Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Roman, 1920 sonlannda başlayıp 1921 'i boylu boyunca aşarak 1922'ye ulanan bir zaman dilimine yayılıyor. Bu açıdan Ulus Dağına Diişcn Ateş, Demirci, Gördes, Kula çevresinin 1921'dc Kurtuluş Savaşı döncmindeki sözlü tarihi gibi dc okunabilir... A4;J.$ADIKASLANKARA I lkin scvgili öğretmeııim Mıınıt Oz uıeıı söz etmişti Mustafa Yılclırını'ın Ulus Dağına Düşen Ateş'inden (Bil gi, 2002). Eklemişti: "Tanıyorsun değil mi, Mustala scrıin devrenden..." Sonradan çıkagelince Ulus Dağına Diişcn Ateş, hem scvindim hem de geçmişin anılanna daldım bir süre... Yıldınm'ı anımsayamadıın gerçi ama romanı okumaya başladığımda daha ilk satır, on yıllar öncesine savurmaya yetti beni... Demirci Kaymakamı Ibralıim Ethenı Bcy'in adını, halk öğretmenim C.eyhun Atııf Kansu'nun 1960'larda Varhk'der gisinde sürdüıdüğü yazılardan birindc dııymuştum ilk kez. Kansu, ya/ısında Ibrahim Ethem Bey'in,henüz yayımlanmamış anılarından söz cdiyor, bunlar dan alıntılar aktarıyordu. Kuvayı Milliyeci kaymakamın anıları sırtınıı iirpert meyc yctmişti. Sonradan Tarih Kıırumu Yayınları'n ca gün yü/.ünc çıkarılacak bu anılardan bir küçük bölümcüğü, Kansu'nun Var lık'ta yayınıladığı biçimiyle, lise öğren cisiykcn yazdığım "Niçin Atatürkcüliik" başlıklı denememe de almıştım büyük heyecanla. Dursıız duraksız, uykusuz tüneksiz dclilcr gibi yazdığım yıllar. tşin ilginç yanı, bcn yazımı unutmuş, bu arada Denızli Eisesi'nden ayrılınıştım. Ne ki kuruluşunda görev aldığım ukul deıgimiz Yankı'da, ardım sıra yavımlamışlar yazıyı ama, dağıtılmadan da na dergi bu kez de toplatılıp ortadan kaldırıfmış... Yasaklanan lise öğrencisinin yazısı değil kıışkıısıız, Kuvayı Milliyeci lbrahim Ethem Bcy'in anıları... Işte kenttaşım Mıısiala Yıldının, bü yük bir dcğerbilhlik örneği göstererek Demirci Kaymakamı Kuvayı Milliyeci tbrahinı Ethem Bey'i alıyor roman kahramanı olarak. Yazarın bu çabasına say gı duyarak sevinçle bir solukra okudum Ulus Dağına Düşen Ateş'i... "Ulus Dağına Düsen Ates ci, Gördes, Kula çevresinin 1921'de Kurtuluş Savaşı dö nemindeki sözlü tarihi gibi de okunabilir... Ulus Dağına Düşen Ateş'in ilk dikkati çeken yanı, romana katılnıış yogun emek. Yazar, yöreyi neredeyse köy köy, de re dere dolaşarak avcunun içi gibi bellemiş roman coerafyasını. Yöreyi kanş karış, tüyük olasılıkla yaya va da hayvan sırtında do laştığıkestirilebilir yazarın. Kurtuluş Savaşı yıllarının yöre kasabalarını, o gü nün toplunısal, ekonomik yapısı doğrııltusunoa yenidcn kurup biçimlendirme de, bunları aktarmaaa büyük ustalık gösteriyor. Bunlar kitaba "belge roman" değeri katmaya vetiyor elbettc, ne ki belgede ki gerçcklik, o kadar önemsenip öne çıkanlıyor ki roman kahramanları, ister istemez sıkışıyor, birer belge tasıyıcısına indirgeniyor. Kendi kişilikleriyle var ol mak yerine, tarihsel gerçeklikleri yansıtan birer çizgi kahramana dönüşüyoı ne redeyse. Hiç kuşku yok ki söz konusu dönem de tek gerçeklik konumunda Ulusal Kurtuluş Savaşı. C)n iki milyon insanın ölüm kalıın savaşı bu. Doğum, düöün, ölüm döngüsüne yerlcşmiş tüm clkinlikleri, bu gerçcklik yönlendıriyor, sonuçta insanların yaşamlarını biçimlendiriyor. Yine de "su, şu" diye gösterebileeegimiz, adlarıyja anıp farklı nitelikler vükleyebileceğimiz birer "birey" ama bunlar. Bu yüzden romana buyur edildikle rindc birer roman kahramanı olarak yerleştirilmesi gerekir yapıta, yoksa verilen adlar, yansıyan kişilikler yazarın yakıştırnıası olarak kalabilir yalnızca. Demem o ki onlarca köy, dere, lepe, geçenek, kavşak vb. yer adları su alamak, nir günceye yerleştiriliyor havasında kahramanları bııralanlagezinclııınekel betle anlatım biçimi, ancak romanın bu Uiı yer adlarına gereksinmediği tle oria ıla! Ama Mııstata Yıldırım, olgıısal ger çeklerebağlı biı va kaniivis tutıımııyla oııintülüyoı romaııı. (ierçekren de daha başlangiçlan itibareiı neredeyse f.iin gün aklaıınaya çabalıyor olııp bitenleri. Romanın sonuna dek süren bu biçim, okuru, ister is temez koşullavıp bağlıyor. Oysabun ları yalnızca duyumsatmakla vetinen, gerisini okura bulgulatan biı tııtum takınabilirdi pekâlâ yazar. Bir Romandan Beklenen Ulus Dagına Diişcn Atcş, Demirci Kaymakatnlığına atanan lbranim Ethem Bey'iıı emri alıp yöreye ıılaşmasıyla baş lıyor. Deıııirci'de ilk ışi, ulusal dircniş iciıı kolları sıvamak olacaktır lbrahim Er lıeııı'iıı. I lcm kaymakamlığ'mın »ereğini verine gelirir o, lıeııı debir Kuvayı Mıl liveci olarak konıiiacı j'ibi çalışır. Bıı arada Parli Pclılivan'ı.onun kızan larından küçük I lalil Kte'vi kollavıp ıızaktan uzağa izleı. Bu ikisi, yanında çamıştıkları ('.erkez Etern'le kardeslerine karşı soğukluk içiııdedir, lıatta kop ıııa noktasııuladırlar. (J.iinkü Çerkcz Ethem, Kuvayı Millivevckaışı Kuvayı Sey yare'vi kurup Yıınan'la ışbirlığine girişmiş, düşmanla çarpışan ulusal güçleiv karsji kurşıın ataı lıale gelıriıştir. Bu durunı l'arti Pehlivan'la Halil Eleyisarsar, her ikisi de pi^maıılık içiııdedir. lbrahim Ethem, onlarla işbirliği kıırmayı başaracak, işgalcilerle işbirlikçilerinin baskısı karsjsında azımsanmavacak sayıda yiğitle daglara tıkıp çete savasjlarına girişecektir. Roman, 1920 sonlannda ba^layıp 192 l'i boylu boyunca aşarak 1922'ye ulanan bir zaman dilimine vayılıyor. Bu açıdan Ulus Dağına Düşen Ateş, DemirSAYFA 16 Roman Kahramanı İbrahim Ethem Bey anılarından ördüğünü şezdirecek yanlar yok deg.il. Ornekse şu satırlar bunıı gösteriyor: " lbrahim Ethem Bey, ocağın başında kendisine tas içinde sunulan adaçaymı vudumlarken defterini çıkarJı ve not aldı:'14Ocakl922:BugünTopalak'a gelindi. (...)' " (201) tbrahim Ethem müfrezesindeki efelerin, kaymakamın onayıyla kadınlarını da yanlarına alıp dağa çıktıklarını eklesem yerinde olacak. Bıınlardan birinin, bir efe karısının sözlcri de ilginç: "Akıllarındabizler olmasak, bu cfeler memleket için harp ederler miydi sanırsın? Dağda eşkıya olup kalırlardı." (143) Nitekim Halil Efeyle Asker Makbule'nin ilişkisi de bir açıdan buna bağlanabilir. Halil Efe, kendisini "fena işlcr yapan lştipli Halil "le kanştıran Ankara tarahndan aranır hale gelince (58) bozulmuş, dağlara çekilmeyi düşünmüşken Asker Makbule tam o sıra yolunıı keseı Efe'nin. "Duydııkki.gidecekmişsin Efe! Yoksa sen de mi Yunan'a geçiyorsun?" der. I lalil Efe, çeşme başında karşılaşmalarından bu yana (43) gönlünün düştüğü genç kıza yanıt veremez. "Makbule elinde ııçuşan sarı yazmasını Halil Efe'ye doğru rırlatırkeıı bağır(ır): 'Artık ne yapsan fayda etmez!' " (65) Makbule, tutumuyla hem aşağılıyor Halil'i, hem de artık kendisine layık olamayacağını haykırıyor onun. Ama bunları anlatmaya girişmiyor yazar, ustalık da o zaman cıkıyor ortaya, okur kendi si anlamlanuırıyor bunu. Halil'in kalışında, bu konuşmanın etkisi, ağırllğı da çıkıyor boylece ortaya. Makbule'de, Kuvayı Milliyeci genç kız duyarlığının, Halil Efeyle aralarında ge lişen aşkın enikonu renkli, duvarlıklı, sıcak, içten anlatıldığı söylenebilir. Bunlara bir ölçiide İbrahim Ethcm'lc Parti 1 Vhlivan'ı da ekleyeliın, ama ötekiler ncıcdeyse çizgiselleştirilmiş kışiler. (ieı çekten de Yıldırım, romanın nek çok ye rinde kahramanlannın ruh dıırunıunu, konıısmalarıvla clc veımek verine, bir Tanrı romancı tutumuyla kendisi anlatmaya giıişiyoı hep. Bu arada yazarın Türkmenlere, Yö rüklere sevgisinin özellikle altını çizmek gereği duyuyorum. Bir de zaııaatçılara açtığı yerin... Demirci'deki, Ciördesteki demirci, lıalıeı ustalarının Ahileri anımsatan yanlarını yer yer öne çıkaran bölümceler (örneğin 102), Kurtuluş Savaşı'na bakışımızı zenginleştiren ayrıniılar olarak dikkati çekiyoı. Bir göreneğin ağırdan da olsa döne yuvarlana süruüğünü görüyorsunuz... Ulus Dağına Düşen Ateş'in yansıttığı başka değerler de söz konusu. Anadolulu Hıristivan Rumları ille "düşnıan", Müslüman Türk, Küıt, Çerkez, Laz öteki Anadoluluları ille "dost" belleyen bir yaklaşım göstermiyor hiçbir zaman Mustafa Yıldırım. Bir ara lbrahim Ethem'e şöyle söylctivor zaten: "Istanbul'da, şurada burada milli hareketimize yardımcı olan gayrımüslimlerin de hakkını yemeyelim." (120, 121) Yıldı nm'ın sık sık "Müslüman gâvuru" deyişini kullanması da bu tutumunun bir uzantısı. lbrahim Ethem'in şöyle söylemesini artık olağan karşılamak gerekiyor: "Hayının ırkıolmaz.hırsıolur! Milletin istcdiğiyse, bu topraklarda çocuklarını huzur içinde yaşatmaktır." (127) Ancak unutmamak gerekiyor ki, bir roman gerceklere yer açarak cîeğil ancak gerçcktenlik duygusu yayarak gerçekçi olabilir... Buna göre hiçbir yaşamsal oıguya dayanmadan da herhangi bir ro man, yarattığı gerçektenlik duygusuyla bizı ürpertebilir. Ama kinıi romanlar, ya şamsal olgulara olabildiğince yer açtığı nalde, gerçektenlik duygusunu biı tür lü yakalayamadığından gerçekçilik boyııtuna ulaşamaz. Ama ben Mustafa Yıldınm'ı, Ulus Dağına Düşen Ateş adlı romanı nedeniyle yine de kutluyorum. Hem vazınsal deneyim eksikliğine karşm bu "ilk ro man"ıyla ya da "romanik"iyle başarı gösteriyor hem de bugüne dek yazılmış Kurtuluş Savaşı romanları içinde, bunları kaleme alan "en genç yazar" unva nını kazanıyor bilebildiğimce. Bu arada kapağın özel olarak resimle nişi de hoş. Ceren Yıldınm'ı, gerek rcsmi gerekse arka kapaktaki iotoğrafı için kutluyorum. C jçrçı, romanı MUStafa Yıldırım, olgusal gerceklere bağlı bir vakanüvls tutumuyla lbrahim Ethem ın örüntülüyorromanı. Son beş altı yıl içinde Kurtuluş Savaşımıza özgülenmiş romanlar, azımsan mayacak sayıya ulaştı. Celâl Hafifbilek'in Ankara 1920'si, Mustafa Yıldı rım'ın Ulus Dagına Düşen Ateş'i, Turgut Ozakman'ın 19 Mavıs 1999 Ata türk Ycııiden Samsıında'sı (Bilgi, 2002), Attilâ llhan'ın Allahm Siingüie ri/RcisPaşa'sı (İs Kültıir, 2002), Şemsettin Unlü'nün isnıet Paşa'nııı Agır Topları (Dünva, 2003) bu alamlaki verim yiiksekliğinin görece gösteıgesi sa yılabilir. Ozakmaıı'ınkı dı.şında bu romarıların tümiinde özellikle lc)20 21 vıllarınm odaklamşı da ilginç... O vıllardan ıızaklaşıldığı halde, vazaıiarımızın ilgisinde ki bu yuğunlaşma, sevinçle karşılanma lı. Bütün bunlar iyı, güzel... Ama aklımı kurcalayan bir soru var. Bizim milletve killeriıniz, bakanlarımız, en küçüğünden en bıivüğüne siyasal vaşanı içinde savrulan irısanlarımız acaba niç Kurtuluş Savaşı'nı konu alan roman okumuş lar nııdııV Sizi bilmem ama ben kuşkuluyum... Karşıma çıkan ilk milletvekiline sora cağım: "Okudunuz mu Mustafa Yıldırım'ın Ulus Dağına Düşen Ateş'ini!'" Adını gibi bilıyorum, "()kumadık," ıli yecekler. Yinesoracağım, "Peki bugüne dek Kurtuluş Savaşı'nı konu alan her hangi bir roman okudunuz mu?" Ne vanıt verirler dersinız? • K İ T A P SAYI 7 18 Kurtuluş Savaşı Romanlarında Yükseliş C U M H U R İ Y E T