09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Büyük bcyinli kadın, büyük yürekli erkek": George Sand Baskaldırı yürekliliği FATMAGÜL BERKTAY HayatımErkek Çölünde Bir Kamelya George Sand / Çeviren: Salâh Birsel^ Broy Yayınları, İst^J991(2. basım)/364 s. 20.000 TL. / CKK Kod No: 186. 077 /""EORGESAND Yaşaııını^deııeyimileonun yazılı meme aktarılması arasındüki ilişki çok karmaşık vc 1RKIK sorunlu. OzyaşamöyküsüNDH ııiin saydam olduğu, bu öyküİİİK rıiııı prizmasından geçen yaKAMILYA şamın çarpıtılmadan yansıtıldığıyarsayımı.efsaneden ibaret. İnsanların dil aracılığıyla kendi kendilerini kültürel ve dilsel olarak yeniden kurgula dıkları özyaşamöyküleri, anlatı ile söylem, tarih ile retorik arasında gidip gelirler. Üstelik, yaşam ve insanın kendisi her an değişirkcn, anılar da bu sürekli değişen "ben'in bılincinden süzülüp damıtılırken, özyaşamöyküsünün yaşamı birebir yansıtması elbette beklenemez. Yaşanmiş dene yimi bir sanat yapıtına dönüştüren ve yazınsal anlamda ilginç kılan, o deneyimin yazın düzleminde yeniden kıırulınası sırasında meydana gelen çarpılmalar, kırılmalar, boşluklar ve eklemeler. Kendi kendisini yazıya döken, böylece sonsuzlukta bir iz bırakmaya çalışan kişinin neleri nasıl anlattığı kadar, neleri an latmadığı, yani metindeki "sessizlikler' de önemli. Sessizlikler ise, özellikle kadınların yaşamöykiilerindebelirginbiryertutuyor. 19. yüzyıIın ünlü kadın yazarı George Sand'ın otobıyograf isi (Hayatım Erkek Çölünde Bir Kamelya, çeviren Salâh Birsel, Broy Yayınları, Nisan 1991, ikinci basım) bana öncelikle bu açıdan ilginç geldi 1804'tedoğup 1876'da ölen George Sand (Aurore Dupin Dudevant), yazarlıgı ve erkek giysileri içinde dolaşması kadar, yaşadığı fırıınalı aşklarla da ünlü. Oysa, yaşadığı dönemde kendisine yapılan "Nohant'ın şen dulu" yakıştırmasını haklı çıkarauık hemen hiçbir şey yer almıyor Sand'ın anılarında. Yaşamöyküsünu yazmakla "skandal yaratmak" istemediğini söyleyerek yaşamının çok önemli biryanını, bilinçli olarak sessızliktebırakmayı yeğliyor. 19. yüzyılda ö/gürce yaşamak ve yazabilmek için hayli mücadele etmek zorunda kalan bir kadın açısından haklı bir lercih olabilir bu, ama hayatı cesur yaşamanın hazin bir bedeli olduğu daaçık. Fransız İhtilali'nin hemen sonrasında doğan Aurore Dupin, "halktan" bir anne ile soylıı bir babanın kızı. Anneyi bir turlü içine sindiremeyen soyuyla gururlu babaannedesomutlaşan bu sınıfsal ikilem, Cîeorge Sand'ın yaşamına damgasını vuran bir olgudur. Bir yandan annesinin temsil ettiğı "halkçı" değerlere sarılırken, diger yandan da babaannesinin kişiliğinde cisimleşen aristokrat dünya görü^ünün ve önyargılarının etkisinden kurtulamaz. 1848 Şubaı Devrimi'nde yazılarıyla önemli bir rol oynayan, kendi yaşamı da başlıbaşına ataerkil ve aristokrat düzenin kadınları hapbettiği sınırlamalara karşı bir baskaldırı olan Sandda, yaşamının sonraki dönemlerinde bu devrimci yan ölmeye yüz tutar ve ahlâkçılık ile birlikte tutuculuk, evliliğe övgü vb. başlar. Gelenek yenilikçiliğe ağır basmış, babaanne galip gelmijtir. Doğa sevgisiyle dolu bir ççKukluk geçiren, babaannesinin zorlamasıyla gittiği İngiliz Augustin manastırında altiist edici mistik deneyimler yaşayan Aurore Dupin, Nohant'taki malikaneye bir genç kız olarak döndüğünde iki yıl boyunca bir erkek çocuğunun ayrıealığı olan tüm özgürlükleri tatma fırsatı bulur. îçi'ıideki özgürlük tutkusu öylesine büyür ki, kendi konumundaki her genç kızın yapması gerektiği gibi uygunbir evlilik yapıp iki çocuk sahibi Bayan Aurore Dupin Dudevant olsa bile, bastırılamaz. Aurore, gözüpek ve kararlı bir biçimde George Sand'a dönüşmeye başlar. Birçok kadın yazarın özyaşamöykülerinde belirt tikleri gibi, yazmak, kadınlar için önemli bir özgürlük olanağını temsil eder. Aurore Dupin de lıem kotasını, hem de kendi malikânesini ve buradaki haklarını terkederek Paris'e yerleşir ve ya/ı denenıelerine başlar. Ama araba tutacak parası olmayan bir kadın için Paris sokaklarında dolaşmak kolay değildir; o da bu sorunu, sıradışı yaşamaktan hoşlanan annesinin tavsiyesine uyarak, erkek giysilerine bürünmekle çözer. Yazın dünyasına girebilmek için bir erkek takma adı kullanmak ise o dönemde kadınlar arasında zaien yaygın olan bir uygulamadır. 19. yüzyılda bir kadın için özgürlüğün bedeli, en azından dış görünüş açısından, kadınlıkıan vazgeçmektir. Ne var ki hem dostlar, hem de düşmanlar George takma adının gerisindeki kadını seçmekten geri kalmazlaı. Lleşliımen G.H. Lewes, 1852'de yazdığı "Hanım Romancılar" adlı vazısınhda, "George Sand'ın erkek maskesi (akınması boşıınadır" deı, "yazılarının her yerinde bir kadınııı özellikleri sırıtıyor." Lewes'in "hanım romancılar"ı pck sevmediğı açıktı, ama etraha dostlar da vardı. Duygusallığın kadına, .ık lın ise erkeğe mal edildigi top lumsal cinsiyet klişelerinin heııu/ pek az sarsıldığı bir dönemde, ozan F.li/abeth Barrett Browning George Sand'a "büyük beyinli kadın, büyük yürekli erkek" diye ses lenirken onun bu tür klişeleri yıkan yönünüyuceltiyordu: "Sengerçek birdahisin, hem degerçek bir kadın." Sand, bir araya gelmesi mümkün görülmeyen iki kavramı, dehayı vekadınlığıbir araya getirmeyi başarmıştı. Varsın erkek adı kullansın, erkek giysileri içinde dolaşsiıulı, kızkardeşleri bu giysilerin ardında atan "kadın yüreğini" görebiliyorlardı: "Dünyayı bir ozan ateşinde yakıyorsun, bu büyük yangının içinde senin kadın yüreğin atıyor." Cieorge Sand, özyaşamöyküsünün başlarında, kendisini "hanım" kalıbına sokmak isteyen babaannesinin kısıtlayıcı aristokratik terbiyesine karşı isyanını şöyle dile getirir: "Gözlerinizin yorulmaması için kendinizi çalışmaktan alıkoymak, Tanrının o güzelim güneşi sizi dayanılmazcasma kendisine çekerkcn güne^in altında oradan oraya koşamamak, ayak bilekleriniz ineinmesin diye o canım ve kocaman tahta kunduralan giyip dolaşmamak; buna karşılık eldiven giymek, yani ellerin güciine ve kullaııılışına arka dönmck, kendinizi sonsuz bir beceriksizliğe, sonsuz bir uyuşukluğa bırakıvermek; her şey sizi hiçbir şeyden geri kalmamaya çağırırkcn kendinizi hiç yormamak ve sonunda vaktinden önce kararmamak, pörsümemek ve bozulmamak için bir fanus altında yaşamak... İşte bunlar bana her zaman boyun eğilemeyecek şeyler gibi gelirdi." Sand, "boyun eğilemeyecek şeylere" boyun eğmemek için erkek adı ve erkek giysileri kuşandı. Yazmak ve ö/.gürce yaşamak hakkının esas olarak erkeklere tanındığı bir dünyada bu, aynı zamanda bir baskaldırı eylemiydi. Ama unutmamak gerekirki Aurore'ıın soylu bir aileden gelmesinin verdiği özgüveni, iyi bir eğitimi ve parası vardı. Bunlar, toplumsal cinsiyeiin dayattığı sınırlamaları aşabilmek açısından elbette önemli dayanaklar. Gene de, onıınla aynı statıiyü paylaşan milyonlarca kadının toplumsal kalıplara direnmeye cesaret edemediklerini düşündiiğiimü/de, Sand'ın yaşamının baskaldırı özü yadsınamaz. Bu gun, kendimiz olmaktan va/geçnıeksi/in başkaldır maya cesaret edebiliyorsak, bunu bira/ da Cîeorge Sandgibilereborçluyuz. U Ceorge Sand (1804 1876) C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 7 2 S A Y F A 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle