Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Aşkolalım Devrimolalım Sevnilî Yoldaş Kurbağalar' MEHMET CETİN Y akın günlerde bir dergide okumuştum: şu eski 'cezaevi şairleri'nin bir sayımını yap heîe, tamamlar mı ne iş eylerler şimdi.. eibisinden bir yönlendirme sonrası birilcri kalkıp sayım yapmış; kim evlcndi kim öldü kim kaldı ve daha da önemlisi kim şiir yazmayı sürdürüyor diye... Olabilir. Bunu yapanın niyetini tartışma konusu yapmıyorum ama; Uzun yıllar sayım ekiplerinin gündc bilmcm kaç posta bizi sayıp durmasınırı yarattığı kanıksamadan mı ne, buna hiç tepki vermcdik. En fazla hakkımızda vcrifen bilgilerin eksikliğine, yanlışlığına ve daha da önemlisi birçok arkadaşın sayımcı tarafından dışarda bırakılmasına gülümsedik gibi... Ama anımsamadan da cdemcdik: Akıl hastanesinin öniinden geçen bir 'akılL', duvarlara tırmanınış 'deli'lere sorar ya hani; siz içerde kaç kişisiniz diye.. vc onlardan birisi yanıtlar: Dışarıda siz kaç kişisiniz? Sıkıldım, diye söze başlamak gerekiyordu sanırım; sıısmaktan sıkıldım. Söz, bağlamını bulacaksa; bir kâğıt bir kalem içine hasrct olduöumuz günlerde gelişürilen 'cezaevi edebiyatı' salvosuna fazlaca yanıt verememiş, dıırup meram anlatamamıştık. Amagün döndü dışarıya çıktık veyüz yüze geldik bunlardan ki miferiylc. Ellerini vicdanlarına koyanlar oldu ve durduğu yerden kendisine müdahalcyi deneyen birileri.. Kimilcri ortalarda yoktu artık ve kimileri de.. geçelim onları. Ceçip gittik o siireci vc onlarca belki yüzlerce söyleşidir paneldir dinleridir meram anlatmak ya da biriktirdiğimiz sözü ve şiiri paylaşmak için dolaşıp durduk. Derken, nayatımızla veşiirimizlc geldik şimdilere... şeyler oluyordu, tuhaf! (Bu da paranteziçi bir tuhaflık olsun: 'bağırma' diyor Nevzat, 'Sevgili Yoldaş Kurbağalar ında; 'bağırma bir çükün çekilebileceği en son yere çekiliyorum') Ve bcllcğim neni yanutmayacaksa Borges'a dair bir anımsamam var; Borges'tn, okyanusu anlatma biçimine derin nayranhk duyan okurlarından biri 'ne kadar olağanüstü bir anlatım' diye övgüde bulununca Borges, 'bir de .görebiJmiş olsaydım' diye yanıt verir. Ozctle, ondokuzunda içeriye düsen Nevzat'ın herhangi bir sorununu halletmeden içeriye düşmesi o sorunla ilgili siiri yazamaması anlamına gelmezdi, bu bir. tkincisi ise, gencecik bir insan, yaşadığı üfkenin ve dünyanın devasa sorunları karşısında kavrayışma uygun olarak hayatını koyuyordu orta yere vc onu darağacına çıkarmak istcmeleri pahasına düşlerinin öznesi olmaya çalışıyordu. lçlenliğini ve içerideki direnişı böyle bir duyarlılıkla estetik düzlcmde yeniden üretme pratiğiyle orta yerdeyken, vesaire... Dönemın psıkolojisini kadrajlamak için bu uç örnek fikir vericidir sanırım. Sorun sistemin saldırıları değildi sadece, sistemin kendisini üzerlerinden ürettiği 'sol tandansh' kinıileriydi aynı zamanda veo kimileri... geçelim ve şimdiye gelclim. Nevzat on küsıır yıldır dışarıda artık. Bu süre içinde vars>ayılan o sorunlarını ne kadarıyla hallet ti ya da haltetti bu da tartışmamızın dışında. Biz vesile den yapmayı ertelememeye çalışmakta belki yetersiz kaldık ama birbirinıizi tanıtmayı ya da öyle bir 'tanıtım'ı, hiç! dolayısıyla da.. Nevzat'ın hem hayatının hem de şiirirıirı içerisinden ve en yakın tanıklarındanım, bu bilinir. Sevgili Yoldaş Kurbağalar'ı da daha dosya aşamasındayken ilk okuyanlardanım. Heyecanla karşıladı6ım bir dosya olmuştu, öneri ve eleştirilerimle birlikte. Kuşkusuz ki bu özel bir durıım ancak bunıınla bir ipucunu da paylaşmaya çalışıyorunı; 'garsonların bile ciddiye almadığı' sesinden yakınır ya Nevzat, bu şiirler alıştığımız Nevzat Çe Sevgili yoldaş... ömeğinde ya da sarmaşık ile ölümorııççusu arasındaki ilişkiyi kurduğu yerde bunu daha yüksek sesle söylüyorum. Öfkesini 'şidâctı suyu bulandırmayan' bir derinlik ve kesinlikte örgütlerken, egemenlikçi ideolojilerlc hesaplaşmasını mülksüzlükle tariflediği yerde, vb. bun ların şiir cinsinden de olsa önemsenmcsini özellikle isterdim çünkü birilertmiz geçip geldiği bunca tartışmah bir süreçten sonra kalkıp 'getire getirc işte bu batit bılınebilırlıklen gctirdim diyorsa. Bir şey daha diyor ama: "ya hangalımı tasmastz geçtreceğtm aranızdan ya da bugünlerde acımadan şiirler sa lacag~ım üstünüzc" Kendini tutan bu balıkçı, 'bir şey adı na yalan üiyleyen ımgeyı getirdiği Sevgili Yoldaş kurbağalar'ıyla bir kez daha vedahadayalınlaşarak duruyorortayerde. Şiirivle çıplaklaştırıp sahicileştirdiği halledişlerini naltedişlerini bilmem daha neler udişlerini düpedüz getiriyor iste şiirin diliyfe. Belki de ilk kez bu kadar az 'şair' olmayı deneyerek.. Daha az 'şair' olma cabasının ideolojik bir tercih olarak dana az crkek, daha az iktidar, daha az bilmem ne.. gibi, egemenlikçi ideolo iilerden kopuş denemesinin biriktirdiği bir hayatbilgisi bağlamında okunmasını da ayrıca isterdim Nevzat'ın, bu kitabında en yüksek ses le söylediği dize sanırım 'geçmışım mı ge leceğim geleceg~im mi geçmişim/ pişman değılim' dizesi olsa gerekir ki bunun, bııgününe çağırdıj5ı aşkolma ve dcvrimolma haliyle birlikte anlaşılmasına özen gösterilmelidir diye düşünüyorum. Ve bu vesile kılınarak, şiirindeki geçmişin den geleccgine yine şiirin olanakları ve hakkaniyet içinde konuşmayı sürdürelim diye öneriyorum. Hakkaniyet diye bir ekleme yapıyonım çünkü sözün başıydı; yapılacak eleş tiri estetiğin alanında seyrettikce ne söylenirse söylensin söyleyene özeldir vc bu hakkaniyet sınırları içinde şiirc bir katkıdır. İşte, burdan gelişecek eleştiriyi ortak kazanıma dönüştiirme önerim de oradan.. Alfabenin ilk harfinden son harfinc aşk yolculugunda kanattığı kalbiylc Nev zat; aşk, mülkiyet ve iktidar sorgulamasında gerçekten de farklı bir tartışmanın olanaklarını sunuyor diye düşünüyorum vc buna vurguyla yineliyorum ki, Sevgili Yoldaş Kurbağalar'ı da vesile olarak kazanıma dönüştürülebilecek böyle bir tartışmayı şiirin olanaklannı kuflanma ve daha da geliştirmc özlemiylc çogaltalım. Ama, nakkaniyet! En azından lh san Sabri Çağlayangil tarafsızlığıyla ve Sevgili Yoldaş Kurbağalar diye söze başlayanilme içtenliğiyle... Not: ŞtirtH konuşulacağt yerde 1. S Çağlayangu'in işi ne ola, diye iorulabilir hemen Doğrudurama şiir adtna şiırden çok başka şeyler konusulageldi bep, özellikle de Nevzat özelınde, yanvz olmayan ben hıle Çağlayangil'in tarafsızltg'tnt önererek konuşmayı sürdürclirn diyorsam, mcra mım şu; hilindıg'ı üzere 19i7)S'de Dersim'de bir hyandan söz edilir ve akabinde büyük bir kıyım yaşanır Seyıt Rıza ve yoldaşlanmn idamım gcrçehleştirmek üzeremerkeziotorıteadtnaİ. S. Çağlayangil Hlaziz'e gönderılır. Resmi tatilgünii olmasına ra&mcn Çağlayangtl mahkeme den ıdam kararım çıkartır ve Seyıt Rıza ile içlcrinde og'lu da olan yandaşlarını da rag'aana Bunu yapmavna yapar ama Seyıt Rıza ve arkadaşlarımn o ankı davraınş ve son sözlemn hakkanıyetle orılara vc tarıhe tcslim ctmek gıbı bir 'tarajuzlığı' da gösterir. tlgtnıze. • C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 4 5 9 Şllre bir katkı i Boy hedefi Nevzat Yaklaşık on yıi önceden o dönem anımsandığında; hakkaniyet sınırlarını inanılmaz ölçülerde zorlayan onca yaklaşım arasında sanırım bende kişisel ola rak en derin iz bırakan, 'ünlü' bir yazarımızın yaklaşımıydı. Gecikmeyle katıldıfiı koroda scsi önc çıksın diye miydi bilmiyorum ama kalkıp 'daha çük sorununu halledememişlerin edebiyat yapmasmı hiç anlamıyorum' gibi bir şeyler deyivermişti işte. Demesine demişti de ne demek istiyordu tuplumun vicdanı olması gereken bu 'ünlü' yazarımız; insanların zindanlara tıkıldığı, işkencelerden geçirildiği, ömürlerinin ölümoruçlarına ya da darağaçlarına sürüldüğü öylesine özgül bir dönemde; estetik eleştiri yapıyor deseydik olmuyordu etik bir tavır alış desek.. tersten okumayı bile deneyememiştik sanırım; acaba dışardakiler, söz konusu bu 'çük' sorununu kcndileri ne kadar halletmişlerdi de kalkmış edebiyat yapıyorlardı... ve bu sorunu hallettiklerine, artık edebiyat yapabileceklerine dair referansı hangi merciden almışlardı, vb. Gecikmeli de olsa sormuş oldum. Konumuza dönebiliriz. Evet, özellikle o dönemde boy hedefi Nevzat'tı. llk yayımlanan ve şiirdışı nedenlerle bir dönem arşın yedinci kadına bir sonraki dönem yerin yedi kat dibine gönderilmek istenen arkadaşımız. Üstlenilişin kitle psikolojisi anlaşılırdı da cehenneme gönderilmek istenmesinin psikozıınu bir dönem anlamakta zorlanmıştık. Şimdi, Nevzat içeriye düştüğünde daha ondokuzundaydı ve o yaşlarda 'çük' sorununu halledemediği, hallcdemeyeceği varsayımıyla Nevzat'ın edebiyat yapmaması gerektiğini mi söylemeye çalışıyordu bu ünlü yazarımız.. Tuhaf SAYFA 8 1988den. 1998e Nevzat Cellk.... \ kılıp onun 'Sevgili Yoldaş Kurbağalan'na dönelim yüzümüzü. Bütün bu tartışmaları eskiterek bir ürün kanıtı duruyor orta yerde. Hğer ki Nevzat'ın 'a$kolalım, devrimolalım' önerisince davranacaksak... Ancak kiiçük bir uyarıyı da hemcn yapmakta yarar var. I'arkedilnıiş olmalı ki, birilerinin yaptığından farklı ola rak ve 'bozacının şahidi şıracı' ya da 'kör, sagırı agırlar' örneklerindeki gibi, birbi rimizin iiriinlerıne dair 'tanıtım' yapma ihtiyacı duymadık hiç. Elcştirivi içinde durduğumuz hayatın içinde ve daha içer lik siirinden hayli farklı okunmalı sanırım. Onun sesine daha yaklaşan şiirler bunlar. Kimiferi birer mırıldanma gibi gelebilir. Oyledirler. Ama o dinginlik içinde satırarasındaki eleştirel sahiciliği atlamak eksik bir okumaya neden olabilir sanki. Daha ilk şiirindeki idcolojik tavır alışıyla Nevzat, yaşayıp geldiği hayatın içeriden eleştirisini estetik olarak örgütleme sahiciligi ve 'varsalar da farktma varmasalar da' ben buradayım diyen bir yerden başlatmaktadır sözünü ki, bu özellikle önemsensin isterim. Sevgili Yoldaş Kurbağalar'ın, Nevzat'a dair ezberi bozmaya aday bir kitap olduğunu söylemeye çalışıyorum. ( )nca agır süreçten sıynlıp gelince, fırsat bıılmuş da çocukluöunun ayrıntılarını ve ordan öğrendikleriyle zenginleşen kırk odasının kapılarını şiirsel bir incelik ve yalınlıkla bize aralıyor olarak da anlaşılabilir dediklerim. Öyle de okunabilir. Olgunlaşma mı dcmeliydim yoksa; öyle düşunüyorum. Sevgili Yoldaş Kurbağalan'yla Nevzat şiirinin imgcörgüsünden miınarisine, kendi sesini derinfcştirmekten içinde durdugu dünyanın ideolojik deşiirasvonuna kadar hayatın sınırlarında şiiriyle kendi serüvenine ıslık çalıyor. '<ijfc cn orgiıtlıı dcvlct hayatımızda dize