30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çağ atlıyoruz derken o, yeni bir ortaçağa giriyoruz diyor Umberto'nun sesi Eco'lu Umberto Eco, 70'lerden bu yana söyledikleri ve yazdıklarıyla insanları sarsan şaşırtan bir bilim adamı. Örneğin bizde yeni yayımlanan "Günlük Yaşamdan Sanata" adlı deneme kitabında yeni bir Ortaçağ'ı yaşamakta olduğumuzu öne sürüyor, karşı sayfamızda yer alan söyleşisinde ise insanların kıçıyla okuduğunu söylüyor. MORŞİT BALABANLILAR Umberto Eco'nun "Giilün Adı" romanı Türkiye'de 1986 yılında yayımlandı. Batı'dan gelen rüzgarlar kitabın kendinden bağımsız bir şekilde onu Türki ye'de de üne kavuşturdu. "Gülün Adı"nın kısa dcncbilccek sürede biı kaç basımı yapıldı. Avrupa'da da benzer bir süreç yaşandı. Zaman hı/.la akıp giderken ülkemizdc "Gülün Adı" üstüne çeşitli yayın organlarında değişik görüşjer ileri siirülmeye başlandı. "Gülün Adı" Ortaçağ'a ve Hıristiyanlığa ait "üzel" bilgiler gerektiren bir yapıttı. Pcki Türkiye'de neden bu kadar ilgi görmüştü? Kimileri Eco'nun göstergebilimci olmasından kaynaklanan özelliklerinin kitabın satısında da etkili olduğunu ileri sıırdu. Eco aynı /.amanda iyi bir reklamcıydı. Örneğin, "Foucault'nun Sarkacı"nın Avrupa'da piyasaya çıktığı gün kendisi de Frankfurt Kitap Fuarı'nın açış konuşmasını yapıyordu vs... Ama Eco'nun gazetelere dergilere yazdığı makaleler, şaşırtıcıydı, sarsıcıydı. Eleştiriler unutuldu Eco yine gündemin ilk sıralarında yer almaya haşjadı. Kendisinin doğal bir parçası olan gozlüklerini çıkarıp fotoğraf bıle çektirdi. Tuın fotoğrafla rında olağanüstü sakin, kcndinden emin bir görünüşü vardı. Ama yazdıklarını okuyanlar beyninde kasırgalar cstiğini söylüyorlardı. Türk nkııru 1986da tanıştı onunla, ama 197U'lerden bu yana Ortaçağ iizerine kafa yordugunu "Günlük Yaşamdan Sanata" adlı kitabı yayıınlanınca öğ rendi. Kcmal Atakay'ın özenli çevirisiyle Adam Yayınları kitapları arasında geçen yılın sonlarında çıkan "Günlük Yaşamdan Sanata" kitabının hemen başmda ^öyle yazıyor Eco: " Son zamanlarda, ustclik bir çok kesimde, yaşadığımız ı,ağdan sanki yeni bir Ortaçağ'mış gibi soz edilmeye başlandı. Sorun bunun bir kehanet mi yoksa s A Y FA bir saptamayı mı dile getirdiği. Başka bir deyişlc: Şimdiden Yeni Orta^ağ'a girmiş bulunmakta mıyız yoksa Roberto Vacca'nın dü^ündürücü kitabı Medio Evo Prossimo Ventııro'da belirttıği üzcrc 'Yakın gelccekte insanlık yeni bir Ortaçağ'a adım atatak mı?" Bizler Bilgisayar Çağı'ndan söz ederken, "Çağ atladık" lilan derken o "Yeni bir Ortaçağ'dan söz ediyor. Yoksa ürta^ağa atlıyoruz da farkında mı değiliz? ijaka bir yana Eco soruyıı sorarken Vacca'nın "senaryo" bıçiminde ortaya koyduğu bu karamsar varsayımı kısaca gcizden geçiriyor ve aliernatıf bir Ortaçağ tasarısı sunuyor: "Bu bir laboratuvar oyunu olacak, ancak" diyor, " hiç kimse oyunların yararsız olduğunu söyleyemez. Çocuk oyun oynayarak dünyayı tanır, çünkü oyun sırasında taklidini yaptığı şeyi ılerde gerç,ekten yapmak duru munda kalacaktır." Kuracağı Ortaçağ modelinin günümüzde neler olduğunu anlamamıza yarayabileceğini belirten Eco, "Pax Americana Krizi", "Yaşam Alanlarının Vietnamlıla^tırüması", "Ekolojik Bozulma", "Yeni Gö<,ebelik" gibi başlıklarda bazı koşutluklar ileri sürü yor. Şimdi bıınlardan bir kaç örnek okuyalım: "İtalyan Coğrafyacısı Giuseppe Sacco bir yıl önce şebirlerin Ortaçağ şehirlerine dönüşmesi ile ilgili bir tema gelİ!}tirnıi^ti. Entegrasyonu reddedcn bir dizi azınlık klanlar halinde örgütleniyor ve her klan şehrin bir semtini tabkim ederek, çoğunlukla ba^kalarına kapalı bir merkeze dünüştürüyor: Bu da Ortaçağ "contrada" (mahalle) laıının yeniden kıırulması anlamına geliyor. Klan ruhu bir yandan da varlıklı sınıfları bünyesine çekiyor ve bu insanlar doğa mitosunun ardına düşerek şebir dı^ındaki alanlara, bir başka deyişle içinde özel süpermarketlerin bulunduğu yeşü alanlara çekiliyor, bıırada başka türden mikrolopluluk lar oluştıınıyorlar." "Ortaçağ Avrupa sını kıtanın biı Umberto Eco 'Sehırlenn yerlı halkı $ehn yalnızca calısmdk dmjcıvlJ kullanıp, sehır dısı bölgelere kd(.ıvoı Sehn cevreleyen tepelerde ıse soylu 5dtoları boy gösterıyor ucundan öbüriine uzanan hac yolları sarmaktadır (nasıl günümüz turistik rehberlerinde motellerin ve Hilton otellerinin listesi veriliyorsa, Ortaçağ'ın son derece özenli bir biçimdt hazırlanmış dini relıberlerinıie de bu yolların ve hacıların konaklayabileceği manastırların listesi verilirdi.)." "Yarı göçebe Ortaçağ toplumunda ki yolculukların güvensizliklerle, tehli kelerle dolu olduğunu belirterek, az önce söylediklerime itiraz edenler çıkacaktır; yola çıkınak vasiyetnameyi hazırlamak demekti ve yolculuk etmek haydııtlarla, başıboş insan güruhlarıyla, vahşi hayvanlarla karşılaş mak anlamını taşıyordu. Ancak bir kontor ve güvenlik şaheseri olarak sunulan modern yolculuk kavramı da bir süredir epeyce sarsılmış durumda, uçak kaçırma olaylarını önlemek amacıyla yapılan bir sürü elektronik kontrolden ve sorgulamadan geçerek bir jet uçağına binmek neredeyse Orta çağ insanmın duydıığu risk ve guvensizlik hissinin günümiizde de yasanmasına yol açıyor, üstelik bu his her geçen gün daha da artacağa benziyor. " "Nükleer yıkım ve ekolojik yıkım konularının surekli gündemde olması, kıyamet gününün yaklaştığını vaze den güçlü akımların bulunduğunu göstermeye yeterlidir. Durumu düzeltmeye yönelik ütopik çare olarak, Ortaçağ'da 'renovatio imperıi', yani kutsal Roma İmparatorluğu'nun restorasyonu görüşü vardı, bugiin ise oldııkça değişkenlik gösteren devrim' görüşü var, iki göruş de saglam tenıelİere dayanan, gcrçekçi perspektiiler içermektedir, ancak varılan nokta hedefledikleri amacın uzağına düijmüştür." Eco'nun kitabı yalnızca "Yeni Ortaçağ" konusuna değinmıyor. (Olağanüstü zengin içeıiğini anlatmak yerine okumanızı öneririz. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 1 0 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle