28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yurdaer Erkoca ilk öykü kitabı "Yitik Zaman Satıcısı'nı anlattı Devrim ve ask romantik iki duygudur Yitik Zaman Satıcısı / Yurdaer T I Y A T R 0 Üç oyun bir arada Romandan Tiyatroya (Uyarlamalar 1) / Boyut Tiyatro Dizisi / 196 s. Boyut Yayınları, Tiyatro kitaplarının yayınını sürdürüyor. Yayınevi'nin "Uyarlamalar 1" başlığı altında çıkan yeni dizisinin ilk kitabında Aziz Çalışlar'ın Gonçarov'dan uyarladığı "Oblomov" ve F. Scott Pitzgerald'dan uyarladığı "Muhteşem Gatsby" nin yanı sıra Yılnıaz Onay'ın H. Fallada'dan uyarladığı "Küçük Adam Ne Oldu Sana?" yer alıyor. Aziz Çahşlar "Oblomov"ii uyarlarken, Oblomov'u tüm dış eylem lerden arındırarak, Oblomov'un varolıışsal etik sorunsalına yorumlayıcı bir bakış açısıyla yaklaştığını belirtiyor.Yılmaz Onay ise "Küçük Adam Ne Oldu Sana"yı "revii" . üslubunda uyarlayarak, pek çok sahneyi dans ve şarkı içinde yoğunlaştırdığını belirterek, özellikle diyaloglara önem verdiğini söylüyor. Daha önce pek çok dile çevrilen "Küçük Adam Ne Oldu Sana?" özellikle sokaktaki adama seslenen yaklaşımıyla dikkat çekiyor. bir yalnızlık yanılsamalar dünyasının hir safrası olabilir ancak. Etken ve üret ken bir yalnızlık ise kendi değerimizin farkına varmak, içimize bakma cesaretini göstermektir. " Batık Bir Aşk" adlı öyküde vaktiylc yaşananların sonradan insan belleğinde nasıl da daha canlı ve net görüntüler oluşturduğunu düşünüyor kahraman. Öykünün başında Kundera'nın sözleri yer alıyor. (Yaşamın yalnızca tek bir tema içermcsi) . Kahramamnki dc bir farkına varış mı? Yaşamın tek bir tema içerdiğinin farkına varması. ERKOCA Evet; "Batık Bir Aşk"ta kahraman için bu bir farkına varış. Yıllar sonra ilk aşkıyla karşılaştığında hissettikleri aracılığıyla içinde aşkı için gerekli olanların toplamıyla yüzyüze gelir. Bu toplamın unsurlarına ayrıştırılamaz oluşunun, parçalanıp dağıtılamaz oluşunun farkına varır. Aşka ilişkin bütün yönelimlerinin hep ortak bir temada düğümlendiğini ayrımsar. Aşkın teması kişiseldir ama değişmez; çünkü büyük oranda insanın içindeki gereksinimler üzerine temellenir. Aşka ilişkin bu gereksinimler bütün diğer duygusal gereksinimlerden farklı olarak kişiliğimizin taa derinlerinde saklı olanı verir. Erkoca / Telos Yayıncılık / 146 s. DENİZEKİN Yurdaer Erkoca, 1962 îstanhul doğumlu; îstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. "Randevu" adlı I öyküsüyle, 1990Yunus Nadi Armağanı Yayımlanmamış Öykü dalında birinciliği kazanan Erkoca b u öyküsünün d e yer aldığı "Yitik Zaman Satıcısı"nı kısa bir süre önce vayımladı. Yurdaer Erkoca'yla kitabı üstüne konuştuk. • " R a n d e v u " adlı öykünüzle 1990 Yılı Yunus N a d i Armağanı, Yayımlanmamış Öykü dalında birinciliği kazandınız. Aradan geçen süre içinde öyküyle aranız nasıldı? E R K O C A Uzun süre, Ö d ü l ' ü n basıncı altında bir türlü kalemi elime alamadım. (Aslında bilgisayarla yazıyorum ya!). Daha iyilerini yazmam gerekiyordu; b u da kaçınılmaz olarak bir iç gerginliğe neden oluyordu. Yazmış olduğum, yarım bıraktığım, karalamalar şeklinde tasarladığım öykülerime el sü remedim. Oysa çarçabuk bir kitap çıkartmaya yarayacak kadar malzeme vardı elimde. Ayrıca ö d ü l ' ü n yarattığı bir beklentiyle çevrelenmişti etrafım: "I laydi! N e zaman çıkıyor kitabın? Kitabın daha çıkmadı mı?" türünden örtük açık beklentiler d e öykü yazmayı bir gereklilik haline getirdi. tşte bu ufak çaplı bir faciaydı; çünkü yazmak benim için gerekliliklerden bir kaçış, bir tür başkaldırış anlamı taşıyor. Kitabınızda yer alan ikinci öykü "Nefti Gecclcr" adını taşıyor. O öyküde devrimci bir genç grup öğrencinin aralarındaki ilişkileri ve özellikle d e Yiğit Devrim; Yiğit Aşk ilişkisini ele alıyorsunuz. Yiğit aşkı seçtiğinde onu "Nefti G e c e " n i n karanlığı beklemektedir. Ahlak ve ihanet üstüne konuşalımmıbiraz? E R K O C A "Nefti Geceler"de anlatılmaya çalışılan ilişkiler hemen 12 Eylül sonrasına ait. Askeri diktatörlüğün ülkenin b ü t ü n gecelerini neftiye boyadığı bir döneme. "Yavuklu yerine çıplak mavzere sarıldık ey halkım unutma bizi" türküleriyle, "Biz çoktan erittik yüreklerimizin çelik potasında sütun bacaklı kızların gözbebeklerini" şiirleriyle şekillenen devrimci romantizme içerden bir bakış denemesi. Devrim ve aşk romantik iki duygu tü Yurdaer Erkoca "Kitle hallnde, programlanmış yasamlar süruyoruz" (Fotoğraf• Kaan Cavdamlı) rüdür bence ve birbirlerine çok yakın dururlar. Aynı duygusal kaynaktan beslenir ikisi de. Biri diğerinin yerini alabilir, biri diğerini dışlayabilir kolaylıkla Romantik sevgi ikili ilişkiye izin vermez doğası gereği, biri hep ağır basar ve diğeri yitirilir. Bu ilişkinin ahlakı ait olmak, sahıplenmek ve asla ihanel etmemektir. En kırıcı, en kahredici, en büyük suçtur ihanet; ama nedense hep kapıda bekleyen de odur. Yıkar , yaralar ve duygıısuz yürekleri doğrular. İhanete uğrayan devrimler ve ihanete uğrayan aşklar, belki ikisi de, yöneliş doğrultumuzda gözden geçirmemiz gereken ipuçlan s>unuyor bize. Yalnız yorumunuzda katılmadığım bir şey var. Yiğit aşkı seçtiğinde nefti gecenin karanlığı ohıı beklemektedir, diyorsunuz; şöyle de yorumlanabilir: nefti gecenin karanlığı bir sevgiliye duyulan aşkı ortecek kadar koyu; bir gencin gecenin on ikisinde bir deniz kenarında sevgılisini düşünmeye iten duyguya düşman. "Düşünme Bürosu" adlı öykünüzde "Yalnızlık" izleği var. Yanılsamalarla yaşamak ve yalnız kalmak üstüne neler söylersiniz? ERKOCA Kitle halinde, programlanmış yaşamiar süruyoruz; ilgilerimiz, beğenilerimiz, tutumlarımız, bilgilerimiz medya aracılığıyla gittikçe daha tek tip hale getiriliyor, gittikçe sığlaşıyor. İçimizdeki ve dışımızdaki gerçeğin çarpıtılmış suretlerine bakiyoruz. Gittikçe daha da derinleşen bu yabancılaşmanın ikiz kardeşi yanılsama. Bunun farkına varıp sorgulamaya başladığınız zaman genel olanın, yığınsal olanın, egemen olanın dışı'na çıkmaya başlıyorsunuz. Sorgulamalarımızın, çelişkilerimizin boyutu arttıkça yalnızlığımızın alanı da genişlemeye başlıyor. Böylece egemen ve yaygın olan tarafından belirlenen 'başarı' ve ona bağlı hale getirilen 'mutluluk' şansınızı da zorluyorsunuz. Başarılı olmayana hayat hakkı tanımayan bir 'postmodern' vahşet ortamında doğuyor çocuklarımız; hayatta kalmak için içimizdeki çocuğu kurban ediyoruz bu modern sunakta. Başarı tanrıçalan para, ün, iktidar kendisiyle iyi geçinmeyen kimseyi affetmiyor. Vaazedilen başarı ve mutluluk yanılsamalar dünyasıyla uyumdan ve bir amip gibi bölünerek küçücük parçalara ayrılarak çoğalıp duran iktidar ilişkileriyle örtüşmekten geçiyor. Edilgin ve içe kapalı S A Y F A C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 118
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle