26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ekonomi ve Toplum tünün indirgeyici biçimi, salt ekonomik büyüme odaklı politikalar, bilim insanları arasında giderek artan hoşnutsuzluğu körüklemeye başladı. 2008 yılında yaşanan, ekonomik, sosyal ve ekolojik boyutları olan küresel kriz, bu hoşnutsuzluğu diğer toplum kesimlerine de yaydı. Getirilen eleştiri şuydu: Yapısı gereği, GSYH sadece iktisadi faaliyetlerin toplam seviyesini ölçebilir; ne bu eylemlerin kalitesi, ne de amacı hakkında bilgi verebilir. Bu durum, bilim insanlarını, iyi oluşu daha doğru bir şekilde ölçebilecek gösterge ve indeksler türetme arayışına itmiştir. Bu göstergelerden bir kısmı ortalama yaşam beklentisi gibi nesnel ölçütlere dayanırken; diğer bir kısmı anketler aracılığıyla toplanmış öznel verileri kullanmaktadır. Yakın geçmişte, mutluluk seviyesi gibi öznel iyi oluş ölçütleri birçok politika yapıcı ve ekonomistin de dikkatini çekmeyi başarmıştır. Örneğin, Bhutan Krallığı, politika üretirken GSYH yerine öznel değişkenler kullanarak ürettiği Gayri Safi Yurtiçi Mutluluk (GSYM) ölçütünü kullanmaktadır. Hatta günümüzde, kullandıkları politikaların etkinliğini ölçebilmek adına bazı gelişmiş ülkeler de ulusal öznel iyi oluş ölçütleri geliştirmiştir. Bu yazı da, öznel iyioluşun ülkemizdeki durumunu, mutluluk ve hazırlanan öznel iyioluş endeksi aracılığıyla özetlemeyi amaçlamaktadır. ye İstatistik Kurumu’nun Yaşam Memnuniyeti Anketi verisini kullandık ve bir endeks oluşturduk. Çizelge 1’de ise Öznel İyi Oluş Endeksi’ni oluştururken tercih ettiğimiz göstergeler ve bu göstergeleri grupladığımız etkinlik alanları verilmiştir. Bu süreçte en büyük artışı bireysel göstergelerde iş memnuniyeti; ulusal göstergelerde sağlık hizmetlerinden memnuniyet ve merkezi hükumetten memnuniyet göstermiştir. Öte yandan; gelecek yıldan beklentiler göstergesi, öznel iyi oluşla paralel bir seyir izlemiş ve onun oynaklığını paylaşmıştır. İncelediğimiz zaman aralığında, $ cinsinden kişi başına düşen milli gelirimizin neredeyse iki katına çıkmasına karşın; ortalama mutluluk düzeyimiz yatay seyir göstermektedir. Bu sonuçlar, Şekil 1’de resmedildi. Bu gözlem bizi, kişi başına düşen milli gelir göstergesinin, vatandaşlarımızın iyioluş düzeylerini ölçme hususunda yetersiz bir ölçüt olduğu sonucuna itmektedir. Zaten yazında da benzeri sonuçlara ulaşan çalışmalar bulunmaktadır. Bu bulgu, politikayapıcıların neden GSYH değil de, önerdiğimiz Öznel İyi Oluş Endeksi gibi daha kapsamlı ölçütlere yönelmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Gelir artmışsa da insanlar daha mutlu, yaşamları daha kaliteli hale gelememiştir. Büyürken ödenen bedellerin bir getirisi olmamış demek oluyor bu. Hükümetin ekonomi politikalarını daha kapsamlı bir biçimde ele alması gerekmektedir. Aynı veri setini kullanarak; ülkemizde ortalama mutluluk seviyesi ve mutluluğu belirleyen etmenleri, ekonometrik yöntemler aracılığıyla, açığa çıkarmaya çalıştık. Bu analiz sonucunda; göreli gelir artışının, kadın olmanın, geleceğe umutla bakmanın, kendini sağlıklı hissetmenin ve kaliteli bir çevrede yaşamanın mutluluğu olumlu etkilediğini; maddeci değerlere sahip olmanın ve erkek olmanın olumsuz etkilediğini gördük. Yaş ile mutluluk arasında U şeklinde (orta yaşlar en mutsuz) bir ilişki olduğunu tespit ettik. Dahası, çalışma durumu kadar iş memnuniyetinin; evlilik durumu kadar evlilikten memnuniyetin de mutluluk üzerinde etkisi olduğunu gösterdik. İki çalışma sonucunda çıkan verilerin politika yapıcılar için faydalı olabileceği kanısındayız. Elde ettiğimiz bulgular ile bir takım sonuçlara ulaştık ve bu sonuçlardan bazı politika önerileri ürettik. Bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. CBT 1482/14 Ağustos 2015 9 da eğilmesi gerektiğini ifade etmemiz gerekir. Taşeronlaşmanın külliyen kaldırılması iyi bir başlangıç olabilir. 4Yaptığımız gözlemler artan gelirin uzun dönemde mutluluk üzerinde etkisiz olduğunu göstermesine karşın; Türkiye’de yaşayan bireyler, dünyadaki diğer insanlar gibi, göreli gelirlerini önemsemektedirler. Göreli gelir, kişinin kendine referans aldığı gruba nazaran sahip olduğu gelir miktarını ifade eder. Bu nedenle gelir eşitsizliğinin, daha adil ve uygun vergilendirme ya da yeniden dağıtım politikalarıyla, etkin bir şekilde azaltılmasının Türkiye’deki bireylerin mutluluğu üzerinde olumlu bir etkisi olacağını düşünüyoruz. 4Gelişmiş ülkelerdeki bulgulara karşıt olarak, ülkemizde iş sahibi olmak bireylere mutluluk getirmiyor. Dahası, işgücü dışında olan bireyler (örneğin iş aramaktan ümidini kesmiş, ev hanımı, emekli veya öğrenci olan bireyler) çalışan bireylere nazaran daha mutsuz değillerdir. Bu da diğer ülkelerdeki bulgular ile çelişmektedir. Bu nedenle, işgücü politikaların sadece işsizlikle değil, işyeri memnuniyeti, iş güvenliği ve iş güvencesi gibi işin kalitesiyle ilgili konulara POLİTİKA ÖNERİLERİ 4Eğitimle mutluluk arasında doğrudan bir ilişki bulunamamıştır. Yani daha eğitimli olmak daha mutlu (ya da mutsuz) eder diye bir şey söyleyemiyoruz Türkiye için. Daha yüksek seviyeli bir eğitim kurumundan mezun olmak, ancak bireyin gelirine olumlu bir katkı yaptığı takdirde bireyin mutluluğunu olumlu etkilemektedir. Yazında bu anlamda çelişen sonuçlar bulunsa dahi; son yıllarda artan ortalama okulda kalma süresi ve üniversite mezunu oranına karşın böyle bir sonuca ulaşılması, bizi, eğitimin arzu edilen bir amaç olmaktan çıkabileceği sonucuna itmektedir. Bu nedenle, eğitim sisteminin hak ettiği yere gelebilmesi adına içine aldığı öğrencilerin üretkenliğini ve yetkinliği arttıracak yetenekler ile donatabilecek bir şekilde yenilenmesinde (veya sürekli yenilenmesinin engellenmesinde) fayda vardır. 4Diğer tüm şartlar eşitken, bazı şehirlerimiz diğerlerine nazaran daha mutlu çıkmaktadır. Bu sonuç, bize, her şehrin kendi sorunları ve kuvvetli yönleri olduğunun ipucunu vermektedir. Ancak, Türkiye’deki gibi kuvvetli bir merkezi hükümet aracılığıyla her şehrimiz için etkin politika üretiminin mümkün olmadığı kanısındayız. Bu nedenle, belediye ve yerel yönetimlere politikaların daha özenle hazırlanabilmesi adına gerekli yetkilerin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’na konulan şerhlerin kaldırılıp, yasalaşması iyi bir adım olabilir. 4Türkiye’deki insanların mutluluğu üzerinde gelecek yıldan beklentilerinin ve umut düzeylerinin önemli bir rolü olduğunu tespit ettik. Halkımızın umut düzeyi yüksek olsa da, gelecek yıldan beklentileri düşük çıkmıştır. Bu sonuçta, kişisel hayatlardaki gelişmeler kadar toplumsal gelişmelerin de etkisi olduğu açıktır. Din, inanç hürriyetine ve yaşam tarzına yapılan müdahaleler, üstü kapatılan yolsuzluk soruşturmaları, Soma Ermenek gibi iş kazalarına davetiye çıkaran denetimsizlik, eriyen kurumsal yapı bireylerin gelecekten beklentilerini olumsuz olarak etkileyen etkenlerden sadece birkaçıdır. Daha mutlu ve umutlu bir gelecek için yöneticilere düşen görevler sadece ekonomiyi büyütmekten ibaret değildir. Nitekim Türkiye’nin hızla arttırdığı kişi başına geliri, vatandaşlarını, daha mutlu etmemiştir. Bu konuda yapılan çalışmaların önümüzdeki dönemde politika yapıcıları için bir başlangıç noktası olarak değerlendirileceğini umuyoruz. 1Bu yazı, araştırmacıların yakın zamanlı çalışmalarından derlenmek suretiyle oluşturulmuştur. Çalışmalara https://istanbultek.academia.edu/kazimanil veya http://akademi.itu.edu.tr/erenk/Yayinlar/Bildiri adreslerinden ulaşılabilir. 2 Araştırma Görevlisi: İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği Bölümü. 3 Doçent Doktor: İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği Bölümü. Mutluluk; hem bilim insanlarının, hem filozofların, hem de bireylerin uzun süredir nasıl tanımlanması gerektiğini tartıştığı bir kavram. Aslında öznel niteliği, mutluluğa net bir anlam yüklenmesi önünde büyük bir engel sonuçta her insanın mutluluk algısı bir diğerine göre farklı. Öte yandan, öznel iyi oluş ise bu alana ilgi göstermeyen kişilerin aşina olmadığı bir kavram. Açıkçası, biz de, Türkiye’deki mutluluk seviyelerini çalışmaya başladıktan sonra bu kavramla tanıştık. Çalışmalarımızda, bu iki kavrama yüklediğimiz anlamlar şu şekildedir: Mutluluk, bireyin, kendini referans (kıyas) grubu ile karşılaştırmasının ve kendi beklentilerini (ihtiyaç, talep, arzu) karşılama oranının bir bileşimi olarak ortaya çıkan bir değerlendirme iken; öznel iyi oluş, bireyin, kendi durumunu hayatın farklı yönlerini (gelir, sağlık, ruhsal iyi oluş gibi) değerlendirmelerinin toplamıdır. Bu iki tanımdan anlaşılacağı üzere, birbirine oldukça yakın fakat ayrık iki tanı Şekil1 Öznel İyi Oluş, Ortalama Mutluluk ve Kişi Başına Düşen Gelir mı ölçmeye çalıştık. İki kavram da bireyin, kendi konumunu diğer insanlara kıyasına 1 Gelir ve Çalışılan İşten Memnuniyet dayanırken; mutluluk, öznel iyi oluşa na2 Ruhsal İyi Oluş (Mutluluk, Umut, Gelecek Yıldan Beklentiler) zaran ruh hali (mood) değişimlerine karşı 3 Beyana Dayalı Sağlık Durumu daha hassastır. Ayrıca, mutluluk tek başına Yönetimden Memnuniyet (Okulların Durumundan, Merkezi Hükumet Hizmetlerinden, sorulup yanıtı alınabilen bir kavramken; öz 4 Belediye Hizmetlerinden, Sağlık Hizmetlerinden) nel iyioluş çeşitli parçaların birleşimidir 5 Güvenlik Algısı (Evde Yalnızken, Oturulan Alanda Gece Yalnız Yürürken) . 6 Toplumdan Memnuniyet (Oturulan Ev, Komşular, Yaşanılan Semt, Arkadaşlar) MUTLULUK, ÖZNEL İYİ OLUŞ NASIL TANIMLANMALI? ÖZNEL İYİ OLUŞ ENDEKSİ Öznel iyioluşu ölçebilmek için Türki Çizelge 1 Etkinlik Alanları ve İçerdikleri Memnuniyet Göstergeleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle