05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Insanın seramikteki yüzü Nasip İyem'in seramik sanatına getirmek istediği yeniliği "insan konusunu bol bol işlemek" olarak formüle edebiliriz. Elbette burada tüm Anadolu'nun geçmişi sözkonusu ediliyor. SHMMSEZBI Pişirilmiş toprak yaşamın anlamı toprağa yöneldiğinde tutkuyla çalışmaya başladığını söylüyor. Yurtdışına bu ilk çıkışı Nasip lyem'in. Ama yapıtları birçok yurtdışı sergide yeralmış. İşte bunlardan birkaçı: 1960 Münih ve Köln, 1961 Paris, 1962 Prag Uluslararası Seramik Sergisi (Gümüs, madalya ile ödüllendirilmiş), 1963 Ninth Internatiunal £xhibition of Ceramic Ans's... Aynca çalışmalarından bir köylü kadın başı Türkiye Cumhuriyeti Bonn Elçilik binasına alınmış 1%8'de. 1956'dan bu yana ise Türkiye'de kişisel sergilerini sürdürüyor. Bu yılki son sergisi köylü kadınları nı ve kadın yaşamında süslemeleri konu almıştı. Yazmalar, yemeniler, oyalar çiçek açıyordu sanki pişirilmiş toprak ta. Ana olmayı bekleyen kadın gövdeleri ikişer üçer vazolaşmıştı. Ama bcnim ilgimi daha çok Nasip lyem'in yaptığı başlar çekmişti. Bir kısmı çocuk başla rıydı bunların. Uyuyan ya da uykulu bir hakışla bakan bebekler. Sonra genç kadınlar geliyordu. Uzun saçlıydılar. Başlarıçeşitli yöresel süslerle bezeliydi. Ama yüz durumlarında yadırgatıcı bir yön vardı. Acdıydı hepsi, korkuyorlardı. Bu acı, bir bekleyişle de sunuluyor du, bir umursamazlıkla da. Bir bakış biçimiyle kadının başeğişi simgeleniyordu. Bir kadının yüzünde sabır oluyordu bu acının, korkunun yanı sıra beliren. Birgencecik baş, belki güzelliğine güvenip umudu katmıştı gülümse yişjne... Ama hiç direniş yoktu, öfke yoktu. Başkaldırı, hınç... Yoktu. Evet eçtığımız günlerde ttalya'nın Bassano del Grappa kentinde düzenlenen 1. Uluslararası Seramik Sempozyumu, geleneksel ve çağdaş Türk seramiğini dünyaya tanıtması yönünden büyük bir önem taşıyor. Sempozyum (seminer) 26 Ağustos 26 Eylül tarihleri arasında çalışmalarını tamamladı. Ulkemizden çağrılı sanatçı; Nasip îyem. Bassano del Grappa Belediyesi'nin organize ettiği bu seminere Türkiye'den çağrılan Nasip İyem dışında İngiltere, Fransa, Ka nada, Belçika, Romanya, Macaristan, G ABD, Hollanda, İsrail, Polonya, Hindistan, İsveç, Avusturya ve Çekoslovakya'danda sanatçılar katıldı. "Kanımca, bııgün yanlış olarak sanıldığı gibi pişirilmiş toprak, yaşamayı süslemeyi amaçlayan bir zenaat türü değildir. Yaşama bir anlam verebil mek, inançlarını ve nice bir diinya görmek özlemini duyuran ,bu yolda deyiş gücü olan en eski sanatlardan biridir." Bu tanım 1960'dan beri seramik, kendi deyişiyle pişirilmiş toprak çalışmaları yapan Nasip İyem'in. Daha önceleri re sim çalışmaları yapıyordu. Öğrenim gördüğü Güzel Sanatlar Akademı si'nde Leopold Levy'nin atölyesinde de 5 yıl resim çalışmıştı. Sonra heykel ve gravur. 1944 yılında ressam Nuri İyem'le evlenince resim çalışmaları "bütün özel ypşantısını kaplamıştı." Yine de resim çalışmalarından "ilgı uyandırmış, çevrede tutulmuştu. Fa kat benim için bu uğraşı alanı daima eksik ve doyumsuz kalırdı" diye söz ediyor Nasip İyem. Ancak pişirilmiş Seramığe boya katmak ıstemeven Ivem topragm kendı rengını tercıh edıyor Yukarda kadın baslarından bırl .solda İse bir Anadolu kadını bunlar Nasip îyem'in işlediği kadınlardı, yani bizim kadınlarımızdı. IIiç ya kınmadan "tarlalarln başak, başak borca sararışını", "geceler boyu emzirip oyun bahçelerine salamadıkları, derüı uykulardan alamadıklan bebelerini", "istanbul'u mesken tutmuş ağalarını" bir ağıtla dile getiren kadınlarımız. "Ne kız, ne gelin olmuş; ancak ateşe yanmış"lardı. Bunların arasında büyük bir yaşlı kadın başı vardı. Bütün ötekilerden başkaydı. Yüzçizgilerine.dudaklarınınkısılışında, bakışlarında, acmın yanı sıra öfkevardı, direnç vardı. Acaba bu doğanın yaşlanan insan yüzüne verdiği birözellik miydi? Yoksa sanatçı ideali ze mi etmişti? Nasip İyem: "Anadolu köylerinde !>ade köylerinde değil kentlerinde de öyledir ya ortak yaşam yükünü kadının sırtında görmekteyiz. Tarlada çalışır, evde çalışır, doğurur, çocuk bakar... Kısacası ortak yaşamın en büyük emekçisidir. Anadolu kadınını konu edinişimin nedeni bu... Direnç yokluğuna gelince, gerçeği yansıtmaya çalışıyorum. Direnç olsaydı, yaşama başka bir yön verilebilirdi. Kadın, "törelerimiz böyle" diye aldatılmıştır. Oysa törelerin iyi düzen ve mutluluk uğruna konmaları gerekir. Yaşlı Anadolu kadını bunıı iş işten geçtikten sonra kavrar" diyor bu konuda. Türk seramikçiliğinin Batı seramikçiliği karşısındaki durumunu ise: "Birçok alanlarda olduğu gibi eski Türk çini işleri de gerçekten Türk İslâm duygu ve düşüncele rinin ifadesi olan parlak bir çağyaşamıştır. Selçıık ve C)smanlı yapıtlan buna örnek. Cumhuriyet dönemindeise zaman zaman neyazıkki Batı kopyası durumuna düşesiye bir aktar macılıkveBatı işlerine körü körüne benzetme çabasına girişilmiştir" diye belirliyor. Seramik yapımına getirmek istediği yenilik,"bugünkücesaretsizve ancak sınırlanmış alanlarda kalmak zorunluğu var sananlar arasında hem güç hem aykırı bir davranış" sayılsa da "insan konusunu bol bol işlemek." Çünkü: "Tüm Anadolu'nun geçmişi, Hitit'ten İyonya'ya ve daha önceki zamanlara değin insan ve sorunlarını, yaşam kavgasını, inançlarını konu edinmişniceişlerledoludur." • S A YF A 9 C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 144
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle