Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TASARLAMAK. Doğada ııııçevresini zevlc için değiştiren tek canlı insandır. Kendini, yaşamını, çevresini anlamakla yetinmez, tasarlar çünkü. Sokaklarında yürüdüğünüz şehir, içinde yaşadığınız bina, huzurla uyuduğunuz oda, temasını hissettiğiniz kumaş, üstüne bastığınız halı, yorgunargın kendinizi bıraktığınız kanepe, sevdiğiniz küçük eşyacıklar, yemek pişirdiğiniz mutfak; çevreniz... ArredamentoDekorasyon,bir yıldır her ay çevrenize, çevremize, başkalarının çevrelerine bakmaya davet ediyor sizi. Yalnızca görmek için değil, anlamını kavramak ve belki değiştirmek için bakmaya. ARREDAMENTODEKORASYON TÜRKİYE'NİN TEK AYLIK "TASARIM KÜLTÜRÜ DERGİSİ". BİR YILDIR... Sekiz yazı, seksen renk Sekiz Yazı / Roman Jakobson / Mehmet Rifat Sema Rifat / Düzlem Yayınlan / 85 s./8000 TL./KodNo: 155.001 AHMETCEMAL Yü/yılımızın en renklı vc en verimli bilimsel kisilerinden birini sergileyen Roman Jakobson'a ilijkin bir fikir verebılmck vc bu isi dar kapsamlı biı seçnıe aracılığıyla gerçcklcs.tirmck, aslında çok güç bir ginşmı. Jakobson'un 19621964 yıllan .ırasında, Selected Writings (Seçme Yazılar) basjıgı akında loplanan bir bölüm yazılarının, hcr biri yaklajık scki/ yüx s.ıyfalık yedi büyük cilt olarak yayınılandığı göz önündc lutulursa, bu girişimin güçlüğü daha iyi anlaşılır. Mchmeı ve Sema Ritat tarafından çcvrilip Sekiz Yazı başlığı altında bir araya geıirilen incelenıeler, yapılan ycrinde seçim nedeniyle Roman Jakobson'un çok yönlü ara^tırmacı kisiliğini sonıut bir biçimde gözler önune seriyor. "Bir Şiir Sanatı Bilimine Doğru", "Fütürizm", "Sanatla Gerçekçilik Üstüne", Yazınsal ve Dilbilimsel İncelemelerin Sorunları", "Yaratımın Ozgül Biçimi Olarak Folklor", "Müzikbilim yc Dilbilim", "Sinema Sanatı Çöküyor mu?" ve "Egemen Oğe" başlıklı yazılar, bilim çağı ya da bilimsel çağ diye de adlandırılan yüzyılımızda, çeşitli bilimlerin bağımsız varlıklarının yanı sıra nasıl birbırlerinin alanlarında da uygulanabildiklerini çok iyi somutlaştırıyor. "Sinema Sanatı Çöküyor mu?" başlıklı yazı, bu bağlanıda olmak üzere sekiz yazı içersinde en dikkate değer olanlar arasında. Bu yazısında sessiz sınemanın ardından sesli sinemaya yöneltilen, sinema estetiğinı yıkma savlarını cle alan Jakobson, göstergeler kuramı aracılığıyla ve sanatların çağın geli^mesine ayak uydurma süreçlerini göz önünde tutaraK sözü edilen savların geçersızliğıni kanıtlıyor. Ay Rusasıllı bilim adamı Jakobson'dan evrenselliğin belgeleri nı ya/ıda bılım adaınlarının ve araştırmacılann kendı kuramları içerisinde kalma konusunda ajırı dırenmelerinin sakıncalarına dcğınılmesi, aynı zamanda v"ğdas dujünme bicimlcrı bakımından sağlam bir ölçüt olabilecek nitelıkte. "Sanatta Gerçekçilik Üzerine" başlıklı yazıda ise gerçckçilık teriminin çeşitli anlamlarının ve kullanım biçimlerinın birbirine karıştırılmasının sonuylarına ilişkin açıklanıalaı, s.ılt geıçekçılık (erımi sorununun çok ötesınde, luı lürlü nesnelbilimsel elestirının tenıellerıne de ışık tuluyor. Jakobson, bu yazısının sonunu şöyle bağl.ımıj: "Hiç kımse iolucanı kurt sözcüğüyle belirımez, ama bu, kurt şozcüğünün bir tek anlamı bulunduğunu da göstcrmcz... İçinde, prens ve prensesi oynayan çocukların gerçekten prens ve prenses oldukları saraylar vardır belki. Kuskusu/, .ıdı Aydın olan aydınlar da vardır, bu, her Aydın'ı aydııı dıye nıtelememr/ y.ı da sar.ıy oyunlarından sonuçlar çıkarmaiTuz için bir gerekçe değildir..." Roman Jakobson'un kitapta yer alan yazılarının iki dilbılımci tarafından, terimlerdc vc anlatımda kılı kırk yar.ırt.ısına titizlik göstererek dilımıze aktarılmış olması, bu ıııcelenıek'iin bizim açımızdan uşıdığı önemi daha d.ı ,m tırıyor. LJ K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M MART S A Y I S I N D A , Yüzyılın en çok tartışılan mimarı, Katalonyalı Antoni Gaudi Dahi mi, "kitsch'in babası" mı? Akdeniz duyarlıhğının, islam kültiirünün, Gotik geleneğin, Hıristiyan mistiğinin kaynaşmasından beslenen bir mimari... Söyleşi konuğu Zeki Sayar, elli yıl çıkardığı "Arkitekt" dergisini, erken Cumhuriyeti ve ilk kuşak mimarları anlatıyor. "Biz dergiyi çıkarmaya başladığımızda Tiirkiye'de 150160 mimar vardı"...Osmanlı Konağı'nda Uzakdoğulu konuk: Japonya Konsolosluğu... Biri mimar, biri müzisyen çift için Boğaz'a nazır modern bir av... Maçka'da Çin kokulu başka bir ev... Postmodern mimar Michael Graves'in en başarılı çalışması; kendi evi... "İyi ruhlar pis yerlerde barınamaz, cennette pislik yoktur" diyerek, toz toplamaması için halı kullanmayı yasaklamışlardı, nesneleri kullanmazken odaları çepeçevre dolaşan askılara asarlardı... 200 yıl yaşamış bir sosyal komünün felsefesi ve tasarım anlayışı: Shakers. Tasarım: "Nevitle Brody'nin Grafik Dili". Plak kapakları, logolar, dergiler, bir devrim... Dosya: Tarihçesi, sosyolojisi ve mimarisiyle Tiirk Hamamı, Bozüyuk'de postmodern bir hamam projesi. Bir restorasyon, bir reklam ajansı, İtalya'dan of is mobilyaları, tasarımcı ve bilgi çağı, mutfak, banyo, yeni ürünler, yeni tasarımlar. P 0 R T R E Önce Dilbllimci nus asıllı Roman Jakobson (Moskova 1896Boston 1982) yazınbilim, halkbilim, sesbılim, budunbilim, anlambilinı, filoloji, çeviribılım, bildirışım kuramı gibi alanlarda çalı^malar y.ıpmış; Rusya, Çckoslovakya, İskandinav ülkeleıi ve Amenka Birleşik Devletleri'nde ya jayarak çe^ıtlı dıllerde ürün vermiitır. Lazarcv Enstıtüsü ıle Moskova Unıversitesi'nde karşılajtırmalı dilbilim, Slav dillerı ve halkbilim öğrenimi gören R. Jakobson, Moskova Dilbilim Çevresı ile l'rag Dilbilim Çevrcsi'nin kuruculaıı arasında da yer almıstır. Amerika Birleşik Devletlen'ne gittıktcn sonra Columbıa ve f larvard ünıversıtelerınde dersler veren Jakobson, bu ülkede sürdürdüğü araştırmaları sırasında ses bilim kuramını geliştirmis, çocuk dıli ve dıl bozuklukları konusund.ıkı çalışmalarını derinleştirmistir; dilbilim ile öbür bilim dalları arasındaki ilişkileri ve çeviri etkinliğinin dilbilimsel özellikltrini incelemistir. Bu arada lesım, müzik ve sinema kuramına iliskin çalıjmalar da yayımlamıştır. OEKORASYON B O V U T V A Y I N G R U B U C U MH U R İ Y E T K İ TA P S A Y I 4 . . . Sinemanın bir sanat olduğunu yadsıyan kuramcı, filmi basit bir devingen fotoğraf olarak aigılar, kurguyu görmez ve burada bir özel göstergeler dizgesinin söz konusu olduğunu anlamak istemez; bu, sözcükleri anlanıdan yoksun olarak kabul edcn bir siir okurunun durumudur. Sinemaya kesinlikle karşı olanlara gün geçtıkçe daha az rastlanıyor. Onların yeriniyse sesli film düşmanları alıyor. En yaygnı parolaları da şunlar: "Sesli film, sınemanın çökü^üdür", "Sesli film, sinemanın sanatsal olanaklarını büyük ölçüdc sınırlıyor" vb. Sesli filmc karşı çıkışta, özeljikle vakitsiz genelleştirmelerle yanılgıya düşülüyor. Özel olayların, sinema tarihinde, tarihsel açıdan iyice sınırlandırılmıs, yalnızca eçici bir özcllik taşıdığı gerçeğine gereken özen ve dikat gösterilmiyor. Bazı kuramcılar, filmin sessiz olması olgusunu, sinemanın bütün yapısal özellikleri içine oturtmakta çok acele etmisler ve sinemanın sonraki gclişmesi, öncrdikleri kalıplaşmış yöntemlerden uzaklaştığında, kendilerini, onuru kırılmış hissetınislerdir. "Kurama yazık" olduğunu kabul etmck ycrinc, gclenekscl pro facto'yu yineler dururlar. Günümü/deki sesli filmlerin nitcliklerini genelde sesli lılm nıtelikleri olarak ele alırlarsa yine acelecı davranmıs. olurlar. İlk sesli filmlerle son sessiz filmleri karsılaşıırmamak gerektiğini unuıurlar. Sesli filmin günümüzdekı duruıııu, yeni teknik edinimlerin (insanın herhangi bir şey isitmesi vb. bayağı iyi bir olay sayılır) yaygınlaşlığı ana, yeni biçiınlerin araştırılmaya başladığı ana denk düser. Sessiz sinema da savaştan önte benzer bir dönenı geçırmıs, buııa karsılık en son döneın sessiz sineması kendi sıandart filmlerinı çoktan yaratmış, klasık yapıtlara çokıan ulaşmıştır. Sessiz sınemanın sonu ve yeni bir kopmanın gerekhlıği belki de bu klasiklikte, kuıalların bu büıünleşnıesı içinde yatıyordu. Sesli filmin sinemayı, tiyatroya tehlikeli bir biçimde yaklasıırdığı ileri sürülür. Kuşkusuz, yüzyılın basjarında, "küçük elektrikli tıyatrolar" döncminde olduğu gibi, sinemayı tiyatroya yeniden yaklas,tırmıştır. Çok geçmedcn yeni bir ö/gürleşme olsun diye onu yeniden yaklaştırmışur. Çünkü, "ekrandaki" konuşma ile sahnedeki konuşma temelde bırbirinden iyice farklı iki olgudur. Filmin gereci, fılnı sessi/ olduğu sürece görsel bir nesneydi, günümüzdeyse görsel ve işitsel bir nesnedir ••• f S A Y F A 7 5