Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bu yazılara getireceğiniz yorumlar da onu bütünüyle bağlamaz. Yorumunuz, yanlış olabilir. Bir "maestro"nun böyle katı kurallar koynıası bence doğal. Bu tutumun, onun yazdıklarını da, yalnızca belgelere, yazılara dayandırdığı güvencesi var ayrıca. Kendi adıma şunu ekleyebilirim: Memet Fuat, ikili söyleşilcrinde, yazılarından daha sıcak, daha az belgeselcidir. Ve hiçbir davranışı unutmayan, iyi bir belleği vardır. ()rkestrasında olun olmayın, hiç bir falsolu sesi bağışkma/.» Mcmct Fuat, 1953 yılında, Ycditcpe dergisindeyayımlanan birsöyleşide "yaşamınız?" sorusunu şöylc yanıtlamış: ''1926 yılında, tstanbul'da doğdum. 46'da Haydarpaşa Lisesi'ni, 51'de Ingiliz Filolojisi'ni bitirdim. Yaşamımda anlatılmaya değer bir şey yok. Çok az gezdim. Bursa yı, Çankırı'yı, Ankara'yı bilirim. Başka hicbir yere gitmcdim. Çocukluğum Frenköy'degeçti.şimdiÇamlıca'da nturuyorum." Buyanıttaki bir ayrıntı dikkatiniziçekli mi bilmem, Memet Fuat, tstanbul dışında bildigi şehirleri şöyle sırahyor: Bursa, Çankırı.Ankara. Bu şehirler, tcrsinc bir sıralamayla Nâzım Hikmet'in 17 Ocak 1938'de tstanbul'da gözetim altına ahnışıyla başlayan dört hapishanenin üçüdür: Ankara, Çankırı, Bursa. Vedat Orfi Bengü ile Piraye'nin oğlu olan Memet Fuat (Bengü), üvey babası Nâzım } ıikmet 'i annesi Piraye I lanım'la birlikte ziyaretinde görmüş olmalıdır bu şehirleri. Nâzım Hikmet'i bir edebi okul sayarsak Memet Fuat bu okulun önemli mezunlarındandır. Kitaplarının başında yer alan yaşam öyküsünde, yaptığı işlcr şöyle sıralanıyor: "Öğretmenlik, çevirmenlik, muhabirlik, inşaatlarda mimar yardımcılığı gibi işlerde çalıştı. 1960'ta De Yayınevi'ni kurdu. 196475 arasında "Yeni Dergi"yi çıkardı. Bir önceki yılda çıkmış yazı, öykü ve şiirlcrden yaptığı seçmelerle Türk Edebiyatı adlı yıllıklar düzcnlcdi (196372). Çocukluğundan beri süregelen spor tutkusunu, yaşadığı çevredeki çocukları sportmenliğc yönlendirme yolunda değerlendirdi. 197280 arasında voleybol erkek milli takımlarına antrenörlük etti. Ünlü oyuncular yetiştirdi. 197982 arasında Ânadoluhisarı Gençlik ve Şpor Akademisi'nde (bugün Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi) öğretim görcvlisi olarak voleybol dersleri verdi. 198083 arasında "Yazko Edcbiyat" dergisini yönetti. 1981 'dc Adam Yayınevi'nin yerli yayınlar yönetmenliğini üstlendi, 1987 de emekli oldu. 1985'teyayımlanmaya başlanan "Adam Sanat" dcrgisinin genel yayın yönetmenliği görevini sürdürüyor." Memet Fuat, yazmaya nasıl basladığını, 1953'teki söyleşidc şöyle açıklıyor: "İlk öykümü yazdığımda lisedeydim. Aşağı yukarı on yıl oluyor. Önccleri yalnız öykii yazartlım, sonra şi.ire, oyuna, elestiriye de merak sardım. Oykülerimlc eleştirilerimi, olanak buldukça yayımlıyorum. Şiirlerim okuyucu önüne çıkakarılamayacak kadar kötii şeyler. Oyunlanm iyi mi, kötii mü, onu daha anlayamadım." Bu satırların, "yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?" sorusunun yanıtı olmadığını farkeden röportajcı, soruyu yineliyor. Memet Fuat'ın yanıtı alçak gönüllü: "Ben de bilmiyorum nasd başladığımı. Küçükkcn hiç kitap okumazdım. Bir dayak yemediğim kalırdı bu yüzden. Sonra, ne olduysa oldu, aşırı bir okuma hevesine kapıklım. Dokuzuncu sınıftayken, Dickens'i, Dostoycvski'yi, Balzac ı, Gorki'yi, Zola'yı, hiç ara vermeden, yutarcasına okudum. Onuncu sınıfta, kendim de yazmaya başladım. Herhalde o büyük sanatçılara özenmiş olacağım." Yazmaya başjama serüveni Alpay Kabacaiı'ya verilen yanıtta daha ayrıntılı: SAYFA 5 "Öyküler, şiirler yazmaya lise sıralarında başladım. Annem zorladığı için. tlk yazdıklarım bir iki eksiğiyle, Âşk ve Sümüklüböcek'te (1946) yer alan öykülerdir. Gerçi dergilerdc şiirlerim de yayımlanıyordu, ama çevremdekiler, gencllikle öykülerimi beğenirlerdi. Üniversite ydlarımda, tngiliz Filolojisi'nde okurken, birbirinc bağlı, iç içe öykülerden oluşan bir roman da yazdım: Yaşadığımız (1951). Daha basılmadan Yaşar Nabi'den övgülcr almıştım bu roman için; telif ücreti konusunda anlaşabilmiş olsaydık, Varlık Yayınları arasında yayımlanacaktı. Bugerçekleşsesanırım birkaç roman daha gelirdi arkasından, romancı olarak gelişirdim. O günlerde Varlık Yayınları ycni yazarları tanıtmaya çok önem veriyordu. Orhan Kemal'in, Orhan Hançerlioğlu'nun tanıtıldıöı giinler... Bir süre sonra bu kitabımı kendim bastırdım ama dagıtamadım. Arada "Kitaplar" dergisinin koşuşturması da vardı." Yazarlık, kuşkusuz okuma serüveniyle ilgilidir. Memet Fuat, ilkgençliğindeki okuma tutkusunun nasıl başladığını, yine bir soruşturmaya verdiği yanıtta açıklıyor: "tlkokul yıllarımda, ders kitaplan dışında, elime geçen, Gece Gelen Telgraıtan Şeyh Bedreddin Destam'na hep şiir kitaplarıydı. ürtaokulu değişik bir ortamda, dedemin köşkünde "kitapsız" geçirdim. Lisede ise, yaşadığım çevrevi aşıp gerçekten kitap okumaya başladığımda, ilgim romana dönüktü: Balzac, Dostoyevski, Tolstoy, Zola. Romanları okul kitaplarımın arasına koyup sanki ders çalışıyormuş gibi yaparak geç saatlere kadar okurdum. Dedem uykusuz kalmama üzülür, çok ders verdikleri için öğretmcnlere kızardı. Toplumsal sorunları ele aldığından, en çok Zola'yı scverdim. Jcrminal için uzun bir şiir yazmıştım. (Attilâ Ilhan'ın arada bir kullandıöı, Yaşar Nabi'nin "Varlık" dergisindefci ööütıeri o şiir üzerincdir.) Sonra Gorki'ciliğimbaşladı.önce öyküleri, ardından romanları... Bir gün okuldan cve döndüğümde dedemi Çocukluğum'u okur buldum. Aşırı çalışkanlığımdan kuşkulanıp kitaplarımı karıştırmış."Derskitaplarının arasında bu romanlar ne arıyor!"gibi bir iki söz etti, ama Çocukluğum'u elinden bırakmadı. Bitirdikten sonra da hemen bana vermcyip bir süre gelene gidene kapanış satırlarının tadını iletmeyeçalıştı." (Unutamadıkları kitaplar, Ozgünfük Avı, s. 265) Okuma tutkusu yazmaya başladığında da sürer. "OkuduĞu illc sanat tarihi" bence, bütün zamanların en çok sözü edilen sanat tarihi"Altın Zincir'dir ,Memet Fuat.belki de ilk kez eleştirmeye başlar: "Altın Zincir'den hcm çok etlcilendim, hem de çok tedirgin oldum. Upton Sinclair, değer verdiğim, sevdiğim sanatçılar için ağır sözler ediyordu. Nâzım'dan yansıyan "hoşgörü", sanat yapıtını sanatsal işçiliğiyle aeğerlendirme anlayışı, siyasaya böyük önem veren, ama yenik düşmeyen yakJaşım, bu kitapta kesinlilde yoktu. Ayrıca, değerlendirme işi inanılmayacak kadar "basitleştirilmiş"ti. Gene de Altın Zincir'den duyduğum tedirginliği arkaya itmek durumundaydım. Çok beğenilen, övülen, önerilen bir kitaptı." Memet Fuat, Upton Sinclair'le, yıllar sonra, 1962 Mart'ında Forum'da yazdığı bir yazıyla hesaplaşacak, Altın Zincirin "sanıldığı gibi Marxist bir "eleştirmen"in değil, sosyalist bir gazetecinin, bir politikacının yazdığı basitleştirilmiş bir sanat tarihi" olduğunu, Sinclair'in kendi cümleleriyle kanıtlayacaktır. Upton Sinclair Konusunda başlıklı bu hesaplaşma, Memet Fuat'ın Çağını Görebilmek (Adam Yayınları) adlılcitabında yer alır. Hem yazının ilk yayımlandı ğı 1962, hem yazının yer aldıgı kitabın ilk basım tarihi olan 1982 Altın Zincir'in söylencesel ününün yeni kuşakları etkilemesine uygun tarihlerdir. Memet Fuat, sosyalistle Marxist arasındaki farkı vurgulamaya, ülkemizde çoğunlukla birbirine karıştırılan bu iki ayrı kavramı ayrı ayn değerlendirmeye çahşmaktadır. Memet Fuat'ın yazarlık serüveninde, adıyla birlikte anılan eleştirmenlik niteliği, 1953'teki değerlendirmenin tersine bir rastlantıyla öne geçer. 1953'te Yeditepe'deki soruşturmada "Çeşitli alanlarda yapıt veriyorsunuz. OyKÜ, eleştiri, oyun gibi. En sevdiğiniz hangisi" sorusunu 'Hepsinin yeri başka. Ama sanatları önem bakımından sıralayacak olsam, şöyle başlardım: Sinema, tivatro, şiir" diye yanıtlarken çeviri ağırlıklı çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar, hem geçim sorunlarını karşılıyor hem üslup çalışmaları yerine geçiyordur ama onun öte J CUMHURİYET KİTAP SAYI 403