23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

başka acılara yürüdii bir daha giyinemedi kadın lyi bir şair ve iyi bir insan mayasıyla karşılaştığımı anlamakta gecikmemiştim. Fakat aynı anda da Nevzat Çelik için kaygı duymaya haşlamıştım. Gorki'nin Yesenin için söylediği bir söz vardır: "Petersbıırg sosyetesi onu kışın çilek bulmuş gibi yağmaladı." Nevzat Çelik için buna benzer bir kaygı duymuştum. Rrenlik yıllarını cczacvinde tüketmiş bu elikanlı alkışa ne kadar dayanıklı olabilirdi? Kitaplarının aylarca çok satar listelerinin en üst sırasında yer alması onu şımartabilir, kendini yinelemeye, kolay başan avcıhğına rnı yöneltebilirdi. Bu kaygiyla, ağabeyce ve yoldaşça bir duyguyla, bir yazı yazmayı, hem şiirlerinin giiçlii ve bence zayıf yönleri, hem de kaygırnı belirtmeyi düşündüm ve bu yazı tasarısı için notlar aldım.... Fakat sürgün günlerinin binbir karmaşasında bu tasarı geıçekleşemedi. Sonra Türkiye'de Nevzat Çelik'i tanıdım. Bu usul sesli, çekingen görünüşlü, kibar, fakat kişiliğinde soyadı gibi çeliksi bir yan duyıımsanan bu delıkanlıyı sevdim. Yine de kaygım sürmekteydi. "Suda Seken Hayat" yayımlantncaya kadar... ü kitabı okuduğumda kaygım sona erdi... Nevzat Çelik kolay ün peşinde değildi. O gerçek şiirin esinine sahipti. Kendini ve şiiri arıyor, yeniliyor, sakıngan ama kararlı adımlarla yoluna devam ediyordu. Suda Seken Hayat" Yunus'un dizelerindeki gibi "Gök ekinken biçilen"lerin, "bin dokuz altmış doğumluların" o gerçekten "acılı kuşağın" benzersiz, acılı, ama üıançlı ve umut dolu simgesidir: "bindokuzyüzaltmış doğumlular yıldız kanatlı birer kuştular doğru uçtular yanlış uçtular bıkmadan usanmadan uçtular bindokuzyüzaltmış doğumlular yıldız kanatlı birer kuştular fırtınalara bindi ateşi harlayan kanatlan en acemi ve en usta gözlerimize değen gözleri kaçamadığımız yangın karanlıkta suda seken taş anların hayatıdır suda seken yansı parlak taş hayatımızın en dehşet amdır üç kcre sekcr beş kere seker başı bulutlara değer belki varamadı karşı yakaya varacak fakat suda seken hayat Nevzat Çelik bu kitaptan sonra uzun süre yine sustu... Toplumsal eylemlerde adı arada bir duyuluyor, fakat şiir yayımlamıyordu... Şimdi yeni kitabı "Sevgili Yoldaş Kurbağalar'ıa şiir dünyamıza nir kez dana, ama bu kez gerçekten de tepeden incr gibi giriverdi. Bu şiirlerin dosyasını, henüz kitaplaşmadan, bana bu yaz vermişrı!.. Okumaya koyuldıım vc daha yarılamadan daha lazla dayanamayarak telefona sarıldım. Sevgilerimi ve hayranliğımı söyledim. Bana görc bu şiirlerle sadece Nevzat Çelik şiiri değil, günümüz Türk şiiri ileriye doğru bir hamle yapmıştı. Nevzat Çelik için ve şiirimiz için umutla, scvinçlc doldum... Bu son kitabın hcr bölümü için uzun, derinlikli değerlendirmeler yapmak gerekir. Birincelikler, imgelersaganağı. OlKiınlaşıvuş, pişıniş, keııdi seslerini iyice bulmuş seçkin bir şairin ürünlcri,.. "Sevgili Yoldaş Kurbağalar" toplumcu şiiriSAYFA 6 mizde bir aşama; çağdaş Türk şiirinin en değerli kaynaklarından damıtılmış özgün bir scntczdir. Nevzat Çelik sabırlı arayışları, toplumcu ahlakı, şiire sevgisi ve saygısıyla bugün artık yetenekli bir genç şair değil, günümüz Türk şiirinin gerçekten önemfi bir genç ustasıdır. Yazımı bu genç ustanın son kitabından iki şiirle, her biri ayn ayrı giizel bir çiçekler demetinden seçip çıkardığım iki kü çük kır çiçeğiyle tamamlıyorum: Sevgililer Günii 1 bir elinden satın aldığım çiçeği verdim öteki eline çingene kızının Sevgililer Günii 2 sana çiçek alırken iskelede elime değen eli kaldı aklında soğuktu şubatın ortası nasıl tutar çingene kızının eli bir rakı kauehinin beyazlığını birahaneler boyu rıhtım caddesi'ni topal bir değnek gibi yürüdüm sanırım o gece kadehe her uzanışında esmer kontürler içine aldım kar beyazı ellerini soğuruyor sigarasını kule bulut bulut duman uzuyor tüfeg'inin namlusu fatma kan revan Ikinci kitabı yayımlanmıştır şairin. Adı, Müebbet Türküsü. Galata Köpriısü'nün altındaki içki masalarından, iki kitabında fena olmadığı ama özgürlüğüne kavuşan şairin artık şiir yazamayacağı laflan yükselir. Şiirleri de zaten Nâzım kokuyormuş!... "Peki ya sizler" der Karaköy tskelesi: "Sizler, çantalarınızda gezdirdiğiniz şiirleri hiç kokladınız mı? Yoksa, şiiri ben keşfettim diyerek mi çıktınızortaya?"... Obunlan söylerken, vapurların dumanları daha da kararmaya başlar öfkeden. "Aldırmayın" diye scslenir iskele: "Bu şairi çekemeyenlerin ka falarının içi benim dubalarımdan daha boş!..." Sonra, bir vapurun arkasına bağlanarak 1 larem'e çekilir Karaköy lskelesi. Şairin "Suda Seken Hayat" ve "Yağmıır Yağmasaydı" adlı şiir kitaplarını göremez. Yüzünü de görmemiştir bir kez olsun. Oysa, köprü altına çok sık geldiğinden haberdardır. I ler gün, kıyısındaki eski otomobil lastiklerini ezen vapurlara binen binlerce yolcu arasından nancisinin o olabileceği tahminini yürütmekten yorgun düşmüştür. Ve bir gün, sahil yoluyla denizden ayrılan Salacak Iskelesi'ndeki yazısını bitiren 62 Tavşanı yanına gelir... Çantasından çıkardığı "Sevgili Yoldaş Kurbağalar" adlı kitaptan şiirler okıır. tşre, o zaman, köprüue şairi neden göremediğini anlar Karaköy lskelesi: ben galata köprüsü'nün bitarafını değil bir tarafını çok sevdim karaköy'den sağa düşerdi eminönü'nden snla sağından kemancı'ya girerdim solundan arzu'ya ben galata köprüsü'nün bitarafını değil bir tarafını çok sevdim ben ıçerden yeni çıkmış sairdim aç karnına tehltkeltydim Tavşanların dans ettiğini bilir misiniz?.. Evet, tavşanlar dans ederler. Do lunayın olduğu gecelcrde bir daire olacak şekilde dizilir tavşanlar. Sonra, orta yere doğru yürümeye başlarlar. Birbirlerine değecek yakınlığa geldiklerinde durıırlar ve söz birliği etmişçesine yukarıya sıçrayıp, çahlıklara kaçarlar. Birkaç dakika sonra aynı hareket yinelenir. () sevimli canlıların bunu neden yaptıklarına bir anlam verilemenıiştir. Nevzat Çelik için bir yazı yazmak aklımdaydı hep... Ve sonunda çember daraldı, yukarı sıçradık. Neden mi Nevzat Çelikr1.. Çünkü, şiir çetelerinin dısında kalmayı başarmıştır. Sabah kahvaltılarındaki yumurtalar gibi şairleri birbirinc tokuşturmamıştır. Şiirlerinde, halkı açlıktan ölürken yemek tariflcri anlatan Sudanlı aşçı durumuna düşmemiştir... Vc hepsindcn önemlisi, şu iki dizeyi yazabilen bir şairdir: bir gün çok uzun konusaltm demisti behçct aysan sinop doğumluyum demiştim o sıvas mı anlamıstı •" CUMHURİYET KİTAP SAYI 459 S "Suda Seken Hayrt" Şairini aravan îskele SUNAY AKIN S alacak'tan kıyı boyunca Harem'e doğru yürüdüğümde, bir kutu içindeki şekerlemelere benzeyen otobüslerden önce eski bir dost çıkar karşıma. Turuncu renkli bacalan ve can simitleriyle martı kostümü giymiş vapurların eskisi gibi yanağını okşamasını bekler durur Karaköy lskelesi. insanlar mı?.. Hayır, insanları özlemez. Yerinden sör külüp, Boğaz'ın bu karşı kıyısına sürgüne gönderilmeden önce onların ellerindeki silahlan görmüştürçünkü!.. 12 Eylül'ün ardından yapılan kimlik konrrollcrinc tanık olmuş, Kadıköy'den gelen yolcuların ellerindeki gazetelere göz gezdiren martılardan tııtııklanan, işkcnce gören, asılan insanların öykülerini dinlemiştir... Veenöncmlisi.hemengirişindeki kitapçı tezgâhında yer alan bir kitaptan şu dizeleri okumuştur, rüzgârın yardımıyla: ne garip duygu şu ölmek öptüfciim kızlar f>eliyor aklıma bir açıklamast vardır elbet giderkcn darağacına Kitabın arka kapağında fotoğrafını arar şairin. Belki, öniinde bulıışan, bııluşurkeıı de öpiişen sevgilileıden biridir diye düşünür... Ama, kitapta fotoğrafı yoktur şairin. Oysa bilir, ilk kitabını yayımlayan şairlerin nasıl da hevesli olduk larını, bir fotoğrafını arka kapağa koymaya! Kitabın adını hiç unutmaz Karaköy ts kelesi "Şafak Türküsü"... Sonra, birseyyar satıcının teybinden yayılaıı mü/iği duyar, giinlerden birgün. Sözleri tanıdık gelir... livet, Şafak Türküsü'nün içinde ki şiirlcrdir bunlar... Ama, bir şeye benzetemez besteyi. Müzik bilgisi yerindcdir. I Iele "tiirkü" denildi mi, dubalarına çarpan dalgalar bile çırpıntıyı kcser, din lemeye koyıılurlar. Ne de olsa, Haydarpaşa Garı'nın dev kapısından Istanbul'u ilk kez gören başı kasketli, eli tahta bavullu insanlardan gurbet, aşk ve özlem türküleri dinlemiştir yıllarca!.. Birdenbire şafağı atar iskelenin. Nasıl atmasın ki?.. Okuduğu ilk günden beri, kıyıya bağlayan zincirleri koparma çabasında kendisine güç veren Şafak Türküsü'ndeki duyarlığın çok uzağındaydı duyduğu şarkılar. "Türküleri bozdular, sıra şiirlerde..." diye geçirir içinden. Üç yıJgeçer aradan. Karaköy lskelesi, Şafak Türküsü'nün kitapçı raflarına konduğu 1984 yılında, ilk şiirleri yayımlanan 62 Tavşanı'nı vapur beklerkcn görür. Yine, gişelerinin yanındaki kitapcıdan yeni aldığı bir şiir kitabını okumaktadır. Kitabın önsözünü nice şairin, yazarın hocası Vedat Günyol yazmıştır "Sekiz yıldır çcvresi duvar, dcmir ve plastik olan şairin, duvarları aşıp bizlere ıılaşan yaşama tutkusu, kendi büyüklügünde bir hüznü de getiriyor beraberinue, acıları, sızıları usul usul kanarken, sevinçIeri, suskunluğu aşıp sesini duyurııyor. 1 lüznü öne çıkarmaya çalışarak, asıl olan yaşama sevincini dilc getirmeye çalışıyor. Başarıyor da bunu." Günyol'un yazısındaki şairi tanır Karaköy lskelesi. Çıkışında kimlik soran askerlerin anlatıldığı dizeleri okuyabilmek için kördüğüm yapar vapurun palamarını: Bir htıgıt boynıt gibi ktvrılıp uzanıyor basrctin vururum dıynr nöbctçı dokumman vururum fatma'dtr sevdig'i kızın adı ihtimal scıı fatma'nı holla diyorum bcnimkisi ihbar htrden yanık türküsü besbelli yarasım buldum yar ettmm başkauna kaçarsa vururum dokutımci mctnvt ne güzcl şey sevtnck Yaşama tutfcusu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle