25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Minareler Schrinin Kadınları 1 renses'in "Frauen aus der Stadt der Minarette" başlığıyla Almanca'ya çevrilen öykülerinin dışında, hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Kitap, 1926 yılında Berlin'deki " Volksverbandes der Bücherfreunde" (Kitap Dostları Halk Derneği) tarafından yayımlanır. Kitap, hangi dilden Almanca'ya çevrilmiş belli değil. Kitapta yeralan8anlatı2. Abdülhamit döneminde geçer. Prenses Mirza Rıza Han Arfa'nın kitabı, dilimize "Minareler Şehrinin Kadınları" olarak çevrildi. GÜLTEKİN EMRE I renses Mirza Rıza Han Arfa, kimdir? Tanıyanınız, bileniniz var mı? Türk mü, Iranlı mı, MıI sırlı mı, Hintli mi? Prenses'in Frauen aus der Stadt der Minarette başlığıyla Almanca'ya çevrilen öykülerinin dışında, hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Kitap, 1926 vılında Berlin'deki Volksverbandes der Bücherfreunde (Kitap Dostları Halk Derneği) tarafından yayımlanır. Kitap, hangi dilden Almanca'ya çevrilmiş belli değil. Kitapta yer alan 8 anlatı 2. Abdülhamit döneminde geçer. Prenses Mirza Rıza Han Arfa'nın kitabı, dilimize Minareler Şehrinin Kadınları olarak çevrildi. Minareler Şehrinin Kadınları, kadm gözüyle îstanbul'u ve tstanbullu kadınları gözler önüne seriyor. Yüzyılın basının Istanbul'u mimarisiyle, gelenckleriyle, azınlıklarıyla, yani çokulusluluğuyla, kadın erkek ilişkisiyle, sokağıyla, alışveriş merkezleriyle, aile içi ilişkilerle ve inanılmaz bir gözlem gücüyle ortam, karşımıza dipdiri çıkıyor. Kaybolan ve bir zamanlar var olan Istanbul'u buluyorsunuz öykülerde. Yazarın sıcak, samimi bir anlatımı var, okuru hemen sanveriyor öyküler. tlk öykü Istanbul; "Gerçek Bir Türk Kızının Günlüğünden Yapraklar" halinde gözlerimizin önünde serilir. Nerede yaşadığı belirtilmeyen ama Avrupa S A Y F A 8 Yazan Prenses Mirza Rıza Han Arfa'nın kimligi bilinmiyor.. kentlerinden birinde yaşayan erkek IİNIRELM ŞENİNİI arkadaşına uzun uzun Istanbul'u uonıuii anlatır genç Türk kızı. "Bir paşa ailesıne saygınlık ka/andıran her şey, azamet ve lüks, evin reisinin ölmesiyle birden yok olur; evsahipleri kalan mirasla çeker gider;bugenellikleböyledir" (s. 15). Anlatının kahramanı genç kızın aliesinin başına da böyle bir hal gelir ve o da bir yakının yanına sığınır. Kalemi güçlü bu genç kız, Istanbul'u büyülü geceleriyle, Boğazıyla, yangınlarıyla, dilencileriyle, çeşitli eğlenceleriyle, çarşaf altındaki kadınlarıyla, çiçekleriyle, Hınstiyanıyla, Müslümanıyla, Rumuyla, Ermenisiyle, Yahudisiyle çok renkli bir biçimde serer gözlerimizin önüne. Örneğin, Galata Köprüsü'nün üstündeki renkliliği şöyle betimler: "Köprüde, kollan ve omuzlan, kaşkol ve halılarla dolu, bunların altında kendisi kaybolmuş, sanlci karşıda canlanmış da yürümekte olan kaşkol ve halıları andıran bir Acem satıcı da görebilirsin. Zenciler, kara kara elleriyle yaptıklan tatlıları satarken; Rumlar kısa, pileli etekleri ve başlannda omuzlara değen püsküllü şapkaları; Yahudiler, uzun züİüflü saçları ve yaz sıcağında dahi sırtlarından eksik olmayan kürklü kaftanları; 'mağrur yaşlı Türk', uzun elbise ve sarığı; 'Jön Türk', Avrupai pantalonu ve kırmızı fesi; Ermeni, Avrupai şapkası; Arap, yerlerde sürünen uzun bembeyaz entarisi; uzun boylu Kürt, örme ceketi; Arnavut, beyaz şapkası; soluk yüzlü dervişler, devetüyü rengindeki cübbeleri ve arakiyeleri ve Tatarlar, geniş yüzleri ve gece entarileriyle geçip giderler." (s. 23) tDMSNhttlUIUIIMM Kentin ticaret yaşamı, Kapalıçarşı, esnafı, camiler, "küçük Paris" Pera, Âvusturya şirketinin işlettiği tünel, Osmanlı mimarisi, tatil günleri "Cuma Müslümanlann, pazar Hıristiyanların ve cumartesi Yahudilerindir."(... Istanbul avareler şehridir ve kahveler her zaman doludur), Rum köyleri aynntılı bir biçimde betimlenir genç bir Türk kızının kalemiyle. Minareler Şehrinin Kadınlan'nın ikinci öyküsü Siyah OrmanBeyaz Orman'da, yaşlı bir müezzinin genç karısı Fise'yle zenci Hasan'ın tutkulu birleşmeleri ele alınıyor. Kitabın üçüncü öyküsü olan Ayşe'de, yazar, Kapalıçarşı esnafından birinin kızı olan Ayşe'nin çocukluktan genç kızlığa geçişiyle değişen dünyasının aynntılı bir portresini çıkarıyor. Ayşe'yi istemeye gelenler, Isveçli yazar Erik Nord'un kandırılışı, Kapalıçarşının masalsı atmosferi... kolay kolay unutamayacağımız bir hüzünle sarıyor bizi öykü. Minareler Şehrinin Kadınlan'ndaki dördüncü öykü, Geçip Giden Gemiler, "...hiçbirerkekgözününgörmediği, hiçbir erkek elinin tutmadığı ve hiçbir erkek dudağının öpmediği Fatma Sultan"ınöyküsüdür. Fatma Sultan'ın babası Ali Abdullah Han, bir esnaftır, Tebriz'den gelmiştir ve çok varsıldır. Kızını herkesten saklar ve onu gözü gibi sakınır. Fatma Sultan, kapalı yaşamından bezer ve hastalanır, derdine çare bulamazlar. Boğaz'dan geçen bir gemiye aşık olduğu, ancak bu gemi geri gelirse hastalıktan kurtulacağına inanıhr. Herkes Fatma Sultan'ın hastalığına çare ararken o sessizce Boğaz'ın sularına dalar, yokolur gider. Tatavlalı Kızlar, Minareler Şehrinin Kadınlan'nın beşinci öyküsü. Levanten kadınların hüzünlü öyküsü, Tatavlalı Kızlar. "tstanbul'daki Levanten kadınlar arasında Tatavlalı kızlar, ayrı bir kast oluştururlar. Gece demez, gündüz demez, dikiş makinelerinin önünde iki büklüm otururlar ve genellikle sırma işlemeciliğinde çalışırlar." Yoksul kesimin genç kızlarının düşleri, buruk sev Geçip giden gemller daları; evlerin, sokakların hastalıklı hali; drahoma parası biriktirme çabasındaki kızların hastalıkları, ölümleri... öykünün odağını oluşturuyor. Altıncı öykü Zehra'da yazar, "Köyü, gür ve uzun saçlarından sekiz kalın belik" yapan bir Türk kadının bir Rum delikanlısına aşık oluşunu ele alıyor. Zehra'nın ikinci evliliğini kör Abbas Guli'yle yapmış ve mutlu bir yaşama kavuşmuştur. Kocasını bir türlü sevemeyen Zehra, yakışıklı Rum gencine abayı yakar. îkinci kocasının koynundan sevgilisi için para çalarken yakalanan Zehra, koca evindcn kovulur aşkı için ve Istanbul sokaklanndayitip gider. Şekerpare, kitabın yedinci öyküsü, karlı bir kış günü aşkı uğruna evini terk eden genç bir Türk kızının hazin yaşamını konu ediniyor. Müslüman bir genç kızın Hıristiyan bir erkeğe tutulmasının acıklı öyküsüdür de Şekerpare. Haydarpaşa Garı'nda donmak üzere iken yaşlı bir kadın tarafından donmaktan kurtarılır Şekerpare. O da, gece kendini kurtaran yaşlı kadının evinden kaçar. Aşkı uğruna evi terketmeye cesaret eden genç kızın dünyası kavurucu bir gerçeklikle dikilir karşımıza. Tecrit, bir başka küçük öykü. Mutsuz bir soylu kadının öyküsüdür Tecrit ve Şekerpare öyküsünün devamıdır. Eve dönen Şekerpare'nin mutsuz günlerinin günışığınaçıkmışyüzüdüröykü. Minareler Şehrinin Kadınlan'nın son öyküsü Yazılmamış Mektuplar başlığını taşıyor. Bu öyküde de, yoksul bir aileden gelen ve soylu bir ailede Ibrahim Pasa'nın hanımı olan yalnız ve mutsuz bir kadının annesine yazamadığı mektuplardan oluşuyor. Her türlü olanağın içinde yüzen Ibrahim Paşa'nın eşi Kameriye'nin dayanılmaz yalnızlığını konu ediniyor öykü. Minareler Şehrinin Kadınları'nda yer alan öykülerin kısa özetleri böyle. Kitabın yazan Prenses Mirza Rıza Han Arfa, bir kadın olarak, yüzyılın başındaki Istanbullu kadınların dünyasını pek güzel yansıtıyor öykülerinde. Cinsellik, aşk, kadın dünyası, kavuşamama, umutsuz aşk, özgürlüğü seçme, kişilik gösterileri, iş dünyası öyküden öyküye tatlı tatlı ele alınıyor kitapta. Feminizmin fsinin bile olmadığı bir dönemdeki kadınların yaşama, dünyaya, aşka bakışları, üstelik de bir kadın tarafından pek hoş eleaJınıyor. Tadına doyulmaz öyküler Minareler Şehrinin Kadınlan'ndaki öyküler. Kitap, Istanbul'a sevdahları memnun edecek. Istanbul'un bilinmeyen, gizli kalmış pek çok yönünü ve güzelliğini de keşfedeceksiniz Prenses Mirza Rıza Han Arfa'nın öykülerinde. Gerçekten böyle bir yazar yaşadı mı? Böyle bir prenses var mıydı? Yoksa takma bir ad mı bu ? Bilinmiyor. Ilhan Pınar, belli ki çok sevmiş öykülcri, çevirinin üstesinden gelmiş. Okuyun bu güzel kitabı, siz de seveceksiniz. • Minareler Şehrinin Kadınları/ Prenses Mirza Rtza Han Arfa/ Çev.: Ilhan Pınar/ îlert Kitabevı, îzmır/204 s. CUM HURİYET KİTAP SAYI 233 Utanbullu kadınların dünyası Kadm gözüyle btanbul Bir Müslüman kadın, sokakta erkekle el ele yürüyemez, yüksek sesle konuşamaz. "Kara çarşaflarımız bizi her şeyden ayırır; her şey bize o kadar uzaktır ki; birisi, o kara çarşafların arkasındaki gözlere bakmaya kalksa, karşılaşacağı sadece akan gözyaşlandır." (s. 28) "küçükParts"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle