Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EDA EMEGI Erkek: Balıkçı. Denizden ve balıklardan anlıyor. Kadını "Morina balığı gibi güzelsin" diyerek seviyor. Kendi kendini yetiştirmiş biri. Kadın: Felsefeci. Leibniz, Kant, Hegel ve Heidegger okuyor. Aptal erkekleri bir bakışta anlıyor. Dul. Gözlüklü. Evlenirler. Her şey çok güzeldir. Erkek balığa çıkmakta, kadın istekle onu beklemektedir. Birbirlerine anlatacakları hikâyeleri ve dinleme istekleri vardır... Zamanla büyü bozulur... Tutku önce suskunluğa/saygıya sonra da sabra dönüşür. Ayrılmaya karar verirler ve bu haberi iletmek için dostlarını bir veda yemegine çağırırlar. Ne var ki konuklardan her biri tıpkı Boccacio'nun Decameron'undaki gibi bir hikâye/masal anlatmaya başlar. Anlatılan her gerçekçi, karamsar hikâye ayrılma isteklerini güçlendirir. Sıcakve gönül okşayıcı masallar ise birbirlerine yakınlaştırır. (...) Konukların anlattıflı dijjer hikâye ve masallardaki temalar klasik: Aşk, ayrılık, intıkam, ihanet, acı, suskuniuk... Veda YemeQi'ndeki fark: Tournier'nin insanın bilinmezlıklerinde gezerken gösterdığı cesaret, humor ve kışkırtıcılık. ichel urnıer âğieton AZİZLER VE ÂLİMLER Terry Eagleton, yazdığı bu ilk ve tek, epeyce de uçuk romanda gerçek kişilerden yola çıkıyor: Pelsefenin ve dolayısıyla kendi hayatının bir işe yarayıp yaramadıgı konusunda derin şüpheler besleyen Ludvvig VVittgenstein, bu Orta Avrupalılara özgü krizini, AngloSaksonların hiçbirine, hatta çalışma arkadaşı Russell'a bile iletemediğini görünce Cambridge'i terk etmeye karar verir. 1916'da, yanına yakınlık duyduğu nadir insanlardan biri olan, uçarı, oburve 'şenlik'li Nikolay Bahtin'i de alıp, Irlanda'nın batı kıyısında bir kulübeye kaçar. Kısa bir süre sonra aralarına Irlanda Cumhuriyet Ordusu'nun lideri, KatolikMarksist James Connolly ve Joyce'un Ulysses romanından kaçıp gelen Leopold Bloom da katılır. Ve dördü devrimin doğası, tarihin anlamı, ulusal ve kişisel kimlik, bir direniş yöntemi olarak kahkaha, dil ve felsefe hakkında tartışmaya girişirler... Kitaba 'ağır' ve 'ciddi' bir roman gözüyle bakmak son derece hatalı olur. Aksine, Azizler ve Âlimler, filozofların birbiriyle kapıştığı, bol bol da küfür savurduğu, eğlenceli anekdotlarla dolu, keyifli ve oyuncul bir 'fikir romanı'. TEL DULAC Hemen belirtelim: Bu kitapta sex yok. Orgazm peşinde koşturan son moda kadınlar anlatılmıyor. Aşkı var eden iki temel özellikten biri olan "duygıTdanyana olan bir kitap bu. Üstelik gözyaşları ve pembelerle süslenmiş bir duygusailık da değil. Aktlla inceltilmiş, özenilmiş bir duygusailık. Çağdaş Ingiliz romanının önde gelen adlarından Anita Brookner, Hotel du Lac'ta, yerleşik ahlakın normlarını değil de kalbinin sesini dinlediği için yakın çevresi tarafından 'kendini toparlaması' gerekçesiyle Isviçre'de bir otele 'sürgüne' gönderilen bir kadın yazarın hikâyesini anlatıyor. Kadın yazar Hotel du Lac'taki "yarışan ve başaran" kimi kadın ve erkekleri izlerken kadınlığını, diğer kadınlar ve erkekleri sorgular... Kendi seçimlerini tartışır... Anita okner ÇALI HORO Michel Tournie "Yazarın görevi mitleri ölümden kurtarmaktır" diyen Michel Tournier, Fransa'nın en yaratıcı yazarlarından biri. İlk bakışta birbirinden uzak görünen nesneler ve olgular arasında bağlar kurarak; masal öğelerini bir başka dünyanın ögeleri olarak değil de güncel dünyadaki yerlerine oturtarak işleyen Tournier, bu özelliği ile • haklı bir ün kazanmış durumda. "Çalı Horozu" hikâye ile masal arasındaki ayrımı belirlediği ve insanla benzerleri ya da insanla nesneler arasında aykırı ilişkiler yarattığı en çarpıcı öykü kitaplarından biri. Bu kitabında Cennet, Noel Baba, Robinson Cruose gibi tarihsel mitlerin yanısıra, gençlik, otoyol, kızlık gibi gündelik mitleri entelektüel bir yaratıcılıkla işliyor. Plyar Loti Cad. 17/2 34400 ç«mbar1ltaş/lstanbul Tt(: 518 7619 AYUNTI ayrıntılar önemhdıfl!