Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Medreseden Chicago'ya... Ubeydullah Efendi'nin Amerika Hatıraları / Ahmet Turan Alkan / İletişim Yayınları / 248 s. / 9000 TL. / Kod No: 066.099 GÜROL SÖZEN "Taif'e sürgün." "Ikinci Meşrutiyet'te mebus" (Üstelık iiç kcz seçilmiş). "Abdülhamid'e jurnal." "Mütareke'de Maha'ya sürgün." "Cumhuriyet'te Beyoğlu evlendiıme mcrauru." Bir insanın biyografisinde böylcsine notlar yer alırsa konuyu didikleyip günışığına çıkarmak gerek. Üstelik kimi zaman sarıklı, kimi zanıan da elinde raketi, beyaz gömleği ve kravatı ile fotoğrafçıya poz vermişse mer.ıkınız ister istemez artar. Sankliy cüppelijön Türk Ubeydullah Efendi'nin Amerika Hatıraları^ Araştırmacı Ahmct Turan Alkan da öyle yapmış: İletişim Yayınları arasında çıkan Sıradışı Bir Jön Türk, Ubeydullah Efendi'nin Amerika Hatıraları'nı araştırmış ve yayımlamış. Yazar Alkan kitabın bir bölümünde soruyor: "Ubeydullah Efendi kinıdir? Ratib'in dalkavuğu, Abdülhamid'ın casusu bir maskara mı? Kalemi, mevzileri ve natıkası ile sultanların istibdadına karşı çalışmış bir kahraman mı? Vaktiyle Avrupa'da kuvvet macunuyla nane şekerı satmış iken bu defa başına sarık sarılıp, sırtına cüppe giydirilerek, Anadolu'ya salıverilmiş, fesat ve iftira satan bir şarlatan mı? Laiklık tartışmasının gündemi zorladığı günlerde, softa kıpırdannularını kesin bir dılle susturan, yiğit ruhlu İzmir efesi, özgürlük bava^iü biıi ıni? Serseri ve derbeder karakterinin yanında bilimin ve fazileıin en yücelerine kadar yükselmiş bir Türk aydını mı? Alçak bir jurnalci mi?" Yazar Alkan bu sorularını şöyle yanıtlıyor: " N e yazık ki yakın tarıhimizin birçok siması bu ve buna benzer çelişik yargılara, değerlendirmelere konu teşkil etmişlerdir. Ama Ubeydullah Efendi rcnkli şahsiyeti ve dü^ünce ufkundakı genışlıkle bu yargılardan her bırını makul gösterecek davranışlarda bulunmu> nlmasına ragmen her gözlcmcı Ubeydullah Efendi'yi kendi noktai nazarından güründüğü şekliyle değerlendirmeyi uygun bulmuş olmalıdır." Ya Ubeydullah Efendi ne diyor bütün bunlara? IZn doğrusıı, kendisine soralıın. Abdülhak Hamid ve Salah Cimcoz beylere adadığı Geçirdiğim Günlerin Hesabına Ait Dağınık Yapraklar adlı yazısına şöyle başlıyor: "İnsanlar içinde dalgalı ömür geçirenler cihanı teu'ijbe ctmi^ addolunurlar. Hcle ya^ını ba^ını almı^ kiniielere siıını kemâle vasıl olmuş dıyorlar. Birçok gençler bunlardan ömrü güzejtelerının hesabını ıslıyorlar. Tecrübelerınden ıstıfade yolunu anyorlar. Gençihtiyar birçok kimseler benden bu hcsabı istcrler. Çiinkü pek çok kimselerin nazannda ben dalgalı ömür geçırenlerdenım. Ben de, doğrusu ya, 6mrü güzeştenıin hesabını vermeye hâhişkârını. Acaba bende bu hâhi^ (istek) neden? 1 lakikaten ben de geçirdiğim ömrün dalgalı olduguna kanı oluyorum da, onun ıçın mı bu hesabı vermek ıstiyorum? Böyle şeyleri pek kurcalamağa gclmiyor. Altından çapanoğlu çıkıyor. İnsan kendi kendinden utanıyor. Çiinkü kurcıladıkça hakikı sebep olarak kendimi beğenmek çıkıyor. Insan kendını beğenmeğe kanaat edemiyor. Halka da beğendirmek isıiyor. Ne küstahâne hareket değil mi? İşte ben bunları hep küstahlık addettiğimdendir ki hesap vermekte hem korkak, hem de tembelim. Korkarını; çunkü alacaklı çıkarım zannıyla vereceğim hesapta belki yanılmışımdır da, borçlu çıkarım. TemBelim çünkü öyle alıştım. ()n üç yaşımda pederden mahrum kaldığım ve Ken<,lığımde maişet içın çalıjmak ihtiyacından vareste bulundugum için tembel olmamağa bir saik yoktu." Ubeydullah Efendi kendini büylesine tanımlamanın ötesınde ayrıntılara göz ardı eımeyen bir keskin gözlemcidir. Günumüzde de güncelliğini koruyan kımı konulara o da değinmiştir. Din, devlet, eğitim ve tümüyle siyasal yapıya ilişkın yazdıkları bugün de geçerlıdir. Kitabın can alıcı, keyif verici yanı ise kuşkusuz, Geçirdiğim Günlerin Hesabına Ait Dagınık Yapraklar bölünıüdür. Ara başlıklardan birkaçını sıralarsak, sanırım bu gezinın ıpuçları çıkıverir hemen: "Keşke şu vapur batsa, kejke şu hayat bat.sa", "Hürriyet Hanım'ın Heykeli", "Ubey K İ T A P T A N B I R B O L U M Hürriyet Hanım'ın heykeli • • Nc gariptir ki? Kcndimı idrak etmediğim derecede • çocukluğumdan beri deniz seyahatine başladığım halde deniz korkusunu bir türlü kalbimden çıkaramadım. Üeniz ne kadar scrt olsa beni tutmaz. Nc kadar da ılıman olsa korku bikün bütün kalbimden çıkmaz, Amerika'ya gidinceye kadar seyahat ettiğim denizler Akdeniz, Karadeniz'le Bahri Ahmer'den ibaret ıdi. Rırinci defa olarnk dış denıze, Bahri Muhite, Okyarıusı Atlâsiye'ye, yani Atlantik'e çıkacaktım. Bu benim zihnimi çok işgai ediyordu. Liverpool'de iskelenin üzerinde gezinmekle geçirdiğim üç dört saatin nasıl geçtiğini nissetmedim. Hep düsünüyordum. Ve kendı kendime diyordum ki: Be adam, ne durnıaz oturmaz bir mahluksun. Amerika'da işin ne? Hiç bu Bahri Muhit geçilir ıni? Bilmiyor ınusun ki Bahri Muhit seyahatine çıkanın şehâdeti makbul olamayacağına fukahâdan kail olanlar var. Çiinkü aklı başında adam kendisini tehlikeye atar mı? Kendisini tehlikeye atan mecnun değil mi? Elbctte mecnunun jehâdeti şâvanı kabul olamaz. Durup dururkcn indi bâ'zel fukahâ şenâdeti kabul olmayacak takımmdan olmayı neden ihtiyar ediyorsun? dullah Efendi Broadway'de", "Amerika'da Nasıl Geçinebilirim?", "Şapırtılı Şupurtulu Bir Vedâ", Ubeydullah Efendinin Helvacı Dükkânı", "Hacı Baba Amerika'da". Ubeydullah Efendi bu gezısındc kendını koyvernıı$tıı. Günün akışı içinde zaman zaman kaybolur, coşkuya kapılıp on dokuzluk "mini ınini bir şeydi" dediği ile dans eder. Bir başka zaman diliminde ise zanıanı unutıır: "lien yanımda oturan Miss Meysın'ın yüzüne hayretle bakıım. 0 bana gülümsedi. O tebessüm benim gözümü, gönlümü açtı. Sular içinde aşk ile revan oluyoruz dedim. Aşkın kendisi deryadır." Ubeydullah Efendi'nin gözlemleri içinde reklamlar da vardır: "Size ben bir ilan söyleyeyim ki? Herif bir kolonya icad etmiş. Bunu nasıl ilan ediyor biliyor musunuz? İstanbul, Izmir, Ankara, Konya gibi şehirlerde gayetle zarif bir takım çeşme yaptırır. O çeşmelerc bircr musluk takar. Gelen geçen fisebilillah o musluktan istifade eder. Yüzüne sürünür. Mendilinı koklar, gider. Hele bir kere Chicago sergisine girelim. İlancıhğın ne olduğunu o zaman görürsünüz." Chicago yazarımızı pek etkilemiştır. "Ah Chıcago. Chicago'yu ah çckmeksizin zikredemem" deyiverir. Ama bu "ah"ın arkasında bir başka gerçek de vardır: "Benim Chicago'da en ziyade zevkime giden şey, kalemimin maişetimi temin etmesiydi. Dünyada birinci defa olarak kalcmimle hayatımı kazanıyordum." Ubeydullah Efendi'nin Amerika Hatıraları bir solukta okunacak bir kitap. Pek alışılagelen bu tanımlamayı bile bile kullandım. Çünkü Ubeydullah Efendi'nin serüvencı yüreğı söz konusu. Ikına sıkına bir rahatlıktan yana değil gezgincimiz. Yaşadığını, duyduğunu, gördüğünü saklamadan yazmış. Hayretını de gız.emeden. Çağımızda, yaşamı kendiliğindcn oluşan serüvenci gö/lemcnerc ihtiyacımız var. Kendi gerçeğini de bilenlere... Kitaptan son bir alıntı: "Takrıben altı aydan ben yazmakta olduğum şu sılsıle1 makalâtta Amerika siyaset ve hayatımın hayli mühını safahatını yazdım. ...Makalâtımın adedi 25'i bulunca 'dalya' dedim. Kabak ladı vermemek ıçın bir müddet sükut ve tcvakkufu münasip buldum." D Atlantlk'te İşte böyle dü}ünüyordum ve bu düşünceler hep deniz korkusundan geliyordu. Ben bu düşünceler içindc buhran geçiriyorken iskeleye bizi vapurumuza götürecck olan bir vapur yanaştı ki bu vapur Şirketi Hayriye vapurlarının en büyüğü kadar vardı. Buna binip asıl vapurumuz olan Cermanik'e gidecel.tik. Ben ise daha kcndi kendime irad etmekte olduğum suallere cevap vermemış, buhranı geçirmemiş, tereddüdden kurtulmamış bir halde idım. Herkesin iskeleye yanaşan vapura girmekte olduklarını görünce ben de bîihtiyar girdim ve yarım saat sonra Cermanik vapuruna çıktım. Kamarotlar beni de kamarama yerleştirdiler. Vapur da grubtan bir az evvel iskelelerdeki, kayıklardaki, liman ağzında rıhıımlar üzerindeki teşyîcilerin gürültüleri, mendil salıntıları arasında hareket etti. Vapur yola düzüldüğü, garb istikametine teveccüh ettiği zaman biz henüz Atlantik'de değildik. İrlanda denizinde idik. Ubeydullah Efendi (Hatıpofllu, 18571937, soldan uçuncu) Bakü'de Fuyuzat gazetesi yazarlarından Ahmet Kemal (Akünal, 18741942; soldan ikinci) ve Azerbaycanlı yazarlarla bırlikte. (Dündar Akünal arşivi). C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 4 S A Y F A