05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nadolny'nin kitabı varoluşun sorunlanna uzanıyor Güreşçi Selim'e ne oldu? Sten Nadolny'nin Selim ya da Konuşma Yeteneği romanı Almanya'da yayımlandığında oldukça büyük ilgi gördü. Gerçi Alman yazarlar arasında Türkleri romanında ele alan ilk yazar değildi Sten Nadolny. Daha önce Böll, Fotoğrafta Kadın da Var'da, Siegfried Lenz, Gogol Gibi başlıklı öyküsünde, Max von der Grün, Kaygan Toprak romanında, Grass'ın kimi öykülerinde Türkler, Alman yazınına çoktan girmişlerdi. Sten Nadolny'nin romanındaysa Selim ve Almanya'daki Türkiyeliler genişçe ve romanın ayrılmaz unsurları olarak girerler, hem de hiç çıkmamasına. Romanın tüm yapısını, çatısmı, tekniğini, estetiğini, anlatımını ve mantığını oluşturarak girer Türkler romana. Romanın Alman kahramanı Alexander, Selim ve arkadaşlarını ilk kez trenle Almanya'ya gelirken göriir: " Aralarından hiçbiri yirmi iki yaşından daha büyük değildi." Yazar Türklerle dolu kompartımam şöyle betimliyor: "Kompartımanın girişinin hemen yanında grekoromen stilindc hafif siklet şampiyonu Batı Karadenizli Selim oturuyordu. Karşısında, yüz metreyi on virgül iki saniyede koşmuş Ankarah Mesut. Gene güreşçi olan berber ömer de onlarla birlikteydi. Cam kenarını Kürt çoban Niyazi ve Almanya'da aç kalmamak için yanına bir çuval patates almış olan Konya çevresinden köylü Mevlut tutmuşlardı." Yağmurlu bir günde "Kiel Tersanesi için otuzaltı kişi" tstanbul'dan, Sirkeci'den, çıkarlar yola. "Hepsi Almanya ve Almanlara ilişkin güvenlerini yansıtan iç açıcı şeyler söylüyorlardı." Mevlut, "Gizliden gizliye birkaç ay içinde kesesini doldurup memleketine döneceğine ve öküzleri geri alabileceğine inanıyordu." "Ancak hepsi her şeyin farkındaydılar: Bu andan itibaren artık ne güreşçi, ne koşucu, ne berber, ne de köylüydüler; çok uzaklardan gelmiş yardıma muhtaç işçiydiler sadece." Almanya'ya çâlışmaya gelen bu işçileri adım adım izler Sten Nadolny. Alexander'le birlikte gelişen dostluk ve arkadaşlık örgüsü içinde Almanya'daki Türklerin 30 yıllık geçmişlerinin bir panoramasını verir romanı Selim ya da Konuşma Yeteneği'nde. Selim, doğuştan güzel ve etkileyici konuşan, sık sik palavralar da sıkan biridir. Alexander ise yaşamı boyunca güzel konuşmak için didinip duran biridir. Selim'le Alexander'in arkadaşhğı Selim'in talihsiz sonuna dek sürer. Selim'in talihsiz sonunu bu kadar erken yazmamalıydım Selim ya da Konuşma Yeteneği Sten Nadolny / Çeviren: Veysel Atayman Simavi Yayınları /495 s. GÜLTEKtaEMRE Sten Nadolny'nin Selim oder die Gabe der Rede başlıklı loınanı, Veysel Atayman'ın usta çevirisiyle Selyn ya da Konuşma Yeteneği olarak bir süre önceyayımlandı. Romanı okuyup bitirdiğimde Gülten Akın'uı öğretmen Türküleri şiirindeki şu dizeler takıldı dilime nedense: "önceden incecik küçücük karısı / Sonra çoluğu çocuğu kendisi / Almanya'ya ağır işçi giden / Kamber Kutluyu tanır mısınız?" S O N D A K I K A însanlann Dünyası I Antoine de Saint Exupery I Çeviren: Tahsitt Yücel I Can Yaytnlart 1168 s. Soğulc Ateşl Dean R. Koontz I Çeviren: Belkts Çorakçt I Altın Kitaplar 1416 s. 44.000 TL. aslmda. Selim'in gemiciliğini, çeşitli işlerde çalıştığını, lokantacılığını, evlenmelerini, sevdalanmalannı, adam öldürmesini, hapisliğini, Türkiye'ye yollanışını, Alexander'le bozuşmasını, Türkiye'deki işini yazmalıydım önce. Alexander'in onu Türkiye'de adım adım arayışını, tam bulduğu anda da yitirişini de uzun uzun yazmalıydım, ama amacım romanı özetlemek değil. Sten Nadolny, Selim ya da Konuşma Yeteneği'nde ilginç bir teknikle çıkıyor karşımıza: Bir yandan Alexander'i, Selim'i ve öteki Türkleri adım adım izlerken, bir yandan da Selim'e ilişkin bir roman yazmaya uğraşan bir yazarı (Alexander mi bu? Yazarın kendisi mi?) ve romanın notlarını, günceler halinde ele alır. Roman, iç içe geçmiş kahramanlar, olaylar, sevdalar, yaşam mücadeleleri, umutsuzluklar, umutlar, öğrenci cylcmlcri yumağı içinde gelişir. Romanda dinamik bir anlatırrîla ele alınır kahramanlar. Türk kızı Ayşe'nin sevdası ve kendini kanıtlama yolunda verdiği savaşım ve kimliğini iyice sergileyemeden intiharı; 68 öğrenci eylemlerinin Berlin'deki heyecanlı günleri; Selim'in ve Alexander'in sık sık dertleşmesi; Selim'le Alexander'in hapiste yazışması... daha pek çok şey romanın sağlam kurgusunu kanıtlıyor. Türklerle Almanlar arasında kurulan ve kurulamayan dostluğa, yazar Sten Nadoln gözüyle Türkiye'ye bakışına büyükbabası ilk Alman büyükelçisidir yeni Türkiye'nin, da tanık oluruz romanda. Roman, bir bilgi ve anlatım yığını değil, usta bir anlatım örneğidir. Nadolny'nin romanı Selim ya da Konuşma Yeteneği Almanya'da yayımlan Sten Nadolny dığında büyük ilgi görmüştü. Yavaşlığın Keşfi romanındaki başarısının sürdüğünü yazdılar eleştirmenler Türkleri anlatan romanındandolayı da. Almanya'daki Türkleri yazarlarımız da sıkça ele aldılar başarılı ve başarısız sayısız üründe. Bir de bir Alman yazarın kaleminden okumaya ne dersiniz Alamanalannöyküsünü? D AnJatamadım GittiI YurdakulVıncancı Ytlmaz Yaytnlart 1330 s. Uzayh Kız Tira I Nevra Bucak I Cem Yayınevi 172 s. Farzedin ld Hindiyiz/ Ttnaz Titiz / V Yaytnlart/ 198 s. Onunla Güzeldim I Erendiz Atasü I Afa Yaytnlart /106s. Sinema Kitabı I Nezih Erdoğan I Ağaç Yaytnctltk I 94 s. Gavur Mahaüesi7 Mtgtrdiç Margosyan Bebekus'un Kitaplart 1104s.l 15.000 71. Altın ve Gölge/Jorge Luis Borges / Sel Yaytnctltk I 94 s. Mufassal bir posta tarihi için milimetre taşları Güvercin yazısı ı. Geçen yüzyılda, savaş kuriyeleri ile ilgili posta görevlilerinin okuma yazma bilmeleri yeterli değildi: Güvercin yazısını (pigeongramme) bilmeleri zorunluydu. 2. Doğudan gelebilecek salgın hastahklar için Batılılar, yalnızca limanlarda ve sınır kapılannda karantina önlemleri almakla yetinmiyorlardı: Gelen bütün mektuplar, tırtıklı bir araç ile "arındinhyordu" 29 Kasım 1845'de tzmir'den Marsilya'ya gönderilmiş ve frioul ile mikroplardan arındırıldığını gösterir biçtmde damgalanmış bir mektup Paris'teki müzede sergileniyor, oradan öğrendim. 3. 1939 40 yılları arasında, geniş ölçüde direnişçilerin denetimindeki işgal Fransası'nın posta idaresinde yalnızca "Cephede Düşman Tarafından Öldürülmüştür", "Kayıp", "Boşaltılmış Ev" damgaları kullanılmıyordu: Mektupların bazılarına, "işbirlikçilik yaptığından şüphelenilen şahsa hitaben "Susar mısın Sen!" damgası da vurulabiliyordu. Bu satırlar Enis Batur'un "Gönderen Enis Batur" kitabında yer alan üst başlıkta belirttiğimiz bölümden. "80 Mektupta Devrialem"e çıkmak istiyorsanız "Gönderen Enis Batur"dan hemen edinin ve okumaya başlayın. En az bu satırlar kadar ilginç 80 konu var kitapta. Not: 80 gunde de okuyabılirsiniz. S A Y F A 11 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 101
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle