Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İdollerin cağdas ozanı Ünlü bir ressam olmanın yanısıra, usta bir seramikçi. Nasip Iyem Nasip İyem'i tanımayan yoktur sanırız. İşte bu ünlü ressam ve seramik sanatçımız adına bir kitap yayımlandı geçtiğimiz günlerde. Kitapta yer alan ve sanatçıyı en iyi şekilde anlatan iki yazıyı sayfalarımıza alıyoruz. DEMİRTAŞCEVHUN I * dol sözcüğünün kökeni hangi dildendir bilmiyorum. Ama Yunanca olmalı. Sözlükler, ansiklopediler, İdol'ü, arkeolojik bir srizcük olarak imleyip şöyle tanımlıyorlar: "İdol, tarih öncesi ve tarih çağlarında tanrılara adak olarak sunulan, çoğunlukla taş veya pişmiş topraktan küçük heykelciklere verilen addır. İri göğüslü ve kalçalı kadın şeklinde olan idoller, ana tanrıça vc bereket kavramını sembolize ederler. Kurs ve keman şeklinde olanları da vardır." Kısacası, geçmişleri İ.ö. 6 bin yılına dek inen bu idollerin; genellikle pişmiş topraktan yapılmış olnıalanna karşın, tarih dönemlerine göre mernıer, zümrüt, yeşim vb. değerli taşlardan oyulınuşlardı; altın, gümüş, bronz vb. madenlerden yapılmış olanları da hulunmaktadır. Gene, (özellikle de İspanya'dan, Ortadoğu'ya uzanan kuşakıaki, hele hele Anadolu'daki arkeolojik kazılarda bulunan) idollerin, çoğunluk kadın şeklinde olmasına karşın, boyu 1 2 santimden 1520 santime kadar değişen vc hiçbir varlığın biçimini andırmayan soyut formu olanları da vardır. Bu, nedenle, genellikle pişmiş topraktan yapılmış bu idolleri, kimi tarih dönemlerinde cilalı taştan ve madenden yapılmış ürneklerine de bakarak birer yontu saymak doğrusu pek de bi8 MujdeBülentTanla Kollekslvonıından w Hiç kuşku yok ki Nasip tyem, ünlü bir ressam olduğu gibi ülkemizin birkaç usta seramikçisinden de biridir. Yetkin bir seramikçidir ve nice usta işi başyapıt seramikler yapmıştır. Vazolar, tabaklar, çanaklar, nice duvar panoları, rölyefler... Ama benim burada belirtmek istediğim, Nasip tyem'in idolleri... Bence, ne yontu (heykel) ne de seramiktir onlar, bildiğimiz anlamda, sadece idol. Bu topraklarda binlerce yıllık geleneği olan (bclki de bu toprakJarda doğmuş), "yüksek ısıda, pişirilmiş toprak" sanatlarının bir başka türü denilebilir. Anadolu insanının ayn bir anlatım biçimi. Ayn bir sanat. Yüzyıllar boyu tiirlü nedenlerle unutturulmaya çalışılmib, belki... Ama unutturulabilmiş mi? Nasip İyem de bir konuşmasında, "Çömlekçilik benim dede mesleğimdir. Çocukken bebeklerimi bileçamurdan, topraktan yapardım" demiş. Tıpkı iyicil veya kötücük güçlere kurban olarak binlerce yıldır hep aynı biçimde "taklit"ler sunagelmiş Anadolulu büyücüler gibi. Çocuklarla sürnıüş gelmiş. Büyücülerle sürmüş gelmij belki. Bence (belki de yeryüzünde bugün bir benzeri daha bulunmayan) bir çağdaşidolcü Nasip Iyem. İdol'ü, yeniden yaşama geçiren, çağdaşlaştıran sanatçı. Idol'e, akademik eğitimden de geçmiş geleneğin, kalıtımın, kılginın bir yeni bireşimi diyebileceğimiz yeni kişiliğiy Danımarka Buyuk Elçısı H t M ı N lulseTıllıse Kolleksıyonundan limsel bir yaklasım olmasa gcrektir. Ama öte yandan da salt büyiik çoğunluğunun pişmiş topraktan yapılmış olmasına bakarak onlara seramik dememiz, seramik sanatının ürünleri saymamız da acaba olanaklı mıdır? Yani, idoller birer yontu mudur, yoksa birer seramik midir? Kuşkusuz, seramik dediğimiz şeyin ilk temel özelliği, yüksek ısıda pişmiş toprak nesne oluşudur. Ancak tek başına bu özellik, seramik sanatını bugünkü anlamıyla tanımlamada yeterli olabilir mi? Elbette hayır. Çünkü o zaman, seramik sanatının, gene temelde birer "yüksek ısıda toprak pişirme" zanaatları olan çömlekçilikten (testicilikten), çinicilikten (fayansçılıktan), porselencilikten ayn düşünülebilmesi ola naksızhalegelir. Gerçekten... Şimdi düşünüyorum da... Nasipİyem'in 196O'lıyıllannsonlarından bu yana ısrarla yapmayı, yinelemeyi sürdürdüğü pişmiş topraktam o köylü hamile kadın, çocuklu kadın, çocuk emziren kadın, çalışan kadın heykelcikleri, kadın yüzü, çocuk yüzü maskları, rölyefleri, kabartmaları, panoları gerçekten bugünkü anlamıyla birer seramik sanatı ürünleri midirler? O pişmiş toprak heykelciklere, büsdere, rölyeflere, panolara, seramik demek nedenli doğru oluracaba? Veya doğru olurmu? le, çağdaş sanatlarm cok boyutluluğunu kazandırmış, enerjisini katmış. Toprağın içindeki gizli enerjiyi, sanat sal enerji şekline dönüştürmeyi bilmiş. Tıpkı, tarih öncesi çağlarda bu topraklarda yaşamış insanların üfkelerini, hmçlarını, coşkulannı toprağı idoDeştirerek ölümsüzleştirdikleri gibi, Anadolu insanının hâlâ süregelen kişilik kavgasını bütün trajiğiyle bu kez çağdaş idollerle bugünlere ve yarınlara Uetmiş. Nasip İyem'in çağdaş idolleri, yalnızca ülkemiz sanatı açısından değil, dünya sanatı açısından da önemli ve yeni birolaydırbence... • »«C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 144 S AY F A