29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Heinrich Böll'ün kitaplan yeniden yayımlanıyor Öykünün hakkı üçtür llk Yıllann Ekmeği / Heinrich Böll / Çeviren: Zeyyat Selimoğlu Afa Yayınlan, tst. 1992 / 130 s. ZEYYAT SEÜMOGLU Heinrich Böll, Almanca yazan yazarlar içinde, bizim okurumuzca en tanınmtş, en sevilen sanatçılardan biri. Ozellikle Nobel Ödülü'nü aldıktan sonra ünü daha da yaygınlaştı, hemen tüm yapıtları Türkçeye çevrildi, birçoğu yeni basılara ulaştı. Böll'ün yazarlığı, er olarak katümış olduğu Ücinci Dünya Savaşı'ndan, yalnız o kadarla kalmayıp, savaş sonrası Almanya'nın açlık, güçlük günlerinden de kaynaklanır. "Ük Yıllann Ekmeği" adlı uzun öyüsünde, hemen savaştan sonraki "ekmek özlemi"ni, sık sık ve hep yeni baştan duyulan bu özlemi, öykünün bir yerinde şöyle dile getiriyor Böll: "Küçük francalalar vitrinin önüne yığılmıştı, dümdüz, kahverengi karınlarını, çıtır çıtır sırtlarını ve fırıncının kesip açtığı yukardaki beyaz, bembeyaz yarığı görüyordum." (...) "tki başparmağımı yanyana tutup beyaz yarığın ortasına yerleştirdim, dışarı doğru bastırarak bir küçük francalayı ikiye ayırdım, ilk parçayı yer yemez içimdeki baygınlığın yok olduğunu hissettim." Alman yazar Horst Bienek, "Yazarlarla Atölye Konuşmalan" adlı kitabında ünlü Alman yazarlarla yapmış olduğu röportajları sıralamış. Kitapta I lein rich Böll ile yapılmış röportaj da oldukça geniş bir yer kaphyor. Okurlar, sevdikleri yazarlarm çalış Heinrich Böll Ozellikle övkü çalışmalarımı uc kere yazarım Roman bOlümlerl konusunda da bu böyledir Aman vermez ve rüsvet kabul etmez olduğu lcin de llk eleştirmenim karımdır YAZAR B I E N E K ' İ N B O L L ' L E SÖ Y L EŞI S I Eleştipmenim eşimdîp BIENEK Konu olara büyükçe bir çalışma, diyelim bir roman çalışması , yapacaksınız. j Bunun için ön ! çahşmalannız olur mu? , BÖLL Hayır. En azından yazılı bir ön çalışmam olmaz. Olsa olsa, her birinin ardında bir roman bölümünün bulunduğu, tek tü notlar alınmış kâğıtçıklar vardır. Roman bölümü kafamm içindedir. Her yazarın meân çalışmaları yaptığını sanmak da yanlıştır. Bence bir sanatçımn bilmesi gereken şey, insan hayatuvjn elemanları üzerine fikir sahibi olmaktır; sanatçı olacak kimse 21,22 yaşına kadar, önceleri naii bir biçimde de olsa, bu alanda fikir sahibi olmuştur aslında. 3undan sonra öğrenecekleri, anca didaktik karakterli bilgilerdir, ve sanırım sanatçıyı gereksiz dolambaçlı yollara, sanatını yapaylığa götürebilır. Yoksulluk sorunlan üzerine üç bin adet iyi, akıllıca yazılmış kitap ournuş olabilirsiniz, ama yoksulluğun, süt alamamak, bonbon alamamak, sigara, içi alamamak, çocuklarına para bulamamak anlamına geldiğini bilmiyorsanız, bundan başkasının pk hayrı olmaz size. Zenginliğe gelince, o da tatminsizlik, can sıkıntısı, elemanter olan şeylere duyulan özlem demektir. BIENEK Kimi yazarların esin dedikleri şey sizde de söz konusu oluyor mu? BÖLL Bu soruya kesin bir karşılık veremem. Çalışma sırasında bir esinden söz etme mümkün. Ama çoğunlukla daha önce değil. BIENEK Bay Böll, bir romanı bitirdiğinizde hemen dizgiye verir misiniz, yoksa üzerinde düzeltmeler yaparmısımz? BÖLL ozellikle öykü çalışmalarımı üç kere yeniden yazarım. KimÜeri be§, altı kere yazar, kimileri de sadece bir kere. Roman bölümleri konusunda da böyledir. Bunun için kayıtsız şartsız, bir eleştirmen gereklidir bana. Aman vermez ve rüşvet kabul etmez olduğu için de ilk eleştirmenim eşimdir. Ondan sonra yayinevinin bir ya da iki okutmanı sırayi alır, daha sonra da zevkine güvendiğim dostlarım. Yazmış olduğum bölümü bir kere yüksek sesle okurum. Kulağınızı tırmalayan sözcükleri, budalaca deyimleri bu yoldan düzeltebilirsiniz. ma koşullarını, çalışma sırasındaki alışkanlıklarını, sanata bakış açüarını merak ederler. tşte "Yazarlarla Atölye Konuşmaları", bu merakı gidermek için yapılmış röportajları içeriyor. Horst Bienek, on beş ünlü Alman yazan evlerinde ziyaret ederek, kendi çalışma odalarında konuşturuyor. Heinrich Böll, Köln kentinin yakınlarındaki evinde ailesi ile birlikte oldukça münzevi bir hayat yaşamaktaydı. Böll'ün çalışma odasına giren Bienek, ünlü yazarın çalışma odasının son derece sade döşenmiş olduğunu görür, Böll'ün önündeki büyük, eski çalışma masasının üzerinde mektuplar, kâğıtlar, müsveddeler... Böll'ün yüzü bir işçinin ya da bir heykeltıraşın yüzünü andırmaktadır. Gözlerinde sık sık zekâ kıvücımları parıldar. Arkasındaki duvarda raflar, bu raflarda Böll'e gönderilmiş en son çıkan kitaplar.. Görünürdeki kitaplar arasında Böll'ün hiçbir kitabının bulunmaması Bienek'in dikkatini çeker ve Böll'e ilk sorusu buradan kaynaklanır: Bay Böll, gördüğüm kitaplar arasında sizin hiçbir kitabınıza rastlamadım. Yoksa siz, yayımlanmış kitaplanna sırt çeviren bir yazar mısınız? Sırt çeviren değil, ama raftan kendi kitabımı alıp karıştıran, ötesini berisini yeniden okuyan bir yazar değil im. Yeni basısı yapılacak bir kitabım varsa, ondaki düzeltileri de eşim yapar Bu nedenle kendi kitaplarım kapalı bir dolap içindedir. Böll'ün çalışma masası üzerinde bol sigara, birkaç tane küllük, bir büyük şişe kolonya, bir de çaydanlık vardır. Bienek, kimi sanatçüarın çalışırken uyarı kullandığını, BöÜ ün böyle bir alışkanlığı olup olmadığını, örneğin yürüyüş yapıp yapmadığinı sorunca, Böll, zamanı elverdikçe yürüyüş yapmanın vazgeçilmez bir tutkusu olduğunu, çalışırken çok sigara, çay, kahve içtığinı, sık sık kolonya kullandığını, masanın üzerindeki çaydanlığın iki saatte bir tazelenmesi gerektiğini soyler. Tam bu sırada eşi içeri girip çaydanlıktaki çayı tazelemıştir. Değişik türlerde eser vermiş olan, romanlar, öyküler, radyo oyunları yazmış olan sanatçımn bu turler içinde ozellikle sevdiği, öngördüğü bir tür var mıdır? Hangi formu kendisi için uygun bulmaktadır? Böll: Seçtiğim form kaynaktan kaynaklanır, tormu bana dikte eder. Ama en sevdiğim türün öykü olduğunu söyleyebilirim. Yoğunluğuyla, sağlamlığıyla, en ufak bir ihmalı bile kabul edemeyişiyle benim için çok çağdaş ve çekici bir türdür öykü. Sonra, öykü bir şablona göre yazılmaz, oysa roman bir şablona, kalıba göre yazılır öykünün, herhalde kısa bir tur olmasından kaynaklanan yanlış bir kanı, öyünün roman için bir basamak olduğu fikridir. Oysa öykü ile roman birbirinden apayn türlerdir. Bir kelebek ile bir su aygırı arasında ne kadar benzerlik varsa, bir öykü ile roman arasında da o kadar benzerlik vardır. D C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 105 S A Y F A S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle