05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r 0 K U R L A RA ^Gündelik hayata karşıytm. Karşı olduğum gündelik , hayatın diline de > karşıyım. Karşı olduğum gündelik hayatın dilinin bütün sözcüklerinden nefret ediyorum. Ama o sözcükleri, şiir yazarken, bambaşka bir çevrim içinde . kullanıyor; aynı sözcük• lerle, bambaşMa bir söz dizimi içinde, farklı bir dil yaratmıs oluyorum. Gündelik hayata, gündelik hayatın diline muhalefetim devam ettikçe, şiirimin de devam etmesi için bulunmaz (bulunur) bir sebep işte! *Şiinerini çok sevdiğim birkaç şair var. Onlarla aynı döfıemde, aynı aergilerde birlikte yazıyoruz. Bu demektir ki, birlikte yaşlanmaktayız. Bu demektir ki, yakın araltklarla göçeceğiz. Aynı gezegenin berbat havastm onlarla birlikte soluyor olmaktan kıvanç duyuyorum. Bu birliktelik beni müthiş kışkırtıyor" diyen Sina Akyol'la söyleşive diğer yazılarımız hayli ilginç. TÜYAP 2. îzmir Kitap Fuarıbuyıl 816 Mart 1997 tarihleri arasında Îzmir Kültürpark alanı içerisinde gerçekleştirifiyor. Açık olacağı dokuz gün boyunca, doyurucu bir etkinlik programt izlemenin yamstra, imza günleri ve yazarlarla söyleşiler de gerçekleştiruiyor fuarda. Kitapseverlerle kitabı buluşturan yayıncılarla da yüzyüze gelecek olan Izmirli kitapseverlerin keyifli birfuar geçirmelerini . diliyoruz. TURHAN GÜNAY Muhayyel hayatların muhavver hileleri îhsan Oktay Anar'la "Kitabül Hiyel" ve "Vuslu j Kıtalar Atlası" üzerine ı«n« FATMA ORAN 31 Aralık VJ96 Sayın îhsan Oktay, Kitabül Hiyel'i büyük bir keyifle okudum. Şimdi de Puslu Kıtalar Atlası elimde ama henüz bitirmedim; daha doğrusu 'bitmesin' diye ağırdan alıyorum. Eğer vakit ayırır da cevaplarsanız, sizinle yapmak istediğim bu mektup/föportajı Kitap Eki'ne vermeyi tasarlıyorum. Ne dersiniz? Sorular da 'soru' gibi olmayacak zaten; konuşur gibi, biraz da çocuksu... Yeni yılınız kutlu ve 'çete'siz olsun. Gönlünüzce... Fatma Oran Son günlerin en ilgi çekici yazarlarından biri îhsan Oktay Anar. Fatma Oran îhsan Oktay'la bir mektupröportaj gerçekleştirdi. îhsan Oktay'ın romanları kadar ilginç olan bu söyleşisini keyifle okuyacaksınız. Kitabül Hiyel'de gerçeküstücü, Marquezvari bir abartı söz konusu. Riskli bir tarz, fakat sızde tam yerini bulmuş . Abartıyı kabul ediyorum; ama gerçeküstü değil. Maddenin üç hali vardır: Katı, elastik, plastik. Bir "gerçekçi", olayları "katı" kabul eder; sözgelimi Midas'ın heykelini yaparken modeline sadık kalır. Gerçeküstücü için her şey "plastik"tir; Midas'ı balmumuymuş gibi eğip bükerek ona bambaşka bir biçim verir. Bir de her şeyi "elastik" kabul edenler, Midas'ın kulaklarına asılıp lastikmiş gibi uzatanlar var. Kitabül Hiyel'i yazarken hangi temel kaynaklardan yararlandınız? Bunlann içinde Adnan Adıvar'ın Osmanlı Türklerinde îlim adlı önemli yapttı, Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi de var mı? Peki ya çizitnler? Eliniz de çok yatkın... Kitabül Hiyel gibi bir kitabı yazmak için kaynak aramaüim. Daha önceki birikimim bana bu kitabı yazdırttı. Bu birikim 1 13Şubatl997 Sayın Fatma Oran, Mektubunuz bugün, izinli olduğum için uzun bir süre uğrayamadığım okulda bana verildi. Size ancak şimdi yazabilmemin nedeni bu. Mektubu yarın sabah size postalamayı düşündüğüm için (§u anda gece yarısı, yazı makinemin tıkırtılanyla komşularımı uyandırmak istemiyorum) el yazımla yazmak zorundayım; umarım okumakta zorlanmazsınız. îzin verirseniz şimdi sorularınıza cevap vermeye çalışacağım. Izmirli'siniz, fakat Istanbul'u avucunuzun içi gtbı biliyorsunuz.. • îzmir'de yaşıyorum. Eski Istanbul'u, sık sık yolumu şaşırdığım "şimdiki tstanbul'dan" sanırım oiraz daha iyi biliyorum. Feîse/e ve tarihe olan ılgıniz nasıl basladı, nereden kaynaklantyor? Düşünen insanın, yapan insana göre daha fazla seçeneği olduğu için düşünmek eylemden daha cazip gelir. Yirmi yaşımdayken belki bu nedenle Ege Üniversitesi'nin Felsefe Bölümü'ne girdim. Ancak tarih okumak bana farklı bir zevk veriyordu: Olaylar ilginç, üstelik gerçekti. Her şey, bir genç tarin, düşünen insanın olmaktan çok, yapan insanın tarihiydi. Akıcı, sürükleytci, yer yer eğlenceli ve mızahî bir dil kullanmışsıntz. Komanınızı okumak için OsmanltcaTürkçe sözlüğe baktım kımı zaman, bilmedığım pek cok sözcük vardı çünkü ve ınanın çok eglendım Pekt, bu gencecik yaşınızda nasıl oluyor da Osmanlıca'yı bu kadar iyı kullanıyorsunuz? Osmanlıca'yı kısmen kitaplardan, kısmen de yaşlılardan öğrendim. Biraz eski bir dil kullanmalarına rağmen yaşlı insanların çok ilginç öyküleri vardır ve çoğu, sözcüklerin insanlar üzerindeki etkileri konusunda uzmandır. Bin altı yüzler'den başlayıp neredeyse üç yüz ytllık bir tstanbul serüvenine çıkanyorsunuz okurlan Romanıntzdakı 'zamanlama 'yı nasıl kurguladımz •* Osmanlı tarihinin, yaygın tabiriyle "duraklama" ve "gerileme" devri beni daha çok ilgilendiriyor. Dekadans dönemleri genellikle ilginç ve edebîdir. Çünkü herhaîde para ve kültürle bir kez donatılınca, insan için yanlış, hayati bir şey olmaktan çıkar. Yanlışlar tarihinin, başanlar tarihinden çok daha ilginç ve renkli olduğunu kabul etmek lazım. SAYI 368 de, lise düzeyinde ansiklopediler ve teknik kitaplardan çok öte değil. Yakalandığına üzüldüfiüm Unabomber ve benzeri birçok insan gibi ben de teknolojiden hoşlanmıyorum. Bununla birlikte makine tasarımları vapmaktan büyük zevk alıyorum. Bunlar "önemli işler" yapan makineler değil, çocııkça amaçlara hizmet eden, çocukça tasarımlar. Çok oyuncaSınız oldu mu? Kurşun askerleriniz, bilyelerıniz, su kovalarınız, legolartnız, elisi kâSıtlarınız, topunuz. Bir yaprak, bir tahta, bir tas, kırık bir iskemle, sokaklar... Yarattcılığınıza etken olan öğelcr arasında 'oyuncak'lar da olmus mudur? Ya da kendi kendınize 'ıcat' ettiğınız şeyler? Ne 'mucit'likler yaptıntz? "Oynama, kırarsın!" sözünde olduğu gibi, belki de oyun çocuğun gerçeklikle Hişki kurma biçimi. Veledsâhi" ailelerde gördüğümüz gibi bir çocuk için her şey oyuncak olabilir: Bir tahta parçasıyla, gemi diye oynayabilirsiniz. Çocukluğumda öğrendiğim en iyi şey belki de bu nedenle, birçok şeyi amacı dışında kullanabilmek oldu. Yetişkin, "bu problemi nasıl çözebilirim?" diye sorarken, çocuk "bu şeyle hangi problemleri çözebilirim?" diye sorar (bu da elbette, yetişkine bir problem çıkaracağı anlamına gelir). Çocukluğumda olduğu gibi şimdi de, problemler yerine nesneler üzerinde düşünmek, onlardan oyuncaklar ya da kendimce "hayaller" yapmak daha zevkli geliyor. Tarthî hayaller gö'zünüzün önünde cirit atmaya nastl basladı? • Burada olmayan ya da çok uzakta, mesela geçmişte olan şeyler hayal edilir. Tarih okumak herhaîde bu yüzden zevkli. Uzun îhsan Efenai'yi her iki romammzda da görüyoruz. Yoksa, Uzun îhsan Efendi sız misiniz? Evet. Bu çok açık bir şey. Orhan Pamuk'un yazdığı tlk tarihî hikâyelerden birini okuyan bir elestirmen, Pamuk'un, günün önemli sorunlanndan kaçmak için tarihe sığındığını söylemistı. doğrusu, yadtrgamıştım. Şimdi sizin için de böyle söyleyenler çıkabilir. . Bu elestirmen aynı şeyi tarihçiler ve arkeologlar için söyleseydı, daha garip bir şey söylemiş olmayacaktı. Görüyorsunuz değil mi îhsan Oktay, ortaltk nasıl da hilebazteaynıyor? Evet. Kimi güzel olan bir şey "yapar"; kimi de güzel olanı hile Ue "elde eder'. Umarım bu cevapları yeterli bulursunuz. Güzel sorularınız için teşekkürler. Oktay Not: "Genç olmadığımı", 37 yastmda olduğumu hatırlatmak istiyorum. Bu mektup üzerinde karalayıp düzelttiğim yerler için beni affedin. Imtiyaz sahibi: Berin Nadi o Basan ve Yayan: Yenl Cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A ş. GenelYayın Yönetmeni: orhan Erlnç cenel Yayın Koordfnatörü: Hlkrtiet çetinkaya oYazılşlerl Müdürleri: Ibrahim Yıldız (Sorumlu) , Dinç Tayanç o Yayın Yönetmeni: Turhan Cünay o Craf ik Yönetmen: Dilek llkorur c Reklam: Medya c CUMHURİYET KİTAP â Ihsan Oktay Anar Mektup/röportajımız burada bitiyor. îhsan Oktay'ın, on ikinci yüzyılda Moğollar'ın işgali sırasında Bağdat'ta gecen olayları kaleme aldığı vc insanların 'cenennem' arayışı diye nitelediği üçüncü romanı Tamu ise önümüzdeki günlerde kitapseverlerle buluşacak. Cehennem anlamına gelen Tamu sözcüğünün, Isa öncesi yüzyıllardan beri Orta Asya'da, Sogdiana'da yaşayan Sogd'ların kullandıkları Iran kökenli bir dilden türemiş olduğunu ve artık kullanılmadığını da belirtmek isterim. Günümüzde Tacikistan SSC'de yaşayan Sogd kokenli ruplar, Yeni Sogd dili de denen Yağnub ilini konuşmaktadırlar. • Kitabül Hiyel/ îhsan Oktay Anar/ îletisim Yaytnları/ 144 s. SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle