30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1988 Nobel Edebiyat Ödülü sahibinin bir günü Kahire'nin sesi Mahfuz Kahire kentinin ortasındaki Ali Baba kahvehanesine her sabah tam saat 7.5'ta gelen Necib Mahfuz bupadaki bir masada 20 dk. oturur. Gazeteleri karıştırdıktan sonra Ahram gazetesine doğru yola koyulur. EREN YOCESAN Kentin orta yerindeki Tahir alanının üzerinde bulunan Ali Baba Kahvehanesi'ne her sabah tam yedibuçukta gelen Necib Mahfuz köşedeki bir masada tam yirmi dakika olıtrur. Burada gazeteleri şöyle bir karı^lırdıktan sonra, Ahram gazetesine doğru yola koyulur. Kahire'nin en çok okunan bu gazetesi, her perşembc, yedinci sayfada onun "Görüş Açısı"nıyayımlar. 30 satırlık bir kö şe yazısıdır bu. Her cuma ise yazarın 43. yapıtı Kustumar Kahvehanesi adlı romanının bir bölümü tefrika edilir. 1988 yılında Nobel ödülü alalı beri Ahram gazetesinde Necib Mahfuz'un altıncı katta daha yeni bir odası vardır. Ondan önce bu odada, Mısır çağdaş yazının en ünlü adı kabul edilirken şimdi ikinciliğe düşmüş olan Tevfik el Hakimçalışırdı. Neredeyse 80 yaşında olan Mahruz, hâlâ bir kentin, bir ulusun, bir ülkenin, eleştirel bilinci olmayı sürdürmektedir. Bu ulus ki, Mısır kıiltürünün rizgünlüğünü ve özelliğini kabul etmekle birlikte, İslam bütünlüğii paranoyasına sığınıpkalmak istemeyenbirulustur. Geçen yıl Salman Rüşdü olayı patlak verdiğinde Mahfuz, hiç duraksamadan Humeyni'ye çatmış ve Ingiliz yazarın tarafını tuttuğunu açıklamıştı. "İslam, yani Müslüman inancı" demişti , "kimseye, bir kulu öliime mahkum et me hakkını tanımaz, hele ki politikaya karışmış bir imama hiç! Humeyni, milyonlarca kişinin mahvolmasına neden olmuş bir din fanatiğidir. O kitlelerin okuryazar olmayışından, bilgisizliğinden yararlanan, onları iman adına İslam ile ilgisi olmayan işlere sürüklemiştir. Bizim dinimizin asıl düşmanı Humeyni'dir." Şimdi adı tüm dünyada tanınan ve yapıdarı pek çok dile çevrilen Mahfuz, o kalın camlı gözlüklerinin ardına olduğu gibi eski zamanların efendiliğine de sığınan bir insandır. Mahfuz, Kahire Ahram'daki odasının büyük penceresinden göründüğü gibi değildir. On beş milyon kişinin yaşadığı bu kenti, Mahfuz, öliiler kenti diye tanınan yasak bölgeleri (iki milyon yoksulun yaşadığı ve bir zamanlar Osmanlı mezarlığı olarak geçen yer) kadar Nil kıyısındaki büyük otelleri de iyi bilir. Bilir ki, kentin çevresini sarmalayan tek şey çöllerdir. Onun evreni ise sadece Kahire'dir, burası onun için sınırsız, küçük, ama dev bir dünyadır. Seksen yıllık ömründe, Mısır'dan iki kez ayrılmıştır sadece: Birincisinde Yugoslavya'ya bir yolculuk yapmıştır, ikincisinde ise Yemen'e. Kahire, onun bütün öykülerinin sahnelendiği mekândır. "Kentin eski mahallelcrinin birinde doğdum ve oraları çok seviyorum. Sanırım, edebiyatın kökünde de yerlere, insanlara, ülkülere bağlılık yatıyor. Bu eski mahallelerin benim için anlamı son dercce derindir. Bu yüzden de öykülerimin buralarda geçmesi doğaldır. Kahire benim için bütün dünyanın simgesidir ve burayı, istediğim gibi yorumlarım." Kahire'de beş bin cami, büyük bir îslam İlahiyat Üniversitesi, büyük bir kapalı çarşı bulunur. Başkan Mübarek'in Barı'ya açmaya çalıştığı Mısır'da yazar Necib Mahfuz bu köklü değiiiklikleri çok çabuk hisseden, yaşayan kişilerden biridir. "Bu son yıllarda" demektedir, "çok büyük evrimler yaşadık. Size bir örnek vereyim: Bugün, Ahmet Abdül Gavvad gibi bir seyit, Benim Kahire Trilojisi adlı yapıtımın başkahramanıdır, ama bu bir Seyyide de olabitirdi. Bu yakın zamanlara kadar zor bir şeydi. Gençliğimin geçtiği dar, çıkmaz sokaklarda hâlâ, romanlarımda anlatlığım şeyler yaşanmakta, ama pek çok şey de bir yandan değişmcktc. örneğin benim en sevdiğim kahramanlarımdan biri olan Hamide, eskiden yaşamını kazanmak için göbek dansı yapıyorduysa, bugün kesin olarak, okur ve memuriyete girerdi. Ooğal olarak onun kadın olarak psikolojisi de aynı kalırdı. Kesinlikle erkeklerden aşağı bir düzeyde olmazdı. Aslında İslam kadına saygı gösteren bir dindir; dinimiz bu saygıyı sağladığı zaman, kadınların ruhunun olup olmadığı tartışılıyorduhâlâ, buunutulmamalıdır." Bu çabuk değişimler bir yandan da korkulan getirmekte beraberinde. "Bir yazar", diyor Mahtuz" yazdıklarının sosyal bir değişim sağlaması umudu ile çalışır. Benim Mısır için umudum, vermekte olduğu ckonomik savaştan mıimkiin olduğunda çabuk çıkmasıdır. Son zamanlarda beni her şeyden çok korkutan iki konu var: Uyuşturucu ve televizyon. Geleneklerimizin ve kültürümüzün bas, düşmanları bunlar. Elbette, bütün dünya için tchlike arz ediyor her ikisi dc." Necib Mahfuz, uzun zamandır fes ve Jallaba giymiyor, ömer Efendi adlı büyük mağazadan aldığı Batılı rarzı giysileri yeğliyor. Kalın gözlüklerinin ardından kentini gözlerken bir yandan da şöyle söylüyor: "Eğer günün birinde canıın, artık yazmak istemezse, umarım o gün ölüm günümolur." D C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 102 S A YF A 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle