Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
toplumun sosyal sorunlarıyla çok yakından ilgilendiği klasik gerçekçilik ve köy gerçekçiliği dönemlerini ele alışında önemli bir perspektif hatası göze çarpmıyor. Ozellikle Attila Ilhan ve kitabın üç ayrı yerinde ele alınan Kemal Tahir ile ilgili tartışma ve sorgulamalar hıı konıılarla ilgilenen okıır ve araştırmacıların dikkatinı mutlakaçekecek. Bu bölütnlerde yazar, yapıtlann arkasında yatan ideolojilerin iç çelişmelerini, söylencn ile yapılan arasındaki uyumsuzluğu yerinde gözlemleriyle sergiliyor. ükurların, Yakup Kadri ve Reşat Nuri ile ilgili bölümlerdeki iyi odaklaşmış, özlü gözlemleri de ilginç bulacaklarını tabmin ediyorum Hlsar ve Tanpınar Burıa karşılık yazar, sosyal gerçekçi paradigma dışında kalan edebiyatı değerlendirirken bazı dikkatsizlikler yapıyor. Sanıyorum Timur, Ahnıet Harndi Tanpınar ve Abdülhak Şinasi Hisar'ın evrenlerine yeterınce girme fırsatı bulamamış. Bu mümkün olsaydı, Hisar'ın ""Tanpınar'la birlikte Türk yazınında yeni bir akımın öncüsü' (s. 302) olduğu gibi dayanaksız bir dü^ünceyi öne siirmeyecekü. Hisar Baulı bir fikir akımını "özümsemediği" gibi ortaya koyduğu edebiyatta da hiçbir "modern" paradigmaya uygunluk görülmez. Zaten Hisar ne modern anİamda bir "birey"dir ne de yapıtları kolayca "roman" kategorisine sokulabilir. Hisar'ın yapıtında süreklilik sadece iki "roman'ı arasında değil bütünündedir. Zaten Hisar'ın edebiyatında "yapıtın iç biitünliiğü', "kurmacanın otonomisi" ve "hayata mesafesi" gibi modern anlayışlar yoktur. Kitaplarındaki malzeme daha çok Osmanlı şiirinin "mısraı berceste" ideali ne uygun olarak bir tespilı ya da gerdanlık ^eklinde dizilmiştir ve her yeni baskıda hacimleri büyür. Hisar bir yeniliğin öncü.sii değil, döngiısel zamana dayalı, "şaırane", yarısözlü, yarıepik, "hatırat a dayanan, yaşam malzemesini ansiklopedik olarak değer lendiren, eski 'gelenekselOsmanir edebiyat anlayı ^ının son balkasıdır. Bu tanımlamayı yapmamın amacı Hisar'ın değerini küçültmek değil, Timur'un da önem verdiği "dönemleme" açısından yerini saptamaya çalışmak. Yoksa Hisar'ın yapıtının, 2ü. yüz yılın mckaniklc^miş bireyselliğine eski edebiyatın verdiği bir karşılık olduğunu, Walter Benjamin'in deyişiyle "aura"mızı temsil ettiğini belirtmek gerekir. Zaten Hisar'ı hugün çok ilginç, otantik bir yazar olarak algılamamızın nedeni onıın hem toplumdaki bem de edebiyattaki modernleşmeye 20. yüzyılda hiç kimsenin beceremediği kadar ilgisiz kalmış olma sıdır, "modern bir sentezarayı^ı' içindeolması değil. Ancak Timur'un hakkını yememek için edebiyada çok daha yakından ilgilenen yazar ve eleştirmenlerin bile Hisar'ın edebiyatımızdaki yerini saptamakta büyük güçlük çektiklerini belirtmek gerekiyor. Öte yandan salt geçmişle ilgileniyorlar diye "son Osmanlı" Hisar ile VaJery ve T. S. Eliot'un Türkiyeli akranı saydığımız modernist estet Tanpınar'ın birlikte anılmaları edebiyatı konu ve temaya indirgeyen anlayışınsınırlılığınabirörnekolıışturuyor. Entelektüel formasyon bakımdan Tanpınar'la Hisar arasında birkaç çağ vardır. Tanpınar'ın 1930'la geliştirmeye başladığı modernist estetik bilinci (bu terimi özgul anlamda kullanıyorum, klasik gerçekçiliğin temsil ettiği genel "modernlik" anlamında değil) romancılarımız, ancak 1%0'larda ve daha yaygın olarak 1970'lerde edinmeye başlamı^lardır hem de Tanpınar'dandahazayıi birbirikim ile. rumla özetlcyemeyeceğim için sadece Timur'un, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü ele alırken gözden kaçırdığı maddi bir olguya değineceğim. Tanpınar'ın bu romanı, Timur'un varsaydığı gibi DP'nin son dönemive 196()ihtilalinden izler taşımaz. Çünkü 1954 yılında Yeni İstanbul gazetesinde tel ıika edilmi^tir. Evrenselllk Ahmet Hamdl Tanpınar Son olarak, yazarın kitabın besinci bölümünde gündeıııe getirdiği evrensellik tartı^nıasının yeterince netlik kazanamadığını belirtmek istiyoruııı. Yazar her ne kadar (ve haklı olarak) "bir çeşit 'Batı'cılığın, Öte yandan, Tanpınar'ın Halit Ziya için söylediği çağdaş romanda 'evrensel'liği ... tekeline (alısını)" "romancı muhayyilesi ile doğmuş ilk yazarımız" ta(s. 280) Kıındera'nın "roman tarihine sadece Avrıı nımlamasını Taner Timur kabul edemese bile (s. 46) pamerkezli gözlüklerle (bakması)" (s. 282) örne bu lanımlamanın soyut bir övgüyü değil, burjuva ğinde olduğu gibi eleştiriedebiyatının romantikleryorsa da örneğin "Resat Nuri den, en net olarak Coleridge'den beri üzerinde durdu T jk Güntekin, Türkiyc'nin ozT i m i k gu kurmacanın otonomisi ve : ı gtılluğunun yazarıdır. Kanbütünlüğü ile ilgili bir dik planda olmadığı ıçın bazan ramanlarında evrensel bir derinlik yoktur" (s. 300) sap kati ilade etliğini belirtmek edebiyatı çok iyi bilen Tanpınar tamasını yaparken kanımta istiyorum. Bu dikkatin ro gibi yazarların anlamlı Avrupa'yı merkez alan bakı% man tarihimizdeki anlamı yeni (burjuva) kurmaca anlayı değerlendirmelerine gereken önemi açısının izlerini taşıyor. Aynı şekilde, Timur'un kendi es ^ının ortaçağ anlatı/gösteri vererniyor. Tanpınar'ın Taner tetik ölçütleıini net bir şekil geleııeklerinden leınel kopu Timur'un kitabında tartışılan de açıklamamasına rağmen ^unu vurgulamasıdır. Galiba çok sık olarak yazarlanmızın Timur, Serveti Fünun roma " Saatleri Ayarlama Enstitüsü" yazınsal basarısızlığından söz nının roman tarihimiz içinde kitapta varsayıldığı gibi DP'nin etmesi bence kitabın içeriğiki yeri üsfiinde dıırmadığı ve son dönemi ve 1960 ihtilalinden ne önemli bir katkıda bıılıınzaten "teınel kaygı(si) estetik izler taşımaz. muyor. Buna karşılık, yazaplanda (olmadığı)" (s. 12) ^^^^^^^^^^^^m rın Batı'nın oryantalist ideo için bazen edebiyatı çok iyi mmm lojisine mesafeli yaklaşımı ve Avrupamerke/li göz bilen Tanpınar gibi yazarların anlamlı değerlendirlükleri eleştirmekten çekinmemesi kanımca Türk melerine gereken önemi veremiyor. Zaten bu yapılaedebiyatının değerlendirilmesinde sağlıklı bir eğili bilseydi I lisar ile Tanpınar yanyana konmayacaktı. mi temsil ediyor. F lem edebiyatla yeni ilgilenmeye Tanpınar'ın Timur'un kitabında tartı^ılan romanbaşlayanlar hem de uzmanlar, Timur'un kitabını il ları hakkında söylenecek çok şey var. Burada konugiyleokuyacaklar. LJ nun ayrıntılarına giremeyeceğim ve Timur'un kendi yorumuyla özetlediği iki romanı bu kez ayrı bir yoS A Y F A 9 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 8 4