01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Adnan özyalçmer 'Alaycı öyküleri'ni anlatıyor Görüntü ön planda Alaycı Öyküler / Adnan Özyalçıner / Can Yayınları, İst. 1991/ 118 s. MUJUZEZ MENEMENCİOfilU Adnan Özyalçıner, 1934'te Istanbul'da doğdu. İlk öykü kitabı Panayır 1%0'ta yayımlandı. Öteki öykü kitapları:Sur(1963),Yağma (1971), Yıkım Günleri (1972), Gözleri Bağlı Adam (1977), Cambazlar Savaşı Yitirdi (1991). Son öykü kitabı Alaycı Öyküler, 1991 'de çıktı. Bugüne kadar yedi öykü kitabı yayımlanan Özyalçmer, Sur vc Gözleri Bağlı Adam kitaplarıyla t. .V1itmlW.ik.iiki ALAYCI OVKCIJ.R P 0 L I S I Y E Kadınlara Güre Değil P. D. James / Çeviren: Arnıagan İlkin / Remzi Kitabevi / 270 s. P. D. James 1920 doğumlu, Batı'da iyi tanınan "Suç ve Gerilim" yazarı. 1971 79 yılları arasında İngiltere polis teşkilatı çocuk suçları bölümünde çalışan Bayan James, 79'da emekli olduktan sonra çok sayıda polisiye kitap yazdı. "Kadınlara Göre Değil" yazarın 1971 yılında yazdığı bir roman. DoğalBirölüm/P.D. James /Çeviren: Armağan İlkin / Remzi Kitabevi/270 s. "Elsiz ceset Suffolk kıyılarının açığında, karadan görülebilecek bir ıızaklıkta yiizen küçiik sandalm tabanında yatıyordu. ürta yaşlı ufak tefek bir adamın cesediydi. Üzerinde, ınce gövdesine hayattayken olduğu gibi şimdi de zarii bir şekilde oturan ince çizgüi koyu renk bir giysi vardı..." Bu satırlarla başlayan "Doğal Bir ölüm" üç bölümlük bürüldeyici bir roman. 1964 ve 1978 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı, Yağma ile 1972 Türk Dil Kurumu Hikâye Ödülü'nü, 1991'deCambazlar Savaşı Yitirdi ile 1991 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü kazandı. Alaycı Öyküler kitabınızdaki "Bu Öykü Nasıl Yazıldı" adlı öykünüzde Haldun Taner'c bir gönderme yapıyorsunuz. Cambazlar Savaşı Yitirdi adlı üykü kitabınızla da Haldun Taner öykü ödülü'nü aldınız. Bunun üstünc biraz konuşalım mı ? Haldun Taner, benimötedenberi sevdiğim bir öykücüdür. Benim öykücülük zinciri içinde Sait Faik, Sabahattin Ali, ürhan Kemal'in yanında Haldun Taner de vardır. Haldun Taner'in olaylara bakışmdaki sevecen mizahtan hep etkilendim, dostluğuyla arkadaşjığından etkilendiğim gibi. Haldun Taner'in bakışında katı gerçeklerin ardında, acı olayların sonunda umutlu bir bekleyiş vardır. Bir umut ışığı hiç sünmez. ünun için Orhan Kemal'in aydmlık gerçekçiliğini Haldun Taner'de de bulursunuz. Gerçekle düşiin birleştiği yer deburadadır. Umut ışığı nın parıldadığı kaynakta. öykülerim de bu kaynağı bulmak bu kaynağa ula şabılmek sonsuz bir sevinç veriyor ba na. . " 1964 Yazında" adlı öykünüzde anlattığınız Keşanlılarla Edebiyatçılar Maçı'nda yan tutmuyorsunuz. Yaşadığınız bir ulayı öykü yapan bu gözlcmci tutumunuzmu? Haklısınız. Spor yazarları bile maç yazılarında, genellikle yan tutarlar. Kendi tutukları takıma göre yok penaltıydı, değüdi, diyerek. Ben o öykude öncelikJe maç anlatmak istemedim. O maç, öykü için seçtiğim bir olaydı. Ben o maçı herhangi bir olayı anlatır gibi anlattım. Bundan, belki bir edebiyatçının gözünden bir maçın anlatılış biçimi ortaya çıkar. O sıralarda, yanılmıyorsam Cumhuriyet gazetesi, maçları spor yazan olmayan edebiyatçı yazar, aktör gibi ünlü kişilere izleterek onların maçı anlatışjarını yayımladı. Benim maç anlatışımdan mı akıllarına geldi bu yoksa bir marjinallik miydi, bilmiyorum. Ayrıcacdebiyatımızda hiç spor öyküsiiolmadığını büıyor musunuz? Aziz Nesin'in Sait I Iop Sait adlı romanı ile Haldun Taner'in "Fasarya" adlı öyküsünün dışında spordan, sporculardan söz eden bir öykü hatırlıyor musunuz? Genç öykücülere duyuru: Spor öykücülüğü alanımız boş. "Kalabalıktan Biri" adlı öykünüz Adnan özyalpner "Ben üykulerımı vazarken göruntuyü ön plana alıyorum (Fotoğraf H Tuncer) de çalışdan kuruluşun adı verilmediği için meraklanarak sorup öğrendim. Gerçekten yasal bir sakınca doğurduğu için mi bu ad gizlendi. Yoksa "Alaycı Öyküler" adına uygun olarak merak uyandırması için mi? Bir de "Yazarın Sabah Yürüyüs,ü"nde yaşama sıkı sıkıya bağlı, yaşama sevinci olan Emine'yi niçin öldürdünüz? Hem de "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" esprisiyle? "Kalabalıktan Biri"nde kuruluşun adının verilmemesi gerçek bir yasal sakıncaya dayanmıyor. Bu tutum, son yıllarda birçok konuda yaşadığımız yasal ve yasal olmayan baskıları alaya almak içindi. Sansür ve benzeri olaylarla dalga geçiyordum. "Yazarın Sabah Yürüyüşü"nde ise Emine'yi öldürmek istemedim ben. Kendi istedi bunu. Dalgınlığına geldi belki. Camını sildiği ust kat penceresi yağan yağmurdan çamurlanırken bulutların üstüne çıkmış olan hanımının uçağının pırıl pırıl maviliklerde uçtuğunu düşününce, ne yaptığını bilmeden, bulunduğu kattan aşağı kendi katına inmek istedi. Üstelik ocakta yemek bırakmıştı. Yanabilirdi Çamaşırlar ıslanacaktı. Fvin içınden geçip merdivenlerden aşagı ineceği yerde, acelesinden olacak, adımını, pencerenin pervazından boşluğa uzattı. Bodrıım katına kestirmeden gıdebilmek için. Bana göre yalnız bu yüzden yaptı bunu. Ama ölüp ölmediğıni ya da uçup uçmadığını kimse bılmıyor. Bu konuda öykiide en küçük bir yorum t yok. ~ öykülerinizde peyzaj büyük bir yer kaplıyor. Bunda Hakkı Anlı hocanın ya da naif ressamlığınızın etkisi olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu benim öyküleme tekniğime bağlı bir şey. Ben, öykülerimı yazarken görüntülemeyi ön plana alıyorum. Öykü, okurun kafasında da görüntülerle yansısın, görüntüler aracılığı ile onu etkilesin istiyorum. Nail ressamlığıın öğrencilik yıllarımda kalmı^ olsa da resmi çok seviyorum. Hele Van Gogh'u Butün renkleriyle. Sinemanın çağdaş bir anlatım sanatı olduğuna inanıyorum Belki de bu yüzden öyle yapıyorum. S A Y f A 11 CUMHUHİYET KİTAP SAYI107
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle