Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yeni bir çıkış noktası aradığımız şu günlerde oldukça mcydan okuyucu ve aydınlatıcı bir çalışma olan "Keşfedilmemiş Bcnlik" ilk yayımlandığı 1950'lerden günümüze geçcrliliğini Korumaya devam ediyor. BARIŞ İLHAN Freud'un Jung'u Ayrıca Jung bir ara iyice içe kapanKtSHDIlMCMIS mış, dünyayla ifişkiBtNUK sinin iyice zayıfladığı ve görsel sanrıların yaşandığı bir dönem gcçirmistir. Bu dönem büyük olasıIıkla psikotik bir içerik taşıyordu ve Jung bu dönemden kendi ruhu ve evreni ile bütünleşmiş olarak çıkrı. Jung'un kolektif bilinçaltı lcavramı, sembollcr ve rüyalara yaklaşımı ve bütünleşmenin sonucu hissedilmiş olanların formüle edilişidir. Tüm bu deneyimler sayesinde insan ve sembolleri, kolektif bilinçaltı, arketipler gibi çok değcrli kavranıları geliştirmiştir. Son derece mistik bir çok nisscdişi tamamen rasyonel, neredcyse bir matematikçi veya fizikçi objektifıyle sunan Jung, bir insanın reenkarnasyona inanmasının veya bütün insanları büyük bir insanlık rununun bir parçası olarak kabul etmesinin veya bir îjaman gibi doğanın, suların vegöklerin ruhuna inanmasının veya meleklerden, şeytandan bahsetmesinin kişiyi kendisiyle çelişkiye düşürmeyecegini savunmaktadır. Yani Jung'da Freud'un pozitivizminden eser yoktur, ama sanki Freud'la bir senkronisite yani eşzamanlı lık kavramıdır. Jung yaşamımızdaki bazı tesadüflerin biranlamı olduf*unu düşünmektedir. Buna kısaca "anlamlı tesadüfler" diyebiliriz. Iç dünyamız bir şekilde hazır olduğunda, öyle tesadüfler yaşanz ki bunlar yaşamımızı dcğiştirecek nitelikte olabilirler. Belki de doğru zaman, doğru yer, doğru insan düşüncesi de cşzamanlılıgı anlatmaktadır. Senkronisite ülkemizde fazla tanınan bir kavram değildir, ama Jung'un insanları psikolojik açıdan içedönük ve dışadöniik olarak sınıflandırması günlük dilimizde çok kullandığımız bir kavramdır. Jung'a göre bilinç vehilinçdışı birbirlerini karşılıklı olarak dengelemektedirler. Bilinçli davranışta gözlenemeyen bir şey insanın bilinçdışında gizlenebilir. Aşın dışadönük bir insanın içinde aşın içedönüklük bulunabilir. Orta yaşa kadar ko münist olarak yaşamış bir insan aniden koyu bir dindar olabilir. Aşın iyi görünen bir insanın içinde yıkıcı duygular olabilir. Bu aşın uçlardan kurtulmanın yolu bireylcşmek ve bütünleşmektir. Yani insanın kendineözgü benliğini iyikötü, aydınlıkgölge olarak ayırmadan dengelcmesidir. Bu da insanın kendisini tanıması demektir. Jung Keşfedilmemiş Benlik kitabında bu konuyu şöyle anlatıyor: "Birçok insan 'kendini tanımayı' bilinç düzeyindeki cgo kişiliğinin bilgisi ile karıştırır. Biraz ego bilincine sahip herkes kendisini tanıdığından emindir. Ama ego sadece kendi içeriğlni bilir, bilinçdışını ve onun içeriğini bilemez. lnsanlar kendilerini tanıma derecelerini çevrelerindeki or talama bir insanın kendisini tanıma oranı ile deöerlendirirler, büyük ölçüde kendilerinden gizlenmiş olan asıl ruhsal gerçcklerle değerlendirmezler. Kendini tanımak bireysel gerçckleri bil mek olduğuna göre, teoriler bize bu konuda fazla yardımcı olamazlar. Bir teorinin evrensel geçerlilik iddiası ne kadar güçlü ise, tek tek bireysel gerçeklerin hakkını verme iddiası o kadar zayıf olur. De neye dayanan her teori zorunlu olarak istatikscldir; yani terazinin her iki ucunda ki istisnaları atarak bunların yerine soyut bir ideal ortalama koyar. Terazinin iki ucundaki istisnalar, tümüyle gerçek pldukları halde, sonuçta gözükmezler. Örnegin ben, eöer çakil taşı dolu bir çanağın içindeki ner taşı tek tek tartıp ortalama 145 gr. agırlıkeldeetsem, bu bana çakıl taşlarının gerçek niteliği hakkmda çok az bilgi verir. Bu hesaba dayanarak efine aldığı bir çakıl taşının 145 gr. ağırlıgında olacağını düşünen birisi ciddi bir yanılgıya düşcbilir. 1 Iatta, istediği kadar arasın tam 145 gr. gelen tek bir taş bulamayabilir. Teorik varsayımlara dayanan hiçbir "Keşfedilmemiş Benlik" ya da... benlik bilgisi yoktur ve olamaz da, çünkü kendini tanımanın nesnesi tek bir bireydir göreceli bir istisna ve kural dışı bir fenomendir. Bireyi tanımlayan şey evrensel ve kurallı olması değil, eşsiz otma nitcliğidir." Kitabın ilk bolumıındeki Arkaik İnsan rnakalesinde Jung günümüz insanının ilkel insanın düzeyini "mantık öncesi" kabul edcrek bizden çok farklı olduğunu diişünmesine rağmen aslında bütün farkın yola çıkılan tcmel varsayımların farkklığı olduğunu anlatmaktadır. Ona göre ilkel insan bizden daha mantıklı veya daha mantıksız değildir. Bu meydan okuyucu düşünce dünyaya ve kendimize bakış açımızı zorluyor. Doğayla ve kendi iç dünyasıyla bağlannı yitirmiş görünen modern insanı dünyanın merkezindeki yerinden oynarıyor. tkinci bölümdeki Keşfedilmemiş Benlik ise mutsuzluğunun ve doyumsuzluğunun kaynağını dış dünyanın koşullannda aramaya yönelik insanlara kendini tanımanın önemini anlatıyor. Kendinizi tanı yıp bütünlemediğiniz takdirde dış dünyadaki koşullar ne şekilde dcğişirse değişsin size özgü mutsuzluğunuzun aynı Kalacağını ve suçlayarak yeni birşeyler bulacağınızı gösteriyor. Kitle zihniyetiyle kendi özgünlüğünü kaybetmiş insanların huzuru ancak kendi bireyliklerini geliştir meleriyle bulabileceklerini büyük bir alçakgönüllülükle açıklıyor. Yeni bir çıkış noktası aradığımız şu günlerde oldukça meydan okuyucu ve ay dınlatıcı bir çalışma olan Keşfedilmemiş Benlik ilk yayımlandığı 1950'lerden günümüze geçerliliğini korumaya devam ediyor. • Keşfedilmemiş Benlik / C.C. jung / Çevtren Canan Eren Stlay /tlhan Yaytncvi/ 127y Mantık öncesl J ııng'ıın Kcşfedilmemiş Bcnlik ldtabını yayına hazırlarken çeşitli tepkilerle karşılaştım. Kimileri Jung'un bütün kitaplarının Türkçede yayımlanmış olduğunu söylcdi (oysa bu kitap sayısı bir efin parmaklarını geçmez). Birisi Jung'un Türkiye'de hiç tanınmadığını bu ncdcnlc kitabın satılmasını istiyorsam önce Jung'u tanıtmam gerekriğini belirtti. F,n ilginç tcpkiyi isc bu saban bir başka şehirde yaşavan bir arkadaşımla telefonda konuşurken aldım. Jung'un Türkiye'de tanınma biçimini bu kadar özlü anİatan bir ifadcolamazdı. Gerçekten dc ülkemizde Jung denildiğinde aklımıza hcmen Freud gclir. Çiinku biz esas Freud'u tanırız, Jung'u da onunla mektuplaşmalarından tanırız. Zaten hcpsi de bu kadardır. J ung'un konferanslan, anaiitik psikolojisi bizde yayımlanmıştır, ama meslek veya konu dışı insanların anlaması biraz zordur. Kitapçılarda bulunabilen bir djğcr kitabı da Psikoloji ve Din üzerinedir. Ozet olarak Jung adı bilinmekte, ama Jung'un söyledıkleri büinmemektedir. Yaşamı boyunca esrarengiz olarak kabııl edilcn konularla ilgilenen ve bu ilgisiyle bilinçdışı kavramına ve psikolojiye büyiik katkılarda bulunan Jung'un adı ülkemizde kendi esrarengizliğini korumaktadır. Eğer yaşamı sadece aklınızla, mantığınızla rasyonalist bir şekilde algılayabileceöinizi düşünüyorsanız Jung'u anlarnanız biraz zordur. Jung yaşamın açıklanması çok zor olan bir diğer boyutunun varlığından asla kuşku duymadan yaşamıştır. Çocukluğundan itibaren mistik, okült konularla ilgilenmiş, bunları insan ruhu ile bağlantılı olarak açıklamaya çalışmıştır. Jung'un odaklandığı nokta insan ve insanın dış dünyayla ilişkisi değil, insanın kendi benıiği ile ilişkisidir. Freud'un psikana lizin son noktası bir başka insanla olgun bir iliski kurabilmekken, J ung'un analitik psikolojisinin son noktası bireysel ruhun büyüme ve gelişme sürecidir. Vani diğer insanlarla ilişkileri nasıl olursa olsun, insanın kendisini bütünleşmiş hissetmcsi, kendisiylc barış yapmasıdır. Aslında arkcolog olmak isteyen Jung, ailesinin ekonomik koşullarının elvermcmesi nedeniyle Basel Üniversitesi'nde tıp okumuştur. Okulubitirdiğindecerraholmayı düşünürken okuduğu bir psikiyatri ders kitabı sayesinde fikrini değiştirmiştir. Pozitif bilimlere, nesnelliğe inanan ve bu özelliği ile ünemli bir bilim adamı olan Jung, aynı zamanda din, felsefe ve yaşamın anfamı gibi öznel konularla çocuklu ğundan itibaren uğraştığı için, psikiyatriyi, birbirlerine karşıt görünen, nesnellik ile öznelliği birleştirebileceği bir alan olarak görmüştür. Diğer yandan insan ruhuna hançer vurup onu iyileştirme arzusıı bir yaraya bıçak atan bir cerrahın veya kaybolmuş bir kültürü kazmasıyla gün yüzüne çıkarmaya çalışan bir arkeoloğunkine de çok paralel görülmektedir. Nitekirn ilerleyen yıllarda, Jung arkeoloji tutkusunu Tunus'a, Sahra Çölu'ne, Alrika'ya geziler yaparak ve ilkel kabileler arasında yaşayarak bir ölçüde tatmin etmiştir. Bu gezilerinin amacı farklı kültürleri ve bu kültürlerin eskiden beri özümsedikleri sembolleri araştırmaktır. insanlık için evrensel olan sembolik dilleri araştırması astroloji, Tarot ve 1clıing ile geüşmiştir. SAYFA 16 Jung'u anlaınak Jung yaşamımızdaki bazı tesadüflerin biranlamı olduğunu dusunmektedlr attilâ ilhan *İ Bılgı Yayınevı'nden yeni kitaplur Cumhuriyet Söyl*şileri / 2 "...ufkun arkasını ger«bilm*k..." AHllâ İLHAN Usta yazarımız Attilâ llhan, "Cumhuriyet Söyleşılerı" dızisinin ikinci kitabıyla karşınızda: Ufkun Arkasını Görebilmek. 2 Nisan 29 Eylül 1997 tarihleri arasında, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan makalelerini biraraya getiren yazarımız önemli bir soru yöneltiyor okura: "Lider tarihi yapan adam mıdır; yoksa halkıyla özdeşleşmiş, onun bileşkesi halıne dönüşmüş bir adam mı?" Ve yanıt veriyor: "Bence her ikisi de! Tarihi, aslında halklar yapmıyor mu?" • D.ntm». 296 uyTa. 1.950.000 T L , ISBN: 97S494B097 Haco Hanım Vayl.. • AHllâ İLHAN 'Fena Halde Leman'ın müthiş kayınvalidesi 'Haco Hanım'ı unutmak mümkün mü? Attilâ ilhan, bu defa 'Haco Hanım'ın gençlik yıllarını yazdı: '... Doktor Feridun Hakkı, daha dün Şam'da görüp vurulduğu Haco Hanım'ın 'esran'nı, Yunan zamanı izmir'de çözmeye uğraşıyor. Hamdi Paşazâde katır' Müzeyyen Hanım, Rum dilberi 'kâhya' Angeliki yüzünden evlenmek istemiyordu . Haco Hanım, Emrullah Râci Bey'le evlenince, 'katır' Müzeyyen Hanım'a varmış oldu. Meğer, Haco Hanım, ne karanlıkmış!..' Kondlni tsnmak' HÂSİM • Romın, 440 sayfa, 2.900.000 TL., ISBN: 9754948070 Yengecin Kıskacı Attilâ İLHAN İlk öykü kitabı "Yengecin Kıskacı" İçin, usta yazarımız şunları söylüyor: "... Yengecin Kıskacı'nı yazarken, tipleme, olaylama, kurgulama sürecini, 'görselliğin' en uç noktalarına götürmeye çalıştım; öyle ki, romanla senaryo arasındaki fark, görselliğin 'mekanik' değil, beşerı' olmasına ındirgendi; böylece hikâyenin okurla iletişimi, üçüncü boyuta taşınmış oldu. Hiç değilse, ben öyle sanıyorum..." 2.BASIM Öyku, 264 uyla, 2.100.000 TL., ISBN: 9754947937 B İ L G İ Y A Y I N E V İ Meşrulıyel Caddesı, 46 / A Yenişehir 06420 / ANKARA Tel (0 312) 434 49 98434 49 99 Faks (0312) 431 77 58 www bılgiyayınevi com Ir • emaıl ınfo@bılgıyayınevı com Ir B İ L G İ K İ T A B E V İ • Sakarya Caddesı. No: 8 / A Kızılay 06420 / ANKARA Tel (0 312)434 41 06434 41 07 Faks (0312)433 19 36 B İ L G İ D A Ğ I T I M Narlıbahçe Sokak, No 17, Kali.Cağaloğlu34360/İSTANBUL Tel (0 212)522 12 01 526 70 97 Faks(0212)527 41 19