27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yan delikanlıların, cinsellik gcrçcğiyle karşılaşmaları anlatılır genellikle. On altı yıl önce, Erkekçe dergisinde yayımlanan bir söyleşimde, Serpil Gürgun'a, bu Beyoğlu cinselliğinden şöylc söz ctmiştim: "Bir araç, bir meta olarak algılanan vc kullanılan kadıtılarla girişilcn sevgisiz ilişkiler ya da yapay, scvgiye benzer, aldatmacaya dayalı ilişlulerde ya şanılan cinsellikler... Çoğu tiksintiyle sona erer." Elli yıl önceki Bcyoğlu, İstan bul'un alışveriş merkeziydi. Sanat merkeziydi. Eğlence merkeziydi. Şimdi her konuda geri kaldı. Alışverişte de, sanatta da, eğiencede dc üçiincü, dördüncü sınıf olcııı. Alışvcris de, kültür ve sanat da ,cğlcnce de Bakırköy'c, Kadıköy'c, Osmanbey'e, Bağdat Caddesi'ne kaydı. "Büyük Cadde" öykümde canlandırdığım Istiklal Caddesi'ndeki insanlar, bugün nasıl aynı insanlar değilse, sosyolojik ve kültürel bakımdan da çok değişimler olmuştur clbct. Elli yıl önce, yalnız Beyoğlu'nun değil, Aksaray otellerinin bile "Nataşalar" ile dolup boşalacağmı kim düşünehilirdi? •Ttaim TlraJI ite PlrazJzde'' Necati Güngör Gösteri'deki (Kasım 1995) "Naim Tirali ile Piraziz'de" yaztsında, "Tirali'ttin yaşammda ıkı kent vardır her zaman: İstanbul vc Giresun" demıstı. Sanırırn yasamımzda, bu ıkı kent gıbi "her zaman" değilse de, önemli olmuş ıkı kent daha var: Biri, Tirali'nın gerek yaşamında gerekwyaztnında, Attilâ tlhan dakı gıbi ve ondaki kadar bir yert ve işlevı olduğu söylenemese de, yıne de önemli olan Paris; di&eri ise, Münih Bu dört kent, sadece yasanıınızın değil, öykülerinızın de başlıca mekânlan. Giresun, istanbul, Parii, Münih... Bu kentler, bu kentlerin yaşamı, insanları, kültürlcrı öykücülüğünüze ve entelektüel kışılığınıze neler k.attt? Öykücülüğü niiz ve entelektücl kişiliğinızdekı çtzgılenn ve renklerın hangileri istanbul'un ve Gıremriun, hangileri Paris'in ve Münih'ın izlerini, etkılertnı, birikimlcrini ta Necati Güngör'ün "Naim Tirali ile Piraziz'de" yazısında, "Tirali'nin yaşamında iki kent vardır her zaman: tstanbul ve Giresun" demesi, elbette eksik bir deyiştir. Ankara, lzmir, Paris ve Münih de yaşamıma girmiş kentlerdcndir. Ama öykülerime giren kentlere öncelik tanırsak, bu da şu sırayı izler: Giresun, tstanbul, Paris, Münih... Bu kentlerin yaşamımdaki ve öykülerimdeki yerleri yadsınamaz. Oykücülüğümdeki ve kişiliğimdeki katkılarına gelince, bunları birbirinden ayırmak gerçekten güctür. Giresun ve tstanbul dışındaki kentlerin, kişiliğim üstünde bir etkileri olduğunu sanmıyorum. Çünkü daha sonraki kentleri öğreııim sürecimden sonra tanıdım. Yaşam görüşüm ve sanat anlayışım, o kentleri tanımadan yerine oturmuştu zaten. Kentler, öykülerime girdikleri ölçüde beni etkilemişlcrdir. i langi öykülerimin hangi kentlerin izlerini, etkilerini, birikimlerini taşıdığı, öykülerimde bütün çıplaklığıyla görülür. Yine açıkça görülen bir şcy de, Paris olsun, Münin olsıın, Giresun ya da tstanbul olsun, mekânlarıyla olduğu kadar ve hatta daha çok o mekânlan dolduran insanlarıyla yer alırlar öykülerimde. Bence önemli olan kentler dcftil, kentlerde yaşayanlardır. Bir başka deyişle, tiyatroya benzetirsek, öpemli olan oyuncudur, dekor değil. Öykülerınıztn Ynıı Yayınlart'ndan ct kan yenı vc topltı baumında, her kıtaba, o kitap ve üyhülenntz üzerıne yaztlmış elcştırı ve degerlendirme yazılarını ve sızınle yapılı//ii söylcsılerı de ekledıniz. Lidebiyat tanbçılenneya da cleştirmenlcre bir kolaylığı ntı a/naçladınız? Oykülerim yeni basımlarla ortaya çıktıkça, kitan hakkında basında yayım lanan eleştirilerden parçalarayervcrmcyi ihmal etmemişimdir. Bu kez i^i daha CUMHURİYET KİTAP SAYI 491 sıkı tuttum. Her kitabımın sonunda, kitap hakkında çıkan yazıların, gönderilen mektupların tamamına yer vermeyi istedim. Ama yine de bulamadığım birkaç metin yüzünden, yazıların tamamına yer vermek niyetim gerçekleşemedi. Yeni basımlarda bu eksiği gidermenin çaresine bakacağım elbette. Bir dc şu var. llk basımlarda yer almamı^ kimi öykülere de bu toplu basımda yer vermek gerekince, kitapların farkları artmasın diye, öyküler arasında bazı yer değiştirmeler kaeınılmaz oldu. Bu da öyküler hakkında çıkan yazıların, o öykünün bir önceki basımında yer aldıöı kitaba girmesi sakıncasını önleyemeai. Şu var ki, altı cilde dağıtılan öykülerde asıl olan, 1943 yılına değin yazılan öykülerin, yer aldıkları kitaplarda, önce tarihlerine sonra da konu Dİrliğine göre stralandı^ıdır. Kitaplar hakkında yazılanlara yer vermemin nedeni, sizin söyledikleriniz yanında, özel olarak Ödev hazırlayacak öğrencilere kolaylık safilamayı; yine, bu yazı ve söyleşilerin, öykü türünü denemek isteyenlerin de işine yarayacaklarını düşünmcmdir. Bir de, yazdıklarımı övmek, hatta kimi zaman da yermek için zahmete girenlere, bir tür teşekkür anlamına geldiğini düşünmek de yersiz olmaz. • Naim Tırali'nin Önemi AHMET OZER aradeniz'in kıyıcığında, Piraziz'de, 1907l 908 yıllannda yapdmış bir konak. lc içe gecmiş pek çok odadan oluşan bu konak, naremük selamlık bölümleri gözetilerek, mutfağı, yemek odası, yatak odası, dinlenmc, eglenme bölümleri çağdaş, uygar insana çok şeyler vcrmesi önemsenerek, dönemin büyük ustalarına yaptırılmış. Kesme taşlar nereden, nasıl getirilmiş, taşa bu denli nakış ne zaman, nasıl işlcnmis bir giz işte. Karadeniz o yıllarda dudaklarını bu güzelim konağın duvarlarına bir sevgiyle bırakı yor. Martılar saçaldarına konuyor, bu güzelim yapının. 1939 Erzincan depremi o acımasız parmaklarını Erzincan'dan ta Piraziz'e uzatıp bu yapının kimi taşjarını yerinden oynatıyor. K 1937 yıiında. Naim Tirali (sağda) annesl Aslye Hanım ve kardeşleri kenan ve Ahmet Kaya Tirali ile. Bu konalda kimüği bütünleşen sevgili Naim Tirali'yle ilk kcz ne zaman, nasıl yüz yüze geltlim doğrusu anımsayamıyorum. Bildıgim kadarıyla adı, yüzünden çok önceleri ulaştı yazın dünyama. Bu kunağı ilk gördüğümde. Tirali'nin Giresun'dan bir koşu gittiği lstanbul'un îstiklal (^addesi'ni 11 12 vaşında bir çocukken neden yadırgamadı^ını, Galatasa ray Lisesi'nin bir öğrencisi olarak 30'lu yı1ların lstanbul'unu özümseyip, Sait Eaik'le Behçet Necatigil'le nasıl arkadaşlık kurduğunu, gencecik bir insan olarak özgün öykülere nasıl imza attığını daha iyi anlamışımdır. Ve güzelim Park kitabını 1947 yılında nasıl yayınıladığını... Hukuk fakiiltcsi sonrasında 1950'lerin basında Paris'te bir Karadenizli olarak neler yaşayıp neler düşündügünü... Bu konak; zaman içinde Behçet Necatigil'i, Yaijar Kemal'i, Sami Karaören'i, Kadi Fish'i, Necati Güngör'ü, Oktay Akbal'ı, Adnan Özyalcıner'i, Sennur Sezer'i... konuk etmiş. Onlardan bireresinti siirüyorsoluduğunuzhavada. Duvarla Parte'telHrKaradenizl rın iç açıcı rengiyle bütünleşen sandalyeler, her konuğu yüz yıl öncesine götüren koltuklar, pencereye uzanan güzelim yeşille, denizin taşıdığı sonsuz mavilik, bir başka dünyayı nasıl anlatır, burada bir büyü içinde izleniyor. Bu konağın bahçesinde Tirali'nin dostlarına ikram edeceği birkaç dal fındık durur. Incirler, ballı güzeHiklerini saklar içten içe. Narlar, ayvalar sonbahar hüznünde bir ışıltı olarak yansır. Mandalina ve portakallar Karadeniz'de bir Akdeniz rüzgârı estirir. Bir gün OBKT'nin (Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu) iki güzel insanı, iki deöerli sanatçısı Gülçin ve Aydın Üstüntajj ı bu konağa götürdüğümde, yanımızda sevgili îbrahim Dizman da vardı. O an da zamanın durmasını istedim. Sanatın sonsuz güzelliğinin nakış nakış içimize işlediği o an, Tirali'den bir büyük yaşamı dolduran içsel coşkuyu dinlemiştik. 1925'te Giresun'da başlayan yaşam serüveni. GiresunPiraziz çizgisinde biçimleniyor... Ondan sonrasında İstanbul vardır. Öyküler yazan, çeviriler yapan, sanat gecelerine katılan, büyük dostluklar kuran, gazetelerin o gizemli ortamını soluyan, parlamentoda Giresun'ıı temsil eden, yaşama sıkı sıkı tutunan bir değerli yazar, bir eski zaman masalının kahramanıdır sanki. 1943'te Yeşilgırcsun gazctesinde ilk ürününün yayımlanmasının üzerinden tam 56 yıl geçmiş. Bu 56 yılda pek çok yapıta imza atarken, saghk sorunlarının üs tiine bir şövalye gibi yürümesini de bilmiş. Bir üniversite öğrencisiyken Tasvir gazetesinde muhabirlik yapan Tirali, Amerikalı bir gazetecinin Mendcres'i elejjtiren yazısını vayımladığı için yargılanmış ve Bulancak Cezaevi'yle tanışmış. 27 Mayıs çok kışinin olduğu gibi onun da inıdadı na yetişmiş. Daha öncesinde Yenilik dergisi, bu dergiyle birlikte Yenilik Yayınları yaşamında önemli rol oynamış. Tirali bu nirikimlerle 70 yaşına yürürken, sanatının 50. yılını onu yetiştiren topraklarda kutlamanın son derece güzel olacafiı düşünüldü. Ordu'nıın sanat alanındaki güzelim ortamı ORSEV'in (Ordu Sanatevi)'nin sanatçıları bu iş için kolları sıvadılar. Tirali'nin yaşamını, kimi öykülerini oyunlaştırarak sahneye taşıdılar. Tirali bir büyük coşkuyu bu topraklarda içten içe yaşarken, ilginç gözlemlerinden kesitfer taşıyan öykiiilerinin sahneye taşınmasının heyecanını da içtcn içe duyumsadı. ORSEV'de boy veren bu güzellik başka alanlara da taşınmalıydı. Trabzon'a taşıdığımız bu coşkuyu onu sevenlerle yudum yudum içiverclik. Üstüntaşlar yine sahnedeydi. tbrahim Dizman'ın emeği, ( bir özgün sanat adamının sevincine yeni Sanatıran 50. yılı 1947 yılında. Oıtıon M. Anbumu'nun Beyoğlu'nda açtıg "SMr Seralsl'nde, salâh Blrsel, Orhan Vell. Orhon M. Arıburnu, Fethl Nacl, llhan Arakon, Sabih Sendll. Oktav Akbat, Naim Tirali (üstte). da. Oktav Akbal. Naim Tirali. Fazıi Hüsnu Dağlarca. Tahir Alangu, Salâh Birsel. Takslmde Inönu Cezislnde (Yanda) SAYFA S 1950li yıllar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle