Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Biz akşam yemeğinde köfteyle patates yiyecektik.'" (s.29) Bu sahne insanın aklına Tom Amca'nın Kulubesi'ndeki ünlü ırmak sahnesi'ni getiriyor ister isteme?. Buzun üstünde şelaleye doğru sürüklenen zencinin ağaçtan ters sarkan arkadaşı tarafından kurtardışı... Böylesine heyecan dolu bir sahnede olay kişilerinin aklına lahana dolması veya köftenin gelmesi mümkün, ama bunu konuşuyor olmaları olağan dışı. Hele hele devamındaki: " Ya ev ödevlerimiz!.." "Evet, yarına tarih çalışacaktık." "Matematikten de on tane problem vardı." (s.30) diyaloğu anlatılan olayın gerilimini düşürmekle kalmıyor, belki de kasıtlı olarak, neredeyse mizahi bir hava veriyor. Suna'nm Serçeleri Dayıoğlu'nun tüm kitapları içinde kurgusu en ilginç olanı. Kireç kuyusuna düştüğü için bir yd evde kalmak zorunda olan haşarı Suna, penceresine gelen kuşlarla konuşmaya, onlardan her akşam bir öykü dinlemeye başlar. Aslında öyküleri uyduran Suna'nın kendisidir. Dayıoğlu, bir anlatıcıdır. Olaylar birbiri ardınca zamansal olarak sıralanırlar ve arka planlara fazla yer verilemez. Hesaplaşmalar, kararsızlıklar, bocalamalar fazla uzun siirmez. Ne olacaksa hemen olur. Ama dış dünyayı aynen aktarmaz Dayıoğlu. Zaten böyle bir amacı yoktur. Ama dış dünyayı fazla yorumlamaz da, kendi kurduğu bir dünyayı ayrıntdı olarak anlatır. örneğin Yeşil Kiraz'da (1992) ana kızın (kız okııl önlüğünü gıymiş, beyaz yakasını takmış) Kiraz'ı sokakta çevirip: "Bak hele güzel bacım! Buralarda bir okul varmış. Yerinibiliyormusun? (...) Kızımıbi • rinci sınıfa yazdıracam da. Köyden yeni geldik. Yabancısıyız buraların. Kızın aşısını yaptırdım. Resimle nüfus kâğıdı da tamam." (s. 7) diyerek okulun yerini sorması gerçek hayatta karşılığını bulabdeceğiniz bir olay değildir. Çünkü gerçek hayatta, bir çocuğun okula yazdırılma işleminin önlük giyme, yakalık takma, aşısının yapılma sonrasında artık okulun yeri çoktan biliniyor olmalıdır. Ama daha önce değinildiği gibi, Dayıoğlu'nun sorunu bu değildir. Köyden gelen ana kız tiplemesinin onun için taşıdığı çekicilik ve" her şeye rağmen başarabilirsiniz" mesajına olan tutkusu anakızın durumunun yaşamdaki karşdığıyla bilinçli olarak ilgilenmemesine yol açmış olabilir. öteyandan tiplerin (özellikleKiraz'ın) derinliğine işlenmesi bakımından Yeşil Kiraz yazarin en gelişmiş yapıtı sayılır, çünkü artık Tuğcu geleneğinin standart tiplemelerinin yerini Yeşil Kiraz'da bunalımları, iç çalkantıları ve hesaplaşmalarıyla yaşayan insanlar, özellikle gençlik çağını yaşayan insanlar alıyor. Dünya Çocukların Olsa (1981), Akdlı Pireler (1982) ve Ölümsüz Ece (1985) de Dayıoğlu kurgusal olmasa da konusal olarak bazı ye nilikler yapmaya başhyor. Bdimkurgu konusuna giriyor. özellikle olümsüz Ece'de yalriızca hoş bir tema (çoban kızın aslında üç bin yddır yaşayan bir ece oluşu) yakalamakla kalmıyor, okurunu Diyojen'le, Sokrat'la, İskender, C U M H U R IYET K İ T A P SAYI 1 5 6 Yazın yaşamının otuzuncu yılını geride bırakan Gülten Dayıoğlu, yazdıkları ve bundan sonra yazacaklarıyla çocukların gönüllerinin ecesi olacak. TUNA1 DAN UÇAN KUŞ /'.!•" l ' U l ı . Arşimet, Herodot, Dede Korkut, İbni Sina ve hatta Nasreddin Hoca ile buluşturuyor. Bütün bu temel tarihsel kişildderi böyle bir kurgu içinde okumak son derece zevkli bir bdgilenme sağlıyor. Ölümsüz Ece üç bin yıllık yaşam serüvenini anlatıyor. Sonunda şu satırlarla sona eriyor: "Anadolu'da ortaya çıkan, gizemlerle dolu ölümsüz Ece olayı böylece sona erdi. Ama ölümsüz Ece, erinçli insanların gönüllerinde, ölümsüzlu^ünüsürdürdü." Bense yazımı şöyle bitirmek istiyorum. Yazar kolay yetişmiyor. Ülkemizin, çocuklar için yazan birine prim verÜmeyen bir yayın ortaınında Gülten Dayıoğlu'nu kazanabilmesi için otuz yd geçmesi gerekti. Ve bu üretken yazar hiçbir gün, "Ben artık oldum!" demedi, denemekten, kendini yenileyerek ürün vermekten korkmadı. Üstelik, şu anda büyük bir olasddda Türkiye'nin en çok satan çocuk yazarı olduğu halde tevazuyu bir an bde elden bırakmadı. Otuz ydı geride bırakan Dayıoğlu, yazdddarı ve bundan sonra yazacaklarıyla çocukların gönüllerininecesiolacak. • GÜLTEN DAYIOĞLU'NUN . ESERLERİ Bahçıvan'ın Oğlu / îstanbul: Rafet Zaimler Yaymevt, 1963,19s.: res; 15sm. (RafetZatmler YaymeviNo: 129) Kötülüğün Cezası / Utanbul: Rafet Zaimler Yayınevi, 1963,20s. res; 15 sm. (Rafet Zaimler YcmneviNo:l30) Omer'in Kaderi / îstanbul Rafet Zaimler Yayınevi, 1963,20s.: res; 15 sm. (Rafet Zaimler Yaymevt No 131) Sihirli Elmalar / îstanbul: Rafet Zaimler Yayınevt, 1963,20 s.: res; 15 sm. (Rafet Zaımler YaytneviNo 132) Arkadaş Sevgisi / îstanbul: Rafet Zaimler Ya yınevı, 1965,20s.: res; 15sm. (RafetZaimler YaytnevtNo:37) Bıdıcık Fare / îstanbul: Rafet Zaimler Yayınevi, 1965,18s.. res;l5sm.(RafetZatmlerYaytnevtNo:128) Uçan Motor / îstanbui Rafet Zaimler Yayınevi, 1965,20s.: res, 20 sm. (Rafet Zaimler YaytnevtNo:18) MS A YFA 9