Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
500 yıl öncesinden yankılanan bir ses: Kara göründü! Küçük filosuyla Okyanus'a açılan Kolomb 33 gün ve gece süren zorlu bir yolculuktan sonra 12 Ekim 1492 sabahında "Kara göründü!" müjdesiyle uyandı. "Yeni Dünya"nın sakinleri onu ürkek gözlerle karşıladılar. Altın madeni bulmak için yerlilere iyi davranan Kolomb ve adamları 1493 yılında ikinci bir sefere çıktıklarında yanlarında 17 gemilik donanma ve 1200 tepeden tırnağa silahlı asker vardı. Kolomb Yeni Dünya'ya gerçek yüzünü şimdi gösterecekti. Cristobal Colon namı diğer Colıımbus ya da Kolomb, keşifler tarihinin en büyük piyango talihlisi sayılsa yeridir. Küçük filosuyla okyanusa açılan Kolomb, <*<»k>ml>o *92 kısa yoldan Hindistan'a gitmeyi KI. »H.IOSM I umarken koskoca bir kıta bult Risrotoıto ı oı o v ı ı muştur. Otuz üç gün ve gece zorlu bir yolculuktan sonra 12 Ekim 1492 sabahında günün ilk ışıklarıyla Pinta yelkenlisinin direğindeki gözcünün o günlerdir beklenen kara göründü müjdesiyle uyanan Eski Dünyalılar gün doğarken "Yeni Dünya"ya ayak bastılar. üaba gemideyken kara parçasının adını koymusjardı: "San Salvador" (Kutsal Topraklar). Kumsaldaki ayak izleri silinmeden Yeni Dünya kutsandı ve üzerinde yaşayanlarla birlikte Kastilya hükümdarı adına topraklara el konuldu. Renkli giysiler içindeki eski dünyalılar kumsaldan ormana doğnı birkaç adım ilerlediklerinde bakır tenli çıplak bedenleri üzerinde boyalı desenleri olan yeni dünyalılarla karşılaştılar. Kolomb ilk karşılaşmayı aynı gün seyir defierinde anlatıyor: "Kadınlar dahil hepsi anadan doğma çıplaktı. Gençtilcr. Hiçbiri otuzun üstünde değildi. Sağlıklı ve biçimli bedenleri vardı, yüzleri çok güzeldi. Saçları düz, parlak ve at kuyruğu gibi gürdü. Gözlcri koyu renkli vc iriydi. Bacakları düz ve uzun, karınları yağsız vc düzgündü..." Yeni dünyalılar gemilerden garip giysiler içinde ellerinde bayraklarla inen eski dünyalıların olayı kutlayışlarını hareketsiz ve fazla tepki vermeden izlediler. Kutlamalar bittiğinde kendüerine 'Taino' adı nı veren bakır tenli yerlilerle gemiden çıkan garip giysili adamlar arasında ilk "göz göze" temas sağlandı. Yeni dünyalıların korunmasız çıplaklığı Kolomb'a onların harışçıl bir halk olduğu izlenimini vermişti. Cennetin bahçelerinde yaşıyormıışçasına utanmadan arınmış ve doğal birçıplaklık içindeki yeni dünya kadinlan eski dünya erkeklerinin soluk yüzlerine çekinmeden bakıyorlardı. Eski dünyanın cennetten kovulmuş demir zırhlı, demir bakışlı, sivri sakaüı sert S A Y F A 8 I Iıristiyanları ile yeni dünyanın cennette yaşayan bakır tenli, bakır bakışlı yumuşak yerlileri karşı karşıyaydı. "Soğukkanh" Kolomb'un soluk yüzünde korkulu bir gülümseme belirdi. Bakır tenlilerle soluk yüzler el hareketleri, jestler ve gözleriyle o en temel insan dilini konuşmaya başladılar. İspanyolların yerlilere ilk gösterdikleri şey altın parçalartydı. Ne de olsa Kolomb ve 90 adamının aradıkları, cennetin bahçeleri değil altın madenleriydi. Yeni dünyalılara barışçıl davranmalarının tek nedeni de altın madenlerinin yerini öğrenmekti. Kolomb, yerlilerin hiçbir demir silah taşımadığını görünce rahatladı ve bu gözlemini seyir defterine geçirdi: "Onlara kılıçlarımızı gösterdik. Kcskin demir silahları ilk defa gördükleri belli. Kesmenin ne dcmck olduğunu hilmediklerindcn bazıları kılıçların kcskin tarafını tutıınca ellerini kestiler. Onlara verdiğimiz şapkalar, çıngıraklar ve cam boncuklar huşlarınagitti." (Cennette olmadığına göre acaba Kolomb dünyanın hangi kösesindeydi? Bulun Kolomb Yen. Dunya'ya ayak basıyor. (19 yuzyıldan kalma renkli bir lltograf) duğu yer gerçekte Elorida'nın giineydoğusundaki lo'nun sözünü ettiği baharat bahçeleri, ne altın, ne Bahama Adalan'ndan biriydi. Oysa Kolomb tarihsel ipek, ne de efsanevi mermer saraylar vardı buralarbir yanılgıyla "Indias"ın, yani Hindistan'ın çok yakıda. Ne ki Kolomb'un kafasındaki kurgusal coğrafya nındaolduğun^düşünüyordu. Buraları ona göre olgerçeğe yenik düşmemek için şekilden şekile giriyorsa olsa Cipango'nın, yani efsanevi Japon krallığının du. Düş kırıklığı karşısında Küba, Kolomb'un kafabatı kıyılarıydı. Nasıl ki edebiyatın kendini yanıltma sında Çin anakarasının bir uzantısı t>ldu ve Cipanüstadı Don Kişot ise Kribtol Kolomb da kcşülcr tarigo'yu daha doğuda aramak üzere dümen kırıldı. Kohinin D o n Kişot'u oldu. (Kolomb 1506da ölünceye lomb'un adamları her limanda yerlilere o hep yanıtkadar yanılgısmı sürdürdü.) Yel değinnenlerine salsız kalan soruyu, altın madenlerini soruyorlardı. Küdıran Don Kişot gibi Kolomb da Japonya'yı ve bahaba'yı geride bırakıp başka bir adaya çıktıklarında rat kokıılarının rüzgâra karıştığı Hindistan'ı bulma yerlier ilk defa gemicilerin Cipango sorıısuna heyesevdasıyla Karaib Adaları arasında dolaştı dıırdu. canla adanın içlerini göstererek "Cibao! Cibao!" diye Adalarda rastladığı yeni dünyalılar onlara durmadan karşılık verdiler. îşte, sonunda Cipango/Japonya bu güneyi gösteriyor ve büyük kentlerin bulundıığu bülunmuştu.! Yerli dilinde adanın orta bölümünün is yük bir adayı işaretlerle anlatıyorlardı. Gerçek hedemi olan "Cibao" ile "Cipango" arasındaki ses benzerfine bir türlü ulaşamamanın sıkıntısı ve kafasındaki liği Kolomb'un kurgusal coğrafyasına hak verdiren coğrafya ile gerçeği bağdaştıramamanın ^izofrenisi bir rastlantıydı. Eski dünyalılar Cibao'ya doğru ileriçinde bocalayan Kolomb'u seyir delterinden izleyelerken talihin bu garip lengüistik cilvesinc eklenen Iim: "Yerlilerin işaret dilinden anladığıma göre Marikincibir tesadül, Kolomb'u kafasındaki hezeyana co Polo'nun sözünü ettiği harikalar diyarı Cipaniyice inandırdı: Genç bir yerli elindeki ince altın yapgo'ya (Japon krallığına) çok yaklaşmış olmalıyız." rağını onlara gösterdi. Yeni ayak bastıkları adada alEkim sonunda Kolomb, Küba'nın kuzeydoğıı kıyılatın vardı (bugün üzerinde dünyanın en yoksul köşe rma varmıştı. Japonya diye çıktıkları adada topu tolerinden olan Hipsaniola adası). Eski dünyalılar için pu birkaç balıkçı kulübesi gördüler. Ne Marco Po yeni dünyada mutlu günler başlamıştı. üoğa insanlaC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 99