02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ TEKNOLOJİLERİ DEVLET DESTEĞİ İLE ÇOK HIZLI GELİŞECEK Yeni enerjiler büyük patlama yapıyor Düşük karbon teknolojileri giderek gelişiyor ve ucuzluyor, fakat bu gelişimin sürdürülebilmesi için kamu yatırımları gerekli. Dr. Ahu Arslan Yıldız’a “L’OréalUNESCO Ödülü” Okan Üniversitesi MühendislikMimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’OréalUNESCO Ödülleri” kapsamında burs almaya hak kazandı. Bu bursu kazanan dünyadaki 15 bilim kadınından biri olan Yıldız, Mayıs ayında araştırma çalışmalarında bulunmak üzere Harvard Üniversitesi’ne gidecek. P iyasaya sürülen yeni bir pil, son çıkan akıllı bir cep telefonundan veya yeni bir ilaçtan daha büyük bir heyecan kaynağıdır. Enerji sanayi genellikle hareketsiz, yalnızca temel hizmetleri tedarik eden, yaratıcılıktan yoksun bir sektör olarak algılanır. Oysa son yıllarda ortaya çıkan tablo bunu yalanlıyor. Hükümetlerin enerji teknolojilerine verdiği destek her zaman karşılığını buluyor. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin gelişiminde ve uygulanmasında kamu politikaları kritik bir rol oynuyor, çünkü tüketiciler düşük karbon per ve karbon emisyonlarının düşürülmesine yönelik bir eğilim içinde. İspanya bile teşvik programlarından vazgeçtiğini açıklamaya hazırlanıyor. Öyle ki Avrupa Birliği’ne üye ülkeler, 2030 yılına kadar tüm üyeleri bağlayan ortak bir hedef üzerinde bile anlaşamıyorlar. Fakat şimdi hükümetlerin yenilenebilir enerjiler üzerindeki desteğini kesmesinin zamanı değil. Düşükkarbon enerji teknolojilerini yaşama geçirmeyi ertelediğimiz her gün, iklim değişikliğinin yaratacağı felaketlerin olasılıklarını arttırıyoruz. Bunlar, tayfunlardan orman yangınlarına dek çok sayıda felaketi kapsıyor. Kaldı ki küresel enerji sanayii, en ufak bir politik müdahaleye bile çok olumlu yanıt veriyor. Çin, Avrupa, ABD ve Japonya’nın başı çektiği alternatif enerji sektörü, dünyada çok büyük bir patlama yaşıyor. Güneş ve rüzgâr teknolojileri, son 30 yıldır hiç olmadığı kadar büyük bir gelişme gösteriyor. Örneğin fotovoltaikler* 1975 yılı fiyatlarına göre yüz misli daha ucuz. Hükümetler bu ilerlemeyi devam ettirmek zorunda. Araştırma fonları ve destek politikaları, yeni enerji sanayilerinin olgunlaşmasına ve yeni nesil düşükkarbon teknolojilerinin hızlanmasına uygun zemin hazırlayacak. Uzun vadeli veriler gün yüzüne çıktıkça, yenilenebilir enerji teknolojileri maliyetlerinin son 30 yıldır ciddi biçimde inişe geçtiği görülüyor. Fotovoltaik modül maliyetleri, 30 yıl boyunca yılda % 10 oranında düşerken, rüzgâr türbinlerinin mali ŞİMDİ DESTEK ZAMANI yetleri ise yılda % 5 oranında azalıyor. Bu iki teknolojinin de üretim düzeyi ortalama olarak her yıl % 10’luk bir artış gösteriyor. Bu ilerlemeden sorumlu teknik gelişmeler, kamu politikalarının olumlu etkilerinin ve sanayiinin bunlara verdiği olumlu yanıtların bir sonucu. Hükümetler, yenilenebilir enerji araştırmalarına dünya çapında kabaca yılda 5 milyar ABD doları gibi mütevazı bir miktar harcıyor. Bu, sağlık harcamalarına ayrılan miktarın yaklaşık onda birinden az. Buna rağmen piyasaların gelişmesinde yine en önemli sorumluluk hükümetlerde. Teşvikler aracılığı ile özel sektörün temiz enerji teknoloji yatırımlarının yılda küresel olarak 250 milyar dolara ulaşmasında, hükümetlerin büyük payı var. Bu başarılara karşın, pek çok ülkede kanun koyucular, temiz enerji konusunda kamu desteğini sorgulamaktan geri kalmıyor. ABD’de bazıları bu desteğin, üniversite ve kamu kurumlarındaki laboratuvarlarda sürdürülen temel araştırma ve geliştirmelerle sınırlandırılmasını talep ediyor. Bu taleplerinin haklılığını kanıtlamak için Solyndra gibi birkaç başarısız enerji şirketini örnek gösteriyor. Bu şirketler ilk kuruluş yıllarında çok büyük fonlarla desteklenmişlerdi. Ancak eleştirilerinde, fark yaratan teknolojilerin yüksek risk taşıyan girişimler olduğunu ve bazı başarısızlıkların kaçınılmaz olduğunu unutuyorlar. Almanya’da daha deneyimli bir iş gücünün varlığı ve ruhsat işlemlerinin kısa sürmesidir. Son yıllardaki enerji patentlerindeki artış, laboratuvarlarda ve fabrikalarda üretilen bilgi artışını yansıtıyor. Güneş ve rüzgâr teknolojileri için alınan patent sayısı, tüm dünyada yılda ortalama % 1520 arasında artıyor. Bu artış hızı, bilgi teknolojileri patentleriyle yarışabilecek kadar yüksek. Kamu yatırımları ve patent başvuruları arasındaki bağlantı, geçmiş kayıtlarda da belirgin. 1970’li yıllarda ve 1980’lerin başında dünyada rüzgâr ve güneş teknolojileri ile ilgili patent sayısı % 20 ile % 15 arasında bir artış gösteriyordu. Bunun nedeni Japonya, ABD ve Avrupa’da hükümetlerin, enerji krizlerine bağlı olarak petrole alternatif aramak için yapılan araştırmalara para akıtmasıydı. Oysa 1980 ve 1990’larda küresel enerji araştırmaları yatırımlarındaki düşüş % 70’lere erişti ve patent hızı da buna bağlı olarak azaldı. Sonuçta yenilebilir enerji teknolojilerindeki gelişmelerin yavaşlaması büyük kaygı uyandırdı. Patent sayısındaki durgunluk 2000’li yıllara kadar, neredeyse 20 yıl sürdü. 2000’lerden sonra yeniden yükselişe geçti. Bu sefer bunun nedeni sanayiinin yaptığı yatırımlardı; zira hükümetlerin destekleri çeşitli teşvik ve kararnamelerle sınırlıydı. PATENTLERDEKİ ARTIŞ noloji performansının kontrolü gelecek için öngörülen gelişmeler için gerekli. Rüzgâr ve güneş, bugüne dek en önemli enerji kaynağı olarak hizmet veriyor, ancak bu iki kaynak da kesikli –fasılalı olduğu için depolama teknolojilerinin geliştirilmesi için devlet yardımı gerekiyor. Düşükkarbon hedeflerine erişim yolunda kaydedilen ilerlemelerin ölçümü de önemli. Bu ölçümler politikacıların ve analistlerin en üst teknoloji ve politikaları belirlemeleri için gerekli. Teknolojik gelişmeler maliyetkarbon eğrisi İLERLEME NASIL ÖLÇÜLECEK? http://www.nature.com/news/renewableenergybacktherenewablesboom1.14873 http://www.scientificamerican.com/article/fightoverrooftopsolarforecastsabrightfutureforcleanerenergy/ http://www.scientificamerican.com/article/windandsolarharvestenoughenergynowtopaybackmanufactureplusaddstorage/ Reyhan Oksay *Fotovoltaik (PV): Işığı olduğu gibi elektrik enerjisine dönüştürebilen bir teknolojidir. Güneşten enerji elde edilmesi noktasında en iyi bilinen sistem güneş hücrelerinden yararlanmaktır. PV hücreleri çevre etmenlerine karşı cam levhaların formansıyla pek fazla ilgilenmezler. Bunun nedeni de karbonun küresel piyasalarda alınıp satılan bir meta olmamasıdır. Bırakın tüketicileri, bazı hükümetler bile yenilenebilir enerji projelerinden elini çekmeyi planlıyor. Örneğin ABD’de yeni rüzgâr enerjisi santralleri için vergi politikalarında daha yeni düzenlemeler devreye girmiş değil; İngiltere’de ise hükümet yenilenebilir enerji tesislerine desteğini azaltmaya HIZLI İNOVASYON Bazı teknolojiler gelişmeye diğerlerinden daha açıktır. Fotovoltaikler ve elektronik cihazlar gibi derli toplu, modüler sistemler, üzerinde çalışmak için daha uygundur. Ve alternatif tasarım veya malzemelerde elde edilen yeni ürünler, alışılmışın dışında kullanım alanları yaratabilirler. Örneğin yarıiletkenlerin yarattığı çeşitlilik sayesinde yüksek performanslı perovskit güneş hücreleri** geliştirildi. Fotovoltaik sistemler ve rüzgâr türbinleri bu nedenle sürdürülebilir maliyet indirimine daha uygundur; oysa büyük nükleer santraller veya kömür santralleri bu yarışı hep geriden izlemeye mahkumdur. Güneş hücrelerinin fiyatının görece olarak düşük olmasının nedeni, güneş ışığının modüllerin içinde elektriğe büyük bir verimlilikle dönüştürülebilmesi, atıkların minimum düzeyde olması ve ölçek ekonomisinin yarattığı avantajlardır. Rüzgâr türbinleri de fotovoltaikler gibi gelişime açıktır; daha yükseklerde yüksek rüzgâr hızına eriştiklerinde, ünite maliyeti başına daha fazla enerji üretirler. Gerçekten de rüzgâr enerjisi, bugün pek çok yerde, fosil yakıtlı termal güç santralleriyle yarış edebilecek kapasitededir. Bu yerlerin başında gelen Texas ve Danimarka’da, rüzgâr türbinleri elektrik tüketiminin % 30’nu karşılıyor. Bu teknolojilerin tasarımı, inşası ve enerji altyapısına nasıl entegre edileceği konusundaki bilgi ve deneyimler de artıyor. Örneğin bir güneş sistemini Almanya’da kurmak için gereken süre, ABD’dekinin yarısı kadardır. Bunun nedeni, BAZI TEKNOLOJİLER GELİŞİME DAHA AÇIK Bazı ülkeler bugün inovasyonda başı çekiyor. Kümülatif enerji patent başvurusunda Japonya birinci. Fakat son 10 yılın büyüme rakamlarına bakıldığında Çin ve ABD’nin yenilenebilir enerji teknolojileri alanında dünyada verilen patentlerin % 60’ını aldığı görülüyor. Çin 15 yıl boyunca kömür patentlerinde birinci konumdaydı; ancak yıllık rüzgâr ve güneş patent sayısında ABD’yi bugün geçmiş durumda. Avrupa yenilenebilir teknoloji patenlerini son 10 yılda üçe katlarken, bölgenin fosil yakıt patentleri azalıyor. Bu maliyet ve patent trendlerinin altında, ulusal ve bölgesel politikaların farklılığını görmek olası. Örneğin Çin’in hedefi 2020 yılında elektrik üretiminin % 15’ini yenilenebilir teknolojilerden sağlamak. ABD’de ise 29 eyalet, yenilenebilir portfolyo standartlarını benimsemiş durumda. İNOVASYONDA ÖNCÜ ÜLKELER Bu yıl, L’OréalUNESCO 2014 Uluslararası Bilim Kadınları Bursu’na, UNESCO’nun Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nden Yrd. Doç. Ahu Arslan Yıldız layık görüldü. Yıldız, geçtiğimiz hafta Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen törende ödülünü aldı. Umut verici araştırma projelerini sürdürmeleri için bursa layık görülen 15 yetenekli genç bilim kadını arasında yer alan Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, Malzeme Bilimi ve Biyokimya alanında çalışıyor. Bilimsel araştırmasında yenilikçi bir tanı aracı geliştirmeye odaklanan Yıldız, hücre zarını ve içerdiği proteinleri taklit eden yenilikçi ve deneysel bir zar platformu geliştiren teknolojide ilerlemeler kaydetti. Hücre zarı proteinleri, Alzheimer, diyabet ve kanser gibi çok geniş çeşitlilikteki hastalıklarla bağlantılı olduğu için, diğer pek çok hastalığın erken tanı ve ön hazırlık taraması açısından önemli bilgiler sağlamaktadır. Ahu Arslan Yıldız, yüksek lisansını ODTÜ Polimer Bilimi ve Kimya Bölümü’nde tamamladıktan sonra doktorasını Almanya’da Max Planck Enstitüsü Polimer Araştırmaları ve Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde Biyoloji ve Malzeme Bilimi üzerine tamamladı. TÖREN, SOR BONNE ÜNİVERSİTESİ’NDE CBT 1411/10/ 4 Nisan 2014 2050 yılına gelindiğinde kalkınmış ülkeler, emisyon hedefini tutturmak için enerji ihtiyacının % 75100 kadarını karbon içermeyen kaynaklardan karşılamak zorunda kalacak. Bugün bu oran % 30 dolaylarında. Geride kalan, temiz kömür ve doğal gaz ile karşılanabilecek. Kamu politikalarının sürdürülebilmesi ve tek CBT 1411/11/ 4 Nisan 2014 BÜYÜME HIZINI SÜRDÜREBİLMENİN YOLLARI (Bknz: Performans Değerlendirmesi) yardımı ile sayılara dökülebilir. Bu şekilde teknolojilerin karbon (veya su veya toprak) yoğunluğu, rakipleriyle karşılaştırılabilir ve performans hedefleri bazında değerlendirilebilir. Önemli bir enerji dönüşümünde mutlaka bazı aksaklıklar yaşanır; teknolojiler beklenilen sonucu vermez, şirketler yanlış politikalar yüzünden batar. Bunları minimuma indirmek için inovasyonlarda çeşitlilik ve sürecin kontrol altında tutulması gerekir. Hükümetlerin enerji teknolojilerindeki bu kalkınma hamlesini dikkate alıp desteğini sürdürmesi yaşamsal önem taşıyor. Yüzyılın ortalarına doğru dünyadaki enerji kaynaklarının karbondan arındırılması işleminin başarıya ulaşması buna bağlı. arasında dizayn edilerek koruma altına alınmışlardır. Bütün PV ünitelerinin toplam enerjisinden faydalanabilmek için tüm hücreler birbirine elektrik ağı ile bağlanarak fotovoltaik modüle (güneş paneli) dönüşür ve bir bütün oluştururlar. **Perovskit Güneş Hücreleri: Güneş hücresi yapımında hammadde olarak denen perovskit düşük maliyetli üretim ve yüksek verimli panellerin yapımı için uygun görüldü. Şu anda %15 enerji dönüşüm verimliliği elde edilen solar hücreler piyasadaki silikon bazlı modellere göre düşük verimli kalsa da ilerisi için umut vaad ediyor. Yüksek saflık ve aşırı dikkatli üretim gerektiren silikon hücrelere kıyasla perovskit hücreler cam veya metal yapraklara püskürtülerek üretilebiliyor. 38. İktisatçılar haftası 8910 Nisan’da Beyazıt’te bulunan İstanbul Üniversitesi Kongre Kültür Merkezi’nde “Türkiye’de İktisat ve Siyaset” ana başlığı altında gerçekleşcek. Prof. Dr. Esfender Korkmaz’a Armağan edilen “Büyüme, Bölüşüm ve Demokrasi” başlıklı ilk gün oturumları salı günü 9.30’da başlayacak. Büyüme ve Sektörel Dinamikler” başlıklı oturumun açış konuşmasını Prof. Dr. Ümit Şenesen, “2000’li Yıllarda Büyüme ve Bölüşüm” başlıklı oturumun açış konuşmasını Prof. Dr. Korkut Boratav yapacaklar.Dr. Nail Satlıgan’ın Anısına düzenlenen ikinci gün oturumlarında açış konuşmalarını Hikmet Çetin ve Prof. Dr. Toker Dereli, Prof. Dr. Turan Yazgan’ın Anısına düzenlenen son gün oturumlarında Prof. Dr. Sema Erder, Prof. Dr. Taner Timur yapacaklar. Timur, “Türkiye’de Muhafazakarlık, Muhalefet ve Demokrasi” konusu üzerinde duracak. 38. İktisatçılar haftası başlıyor BİLİM KADINLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle