25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA "Gcpegergin bir tambura teli Nevzat Çelik'in yüreği... Aşkla, ölümle, korkuyla, umutla ve uslu olmayan usuylan... Ttnn ettiğinde tel, sanki önceden çizilmiş bir sevkülceyş ıçinde, siir değil, bir cenk başhyor. Sonu yenilgi bile otsa, yüzakıbirsavaş... Başka bir imgeyle diyelim ki, sonuna dek gerilmiş yay, atna bir istif ve zamanlatna üzre, hedefe oklannt yağdınyor. Ve bu tarihselsalvoyla, hedefte yeni bir şiir cümıesi çıkıyor ortaya, yeni bir alfabeyle yazılmış bir cümle... Bu, çiviyaznı değil, okyazısı. Büyük bir gerilimin bütün öfkesini ve sevgisini seferber ederek kaleme alınmış, doğaçtan ve kendisi doğafolan bir olay bu... (...) Bu tel, bu tamburacı ölse bile, tilreşimini halkımız ve dünya halklannın kulak tozunda çınlatmayı sürdürecektir. Çünkü her has şair gibi, Nevzat Çelik de, aynı zamanda hem Giyom Tel, hem de Giyom'un başına oturttuğu elmayı okun ucundan şavulladıp oğlu küçük Giyom aur. Veasıl Kızıl Elma Orta Asya'da arandığı rivayet cdilen elma değil, gözlerimizin önünde yer alan actstnt, sevincini yüreğimize bastırmak bir yurttaşlık borcu olan bir şiir olayıdır. Nevzat Çelik ne kurbanı ne kasabıdır bu işin. O, sadece, bu inanılmaz gibi gelen oldu bittinin Bayramıdır. Şair de budur zaten..." diyordu Can Yücel Ustamız, Nevzat Çelik'in ilk şiir kitabı "$afak Türküsü" çıktıp, zaman. Bol kitaplt giinler!... "DvstoDia" cafiı ina Urgan'ın Edehıyatta ütop ya Kavramı ve Thomat Moore (Adam Yayınları, 1984) adlı incele mesinde beni asıl ilgilen diren sayfalar, "ütop ya"dan çok "dystopia"dan söz ettiği sayfalar oldu: "Oysa yirminci yüzyılda geleceği ele alan birçok kitap gene yazıldığı halde, bunîar yeryuzü ccnnetlerini değıl, yeryüzü cehennemlerini anlatmaya başladılar. KaranLk ve kötümserliği yansıtan bu kitaplara artık ütopya denilemeyeceği için, eleştirmenler bu antiütopyalara yeni bir ad bulup 'Dystopia' dcdiler." Mina Urgan, "dystopia"ya örnek olarak, Aldpus Huxley'in Yent Dünya'smı, Maymun ve Öz'ünü, Jack London'un Demır Ö&fe'sini, Onvcll'in / 984'ünü veriyor. En tanınmış dystopia, Onvell'in 19H4'ü; çünkü bu romanın filmi yapıldı, birçok insan bu filmi seyretti. Onvell, 1948'de romanını, 1984'ü, yazarken Zamyatin adlı bir Rııs yazarının 1920'de yazdığı Bız adlı romanını 1924'te basılan Ingilizce çevirisindcn okumuştu; öz'z'in ikinci baskısına (Ayrıntı Yayınları, 1998) yazdığı nefis "Sunuş"ta Bülent Somay'ın belirttiği gibi 19X4, kişileri ve konusuyla" Bız'e çok benzıyordu. En az tanınan dystopia, Bız. Zamyatin, 1884'te doğmuş, öğrenim görürken Rolşevik Partisi'ne katılmış, 1905'tc Petersburg Sovyeti'nde savaşmış, yakalanarak hapse atılmış. Zamyatin Btz'i 1920'de yazmış, romanının ülkesinde yayımlanmasına izin verilmemiş, önce îngilizce, sonra Çekçe çevirileri ülke dışında yayımlanmış. Bol M şevikler, 1922'dc, Zamyatin'i "uygunsuzgörüşleri" nedeniyle hapsetmişler. 1929'da Sovyet Yazarlar Birliği'nden istifa etmek zorunda kalan yazar, 193 l'de Paris'e gitmiş, 1937'de Paris'te ölmüs. Bülent Somay, "Sunuş"un bir yerinde şöyle diyor: "Mıy (Biz) 1920'de yazıldığında ortada ne Stalin vardı, ne Moskova mahkemeleri, ne 'kolcktifleştirme' harekâtı, ne de îspanya Iç Savaşı. (...) / 984'tc bir karabasan gibi okurun (ve yazarın) üzerine çöken tüm musibetler, Mıy'da henüz yaşanmamış olmasına kareın öngörülmüş, eleştirilmiştir." Somay'dan bir alıntı daha: "...Wells'i çok seven ve birçok yapıtını Rusca'ya çevirmiş olan Zamyatin 1917 Devrimi nin hemen ardından yaşadığt hayal kırıklıgını bu öyküleri örnek alarak dile getirmesi şaşırtıcı değil." Zamyatin romanını 1920'de yazmıs; Stalin yok, Moskova mahkemeleri yok; Zamyatin'in "1917 Devrimi'nin hemen ardından yaşadığı hayal kırıklığı" ne olabüir? Zamyatin romanını yazarken Rusya'da olup bitenlere bakalım: 1919'da Kolçak kuvvetleri yenilmışti. Ardından Denikin kuvvetlerinin yenilgibi. Daha sonra ilk ekonomik girişimler: 1920 başında, elektriğe kavuşmak için hazırlanan ve yürürlüğe konan ilk plan. Ve başka ekonomik kararlar. 25 Nisan 1920'de Polonya'nın Sovyetlere saldırısı ve yeniden savaş. Gene 1920'de Kasım ayında ,Kırım'daki Vrangel kuvvetlerinin denize dökülmesi... Evet, bunlar yaşanırken, Zamyatin, Biz'i, yani "hayal kınklığV'nı yazıyor... Zamyatin dişe dokunur eleştiri de getire mıyor: "Düşüncelerim par çadan bütıine yoneldi.L.) Yüce bütun ise Ulusal Şairler ve Yazarlar Enstitüsü. Eskilerin edebiyatlannın saçmalı&nı nasıl anlayamadıklarını merak ederim. Edebiyatın büyük, muhteşem gücünü bo§a harcamışlar. Ne kadar gülünç, herkes canının istediğini yazmış." (s. 61) "Düş gücünün kökünü kazımalıyız." (s. 79) "Biz seçimleri açıkça, dürüstçc, gün ışığında yaşıyoruz. Ben herkesin Velınimet (Devletin başındaki adam E N.) için oy kullandığını görüyorum, herkes de benim Velinimet için oy kullandığımı. Gerçekte 'herkes' ve 'ben' değil, 'biz' var olduğuna göre, bu iş başka nasıl yapılabilir ki zaten!" (s. 113) "... çünkü devrim olamaz. Çünkü bizim devrimimiz (...) sonuncuydu. Ve başka hiçbir devrim olamaz." / "...Nihai devrim yoktur. Devrinılersonsuzdur..." / "Atalanmız... yalnız bir hata yaptılar: Sonradan kendilerinin nihai olduğuna inandılar. Oysa böyle bir şeyyok. Kesinlikle yok." (s. 140) "Onlar, tanımadiKİan Tann'ya taptılar, oysa biz, tanıdığımız tanrının hizmetindeyiz." (s. 47) "...son günlerde, mükemmel kamuflajlarla bütün sokaklara yerleştirilen dinleyiciler, Korucular Bürosu için bütün konuşmaları kaydediyorlar." (s. 52. Ülkcyi elektriğe kavuşturma çabalarının başladığı yu yazıyor bunları Zamyatin. EN.) "Geceleyin uyumamak ceza gerektiren bir suçtu."(s.55) 180 sayfalık romanda aşktan, cinsellikten söz eden sayfaların toplamı, kabaca bir hesapla, romanın üçtc ikisini kaplıyor denebilir. O nefis "Sunuş"u yazan Bülent Somay'ın Zamyatin'in "1917 Devrimi'nin hemen ardından yaşadığı hayal kırıklığını" açıklamasını da isterdim: Ortada Stalin yokkcn, Moskova mahkemeleri başlamamışken ve Zamyatin Wells'in hikâyelerini örnek almak zorunda kalırken... Romancılarımızın dikkatine: Günümüz Türkiyesi'nin gerçekliğini bütün boyutlarıy la yazabilecek t>ir romancı, bir dystopia başyapıtı yazmış olacaktır. Füsun Tülek'in çevirisinin başanlı bir çcviri olduğunu da eklemek gerek. • TURHAN GÜNAY 8 Imtiyaz sahlbi: Berin Nadl 0 Basan ve Yayan: Yeni cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o cenel Yayın Yönetmenh Orhan Erlnç o Cenel Yayın Koordinatörü: Hlkmet çetlnkaya : Yazılşlert Müdürü: Ibrahlm Yıldız Sorumlu Mudur Fıkret llkiz , Yayın Yönetmeni. Turhan Günay \ Grafik Yönetmen: Dilek ilkorur: Reklam: Medya C T CUMHURİYET yıl, koleksiyonerlerin olduğu kadar, gcniş bir sanatscver kitlesinin de ilgi odağı oluyor. Sektöründe ülkemizin en büyük kuTUYAP ve Sanat Galericileri Derneği'nin işbirliği ile ruluşu olan TÜdüzcnlcncn vc 16 Aralık 1998 tarihlcri arasında YAP, genç sanatçıTUYAP Tepebaşı Sergi Sarayı'nda gerçeldeşecek 8. ları ve genç eleştirmenleri destekleme Sanat Fuarı için, katılımcı sanatçıların rcsimlerindcn çabalarını sürdürüoluşan nefis bir katalog hazırlandı. yor. TÜYAP Genç Sanatçılar Resim 1stanbul Sanat Fuarı ARTİST '98, kapüarını yenijjklerle açıyor. IsYarışması'nda ve tanbul'da kurulan Sanat Galericileri Derneği ileTÜYAP tararından Sanat Eleştirmeni • birlikte düzenlenen fuarda sanatseverler, fuarın Aralık ayına alınmaYarışması'nda deresının yanı sıra, yerleşim düzcnindeki farklılıklardan standlann iç, düzcnlece kazanan sanatçı melerine kadar çeşitli yeniliklerle karşılaşacaklar. ve eleştirmenlerin Sayıları her yılartan yabancı galerilerin katıhmıyla ukıslararası bir boyut ödülleri kendilerine kazanan fuarda sorgilenen yapıtların seçimleri bu yıl, ARTİST '98 Danış Ferruh Başaua'nın bir eseıt ARTÎST '98'in ilk ma Kurulu'nun kendi içinde oluşturduğu bir Seçici Kunıl tarafından yapıldı. Bunu, fuarda yer alan galerilerin, katılan sanatçılarda ve scrgilcncn günü verildi. Bu yıl ayrıca galericilikte 20 ydını doldurmuş Aydın yapıtlarda sanatsal yetkinliğin öne çıkartılarak fuarın genel sanatsal düze Cumalı (Cumalı Sanat Galerisi), Ertan Mestçi (Artisan), Yahşi Bayinin yükseltilmesi yolunda atılmış önemli bir adım olarak görmek gereki raz (Galeri Baraz), Inci Bengiserp (Hobi Sanat Galerisi) ve Rabia yor. Çapa'ya (Maçka Sanat Galerisi) birer 'Şükran Plaketi' verildi. Istanbul Sanat Fuan'nda bir gelenek olusturan'onur ödülleri'de, Bireylerin, dolayısıyla toplumlann yaşam biçimlerinin toplam yansıması olan 'külriir', günümüz dünyasında toplumsal işleyişte en basitinden en kar düzenlenen özel bir törenlp bu yılki sahiplerine verildi. Sayın Eermaşığına kadar yaşamın her alanında bir 'anlam' ifade ediyor. Sanat ise bu ruh Başağa 'Sanat Onur Ödülü'nü, Akbank'ın Aksanat Kıırumu kavramların estetik açıdan dışavurumu. Kültüre bir yandan ivmo kazandı 'Şanatsever Kurum Ödülü'nü, Turgay Gönenç 'Eleştirmen Onur rırkcn, aynı zamanda da onu cvrenselleştiriyor. lstanbul Sanat l'uarı, belli Ödülü'nü ve Mustafa Taviloğlu 'Koleksiyoncu Onur Ödülü'nü albir zaman dilimi içinde de olsa, ülkemizde üretilcnsanatın onemli bir bö dılar. Iümünün topluma ulaşmabuıa aracılık ediyor. Sanatı üretenle sanatı tüke ARTİST '98'e bu yü 56'sı sanat galerisi ve 15'i sanat yan kurulııten arasında bir köprii olmanın yanı sıra, henüz çağdaş bir sanat mıızesine şu olmak üzere toplam 71 kuruluş katılıyor. luarda her yıl olduğu sahip olmayan ülkemi/de 'gcçici bir müzc' işlevi görüyor. Bu nedenle heı gibi bu yıl da sanatı konu alan ilginç etkinlikler düzenleniyor. • TUYAP 8. Sanat Fuarı Bir fuar ve nefis bir katalon K İ T A P SAYI 459 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle