02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BilimBaşarı CBT 1472/5 Haziran 2015 19 HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz [email protected] Neler duymadık, neler dinlemedik ki! Ne şirindiler şirinler. Birbirlerine de birer cellat gibiydiler sanki. İki gün sonra takkeler düşürülecek. Bakalım neler görünecek ya da nelerin görünmesine izin gelecek bir yerlerden. Böyle söylüyorum, çünkü SEÇSİS seçim sonuçlarını değerlendirme değil, belirleme teknolojisidir. Siz seçin, ama biz biliriz kimin ne kadar oy alması gerektiğini demenin tuzağıdır. Bu tuzakla yeniden seçim sandığına götürülüyoruz. Aşağıda bir basın bildirisi okuyacaksınız. Bu bildiri, Anayasa Mahkememize yaklaşık sekiz ay önce yaptığım bir bireysel başvurunun özetidir. Mahkeme bunu öncelikle görüşmek yerine mesaisini imam nikahını resmileştirmeye özgülemiş... Kendince iyi etmiş. Bazı şeyleri ele almak yakıcı olabiliyor. Hem insanlar da evlenemiyorlardı. Ülkemizde hukukun, iktisadın, uygarlığın kaleleri birer birer düşüyor. Adalet, ekmek, özgürlük için çalacağı kapılar halkın yüzüne çarpılıyor. Çocukların, kadınların, emekçilerin kölelik fermanları devletin her köşesinden sökün ediyor. Çok acı günler yaşıyoruz. Çok acı günler kapıda bekliyor. İşte o bildiri: «BASIN BİLDİRİSİ (23 Ekim 2014, Perşembe, Saat 13.30 Antalya Adliyesi önü ) Saygıdeğer basın mensupları, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığım bir bireysel başvuruyu kamuoyuna duyurmak amacıyla sizlerle bu bildiriyi paylaşmak istiyorum: 1) 2002 Yılı seçimlerde bilgisayarlı teknolojinin kullanılmaya başladığı yıldır. 2) Bu yıl yapılan seçimlerde henüz kurulmuş olan bir parti (AKP) tüm dünyanın kavramakta zorlandığı bir başarı elde etmiştir. Bu başarı son seçimlere kadar artarak sürmüştür. Tüm siyaset bilimcileri bilirler ki, iktidarlar giderek yıpranırlar ve ortalama iki seçim dönemi ardından yerlerini bir başkasına bırakırlar. AKP için bunun tam tersi olmaktadır. Öteki partiler için değişmeyen seçmen davranışının bu parti için böylesine köklü bir değişim göstermesi kuşkuya değerdir. 3) 2002’den beri tüm seçimlerde kullanılan ve SEÇSİS adı verilen elektronik bilgisayarlı teknolojiye karşı bugüne değin ciddi kuşkular ileri sürülmüş ve ciddi sonuçlar ortaya koyan araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar bu sistemin hiç bir biçimde güvenilir olmadığını ve manipülasyona bütünüyle açık olduğunu kanıtlamıştır. 4) Ülkemizde SEÇSİS’in kötüye kullanıldığı kanısı giderek yayılmaktadır. 5) Anayasa Mahkemesi’ne verdiğim bireysel başvuru dilekçesinin ekindeki dosyada bu sistemin zaaflarını belgeleyen bilimsel bilgi ve kanıtlar bulunmaktadır. Ayrıca AYM bu iddiamız üzerine zaten bu konuda çok ciddi bir araştırma ve belgeleme çalışması da yapmak durumundadır. 6) Bu dilekçemin omurgasını Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin 2009 yılında verdiği bir karar oluşturmaktadır. Bu karara göre, seçim süreci a) Aleni olmalıdır. b) Denetlenebilir olmalıdır ve Her bir seçmen tarafından özel bir uzmanlık bilgisi gerektirmeksizin denetlenebilir olmalıdır. Oy kullanma ve değerlendirme süreçleri için geçerli bulunan bu ölçütlere uymadığından Mahkeme Almanya’da elektronik oy kullanmayı yasaklamıştır. 7) Aynı anayasal ilkelerin geçerli bulunduğu ülkemizde bu denli şaibeli ve güvenilmez olan SEÇSİS’in kullanılmasının iptal edilmesi tüm yurttaşların seçme ve seçilme haklarının korunması, güvenceye alınması için zorunludur. 8) Alman Anayasa Mahkemesi gibi Türk Anayasa Mahkemesi de yurttaşların seçme ve seçilme haklarının bu teknolojiyle özünde ihlalini veya ihlal ihtimalini engellemek için aynı sonuca ulaşmak, aynı kararı vermek durumundadır. Saygılarımla...» En azından seçmene saygı amacıyla AYM bu anayasal hukuk ilkelerine uyulmasını kendisine kaygı konusu yapabilirdi. Ben daha ötesini iddia ediyorum: 2002 seçimlerinde ülke bu teknolojinin yardımıyla böyle bir entrikanın hedefi olmuştur. Operasyon başarıyla sonuçlandırılmıştır. O zamandan beri tüm kokular kötü gelmektedir. Bazen yanılmak denli güzel bir şey yoktur. Ama yanlış değil bunlar! ALMANYA’DAN GELEN BÜYÜK ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ Yıldızı parlayan bir bilim adamı: Oğuz Okay Prof. Dr. Bahattin Baysal Boğaziçi Üniversitesi SEÇSİS ve Anayasa Mahkememiz S on günlerde büyük bir başarı kazanan bir bilim adamını CBT okurlarına tanıtmak istiyorum: Prof. Dr. Oğuz Okay. Yıllarca önce Marmara Araştırma Enstitüsü’nde güçlü bir araştırmacı olarak tanıdığım Okay, İTÜ Kimya Bölümü’nde başarılı çalışmalarını sürdürüyor. Almanya’da Alexander von Humbolt Vakfı tarafından verilen George Forster Araştırma Ödülüne layık görüldü (1). Bu prestijli uluslararası ödül, Oğuz Okay’a Humbolt Vakfı’nın Haziran 2016’da Berlin’de yapılacak yıllık toplantıısında verilecek. Georg Forster Araştırma Ödülü, buluşları ve yeni teorileri ile bilime uluslararası düzeyde önemli katkı sağlayan ve bilimsel araştırmalarıyla gelişmekte olan ülkelerin sorunlarını çözebilme potansiyeli yüksek araştırmacılara veriliyor. Ödüller, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan veya ödüle aday gösterildiğinde en az 5 senedir bu ülkelerde ikâmet etmekte olan bilim insanlarına da verilmekte. Alman üniversite veya araştırma kuruluşlarında çalışmakta olan akademisyenler bu ödüle aday önerebiliyor. OĞUZ OKAY KİMDİR? 1977 yılında İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Oğuz Okay, 1981’de Viyana Teknik Üniversitesi Makromoleküler Kimya Enstitüsü’nde doktora çalışmalarını tamamladı. Türkiye, KKTC, Almanya, Avusturya, ve ABD’de çeşitli üniversite ve araştırma merkezlerinde araştırmalar yapan Okay, 1998’den beri İTÜ Kimya Bölümü’nde. 2006’da Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA’ya asli üye olarak seçildi. 1990 TÜBİTAK Teşvik Ödülü, 1994 Sedat Simavi Fen Bilimleri Ödülü, 2005 TÜBİTAK Bilim Ödülü ve 2007’de İTÜ Vakfı Bilim Ödülü’nü aldı. Okay’ın uluslararası dergilerde yayımlanmış 150 kadar makalesi ve 4 patenti bulunmaktadır. Çalışmalarına 5000 civarında atıf aldı, Hgöstergesi (Hirsch index) 38’dir. GELİŞTİRDİĞİ ÜRÜNLER Oğuz Okay, yumuşak ve akıllı polimer malzemelerin yapıları ile özellikleri arası ilişkileri aydınlatan araştırmaları ve geliştirdiği ürünler nedeniyle ödüle layık görüldü. Okay, polimer bilimi alanında temel bilim araştırmaları yaparak bulgularını ilginç uygulama alanları ile belirledi ve yeni teknolojik ürünler geliştirdi. Bunlar arasında denizlerde petrol döküntülerini toplayan, tekrar kullanılabilir, mikrogözenekli emici malzemeler (2), kendi kendini onarabilen ve şekil hafızalı malzemeler sayılabilir (3). Alexander von Humboldt Vakfı’ndan aldığı 60 bin Euro tutarındaki ödülün yanı sıra Okay’ın, bilimsel araştırmalarına katkıda bulunmak ve bilimsel konferanslara yönelik seyahatlerinde kullanmak üzere 25 bin Euro tutarında ek para desteği de verildi. Oğuz Okay yaklaşık 2 aydır Helmholtz Berlin Malzeme ve Enerji Araştırma Merkezi’ndeki araştırıcılarla 1 sene sürecek ortak çalışmalara başladı. Bu süre boyunca İTÜ’deki laboratuvarında da çalışmalarına devam ediyor, yani İstanbul Berlin arasında yoğun bir gidişgeliş trafiğini içinde. Helmholtz Berlin Malzeme ve Enerji Araştırma Merkezi (HZB)’den kısaca bahsetmek istiyorum. HahnMeitner Nükleer Araştırma Enstitüsü adıyla 1959 yılında kurulmuş olan HZB’de başlangıçtan beri üniversitelerle sıkı bir işbirliği içinde bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Oğuz Okay, metalik malzemelerden sentetik ve doğal polimerlere kadar geniş bir spektrumda malzemeleri inceleyen HZB Enerji Malzemeleri Bölümü’nün Yumuşak ve Fonksiyonel Malzemeler Enstitüsünde çalışmakta. Prof. Dr. Matthias Ballauff tarafından idare edilen enstitü, kolloidal ve nanoskopik sistemlerin anlaşılması ve olası uygulamaları üzerine araştırmalar yapmaktadır. Kendikendini onarabilen, şekil hafızalı malze (1) http://www.humboldtfoundation.de/web/georgforsteraward.html (2) D. Ceylan, O. Okay, “Macroporous polyisobutylene gels: A novel tough organogel with superfast responsivity”Macromolecules 40, 87428749 (2007). (3) U. Gulyuz, O. Okay, “Selfhealing poly(acrylic acid) hydrogels with shape memory behavior of high mechanical strength”Macromolecules 47, 68896899 (2014), melerin iç dinamiği üzerine araştırmalar yapan ve yürütmekte olduğu üstün özelliklerde biyouyumlu hidrojellerin tasarımı konusundaki TÜBİTAK projesini de sürdüren Okay, özellikle daraçılı nötron saçınımı (SANS) yöntemi ile geliştirdiği malzemelere ayrıcalık katan hidrofobiknano kümelerin tanımlanması üzerine çalışıyor. Kendikendine onarım (selfhealing), çoğu doğal malzemenin tipik bir özelliğidir. Örneğin elimiz kanadığında deride bir süre sonra kabuk oluşur ve yara kısa bir zaman içerisinde kapanarak elimiz başlangıçtaki durumuna döner. Herhangi bir kemiğimiz kırıldığında da kendikendine onarım mekanizması devreye girerek kemik eski konumuna geri döner. Doğada gözlemlediğimiz bu onarım mekanizmasının sentetik malzemelerde de yaratılması üzerine 10 senedir yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Bu tip malzemelerin geliştirilmesi teknolojide büyük bir sıçrama yaratacaktır. Örneğin insansız uzay yolculuklarında malzemelerde ortaya çıkabilecek bir hasar, dışarıdan bir müdahele olmadan onarılabilecektir. Araba kaporta boyalarında oluşan bir çiziğin kendikendine kapanması, paslanma yoluyla ortaya çıkan büyük bir milli gelir kaybını önleyecektir. Biyomedikal ve biyolojik uygulamalarda kullanılan biyomalzemelere kendini onarım mekanizmasının kazandırılması, kullanım alanlarını genişletecek ve ömürlerini uzatacaktır. İTÜ’de Okay’ın laboratuvarında yapılan çalışmalarda, hidrofobik etkileşmeler yoluyla kendikendini onarabilen şekil hafızali malzemeler geliştirilmiştir [3]. Bu malzemelerin ayrıntılı iç yapıları şu an HZB’de Georg Forster ödülü kapsamında HZB araştırıcıları ile işbirliği halinde incelenmektedir. Kaynaklar:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle