23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r devlet adamıyla konuştum, ondan daha alçakgönüllüsüne rastıamadım..." ve yazar, yeni Türkiye idealini gerçekleştirmek isteyen herkese şöyle sesleniyor: "Paşa'nıza iyi bakın, çünkü onun değeri yakuttan da yüksektir." ("Take care of ( m your Pasha, for his value above rubies ). Bayan F.llison, Ankara'da, Bayındırlık Bakanı Fevzi Pirinççioğlu'nun evinde kalmıştır. Gazi Mustafa Kemal Paşa'dan başka, başta Başbakan Hüscyin Rauf (Orbay) Bey olmak üzere daha birçok kimseyle görüşüp konuşmuştur: Bakanlar, bazı yüksek görevliler, Halide Edip (Adıvar), gazeteciler, yabancılar, halktan insanlar, Lozan Banş Konferansı'nın başladığı günlerde, BilecikBursaMudanyaIstanbul yoluyla îsviçre'ye gitmiştir. Istanbul'da Rcfet Paşa ve tşgal Orduları başkomutanı General Harington ile ayn ayn görüşmüştür. Lozan'da, Türk, Eransız ve Japon delegasyonlarının kaldığı Lausanne Palace oteline incn ve kitabını orada tamamlayan yazar, Ismet Paşa ile de görüşmüştür. llk görüşmesinde, Japonya'nın bu konferansta ne işi var diye sormuş. Ismet Paşa, gülerek: 'Ah! Ankaralı küçük bayan (Miss d'Angora), küçük kuşun tüyleri yolunur ve kanatlan kırpılırken seyretmeyi güzel spor sayanlar eksik değil!" yanıtını vermiş. "înönü savaşlarının yıldönümünde, Ismet Paşa ile akşam yemeği yedim" diye gururlanan yazar, Paşa'nın "Edison gibi sağır" ve dolayısıyla sadece istediğini duymak" gibi bir diplomatik üstünlüğe de sahip olduğunu söylüyor. Barış görüşmeleri haklunda Ismet Paşa'nın îlginç sözlerini aktarıyor. Yemekte Ismet Paşa, şerefe kadeh kaldmrken, her defasında "Britanya împaratorluğu ve Kral George'a" demiş, bayan Ellison da "Türkiye ve Mustafa Kemal Paşa'ya" karşılığını vermiş. Yazar, TürkIngiliz dostfuğunun yeniden kurulacağı umudunu taşımaktadır ve kitabını bu umutla noktafamıştır. Ankara'da Bir îngiliz Kadını adlı kitap, zevkle okunabilen yararlı bir yapıttır. Avrupa Birliği ile bugünkü ilişkilerimiz ışığında okununca kitapta düşündürücü noktalar da bulunacaktır. Çeviren birçok dipnot ckleyerek kitabı zenginleştirmiş, kapalı kalan noktalan aydınlatmış, yanlışları da düzeltmiştir. Yine de tek tük bazı yanüşlar gözden kaçmıştır. Örneğin kitapta Yunus Nadi Bey ue Malta sürgünlcri arasında gösterilmistir. (s. 162). Malta'ya tanınmış gazetecilerinde sürülmüş oldukları bilinir: Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Emin Yalman, Celâl Nuri llerj, Ahmet Ağaoğlu gibi. Ama Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi Bey, sürgünler arasında değildi; zamanında Ankara'ya geçmeyi başarmıştı ve burada Yeni Gün gazetesi çıkarıyordu. Kitaba yazarını tanıtan kısa bir not ya da özgeçmiş eklenebilseydi iyi olurdu. Kitapta acıları gcçen kalburüstü kişilerin soyadlarının eklenmesi de yararlı olurdu, hatta gerekirdi. Çünkü bugünkü bazı okuyucular, o günkü kisileri kanştırabilir ve haklı olarak sorabiıirler: Savunma Bakanı diye adı geçen Kâzım Paşa hangi Kâzım Paşa'dır? Karabekir mi, Dirik mi, Orbay mı, yoksa Ozalp mı? Bu gibi kanşıklıklara meydan vermemek için soyadlan naranteziçindcgösterilebilirdi: Kâzım (Ozalp), Ali r'uat (Cebesoy), Hüseyin Rauf (Orbay), Dr. Adnan (Adıvar), Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Mahmut Esat (Boz kurt), Celâl Nuri (Ileri) gibi... Kitaba bir dizin ddenmiştir. Bu yararlıdır. Ama dizinde de atlamalar vardır. Değindiğim bu eksikier ikinci baskıda giderilir. Bunlar dışında kitap hatasız ve gü/.el basılmıştır ve milli kütüphanemiz için bir kazanç olmuştur. • Ankara'da Bir Îngiliz Kadını / Gracc lillison / Çeviren ösman Ulcay / Bilgı Yayınevt / 381 sayfa Turgut Uyar'dan şiir üzerine yazılar: Bir Şiirden Bir Şairden malıdır. Bir taklitçilikten ancak başka bir taklitçiliğe geçmek suretiyle kurtulunacağınısanmakO, Türkşairininyüzyıllıkbilınçsizliğinin, yanlışlıklannın ve cesurluğunun kesin açıklamasını taşır." diyerek; başı sonu belli olmayan böyle bir şiirin nasıl iyi bir şiir oluşuna dair birkaç övücü sözden sonra, yaşadığı dönemae politik tutum esprisine getiriyor sözü, "Bir ulus kültürünün böylece paylaşılması hazin bir talan gibi geliyor bana." Aynca; bir şairin anlaşılmama olgusuna değinerek, Uyar: "Kendini eksik duyan her şair, ne kadar açık olursa olsun, anlaşılmayacağını sanır, anlaşılmamak sütresine sığınır. Türk şiirinde bir kompleksi ortaya lcoyması bir yana, Hamit, devrı hazırda da, devri ahirde de anlaşılmayacak. Dili ve acayip Osmanlı duyarbğı ile." diye açıklıyorbudurumu. Mchmct Emin Yurdakııl'tın Bırak Beni Haykırayım şiirini ele ahrkcn, Uyar'ın, eleştiri bağlamında müthiş bir gözlem gücü de ortaya koymuş oluyor. Yurdakul un şiirine bakarken, ilk göze çarpan Yurdakul'un Türkçülüğü ile başııyor eleştirisine Uyar. Son yıllarda da ülkemizde iyiden iyiye gündeme yerleşen Türklslam scntezine değinirken, Yurdakul için: "O, bazı konuları açıklayıp sonuçlara varmakta bulunmaz bir örnektir edebiyatımız içinde; şiiri bir kenara, bir olaydır." Nitelemesi devamında, "Mehmet Emin hiçbir ölçü ile şair saydmaz." Elestirinin daha da derinliklerine inerek, Mehmet Emin'i bunca yücelten özellik neydi? Sorusuna: Toplumun genel siyasa ve iç yönetim bakımından sıkışıp bunaldığı, bütün kapıların kapalı sanıldığı bazı dönemlerde, herhangi bir ideoloji bir geçit, bir çeşit kurtuluş olarak şiirin aleynine ve üstelik şiiri temsil ederek öncelik kazanabilir. Ittihat ve Terakki'nin hazin çökuşünden sonra, Enver Paşa'nın Türkistan macerası ayn bir örnek olarak gösterilebilir buna. (...) Islamcılık ve (soyut) Hürriyetçilik, yükselen kabarmayı karşılayamaz hale gelmişti. Bu sırada, Türkçülük, doğru deyimiyîe 'Milliyetçilik', yeni bir slogan olarak Kavramıstır bazı düsüncelcri." Göriildüğü gibi, objektife inifmeden baküırsa o günuen bugüne sanki değişen bir şey olmamış. Şiirin tarihini ve akışını ayn tutarsak. "Ne yazık ki, yıllardır milli şair diye okullarda belletilen, doğumölüm tarihleri zorla ezberletilen Mehmet Emin, hiçbir yoruma imkân bırakmayacak kadar ilkel bir şairdir. Bütün öbür iddialı 'Türkçü' şairler (Mehmet Fuat, Ziya Gökalp) gibi." diyerek bitiriyor yazısını. Turgut Uyar, Yahya Kemal'den Necip Fazıl Kısakürek'c, Orhan Seyfi Orhon'dan Kemalettin Kâmi Kamu'ya kadar şürlerini ele alırken; DoğuBatı, KentliKöylü kültürüne takılıp irdclemiştir. Her ne kadar içi boş bir Batılı olabilmişsek bir o kadar da Doğulu oluşumuzuolamamışımızı ortaya koymuştur kitap boyunca. Yıllardır tartışılıp duran Batı kültürü mü? Doğu kültürü mü? sorusunu yeniden gözden geçirmekte yarar vardır. Bugünlerde Doğu'yu her ne kadar soyutlamış olsak da. Her ne kadar iyice tanımamış olsak da. Turgut Uyar, kitap boyunca hep olumsuz şeyler mi söylemiştir? Tabii ki, hayır. Ama eleştiri biraz da olumsuzlukları irdelemekse, evet. Olumsuzlukları ortaya koyarken de güzel şeyler söylenir. U yar da bunu yanmıştır. Şiiri anlamak biraz da olumsuzluğu anlamaktan gecer. İyi şiiri bilmek, kötü şiiri tahlil etmekten geçer. "Şiir üstüne bütün çözümlemeler, bütün kurallar hep ama hep ortalama şairler için." Turgııt Uyar'ın 16 yıl sonra yeniden yayımlanan bu kitabını yeniden, yeniden okumak gerek. Bu işe bir daha emek verenleri içten kudamaktır bize düşen. • Bir Şiirden/ Turgut Uyar/ iyi Şeyler/ Mart VJ99/129s. SAYFA 11 bmet Paşa le görüşme MütMş bir gözlem gücü Bir Şiirden Turgut Uyar'ın 19581982 yılları arasında Abdülhak Hamit'ten Metin Eloğlu'na kadar yirminci yüzyıl Türk şiirinin belli başlı ustalarının bir şiirinden yola çıkarak onların en önemli özelliklerini irdelediği yazıları içeriyor. Bu eleştirel yazılar Turgut Uyar'ın yalnızca ele aldığı şairlerin yazınsal kimliklerini değil, onların aracılığıyla değişen bir toplumun üzerinde durulması gerektiği kültürel sorunlarını da çarpıcı bir gözlem gücüyle düe getiriyor. METİN FINDIKÇI Anlamsız gözleri bir noktaya takılı, zorlukla soluyordu./ .../ Baylar, bayanlar, Türkiye'min en büyük ozanlanndan biri, hani şu Türkiyem'in yazan var ya, o ölüyor. Yoksa katarakt kargaşasından duymadınız mı? Türkiyem'in yazan var ya, o ölüyor. ".diye yazıyordu. Ve öldü. Basın, Turgut Özal'ın katarakt telaşından duydu tabii... ama malum puntoıarla, malum haberle duyurdular sağolsunlar... Kitabın ön kapağının iç kısmında: "Bir Şiirden Turgut Uyar'ın 19581982 yılları arasında Abdülhak Hamit'ten Metin Eloğlu'na kadar yirminci yüzyıl Türk şiirinin belli başlı ustalarının bir şiirinden yola çıkarak onların en önemli özelliklerini irdelediği yazılan içeriyor. Bu eleştirel yazılar Turgut Uyar'ın yalnızca ele aldığı şairlerin yazınsal kimliklerini değil, onların aracılığıyla değişen bir toplumun üzerinde durulması gerektiği kültürel sorunlannı da çarpıcı bir gözlem gücüyle dile getiriyor." Bu çarpıcı gzölem zaten, kitabın hemen girişinde önsöz yerine "Zincir" yazısı, kitabın amacının tanıtım yazısında kendini eleveriyor. Bu kısacık yazıda "Şiir üstüne bütün çözümlemeler bütün kurallar hep ama hcp ortalama şair ler için. Zaten bir bakarsanız, şiir üstüne konuştuklarımız, bütün sorunlan, büyük, iyi şairlerin şiirileri değil mi getiren?(...) Bir gün gene bir büyuk şairden, bugün usumuza bile gelmeycn şeyler öğrenivereceğiz. Birtakim yeniyeni şeylere şaşkınlıkla Dakacağız onda. Birtakim yeni yönelmeler, yeni kurallar, şiir üstüne bütün bildiklerimizi yenileyivcrecek. Başlayacağız onlan konuşmaya. Onlan açıklamak için yeni çabalara girişeceğiz artık. Bir yeni kuşak bu konuşmalarla, bu çabalarla büyüyecek." diyor. Turgut Uyar, kitabına Abdülhak Hamit'in lbni Musa'dan şiirinin dört dizesiyle başlamış. Yani bir anlamda, Cumhuriyet'in arifesindeki şiir durumundan başlayarak günümüze doğru yol almış. Bu yolu alırken izlcdiğigözlemlediği sadece şairlerin birer şiiri değil. Şairlerin yaşadığı çağı, yaşam tarzlanyla harmanlayarak elestirmiş. Abdülhak I lamit "Günün koşullarına göre iyiyetişmiş, iyi bir hayat yaşamış, saygınlık kazanmış, soylu bir Osmanfı burjuvası. Şiirinde de içinden çıktığı sınıfın değerferini sürdürmüş, hatta onlan keskinleştirmek yoluyla geliştirmış, ileriye götürmeye çabalamıştır. Bahtsızlığı da gene yetişmesinde, sınıfmda aran DeÜfBn topkm T urgut Uyar'ın "Bir Şiirden" DenemeEleştiri Edebiyat Dizisi adı altında, kitabı yeniden yayınlandı. llk basımı Inceleme adı altında yayımlanan bu kitap, Ada Yayınlan'ndan Nisan 1983 yılında çıkmıştı. Tam on altı (16) yıl sonra ikinci basımı "tyi Şeylcr"den çıktı. Muhakkak ki, yetişen yeni nesil, çok nem de çok okuyor. Siz bakmayın böyle düzeyli bir kitabın on altı yıl sonra ikinci basımı yapıldığma. Belki böyle bir kitap için değil ama; her fırsatta her koşulda "boş zamanlarda" ne yapıyorsunuz, diye sorulduğunda "kitap okuyoruz" diye yanıtlamıyor muyuz. Veya her firsatta edebiyada, şiirle haşır neşir olduğumuzu ve bu yüzden adımız "şair millet"e çıktığını(?) Ama işin gerçeğlne baktığımızda, şiire yeni başlayanların, şiire, şairliğe soyunanlann sık sık usta sairlere sorduğu: Nasıl şiir yazılır? Nasıl şiir yazıyorsunuz? sorusuna: Şiiri yakından tanımaya katkıda bulunacak bu kitabı okudular mı? Böyle bir kitaptan haberdarlar mı? Böyle usta bir şair tarafından yapılan şiir tahlil ve eleştiri kitabı 16 yılda iki basım yapıyorsa... Okuyorlardır. tlk basımının iç sayfalarına baktım ne yazık ki kaç adet basıldığını bıılamadım. Yazmamışlar. Eminim binbin beşyüz adct basılmıştır. Turgut Uyar 1927 1985 yılları arasında yaşadı. 57 yaşında öldü. Öıümünden, yanılmiyorsam, bir veya iki gün önce; Cumhuriyet gazetesinde, Cevat Akgönül'ün "Büyük Bir Ozan Olüyor" diye bir yazısı çıkmıştı. O yazının son paragrannda "Komadaydı. Sönüyordu artık, bitmişti. 491 Bh1 Ozan Ölüyor C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle