02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayvan psikolojisi CBT 1443 /14 Kasım 2014 3 Köpekler de kıskanıyor Kıskançlık görünürde yalnızca insanlarda değil, aynı zamanda başka hayvanlarda da tanık olunan en ilkel duygulardan biri. sevmem için bir elimi ötekinin üzerinden çekmeye çalışıyordu. Amaçları ilgiyi yalnızca kendilerine çekmekti. Bu olayın ardından köpeklerde kıskançlığın nasıl bir etki yarattığını araştırmaya koyuldum,” diyor Harris. İ nsanların en sadık dostları olan köpekler bu dostluğa bir başkasının el koymasından hiç hoşlanmıyorlar. Köpeklerde kıskançlık duygusunun ilk kez masaya yatırıldığı deneysel bir araştırma kapsamında köpeklerin, sahiplerinin ilgisini çeken oyuncak bir köpek olduğunda bile, koşup ısırarak tepki gösterdiklerine tanık olundu. Araştırmacılara göre, elde edilen bu yeni bulgular kıskançlığın salt insanlara özgü bir durum olmadığını, bunun başka hayvanların da en başından beri sahip oldukları bir duygu olduğunu ortaya koyuyor. Sonuçlar, kıskançlığın illaki karmaşık bir kafa yapısı gerektirmediğini de gözler önüne seriyor. Kıskançlık duygusu birtakım zararlı etkileri de beraberinde getirdiğinden, bu duygunun enine boyuna kavranması son derece önemli bir yer tutuyor. Araştırmaya önderlik eden Kaliforniya Üniversitesi duygu uzmanlarından Christine Harris, dünya çapında kasıtlı adam öldürme nedenleri arasında kıskançlığın üçüncü sırada yer aldığını dile getiriyor. mediği konusu bilim insanları tarafından yıllarca tartışıldı. Dahası, kimi uzmanlar kıskançlığın her zaman cinsellikle ilintili olması gerekmediğine ve kardeşler, arkadaşlar, iş arkadaşları arasında da yaşanan bir duygu olduğuna dikkat çekiyorlardı. Bu da, kıskançlığın temelde Genelde kıskançlık salt insanlara özgü bir duygu olarak ele alınır. Bunun nedeni kısmen kıskançlık duygusunun, söz gelimi bir rakibin bir ilişkiye verebileceği zararı ölçüp biçmek gibi, karmaşık bir düşünce sürecini gerektirmesinden kaynaklanıyor. Kıskançlıkla ilgili araştırmaların büyük bir çoğunluğunun odak noktasını olası ya da gerçek bir aldatmaya bağlı duygusal ilişkilerdeki kıskançlık oluşturuyor. Ne var ki, kıskançlık duygusunun karmaşık bir kafa yapısını gerektirip gerektir ALDATILMA VE KISKANÇLIK herhangi bir toplumsal ilişkiyi başkalarından korumak amacıyla evrildiğine işaret etmekteydi. Tüm bu bulgular sonuçta kıskançlığın toplu halde yaşayan tüm öteki canlılar için de geçerli bir duygu olduğunu gösteriyordu. Nitekim, Darwin kıskançlığın başta köpekler olmak üzere başka canlılarda da var olan bir duygu olduğunu öne sürüyordu. Harris köpeklerde kıskançlığın izlerine bire bir tanık oldu. “Evlerinde üç iskoç çoban köpeği besleyen annemle babamı ziyarete gitmiştim. Köpeklerin ikisini de aynı anda okşayıp sevdiğim sırada aralarında yaşanan çekişmeye tanık oldum. Her iki köpek de kendisini iki elimle Daha önce köpeklerde kıskançlık konusunun incelendiği herhangi bir deney yapılmadığı için uzmanlar bebeklere uygulanan bir deneyden yararlandılar. Bu deneyin temel alındığı bir dizi araştırma sonucunda 6 aylık gibi küçük yaştaki bebeklerin bile örneğin, anneleri gerçek bebeği andıran oyuncak bir bebekle ilgilendiklerinde kıskançlığa kapılabildiklerine tanık olundu. Köpeklerle ilgili araştırmada uzmanlar 36 köpeğin davranışlarını yaşadıkları ortamda izleyerek, sahiplerinin üç farklı unsurakuyruğunu sallayan, havlayıp, inleyen oyuncak bir köpeğe; oyulmuş kabaktan yapılmış bir fener; ve çeşitli melodiler çalan üç boyutlu bir çocuk kitabı ilgi gösterip evcil hayvanlarını görmezden geldikleri durumda köpeklerin sergiledikleri davranış biçimlerini kayda geçirdiler. Kıskançlıktan gözleri dönecek olursa küçük köpekleri denetlemek çok daha kolay olacağından, araştırmacılar bu çalışma için olabildiğince küçük köpekleri (15 kilonun altında ya da 38 santimden kısa) seçmeye çalıştılar. Köpeklerin sahiplerinden oyuncak köpek ve fenere gerçek bir köpekmiş gibi davranmaları, onlara birşeyler fısıldayıp, sevip okşamaları istendi. Sıra kitaba geldiğinde de köpek sahiplerinin kitaptaki BEBEKLER DE KISKANIYOR metni yüksek sesle okumaları istendi. Araştırmacılar köpeklerin özellikle de sahipleri oyuncak köpeğe ilgi gösterdiklerinde kıskançlıktan çılgına döndüklerine tanık oldular. Sahipleri oyuncak köpeği sevip okşadığında köpeklerin onları itme ya da dürtükleme olasılığı fenere kıyasla hemen hemen iki kat, kitaba kıyasla üç kat daha fazlaydı. Dahası, köpeklerin yaklaşık üçte birinin sahipleriyle oyuncak köpeğin arasına girmeye çalıştıkları görüldü. Araştırmaya katılan köpeklerin dörtte biri oyuncak köpeği ısırmaya çalışırken, fener ve kitap söz konusu olduğunda yalnızca bir köpeğin böyle bir davranış sergilediğine tanık olundu. Harris köpeklerin yalnızca bu tür saldırgan davranışlarda bulunmadıklarına, sahiplerinin gönlünü almak ve aralarındaki ilişkiyi kurtarmak amacıyla sevecen davranmak gibi olumlu davranışlar da sergilediklerine dikkat çekiyor. Elde edilen bu sonuçlar köpeklerin oyuncak köpeği kendilerine rakip olarak gördüklerine işaret ediyor. Uzmanlar deneyin ardından köpeklerin yüzde seksen altısının oyuncak köpeğin arkasını koklamaya bile çalıştıklarını belirtiyorlar. “Kıskançlığın insanlara özgü toplumsal bir yapı, ya da salt cinsellik ve duygusal ilişkilerle ilintili bir duygu olduğu düşünülür. Oysa, elde ettiğimiz sonuçlar bu görüşe karşı çıkıyor ve insan dışındaki hayvanların da sevdiklerinin ilgisinden yoksun kaldıklarında acı çektiklerini gözler önüne seriyor. Bu sonuçlar kıskançlık duygusunun salt karmaşık bir kafa yapısına sahip olan insanlara özgü bir duygu olduğu yönündeki görüşü de yerle bir ediyor. Harris, “Bu durum kıskançlık duygusuna kapılmak için rakip ile sevilen kişi arasındaki etkileşime anlam vermeye yarayan karmaşık bilişsel becerilere mutlaka gerek duyulmadığını da ortaya koyuyor. Gerekli olan tek şey, sevilen kişinin ilgisinden yoksun kalmak,” diye ekliyor. Rita Urgan, Scientific American Online/ 23 Temmuz 2014 YÖK ve TÜSEB torba yasası üzerine değerlendirme Bilim Akademisi “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı eleştiren bir rapor hazırladı. Akademi, bu tasarıyı ilkeler, hukuk, üniversiteler, araştırma ve sağlık sistemi açılarından somut ve ayrıntılı olarak eleştiriyor. Kamuoyunda “Torba Yasa” adı verilen türden bir tasarı olan “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, TÜSEB ve bir Sağlık Üniversitesi kurulması konuları ile birlikte YÖK ve üniversitelerle ilgili yeni düzenlemeler de önermektedir. Bilim Akademisi tasarıyı ilkeler, hukuk, üniversiteler, araştırma ve sağlık sistemi açılarından eleştiren bir rapor hazırladı. Bu çalışma Bilim Akademisi için Etik ve İnsan Hakları Komisyonları üyesi hukukçu Prof. Dr. Yeşim M. Atamer tarafından hazırlandı. TÜSEB ve sağlık sistemi ile ilgili bölümlerde büyük ölçüde Tıp Dekanları Konseyi’nin web sitesinde yayınlanan görüşten alıntılanmıştır: http://www.tipdek.org/ Bilim Akademisi bu değerlendirme vesilesi ile yükseköğretim sistemimizin gözden geçirilmesi ve yeniden yapılandırılması konusunda çalışmayı ve izlemeyi sürdüreceğini ve her türlü işbirliğine açık olduğunu ifade ediyor. Rapora ulaşmak için: http://bit.ly/1GwEBnl 5. Ölüm Sanat Mekân Sempozyumu İstanbul’un en sıra dışı akademik etkinliklerinden biri olan, Gökçe Acar’ın tek başına kotardığı “Ölüm Sanat Mekan Sempozyumu”nun beşincisi 18 – 20 Kasım günleri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda gerçekleşecek. 18 Kasım Salı günü saat 10.30’da Nurcan Boşdurmaz’ın “BosnaHersek Osmanlı Dönemi Mezar Taşları” sunumu ile açılacak olan sempozyumda sanat, bilim ve felsefenin farklı alanlarından; Hüseyin Y. İşaretler, Aykan Özener, Alper Maral, Erdem Ceylan, Mehmet Kerem Özel, Tuna Erdem, Cebrail Ötgün, Ahmet Soysal, Selami Kalay, Turgay Yazar, Elvan Gökçe Erkmen, Seval Şahin, Fatmagül Berktay, Emre Zeytinoğlu, Ali Artun, Mustafa Çağhan Keskin, Nevsel Sezen Süslü, Nihan Tahtaişleyen, Yusuf Altıntaş bildiri sunacaklar. Sempozyumda tema bağlamında dört filmde gösterilecek; “Bahar Âyini”, koreografi: Pina Bausch;  “Savaş Requiem’i” Derek Jarman filmi; “Madenci İlâhileri” Bill Morrison filmi ve Leonard Cohen’in seslendirdiği “Tibetin Ölüler Kitabı” H. Mori, Y. Hayashi, B. McLean filmi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle