Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ce dilsel yanını anlamadığıni; konusuyla, konusuna yaklaştmıyla, bu yaklaşımı dile getirişiyle felsefenin bütününü bu terime dahil ettiğini belirtmekle, dilsel olanın ötesinde durmayı tercih ettiğini gösteriyor. Böylece, dilin, felsefe olarak nasıl ferçekleştiği şeklindeki söylemsel soru, bu denemenin sınırları dışında kalıyor genelde. Ancak kitabın son sayfalarında felsefi söylem, stil olarak deneme ile, söylemsel mantık olarak da temellendirme ile ilişkiye sokulmak suretiyle bir önbelirlemeye konu oluyor. Buna karşılık, Çotuksöken'in çalışmasında, felsefe, kendisini ne ise o yapan özniteliklerinin eksiksiz bir dökümü ile bütünsel bir kavranışa ulaşıyor. Metin, öngördüğü felsefe tasarımını büyük bir açıklıkla ortaya koymayı başarıyor. Bu özelliğiyle, felsefenin içinde olmayan okura da ses iletme imkânına sahip oluyor. Yazarı böyle bir çalışmaya yönelten etmenin, "henüz felsefe olan ileolmayanın hirbirinekanştırıldığı bir düşünce ortamında", felsefenin ayrım çizgisini çekme gereğiblduğu anlaşılıyor. Bu, açıkça söylenmese de, günümüz felsefe ortamında yaygın olan, felsefeyi bilimsel söyleme indirgeme ya da onu dini söylem içinde eritme eğilimleri karşısında felsefe adına duyulan birkaygıya işaretediyor. Şimdi, o halde, nedir felsefeyi felsefe kılan? Ya da "hangi dilsel anlatımlar felsefe diye nitelenebilir? Felsefe neyi konu edinir, konusuna nasıl yaklaşır ve bu yaklaşımını nasıl dile getirir?" Yazarın bu sorular öbeğinde felsefeyi irdeleme girişimi, felsefenin, en geniş kapsamıyla alınan "varolan"a ilişkin düşünüm tarzınm özgülüğünün ortaya konması şeklinde bir programa açılmaktadır. Burada, varolan, felsefenin klasik konu alanını, yani gerçeklik, düşünce ve dil düzeylerini içeren bir bü•tünlüğü ifade etmektedir: "Varolan kendini nasıl sunar? Varolan üç alanda üç varolma alanında kendini sunar. Dış dünyada, düşünmede, dilde. Diişünme ve dilde varolan, doğrudan insan dünyasına ilişkindir. Bu iki tür varolan, insandan dolayı, ancak söz konusudur." Bu noktada felsefeye ilişkin ilk belirleme ortaya çıkıyor: Felsefe, varolan, düşünme ve dil arasındaki ilişkilerin belirlenişi ile uğraşır; konusu bu ilişkiler örgüsüdür. Şimdi, yazar tarahndan kendisi de bir varolan olarak konumlanan felsefe, dış diinyada, düşünmede ve dilde varolanı nasü ele almaktadır? Felsefe varolanı "işte o yapan" bakımından ele =YAYIN DAGITIM= DR. FİTZHUCH DODSON OZGÜR Nanm Hlkm.1, «H»>, Orhon V.ll, BABA GİBİ YAR OLMAZ BU KİTABI OKUYAN HER ERKEK DAHA İYİ BİR BABA OLABİLİR. iklblnll Yıllara Çocuğunuzu hazırlamak? iyl ve mutlu bir baba olmak? Başarılı mutlu bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız Bu kltabı mutlaka okuyun. BaudUlra, C«v«t Çapon, Rimbaud, Eniı Batut, M c r i ı , Ota, C«mal Süwyya, Lorco, Edlp Conıavır, Br*cht, da, !«• Aykan, Olnıbara., Ahm« Olrtay, Ungar.nl, EĞİTİM DİZİSİNDEN ÇIKAN ÖTEKİ KİTAPLAR Dr. FİTZHUGH DODSON ÇOCUK YAŞKEN EĞİLİR 2. BASKI Prof.Dr. ATALAY YÖRÜKOĞLU ÇOCUK RUH SAĞÜĞI 16. BASKI GENÇLİK ÇAĞI 7. BASKI Değişen Toplumda 3. BASKI AİLE VE ÇOCUK 18.000 TL. 30.000 TL. 30.000 TL. 20.000 TL. Oüv«n Tufon, Ara••>, Can Y S » I , Poı, KMIMI öj.r, Ankara Cıd. 31/2 Fıbrtttln Kertm OOkay l|ham (VUayıt karfisı) 'Cafttlotlıı İST. Ttl: 528 25 13519 14 49 almaktadır. Bir şeyi "işte o yapan" ise, o şeyin kavramıdır denilebilir. Şeylerin düşünme ile incelenmesi olarak felsefe, kendine özgü bir düşünme tarzı içinde varlık kazanır. Bu da, düşünmenin kavramlar aracılığıyla bilgi haline geldiği bir tarzdır. Bu bakımdan kavram, felsefi düşünme için özseldir. Bu belirlemeye uygun olarak, yazar da, felsefenin neliğine yönelik araştırmasında kavram'ı temele koymaktadır. 'Kavram' kavramı üzerine yaptığı açıklamalarda, kavramı, varolanın bilinmesini, anlamlandırılması nı sağlayan çerçeve olarak tanımladığını görüyoruz. Kavram, dış dünyada, düşünmede ya da dilde varolana ilişkin olarak oluşturulan düşünsel bir çerçevedir. Varolanın sınırlarını belirleyen bir çerçevedir. Kavram oluşma bakımından düşünmede'dir, ancak iletilebilmesi dille mümkün olur. Bir düşünceyi anlayamamanın, anlamama ya da anlaşamamanın temeli, ortak kavramların bulunmayışıdır. Bu bağlamda felsefeye ilişkin bir başka belirleme ortaya çıkmaktadır: Felsefe, kavram çerçeveleri oluşturan veya oluşturulmuş çerçeveleri aydınlarmaya çalışan bir düşünsel etkinliktir. "Kavram"dan varolan kavramı'na geçen araştırma, sırasıyla, dış dünyada, düşünmede ve dilde varolanı tek tek ele alıp irdelemekte ve her alanı ayırt edici özellikleri ile betimlemektedir. "Felsefi söylem" başlıklı ikinci bölümde ise, felsefe, varolana bir anlam verme çabası; varolanın mantığının kav ranması; varolanın işleyişinin nasıl bir yapıda olduğunun açığa çıkarılması girişimi olarak konumlanmakta ve felsefenin, varolanın yapısının zihin tarafından nasıl ele alındığı ile ilgili olduğu belirtilmektedir. Çotuksöken'in, genelde, kategorik önermelerden kurulmuş "Felsefi Söylem Nedir?" denemesi, bu yapı karakterine bağlı olarak, sorunlu ve belirsiz anlatımlara yer vermeyen bir metin Felsefeye ilişkin apaçık ve bütünlüklü bir anlam iletmeyi hedetlediği besbelli. Adeta bir felsefi aydınlanma ve aydınlatma örneği. Ancak ben, bu aydınlıgı bir nebze karartmak pahasına da olsa, Çotuksöken'in ele aldığı sorunların, yazarın onlan bize sunduğu / betimlediği kadar apaçık olmayabileceklerini hatırlatmakta yarar görüyorum. örneğin yazarın, dile öngelen bir düşünsclkavramsalyapınınvarolduğuşeklindeki örtük kabulüne karşılık; Saussure'ün, dilin dışında düşüncenin bir bu lutsuyu andırdığı ve dilden önce oluşup yerleşmiş hiçbir kavram bulunmadığı şeklindeki uyarısına gönderimde bulunabilirim. Yine yazarın, düşüncenin dile bürünmüş düşünme, düşünmenin dilseUeşmiş biçimi olduğu görü şüne karşılık; düşünmenin dilin dışında (sembolik ortamdan bağımsız) düşünebilir olması mümkün müdür, sorusunu yöneltebilirim. Dil felsefesi bağlamında örneklediğim bu tartışılabilirlik marjı, felsefenin bütünü için degeçerlidir. Unutmamalı ki, gül bahçesinin, özellikle felsefede, dikensiz olması mümkün değildir. CUMHURlYETKİTAPS/»V/t01 S A Y F A 13