlerce yapılmış çevirileri basılamaz oldu. 70 yıllık koruma süresinin dolması ile birlikte zamanında yapılıp daha sonra basılamayan bu çeviriler gün yüzüne çıkıyor. Bu da koruma süresinin sonsuz olmamasının bir faydası. Stefan Zweig 1942 yılında Brezilya’da karısı ile birlikte intihar etmiş. Zweig’ın eserlerinin koruma süresi geçen yıl doldu. 2012 yılı içinde Zweig’ın Satranç adlı eseri 8 ayrı yayınevi tarafından yayımlanmış. İyi çeviriyi bulup okumak okurlara düşüyor. Koruma süresi bitmeden önce Zweig’ın bazı eserlerinin yayın hakkına sahip olan Yordam Yayınları bu enflasyondan zarar gören yayınevlerinden. Yordam, çıkar yolu iyi ve farklı yayıncılıkta bulmuş. Zamanında usta çevirmenlerin yaptığı çevirileri Savaş Çekiç’in tasarımı ile khağıdı ve baskısıyla özel bir dizi olarak yayımlamış. Dizinin ilk kitapları Salah Birsel’in çevirdiği Bir Kalbin Ölümü – Mürebbiye, Tahsin Yücel’in çevirdiği Satranç Ustası – Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ve Amok – Usta İşi, Behçet Necatigil’in çevirdiği Korku, Deniz Banoğlu’nun çevirdiği Merhamet. ? 21 MART 2013 ? SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1205