24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Genel Görelilik Kuramı 100 Yaşında Einstein’ ın günümüz le ilgili tespitlerin d “İki şey s en biri: onsuzdur : İnsanoğlu nun aptallığı ve Ve ikincis evren. ind o kadar d en pek a emin değilim.” CBT 1486/11 Eylül 2015 11 TEKNOPOLİTİK Baha Kuban baha.kuban@gmail.com İNSAN OLARAK EINSTEIN Kuşkusuz Einstein dünyanın en büyük bilim insanlarından biri...Ama bilim her şey demek değil. İşte ünlü bilim insanının az bilinen yönleri: GENEL GÖRELİLİK KURAMININ 100. YILDÖNÜMÜ: Gözü mü Açıldı? İklim Değişikliği; Finans Kapitalin Son Yüzyılın Kuramı 1 00 yıl önce fiziksel dünyamıza ve evrene ilişkin mevcut kavramlar, genel görelilik yasalarının ortaya çıkmasıyla geçerliliğini yitirdi. Birdenbire uzay ve zamanın kendisine özgü bir geometrisi olduğu ve uzayzaman eğriliğinin gök cisimlerinin hareketlerini yönettiği anlaşılmış oldu. Öyle ki bu kurama göre ışık bile bu kıvrımın konturlarını izlemek zorunda kalıyordu. Einstein’ın adı günümüzde dâhi, sözcüğü ile eşanlamlı olarak kullanılıyor. Hiç abartmasız Einstein bugün en ünlü bilim insanı. Bilim insanlığının yanı sıra küresel olaylardaki rolü de yadsınamaz. Atom bombasının geliştirilmesinde parmağı olduğu iddialarına her zaman karşı çıkmış ve bu konuda kendini temize çıkartmak için yıllarca çaba harcamıştır. Yahudi halkının korunması için lobi faaliyetlerinde bulunmuş; ırkçılığı sert bir dille eleştirmiş ve sivil haklar için ciddi bir mücadele vermiştir. Dahası, Dünya Vatandaşı Einstein dünya meselelerinde görüşlerini belirtmekten çekinmeyen ilerici bir bilim insanıydı. Fikirleri bazen şiddetli tartışmalara yol açabiliyordu... Sözünü sakınmayan, huysuz bir eş/baba Olağanüstü bir bilim insanı olmakla birlikte, Einstein kendisini kaba, huysuz, sosyal açıdan uyumsuz ve özellikle eşlerine karşı anlayışsız bir insan olarak tanımlıyordu. Rock Star Herkesin tanıdığı çok ünlü bir insandı; her gittiği yerde kalabalıklar tarafından karşılanıyordu. Asi Einstein kendini putlaştırmak isteyenlere her zaman karşı çıktı. Statükoyu her zaman reddetti. Naziler kendisini hep bir düşman olarak gördü. Albert Einstein’ın 2 Aralık 1915 tarihinde “Die Feldgleichungen der Gravitation”(“Kütleçekiminin Alan Denklemleri”) başlığı ile yayımladığı genel görelilik kuramı, 100. yılını dolduruyor. 20. yüzyıl biliminin şekillenmesinde çok önemli bir rol oynayan genel görelilik kuramı yalnızca bilim dünyasını değil, felsefeyi, sanatı, siyaseti ve pop kültürünü de etkiledi. Einstein’ı ve büyük fikrini kuşatan muazzam şöhreti, kamuoyunun bilimle ilgili algısını değiştirmiş; böylece 20. yüzyılın bilim çağı olarak nitelendirilmesine neden olmuş, teknolojik dönüşümün yolunu açmıştır. Öyle ki Einstein’ın hataları bile bilimde yanılgılara değil, tam tersi yeni buluşlara zemin hazırlamıştır. KAHRAMANLARIN KAHRAMANI ATEŞLİ BİR BARIŞ YANLISI Einstein, Almanya’nın atom bombası geliştirebileceğini düşünüyor ve bundan büyük kaygı duyuyordu. Bu nedenle ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’e bir mektup yazarak Manhattan Projesi’ne öncelik vermelerini istedi. Sonradan “Almanya’nın bu konuda başarısız olacağını bilseydim bu girişimde bulunmazdım” dediği biliniyor. Bir kamuoyu araştırmasında Einstein tüm zamanların en büyük kahramanı olarak Azize Teresa, Gandhi ve Martin Luther King’ten önce geliyordu. YERLEŞİK İNANÇLARA KARŞI 1930 yılında bir arkadaşına yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Kader, otoriteyi hor görme alışkanlığımı cezalandırmak için kendimi bir otorite haline getirdi.” “YAHUDİLERİN BİLİMİ” ANTİFEMİNİST GERİCİLERİN HEDEFİ 1932 yılında gerici bir kadın örgütü, Amerikan Dışişleri Kendinden uzakta yaşayan eşine gönderdiği bir yazılı sözleşmede ancak şu koşullar altında bir araya gelebileceklerini bildiriyordu: • Giysilerim ve çamaşırlarım düzenli bir şekilde muhafaza edilecek • Günde üç öğün yemeğim düzenli olarak kendi odamda servis edilecek • Yatak odam ve çalışma odam tertipli tutulacak; özellikle çalışma masamın üzeri yalnızca benim kullanımım için hazır tutulacak. BİR MARKA Bakanlığı’na mektup yazarak Einstein’a vize verilmemesini talep etti, çünkü onlara göre “Einstein’ın üye olduğu anarşistkomünist uluslararası örgüt sayısı Stalin’den bile fazla” idi. AKIL OYUNLARINDAN UZAK Einstein bir markaydı; o marka kendiliğinden yaratılmıştı. Einstein akıl oyunlarından ve zihnini meşgul eden dinlenme amaçlı tüm faaliyetlerden nefret ederdi. diyordu. ELYAZISI BİLE MARKA Bir kampanya ile Einstein’ın elyazısı bir font olarak tescillendi. DEVLETLER ÜSTÜ ÖRGÜT TAKINTISI KÖTÜ BİR BABA Einstein uluslar üstü bir örgütün kurulmasını ve bu örgütün dünya barışını korumak için kararlar almasını ve bu kararları ödün vermeden yürürlüğe koymasını istiyordu. İkinci oğlu şizofreni hastasıydı. Bakımı ile ilgili her türlü mali yükümlülüğü üstlenmekle birlikte, oğlunu 1933’ten sonra bir daha görmedi. YILDIZ SAVAŞLARI KAHRAMANI İngiliz makyaj sanatçısı Stuart Freeborn, Star Wars filminde Yoda karakterini yaratırken Einstein’dan esinlendiğini söylüyordu. Naziler Einstein’ın görelilik kuramının bir “Yahudi Kuramı” olduğunu savunuyordu. Nobel Ödüllü iki Alman (Philipp Lenard ve Johannes Stark), “Aryan Fiziği” fikrini resmen geçerli kıldılar . Bu fikir, Einstein’ın kuramından farklı olarak, “Alman insanının dünya görüşü”nü yok etmeyi amaçlamıyordu. “BEN KÜBİST DEĞİLİM” IRKÇILIK KARŞITI Aralarında Marian Anderson ve Paul Robeson gibi siyahi opera sanatçılarının da bulunduğu çeşitli ırklardan kişilerle dostluklar kuran Einstein, ırkçlığı “beyaz insanlara özgü bir hastalık” olarak nitelendiriyordu. Yeni kurulan İsrail’e başkanlık etme önerisini Einstein şu gerekçelerle geri çevirmişti: “Ben insan ilişkileri için gerekli olan doğal yeteneğe ve deneyime sahip değilim.” SOSYAL AÇIDAN UYUMSUZ Einstein kuramlarını 20. yüzyılın ruhuna uydurmaya çalışanlara her zaman karşı çıkıyordu. Müzik, sanat ve felsefede geçerli olan kübizm akımının dışında kaldığını ısrarla savunuyordu. Einstein’in kedisi Bilim kurgu yazarı ve editör Corey S. Powell, 2002 yılında yazdığı God in the Equation isimli kitabında Einstein’ın günümüzün peygamberi olduğunu iddia ediyordu. SIRADAN İNSAN BİLİM KURGUYU CİDDİYE ALMAZDI AHİR ZAMAN PEYGAMBERİ Einstein bilim kurguyu küçümserdi.; hatta dalga geçerdi. 1952 yılında kendi biyografisini yazan bir yazara şu notu göndermişti: “Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutku derecesinde meraklıyım”. Genel göreliliğinin ortaya çıkışından bu yana aradan geçen 100 yıl başka bir açıdan da önemli. Çünkü bu kuram doğanın tüm kuvvetlerini tek bir şemsiye altında birleştirmekte yetersiz kalmıştır. Buna Her Şeyin Kuramı (HŞK) adı veriliyor. HŞK’yı oluşturmakta başlıca sorun, fizikte çözülememiş problemlerden biri olan; genel görelilik ve kuantum mekaniğinin birleştirilmesindeki zorluktur. Einstein son yıllarında yalnızca kozmos aleminde hüküm süren daha derin kuralları değil, atomun içindeki dünyayı da yöneten kuralları da araştırıyordu. Einstein bu HŞK’yi kolay Genel görelilik, özel görelilik ve Newton’ın evrensel kütleçekim ulaşılabilir bir hedef olarak yasasını genelleştirerek kütleçekiminin uzay ve zaman ya düşündüyse de yüzyıl boyunca da uzayzamanda tanımlanmasını sağlar. fizikçilerin büyük çabalarına karşın 1905 yılında dünyanın en iyi bilinen denklemiyle (E= mc2) ifade edilen doğayı yöneten kuralları tek bir özel görelilik kuramı, uzay ve zamanın şaşırtıcı davranışlarına açıklama getirir. çatı altında toplamak mümkün Kısaca mesafeler, hızlar ve süreler gözlemciye bağlı olarak görecelidir ve hiçbir olmamıştır. Bugün kuantum mekaniği şey ışık hızından daha hızlı yol alamaz. Bütün bunlar Newton’ın kütleçekimi ve görelilik eskiden ne kadar kuramına ters düşüyordu. Newton’ın birbirine ters ise hâlâ uyumsuz ve kuramına göre kütleçekimi etkisini uzay aykırı. boyunca anında gösterir. Çağdaşı ünlü Son yıllarda bilim insanları Alman bilim insanı Max Planck, Einstein’ın yeni bir taktik güderek evrenin iddialarını kanıtlayamayacağına ve başarısız bazı gizemlerine farklı bir bakış olacağına inanıyordu. açısıyla yaklaşıyor. Bu çerçevede Nihayet 1915 yılında Einstein genel karanlık madde ve karanlık enerji görelilik kuramını duyurdu. Bu kuram konusundaki çalışmaların sonucunda kütleçekimini kıvrımlar, bükülmeler, eğrilikler Einstein’ın rüyasının gerçek ilavesiyle yeniden tanımlıyordu. Dünya’da olabileceğini umut ediyorlar. Bazı elinizden kayan bir bardağın kaçınılmaz bilim insanları ise genel görelilik olarak zemine düşmesi yerine, genel görelilik bu olayı şöyle ifade eder: kuramını kara delikler gibi aşırı bir Gezegen, bardağı saran çevrede bir çöküntü yaratır; bardak, uzayzaman ortamda test etmeye çalışıyor. paraşütü boyunca kayar ve kendini yerde bulur. Kütleçekimi Einstein’in Açıkça biliniyor ki hiçbir bilimsel açıkladığı gibi evrenin geometrisine kazınmıştır. kuram, 20. yüzyılın fiziğini genel Einstein genel görelilik kuramını öne sürmesinden 4 yıl sonra 1919 yılında görelilik kadar etkilememiştir. Ve gökyüzünde yıldızların konumlarını ölçen astronomlar, sonuçların Newton’ı Einstein’ın dışında hiçbir bilim değil, Einstein’ı haklı çıkarttığını ortaya çıkarttı. Bu sonuçların dünya medyasında insanının mirası 21. yüzyılın bilimsel yayımlanması Einstein’ı bir gecede, Newton’ı deviren insan olarak kahraman çalışmalarına genel görelilik kadar haline getirdi. ışık tutmamıştır. 100. yıldönümünde Charlie Chaplin’in yapımcılığını, yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği fizik bir sonraki genel göreliliği 1931 yapımı sessiz bir film olan “Şehir Işıkları”nın prömiyerinde Charlie bekliyor Chaplin’in Einstein’ın kulağına şöyle fısıldadığı biliniyor: “Bu insanları beni Reyhan Oksay alkışlıyor, çünkü herkes beni anlıyor; seni de alkışlıyorlar çünkü kimse seni Kaynak: Scientific American Eylül anlamıyor.” 2015 HEDEF: HER ŞEYİN KURAMI GENEL GÖRELİLİK KURAMI Dünya finans sermayesinin amiral gemileri birbiri ardına iklim değişikliği ile ilgili uyarılar yapıp düşük karbonlu bir gelecek çağrısı yapmaya başladı. Finans kapitalin başına iklim değişikliği taşı mı düştü? Yoksa bildiğimiz haliyle kapitalizmin bu şekilde devam edemeyeceğine dair işaretler adrese ulaştı mı? Dünya Bankası, IMF, Barclays derken, geçen ayın sonunda ABD‘nin en büyük 3. bankası da yeni raporunda bu modaya uymuş görünüyor: Citibank bu yılın başında sürdürülebilir projeler finansmanına 10 yılda 100 milyar ABD doları ayırdığını açıklamıştı. Son raporunda da, küresel ısınmayı 1.5 oC ile sınırlayacak büyüme senaryosunun maliyetinin, mevcut gidişat ile hemen hemen aynı olduğunu hesaplamış. Rapor, önlem alınmazsa gerçekleşecek gibi görünen felaket senaryosunun, yani 4.5oC sıcaklık artışının insanlığa en az 50 trilyon ABD$’na patlayacağını belirtiyor. Bütün bu hesaplarda, yıkımın yol açacağı insani kayıpların dikkate alınmadığını not edelim! Aynı rapor, düşük karbon senaryosunda sermaye geri dönüş oranlarının 2035 yılında %310 arasında olacağını belirtiyor. Kumarhane kapitalizmi için düşük sayılabilir belki... Ancak yine de! Peki, finans sermayesi açısından hiç de kötü sayılmayacak bu oranlara rağmen neden yeterli siyasi irade göremiyoruz ? Doğrudan karbon vergisi öneren Citibank çalışmasında bu soruyu yanıtlayacak bilgiler de var (bu çözümün 80’lerde tartışıldığını, neoliberal dalganın heyheyli günlerinde, aşırı piyasacı «karbon piyasaları» çözümünün kabul görme hikâyesini daha önce bu köşede aktarmıştık). Düşük karbon senaryosunun köşetaşı, fosil rezervlerinin yeraltında bırakılması. Buna göre, tüm petrol rezervlerinin üçte birinin, gaz rezervlerinin yarısının, kömürün ise %80’inin çıkartılmaması gerekiyor! Bu ne demek? Önümüzdeki 25 yılda kömür sektörününün 11.5 trilyon, gazın ise 3.5 trilyon ABD $’ı gelir kaybetmesi demek! Fosil endüstrisinin doğrudan maddi çıkarları ile iklim değişikliği ile mücadelede çizilecek rotanın ilişkisi işte bu kadar yakın. Bu rakamlar, başta ABD olmak üzere, fosil endüstrisinin neden yıllardır milyarlarca ABD $’ını paravan kuruluşlara, inkarcı bilim adamlarına ve siyasilere aktardığını açıkça ortaya koyuyor, çünkü en büyük kaybedenler onlar! Ancak, az sayıda şirketin olduğu, siyasilerle her daim hemhal olmuş, çok etkili ve deneyimli bir sektörden söz ettiğimiz unutulmasın. Ayrıca daha önce belirttiğimiz üzere fosil sektörünün önemli bir kısmını devlet şirketleri oluşturuyor, dolayısıyla doğrudan devletlerin kasalarına giren gelirden söz ediyoruz. Hükümetler üzerinde çok uzun yıllardır büyük etkisi olan fosil sektörlerinin köşeye sıkışmaya başlamasında metropol ülkelerde sermayenin sektörel bileşiminin değişmesini mi aramak lazım? Askeriendüstriyel komplekse karşı kahraman bilişimbilgi ekonomisi kompleksi tartışması pek inandırıcı gelmese de, iktisat yazını dünya ticaretindeki uzun vadeli sektörel değişimleri kaydetmekte. Birincil hammadde ticaretinin dünya ticaretindeki yerinin uzun yıllardır düştüğünü biliyoruz, örneğin. Başta sanayileşmekte olan ülkelerde olmak üzere, hızla artan sınai mallar üretimi ve ticaretinin en belirgin girdisi ise enerji. Yine söz konusu ülkelerde gözlenen dizginsiz ve çarpık kentleşmenin de enerji talebinin artmasında önemli bir payı var. Yukarıda yazılanların ışığında, kapitalizmin küresel ısınma ve iklim değişikliği problemini çözüp çözemeyeceği sorusuna yeniden dönmekte fayda var. Daha önceki pek çok yazıda vurgulandığı gibi bu köşenin düşüncesi, yüz yıllardır binbir şekle giren kapitalizmin, esas olarak fosil enerji üretiminden kaynaklanan küresel ısınmayı da şöyle ya da böyle çözeceği yolunda. Mevcut yenilenebilir enerji teknolojileri ve enerji verimliliği ile çözüm zaten el altında olduğu için, bütün mesele köşeleri kapacak eski ve yeni oyuncuların ortaya çıkmasından, yeni piyasa düzenlemelerinin yerleşmesinden ve yayılmasından ibaret. Evet, belki bir kısmımız güneş ve rüzgârın başka bir dünya vaadettiği hayal etmekte olabiliriz! Ama bu her zaman sadece bir olasılık idi, yalnızca bir olasılık...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle