29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Akdeniz binlerce yıldır insanları kendine çekiyor Göçler Akdenİ2'in tarihi, göçebelerle yerleşik düzendekiler arasında süregelen, uzun bir savaşımla özdeşleşse de, sonunda ikinciler her yerde bu savaşımı kazanmıştır. kdeniz en azından dört bin yıldır belki de bunun iki katı bir süre boyunca insanları k«ndine çekti, onları kıyılarında yerleştirdi, "uygarlaştırdı"; bu, yakın tarihlere kadar böylece sürüp geldi. Böylelilde de, ardı arkası kesilmeyen bu akınlann aşıladıkları yeni kan sayesinde kendini canlı tuttu. Bu canlılığın bedelini de hoyrat ve kanlı bir tarihle ödedi. Bu tarih, yıkımlarla ve yağmalamalarla, kıyımlarla, sürgünlerle, topluluklar arasında meydana gelen kanlı çarpışmalarla kesintilere uğramış bir tarihtir. Buna karşdık, yeni gelenler burada hazır buldukları tekniklere, yaşam tarzlarına, dinsel inanışlara çabuk uyum sağlayıp yerleşik tarım düzeniyle gezginci hayvancılık arasında, kuru tarım ile suların dahice evcilleştirildiği tarım arasında, kentlerle kırsal alanlar arasında, insanı düş kırıklığına uğratan ve giderek verimsizleşen bir toprağın sunduklarıyla daha fazlasını vadeden deniz arasında kurulmuş bulunan kırılgan ve kararsız geleneksel dengelerin sunduğu olanaklardan alabildiğince yararlandılar. Akdeniz'in tarihi, göçebelerle yerleşik düzendekiler arasında süregelen uzun bir savaşımla özdeşleşse de; sonunda ikinciler her yerde bu savaşımı kazanmış, göçebeleri yerleşik düzene geçirmiş, onların hareketliliğini sınırlamış, denetim altına almış, hatta bu hareketlilikten, onları egemenlikleri altına alma yolunda yararlanmışlardır. Araplar'ın ve Türkler'in yaptıkları fetihler bazı bölgelerde gözle görülür duraklamalara, eski köylü topluluklarının göçebeleşmesineyolaçtıkuşkusuz:Büyük Sahra'nın Atlas Dağları kesiminde, Zagros Dağlan'nda ve Iran'ın Fars bölgesinde ya da Eflak bölgesinde böyle oldu. Ama bugün, Mağrip'ten Kürdistan'a kadar olanyerlerde görüldüğügibi Balkanlar'da da artık göçebeliğin kala kala yalnızca tortusu kalmıştır: Birkaç bin, bilemediniz on bin, yirmi bin insan; bunlarsa kentler için hiçbir zaman tehdit öğesi değillerdir. Zaten erkcn tarihlerden başlayarak Akdeniz havzasının geniş bir bölümündeki kırsal yaşamı başka yasalar düzenlemeye başlamıştı. Yaylac.üık. Yaylayaçıkmaktan amaç, dağların ve yaylaların bütünleyici kaynaklarını ovalarınkiyle birleştirmekti ... Maurice Aymard (Akdeniz, însanlar ve Miras) A Akdeniz, uzun yular uygarlıkların önünde engeldi Şafak Geniş çapta alış verişlere, gidiş gelişlere sahne olan deniz alanı uzun süre kullanılmadı. Akdeniz uygarlığı ilk adımlarını denizden uzaklarda, onun katkısı olmadan attı. lk uygarlıkların" Yakın Doğu'da, doğu Akdeniz'de meydana çıktığını fıerkes bilir, herkes söyler. Ama bunu sağlayan önccliklc deniz dcgildir. Akdeniz binlerce yıl çöllerden daha boş, daha tenha kaldı, daha erken çağlarda kıyılarında yaşamlarını sürdürmeye başlayan inesanlar arasında bağdeğil.engeloldu. Bununla birlikte, sallann, ağaç kütüğundcn oyma ilkel teknelerın erkenden kullanılmaya başladıklarını da kanıtlarıyla biliyoruz; yoksa taşıma işleri gerçekleşemezdi. Örneğin, Küçük Asya'da insan türünün görünmeye başlamasından bu yana her zaman bir ada oiarak tanınan Kıbns'a insanların ne 7aman ayak bastıklarını tam olarak bilmıyoruz, ama İ.Ö. 6. binyılda Kıbrıs'ın alet yapmakta kullanılan kara akik denen maddeyi Anadolu'dan getirttiğini biliyoruz. Buna benzer başka örnekler de var: İlk kez İ.Ö. 5000 yıllarında insan işgaline uğrayan Malta adası, kendisinde bulunmayan kıymetli taşları Sicilya'dansağlıyordu.Kara akikdebunlar arasındadır. Ama düzenli gidiş gelişleri, sürekli ilişkileri belirten bir işaret yak. (îerçi insanoğlu erkenden, kısa yolculııklarla deniz engelini aştı ama bu bir sııreklilik göstermedi. Geniş çapta alış verişlere, gidiş gelişlere sahne olan deniz alanı uzun siirekullanılmadı. Ak deniz uygarlığı ilk adımlarını denizden uzaklarda, onun katkısı olmadan attı. . FernandBraudel (Akdeniz Mekân ve Tarih) Not: Göçler ve Şafak, hcr ikı kitapta yer alaıı ö/günha^lıklardır Mctınler alıntıdır İ Akdeniz, denlzler bfltAnüdür (...) Akdeniz bir deniz bile değildir; o bir denizler bütünüdür ve bu denizler adalarla dolu, yanmadalarla kesilmiş ve dallı budaklı kıydarla çevrelenmişlerdir. Akdeniz'in hayatı karanınkine karışmıştır; şürinin yarıdan fazlası kırsal, denizcileri köylülerdir; Akdeniz zeytin ağaçlarının, üzüm bağlarının olduğu kadar, dar kürekli teknelerın veya yuvarlak tüccar gemilerinin de denizidir ve nasd ki alçı ona şekil veren sanatçının ellerinden ayrılamazsa, onun tarihi de onu çevreleyen karasal dünyadan ayrıîamaz. Bir Provence atasözü lanso la mare e tente'n terro (denizi methet ve karada dur) demektedir. Demek ki, Akdeniz'in kesin olarak hangi tarihsel kişiliğe sahip olabileceğini ancak zahmetli bir şekilde bilebileceğiz; bunun için sabır, çok gayret ve kuşkusuz • kaçınılmaz bazı hatalar gerekmektedir. Fernand Braudel (Akdeniz ve Akdeniz Dünyası) S A Y F A » CUMHURİYET KİTAP SAY11 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle