14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Yağmur Yağmasaydı", dışardaki ilk iki buçuk yıllık hızlı ve bulanık dönemin ikinci yarısına denk düşüyor. îçerde yazılan şiirlerimle barışık olmama karşm kendimi başkalarına iyi gelse de tekrarlamak istemedim. "Şafak Türküsü" başına gelecekleri bilmezdi ama, "Yağmur Yağmasaydı" azçokbiliyordu! Belclentilere göre değil, kendi bildiğimce yazdım. tnişleri cıkışları olan, zamanın, mekânın ve öznelerin süıekli iç içe girip ayrıştığı bir şiir "Yağmur Yağmasaydı . Tanımlama doğruysa, senfonik bir şiir. Okurundan aktif Dİr takip istiyor. Deneysel olana bilerek girmesine karşın, ürkek; şiir değil, şair! Bu kitapta, değişik ülkelerde aynı sevgili, aynı izlek kovalanırken, "nerdesin" sorusundan sonra boş bir sayfa çıkıyor karşımıza. Oysa o ısrarh aramayı pekiştirmek için beş sayfa boş bırakmaK ve okuru arama eyleminin içine daha çok sokmak gerekiyordu; şair buna cesaret edememiştir. Sözlü olarak çok karşılaştığım "neden saylaları boşbıraktın?" sorusuna, "evetbukonu da özeleştiri yapıyorum, ama boş sayfa bıraktığım için değil, beş sayfa bırakmadığtm için!" yanıtını veriyordum. Bu arada özeleştirimi yapmış oldum. Yerı mı htlımyorum ama, dergilerde gözükmeklen hoşlanmıyorsun pek. Bu lu tumun nereden haynaklanıyor? Birincisi, biçim arayışırıda olan bir şiiri dergi formatının kaldırmayacağı. tkincisi, bir şiir her ne kadar ve esas olarak tek başına okunsa da kitap bütününde öteki şiirlcrden de ek anlamlar alabilir. Üçüncüsü, şiir esas olarak kitapta okurla doğru ve kişisel ilişki kıırar. Yine aynı şekilde okuı da şiiıle doğru ve kişi scl ilişkiyi kitapla kurabilir. Dördüncüsü, şair de şiir de kitap bütününde değer lendirilcbilir. Uzatmak mümkün. Pat dıye btr \orıı daha sormak ıstıyorum; 19S0 Kuşağındamın bu kuşağı kimler temsıl edtyor sence? 12 Evlül bütün kurum ve kuruluşlarıyla, küftürü, ekonomisi ve siyaser anlayışıyla varlığım artırarak sürdürdüğüntlen 1980'e ait perspektıf bir türlü alına mıyor. Bir başka döncmc geçilemediğinden, hem ycni bir kuşaktan sözedilemiyor hem de 19X0 Kuşağı her anlamdabir türlü tanınılanamıyor. '80 Kuşağını içerde yarıp bedel ödeyenlerle asla sınırlamak i.stemem. Böyle bir değerlendirme öfkeli, tek yanlı, dolayısıyla da yanlış olur. Sanırım en önemli kritcr şıı olabilir: Etik, estetik ve ideolojik duruşunu koruyan, geliştircn her şair bu kuşağın temsilcisidir. Yenı kıtabının adı "Sevgili Yoldaş Kurbağalar', kı bu isim bile bir hayliipucu barındırıyor Oncelikle, kilaba adını vcren ve 9 parçadan oluşan bölüm Bence şiınndeki gelişmeyi, aşamayt belirgin bir biçımde duyumsatıyor liaktığın yerı "sıır"le göster mesinı iyi bilen bir şairın elınden çıkmış; kavga etmeye hazır, berkesin üstü'ne 'şiir lerinı Kalmak' ıçın sokaklarda dolaşan; 'basit bilınebilirlikler'de yalın bir derin. lığı yakalayan bir şaırın Sen sormasan da ben oncelikle "Sevgili Yoldaş Kurbağalar" adından söz edeyim: Şair nir arkadaşın yıırtdışındayken birçok kişiye ortak yazdığı bir mcktubun başlığıdır "Sevgili Yoldaş Kurbağalar". Mao'nun bir sözüne atfen kullanır bu seslenişi. 'Kurbağalar kuyunun ağzı kadar sanır gökyüzünü' der Mao. Merhabamın yanına ekledim ben bu sözü: 'Merhaba Sevgili Yoldaş Kurbağalar' dedim arkadaşlarıma. 'Merhaba Sevgili Yoldaş Kurbağalar' dedi arkadaşlarım birbirlerine. Sonra giderek bir şiir ve hatta bir kitap adı oldu bende bu. üturdum uzunca bir şiir yazmaya koyuldum bundan üç yıl önce. Diğer şiir notlarımla birlikte onu da yitirdim bilgisayarın sistemi çöküncc. Küstüm uzunca bir süre. Sonrası... Merhaba "Sevgili Yoldaş Kurba ğalar"! CUMHURİYET KİTAP SAYI 459 "insan nasıl duruyorsa öyle biçimleniyor gövdesi" Hiç dc azımsanmayacak bir popülariteye sahipken geri çekilen, adeta unutturarak uzun ve riskli bir zaman diliminde sesini yeniden arayan şair yeni bir ki tap çıkartıyorsa, bir iddianın sahibi olmalı diye düşünüyorum. Belki kendimi geri çekmeseydim, birçok arkadaşımla birlikte, sisteme yonelttiğim eleştiriyi ön celikle kendi aklımın, fikrimin ve bedenimin üzerinden geçirmeyi denemeseydim becermekten değil denemekten, sonuçtan dcğil süreçten söz ediyorumşiir scrüvcnim nereye giderdi bilmiyorum. Ama şimdi bu. Belki de yapıJabilecek en doğru saptama: Nevzat Çelik "Şafak Türküsü''nde ne kadar sahiciysc 14 yıl sonra "Sevgili Yoldaş Kurbağalar"da da en az onun kadar sanici. Yani yalan söylemiyor. lcselleştirmediği ve kendisinde karşılık bıılmayan yaşantıları, sözcükleri dışarda tutuyor. Dmut, yartn, kavga gibı metaforlar yerine günlük dilde kullandığımız sözcu'k ler, nesnelervebazı wmut kavramlarkullamyorsun "SevgiliYoldaşKurbag'alar'da, tartijiycmun, tanımlamalar yapıyorsun "a$k en orgütlü devlet hayattmızda" diyor sun ya da "sıkılıp göçebeliğe myetlensek/ aijkbirinciderecedenmülkiyel". "Alfabe" bölümü aşk şıırlerınden oluşuyor ama öte yandan a$k kavrarntnı, olgusunu ciddi olarak sorguluyorsun Konuşuyormus gıbi yalın ama üzerinde sekiz yıl çalışılmtş gibı yoğun Cenıtjinden pişman değil ama bugüne aıt eleştirileri var "Sevgiliıolda) Kurbağalar'tn. 1997 Ekim98 Şubat arasında yoğun bir tempoyla çalışarak yazılsa da sekiz yıllık bir birikimin ürünü bu kitap. Bu süreçte neyi yaşamış, neyi tartışmış, ne yi biriktirmişsem oradan yüriiyüp nayat buldu şiirler. Umudu dağın arkasına atmadım. Yarına ertelenmiş bir itiraz bugünden sağlıklı olarak nasıl örgütlenebilirdi ki? Ya da "aşk birinci dereceden mülkiyet"se ki öyle verili problemleri ve bir ötekiyle teKrarlanabilen aynılaşmışlığıyla "asık olunur"du, ama "aşkoIunmaz"dı! ÂlışkanLklarıma ve reflekslerime çok söz geçirebildiğim için söylemiyorum bunları. En azınuan meşru görmüyorum. Sözün örgütlendiği heryerde, şiirde de, gayrı meşru ilan edilmeli egemenlik üreten ve bunu meşru kılan ner kavram, her yaşantı ve her akıl yürütme biçimi. "Sevgili Yoldaş Kurbağalar"ın önemli bir üzcilığt ise ironiyi kusanmt} olması. I ler şeyı karşına almayı deniyorsun san troni aslında önceki kitaplarımda da var ama bu kitapta sanırım daha yoğun. tronik bir yerden bakmak biraz olsun renk katabilir hayatımıza. Şiirde de önemli olanaklar sağhyor. tnsanın varlığıyla kendisine yakıştırdığı varlık imgesi arasındaki boşluğu ya da gerilimi biraz daha anlamlı kılabilir ironik yaklaşım. Kendisiyle alay edebilen kişi başkasıyla gerçek anlamda alay etmez aslında. Bir tür kendini anlamak ve sevmeye başlamaktır belki de ironi. Biraz zekâ, biraz güven, biraz yaratıolık, çokçası olgun ki... luk. Son bir soru: "îp"e aşina olmaktan mı kaynaklamyor, "intihar" sözcüğüne böyle yatktn oluşun? intihar sözcüğüne yatkın değilim aslında. En zor koşullarda bile intinan düşünmedim. Eakat her gün çevremizde gerçekleştirilen, esas olarak da bir türlü gerçekleştirilemeyen intiharlar dolaşıyor. Birçok şiirde, romanda, rcsimde, müzikte, televizyon vc sincmada intihara ade ta methiyeler var. Bu beni öfkelendiriyor. lnlihar bir seçenek olnıanıalı. "Yoksul intiharlar" çok trajik. "Zcngin intiharlar" ise komediyle dram arasında duruyor. Eşitsizlik, intihar nedenlerınde ve biçimlerinde bile var! • Şafak Türküsü / Nevzat Çelik / Alan Nevzat Çelik / Alaıı YaYayıncılık /I00 s. yıncılık /I07 s. Yağmur Yağmasaydı/ Nevzat Çelik'in gunumuz Türk şiirindeki veri ATAOL BEHRAMOĞLU Müebbet Türküsü / Nevzat Çelik/Alan Yavıneılık/ 135s. Suda Seken Hayat / Nevzat Çelik/Alan Yayıncılık / 75s. Y f azıma imge değeri olan bir başlık bulmak isterdim. Böyle bir başlık Nevzat Çelik'in son kitabını de ğerlendiren bir yazıya özellikle yakışırdı. Fakat "Şafak Türküsü"nden "Sevgili Yoldaş Kurbağalar"a Nevzat Çelik şiirini genelinde değerlendirme isteğim yazımın başlığının açık ve kapsayıcı olma sını gerekrirdi. Nevzat Çelik adı edebiyatımıza sözcü;ün tam anlamıyla tepeden indi. Aşağıardan yükseldi demek belki daha doğru olur. Çünkü bilindiği gibi "Şafak Türküsü" 1984 yılında yayımlandığında 1961 doğumlu Nevzat Çelik altı yıldır cezaevindeydi. Kitabın arkasında çocuk dcnccck yaşta bir delikanlının fotoğrafı var. Bu delikanlı cezaevinde inançlarının bedelini ödüyordu ve idamla yargılanmaktaydı. Şiir yazmaya da cezaevinde başlamıştı. Genç bir şair kitap çıkarmadan önce genellikle dergilerde şiirlerini yayımlar, adı kulaklara tanıdık gelmeye başlar, ki tap daha sonra yayımlanır. Cezaevine ço cuk denecek yaşta düşen ve şiir yazmaa orada başlayan Nevzat Çelik'in böye bir şansı zaten yoktu. "Şafak Türküsü" atılı şiir 1984 tc Akademi Kitapevi Şiir Odülü'nü kazanarak yayıınlanınca ve şairin kimliği öğrenilincc daha önce edebiyat çevrelerinin hiç duymadığı Nevzat Çelik adı birdenbire şiir gündeminin neredeyse en ön sırasında yer al l lumcularından, lirik şiirimizin en katıksız örneklerinden esintiler vardı; en önemlisi dc o crgcn çocuğu bütün içtenliğiyle, sıcaklığıyla,efletutulurca somut görcbiliyordunuz: "Son Yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi" adlı derlemem henüz yayıınlanmamıştı. Paris'te zorunlu göçü yaşamaktayken antolojiye son biçimini vermeye dc çalışıyordum. Metin Demirtaş ve yanlış anımsamıyorsam Oner Yağcı yazışmalarımızda bana Nevzat Çelik'ten söz cttiler, antolojide mutlaka yer alması gerektiğini söylcdiler ve kitapları da böylece elime ulaştı. Dergilerde pişmemiş, kitabından önce adı duyulmamış bu genç şairi fazlaca bir şey beklemeksizin okumaya koyulduğumda iyi bir şair ve iyi bir insan ma yasıyla karşılaştığımı anlamakta gecikmeuim. Bu şiirlerde Nâzım'dan, 40 top «p düşünür kknlği Sevgili Yoldaş Kurbağalar/ Nevzat Çelik / Alan can canım canla Yayıncılık / I24s. rım hazır mı koynunuzda yerim gün olur gecikmiş çocuk gibi bağıra çağıra gelirim Bu çocuk içtcndi, cesurdu vc bir düşünür kimliğine sahipti. "Şafak Türkü sü"ndeki şiirlerden "Kadın ve Çocuk", biçimiyle, içeriğiyle, betimlemelerdeki »üçlülükle, oakıştaki olgunluk düzeyiyc ve çarpıcı "Final"iyle şaşırtıcıdır: çocuk çiçeği kopardı kırdı mavisini dalın SAYFA ' 5 (
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle