23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mahir Öztaş'la "Korku Oyunu"kitabı üstüne birkonuşma Mahir Öztaş, yazılan şeyin hafif olmamak, süslemeci olmamak kaydıyla, sıkıcı olmaması gerektiğini belirtiyor. Öztaş, "Yazı, bugünkü görsel iletişimin anlatamayacağı bir düzlemden seslenmelidir" diyor. 'Benim yüzüm batıya dönük' CENGİZ ÖNDERSEVER indıstan, İngıltere, Frama, Cezayir, Katmandu, Mısır, Arabistan ve benim biluiğim kadarıyla Çin ve Hong Kong... Mahir Öztaş, bir inşaat şirketinde mimar olarak çalışmakta. Ama bir bakarsınız, yarın Afrika'nın ya da Güney Amerika'nın bir yerinden bir kart gönderiverir... Onun öykülerini okurken, bu ülkeleri fon olarak kullanması için oralara gitmesi gerekir miydi, diyesi geliyor imanın. Bir ülkeyi belirleyip, o ülkeylc ilgili bırkaç turızm rehberi, birkaç kent planı ve bir ıkı yerel insan ismiyle de öykü kurulabilir kuşkusuz. Ama 'mazbut maceracı Mahir'in Cezayir'de otobüs kaçırması, Hindistan'da sessizlik kulelerini bulmak için duvarlara tırmanması gerekıyordur... Pqul Eluard'ın mıydı, H Mahir öztaş, "Kendini tek bir tümcede nasıl tanımlarsın?" sorusuna; "Kuşkucu ve ınançsız Dırı dıye yanıtııyor yoksa Cemal Süreya'nın mı, tam antmsamıyorum (ikisininki birbirine çok yakındı) bir dizeleri var: "Nereye gidersem ben / Orasıdır yalnızlığın başkenti." Sanki böyle sürüklüyor hcr yerc Mahir Öztaş da kendisini ve yalnızlığını. Oykülerinde mekânlar değişiyor, zamanlar değişiyor, adlar değijiyor; fakat 'Mahirane bakış' değişmiyor hiç. Kavafıs'ın 'Kent'ı bırakmıyor hıç yakasını. Mahir Öztaş'la Validcçeşme'deki dairesinde konuşuyoruz. "Oykülerinde Türkiye'yi mekân olarak daha az kullanıyorsun bu kitabında." "Daha az olabilir. Anlatılanın /orlama.sı var. 'Sessizlik Kulelcri' Hindistan ve İngiltere'de geçebilirdi. Öykülemenın ne konusunda ne mekânında Türkiye'ye bağlı kalmak istemiyorum." "80'le 90 arasında bizim kujağın geçirdiği bir duraklama, yabancılajma evresi var. Bunun bir bajk^ yansıması sayabilir miyiz öykülerindeki 'yabancılık'ı.. "Geçmişe bakışa, aslında bir tür teknik bir oyunla, atmosfer yaratma da diyebiliriz. Bugün yaşanan bir olayın, yaşayan bir kişinin farklı bir değişim içinde olduğunu vermek. Geçmişte anımsanan her }ey, aslında olanı da belirliyor; öykü ki^ilerinin birtakım duygularını belirliyor. Öykülerde farklı zaman kipleri bir arada kullanılıyor. Anlatıcı gerçekte belli bir zaman dilimindeki süreci yaşıyor ama, geçmişte hatırladığı şeyler değişik zaman dilimlerindedir. Mahir Öztaş, daha sonra, 'anarşist' olduğunu söylüyor. Otorite olan her şeye, a priori olarak karşı. Bu arada Korku Oyunu öyküsünde, yazarın korku timi içindeki iktidar çatışmasında, yazarak iktidarı ele geçirişi geliyor aklıma. "Otoriteye karşıyım, diyorsun, ama yazmak da bir iktidar, bir otorite getirmiyor mu? Korku Oyunu'nda, oyunun iktidarını bozan yine bir başka iktidar: Yazı." "Elbctte. Ama işte bu 'yazı' çelişkisini kendi içinde taşıyor. Tartışabilmek önemli. Bu konuda ne yapılabilir ki? O zaman susmak lazımdı zaten." "Çoğu insan sustu." "Susmanın da bir 'yol' olduğu zamanlar vn. Ama yıne de susmayı bıle tartışmaya açmanın yolu yazmak. Kalıcı olan yazı. Bu da bir iktidar tabii... Ama, susmak da başkalarının iktidarını oluşturuyor, pekiştırıyor." "Yazann iktidanyla, yazının iktidarı arasında çok ince bir ayrım var, çok ince bir ayrım..." "Tabii.. Ama, beni ilgilendiren görünmeyen iktidar biçimleri. 'Korku Oyunu' bunu kendi içinde tartışmaya açan bir öykü. O öyküdcki kurgusal kişilik, bunu tartışmaya açıyor. Bu öykü, bazı çevrelerde tartışma platformu cloğurabilirdi. Ama Türkiye için belki de yaygın olmayan Birtakım sorunları ıçerıyor... Bir yanıyla, yıne de bızim de yabancısı olmadığımız bir iktidar tartışması." "Bir iktidar oyunundan daha çok göstergc var yani 'Korku Oyunu'nda? "Bir dönemin betimlemesi değil. Ama ille de öyle bakılmak isteniyorsa; bir Doğu toplumunun, veya 'mtşruiyet'in olmamasının tartışmasıdır. Batı demokrasılcrınde sınırlar daha belirgin. Bizde, oysa böyle bir 'meşruıyet' yok... Tersten alıyorum ben olayı. Ne denli örgütlenilirsf, olay o denli bağlayıcı yöne gider ve kendi içinde ister istemez bir iktidar yaratır. Burada, bizde alışılagelenın tersınden bakıyorum." "Dikkatimi çeken bir diğer özellik de, ilk kitabın ' Ay Gözetleme Komitesi'nden sonra, Korku Oyunu'nda da anlatıcıların tümünün 'aynı' erkek oluşu. Tümü de duygusal, ruhsal ve yaşam görüşü bakımından 'ortak, özellik ler taşıyor. Hemen nepsinde bir 'bıkmıslık' havası var. "Bence, yazılan şeyin hafif olmamak, süslemeci olmamak kaydıyla, sıkıcı olmaması önemli. Yazdıklarımın, özellikle sıkıcı olmamasına dikkat ederim. Bundan 'kolay anlaşılırlığı' kast etmiyorum... Yazı, bugünkü görsel iletişimin anlatamayacağı bir düzlemden seslenmelidir. Ki edebiyatın da asıl konumu bence budur. Fakat bunu yaparken, sıkıcı olmamaya gayret göstermeli elbet." "Kitabın'da 'umut'tan belirtiler yok. Bana göre kitabın 'gri' renkte?" "Yaşamda insanlar belli alışkanlıklarıyla yönlendiriliyor. Umut da bunlardan biri. Benim için pek bir şey ifade etmiyor. Ben yine de ara sıra sıcak renkler olduğunu söylüyorum... Ama çoğunluk soğuk renkler olabilir. "Kadına bakıs açın dikkatimi çekti. Ay Gözetleme Komitesi'nden sonra Korku Oyunu'nda giderck azalıyor kadınlar; silikleşiyor. Kadınlar hakkında biraz olumsuz düşündüğünü söyleyebilirim." "Bu düşünceye katılmıyorum. 'Olumsuzluk' anlamında öykü kışılerımde kadınerkek ayırmıyorum. Oykülerde de kadınları öyle olumsuz anlattığımı sanmıyorum. Öykü neyi gerektıriyorsa, kadınları da buna uygun olarak konumluyorum. Bir öyküdeki sıcakhkla, yaşamdaki sıcaklık aynı değildir." D S A Y F A 19 T A P T A B İ R B Û L ÜM ...Bir güz geeesi, oldukça geç denilcbilecek bir saatte, ıssız bir yolda yürüyordu. Yanından hızla geçen bir arabanın yabancı plakalı bir araba olduğunu anımsıyor biraz ilerisinde durduğunu gördü. Arabanın durmasıvla arka kapının açılıp bir kadının kaldırıma serilmesi bir oldu. Bu arada arabadan inenler kadını ycniden arabaya bindirmeye çalışıyorlardı. Sedat, önce arabaya doğru koşmaya başladı, ama sonra bunun saçma bir tutum olduğuna karar verdi. Dönerek en yakın polis noktasındaki pofislerc haber verdi. Koşarak olay yerine geldiklcrinde, araba hareket etmek üzerevdi. Arabadakiler kadının kendini bilmeyecek derecede sarhoş olduğunu ve evine götürdüklerini söylediler önceleri. Polis, bir kaçırma olayı olduğundan kuşkulanıyordu. Sonunda anlaşıldı ki olay yalnızca bir oyundu. Aralarındaki bir arkadaşlarını korkutınak için kadın rol yapıyordu, sarhoş bile değildi. Yapılacak fazla bir şey yoktu. Olay böylece tatlıya bağlandı, ama Sedat uzun süre olayın etkisinden kurtulamadı ve gerçeğin ne olduğuyla ilgili içinde ufak da olsa bir kuşku kaldı. İşte o zaman anladı ki oyunun gerçeğe dönüştüğü ince bir geçiş vardır ya da her oyunun içinde var olan gerçek payı diyelim ve çoğu zaman gerçeğin nerede bittiği, oyunun nerede başladığı ayırt edilemez... Gezgin 'kentll' Mahir öztaş 1951'de İstanbul'da doğdu. Samsun ve Kadıköy Maarif Koleji'nde okudu. Yüksek öğrenimini İDGSA Yüksek Mimarlık Fakültesi'nde tamamladı. 1973'ten başlayarak çeşitli dergilerde yayımladığı şiirlerini Unutulmak Tozları (1983) adlı kiıabında topladı. öteki Kadın adlı öyküsüyle Playboy dergisinin düzenlediği hikâve yarışmasında birincilik ödülünü (1988), 1987 vılında yayımlanan Ay Gözetleme Komitesi adlı öykü kitabıyia 1988 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı aldı. Korku Oyunu / Mahir öztaş / Afa Yayınları / 132 s. / 5.000 TL Kod No: 011.092 .CUMHURİYET KİTAP SAYI 4 ,,'Jİ..»., , f»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle