Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Her köpek farklı bir alanda becerikli Köpek sahiplerinin hemen hemen hepsi köpeklerinin dahi olduğuna inanır. Bugüne dek nedense bu konuda çok az sayıda ve dar kapsamlı çalışmalar yapılmış. Ancak son günlerde hız kazanan çalışmalar, köpeklerin gerçekten de oldukça zeki ve bazı açılardan da benzersiz olduğunu gösteriyor. Duke Üniversitesi Bilişsel Sinirbilim Merkezi’nden Brian Hare, köpeklerin bilişsel yetenekleri konusunda en yetkin isimlerden biri. Scientific American dergisinin köpek zekâsı konusundaki sorularını yanıtlayan Hare, oldukça ilginç açıklamalarda bulunmuş: İnsanların köpek aklı ile ilgili en büyük yanılgısı nedir? İnsanlar bazı köpeklerin zeki, bazılarının aptal olduğunu sanır. Oysa zekâ tek boyutlu değildir; tek tip zekâ yoktur. Farklı köpekler “farklı alanlarda” iyidir. Ne yazık ki bazı köpeklerin kullandığı çok akıllıca stratejiler, bilişsel bir oyun oynanmadıkça anlaşılmaz. Bu da insanların en iyi dostlarının zekâsını hafife aldıkları anlamına gelir. Ayakkabılarınıza salyasını akıtan bir buldog, çok akıllı bir yaratık değilmiş gibi görünür. Oysa köpekler, insanoğlunun yanında gezegenin en başarılı memeli türüdür. Köpeklerin iyi olduğu “farklı alanlar” nelerdir? Bir tür olarak köpekler bazı alanlarda olağanüstüdür. Örneğin insanların hareketlerinden bir şeyler öğrenmek gibi. Benim ilgi alanım, köpeklerin bizleri anlamak ve isteklerimizi yerine getirmek için jestlerimizi nasıl yorumladıkları ile ilgili. Fakat diğer hayvanların da akıllı olduklarını biliyoruz. Köpekleri farklı yapan nedir? Diğer hayvanların da doğa tarafından şekillendirilmiş bir zekâya sahip oldukları tartışılmaz. Köpeğin farklılığı, insanların iletişim amaçlı jestlerini okumaktaki becerileridir. Diğer hayvanlar insanların jestlerini köpekler kadar anlayamaz. Bu beceri sayesinde insanların en iyi dostu, en sadık ortağı ve en becerikli yardımcısı olurlar. Ayrıca bu becerinin yardımıyla kendi başlarına çözemeyecekleri problemleri çözerler. Köpekler üzerinde denediğiniz esneme testi nedir? Esneme bulaşıcıdır. Bir insanın esnediğini gördünüz zaman siz de otomatikman esnersiniz. Bu bazı köpekler için de geçerlidir. Sahibinin esnediğini gören köpek de esnemeye başlar. Bu basit test ile köpeğiniz ile ilgili pek çok şey öğrenirsiniz. Köpekler ne kadar empatiktir? Köpekler gerçekten sahiplerinin aklından geçenleri anlarlar mı, yoksa bu yalnızca sahiplerinin hüsnükuruntusu mudur? Bilim adamı olarak bir hayvanın empatik olup olmadığını öğrenebileceğimiz bir test henüz tasarlanmış değil. Çünkü insanlardaki empati yeteneğini anlamak için tasarladığımız testlerde insanlar ne hissettiklerini bize konuşarak bildirir. Oysa köpekler konuşamaz (veya biz onların ne dediğini henüz anlamıyoruz). Fakat köpeklerle aramızda bir bağ olduğu kesin. Bizim jestlerimizi anlama yetenekleri, bizimle uyum içindeymiş gibi bir görüntü yaratır. Bizim her hareketimizi bu kadar dikkatli izlemeleri kendimizi özel hissetmemizi sağlar. Bir araştırmaya göre köpekler bizimle vakit geçirmeyi kendi türleriyle vakit geçirmeye tercih eder. Bu da hayvanlarda sık sık görülen bir özellik değildir. Başka bir çalışmaya göre de insanlar köpeklerini okşadıklarında, hem köpeklerde hem de insanlarda oksitosin hormonu düzeyi yükselir. (Ancak köpeklerde oksitosin hormonunun bir kadın tarafından sevildiklerinde daha fazla arttığı tespit edilmiş). dir? Sizin deyimizle “kurt olgusu” nedir? Bunun önemi neFakat kurdun Avrupa’daki saltanatı uzun sürmez. Modern insan, dominant bir etobur olarak diğer büyük etoburları silip süpürmeye başlar. Köpeklerin ilginç bir bilmece olarak karşımıza çıkması işte bu yüzdendir. Bazı bilim insanları, modern insanın kurt yavrularını alıp beslediğini ve evcilleştirdiğini ileri sürer. Ancak bu çok olası değildir. İnsanların hiçbir zaman kurtlarla dostane bir ilişkisi olmamıştır. Son bin yıl içinde kurtları yok etmeye yönelik girişimler, kurtları neredeyse ortadan kaldıran bir eyleme dönüşmüştür. Bazıları da insanların, evcilleştirilen kurtların av sırasında mükemmel bir yardımcı olduğunu keşfettiğini ve böylece kurtlarla birlikte yaşamaya başladığını iddia eder. Fakat kurtlar büyük miktarlarda et yer bir kurt sürüsü bir günde bir geyik tüketir. Ayrıca insanlar, kurtların yardımı olmadan da gayet başarılı bir şekilde avlanabiliyordu. “Kurt olayı”, kurtların Avrupa’ya yayıldıkları dönemde yaşanan evrim tarihimizin ilginç bir öyküsüdür. 1.7 ile 1.9 milyon yıl önce, Buzul Çağları’ndan birinde, Etrüsk kurdu olarak isimlendirilen görece olarak küçük bir kurt, Avrupa’nun dört bir yanına dağılır. İnsanlar da o dönemlerde Afrika’dan göç etmeye başlarlar. Yanıtını henüz bilmediğimiz soru şu: Büyük, kötü kurt bügün koltukta pinekleyen, tembel bir ev köpeği haline nasıl geldi? İnsanlar köpek bu hale gelinceye kadar kurtlara ne kadar tahammül göstermiş olabilir? ÇN: Bu sorunun yanıtını öğrenmek isteyenler Brian Hare’in “The Genius of Dogs” kitabını okuyabilir. İpucu olarak ancak şunu söyleyebiliriz: Evrim sürecinde her zaman en uyumlu kazançlı çıkmaz. Bazen de en sokulgan, en canayakın olan tür evrimsel bir avantaj yakalar. Bağırsak kanserinde DNA motifinde değişim A lmanlar, farelerde bağırsak kanserine özgü DNA motifikasyonları saptadı. Kalıtımdaki değişimler gelişmekte olan bir tümörün ilk belirtileri olarak kabul ediliyor. Araştırmacılar ikinci bir adımda değişimlerin insanda da benzer olduğunu tespit ettiler. MaxPlanck Araştırma Enstitüsü bilim insanları, bu tehlikeli kanser türünün gelecekte kan testiyle teşhis edilebilmesini umuyorlar. Tümörlerin oluşumunda iki faktör bir araya geliyor. Kalıtımdaki doğrudan mutasyonlar ve epigenetik değişimler. İkincisi DNA yapıtaşlarının modifikasyonudur. Kalıtımın belli başlı parçalarına minik kimyasal gruplar ekleniyor ve bunların yerleştiği noktalardaki genler okunamadıkları için etkinlikleri adeta durmaktadır. Bu ilaveler yok edildiklerinde, bloke edilen genler yeniden etkinleşiyor. Bu süreçse bir hücrenin tüm programını değiştiriyor ve hücre zararsız beden hücresinden kanser hücresine dönüşebiliyor. Genetik mutasyonların ve epigenetik mekanizmanın, kanser oluşumunda birlikte etkidikleri birkaç yıldan bu yana bilindiği için konu yoğun bir şekilde araştırılmaktaydı. Çünkü kanser oluşumunda kalıtımdaki ilk değişimlerin neler olduğu bilindiğinde tümörlerin erken tanısı daha başarılı hale gelecek. Fakat bunun için de hangi değişimlerin hangi sırada ortaya çıktıklarının ve birbirlerini ne şekilde etkilediklerinin bilinmesi gerekiyor. Bu da insandan alınan tümör örneklerinde çok zor inceleniyor. Nitekim bir hastaya bağırsak kanseri tanısı konduğunda, tümör genelde birkaç yıllıktır. Buna bağlı olarak da bu evredeki kanser hücreleri binlerce genetik ve epigenetik değişimler taşıyorlar ki bu durum analizi zorlaştırdığı gibi kanserin başlangıcında hangi değişimlerin meydana geldiğini bulmayı da olanaksızlaştırmaktadır. Berlin MaxPlanck Moleküler Genetik Enstitüsü bilim insanları bu yüzden araştırma için, yavru farelerin bağırsak tümörlerini tercih etmişler. Markus Morkel yönetiminde çalışan ekip, APC geninin bozuk olduğu bir kalıtım dizisini incelemiş. APC genindeki bir değişim, hücrelerin kalıtımındaki epigenetik değişimlere yol açan çok sayıda enzimi etkinleştirmektedir. Analizlerden elde edilen sonuçlar şöyle: Araştırmacılar tüm örneklerde 13.000’i aşkın epigenetik değişimlerin hepsinde aynı motifi saptamışlar, fakat bağırsağın sağlıklı kök hücrelerinde bu değişimler görülmemiş. Fareler incelendiklerinde üç aylıktan daha genç oldukları için değişimler, APC genindeki ilk genetik mutasyonların ardından meydana gelmiş olmalı. Bu da bağırsak kanseri oluşumunun erken evresine denk gelmektedir diyen moleküler biyologlar, insana ait bağırsak kanseri dokusunda da çok benzer bir epigenetik motif saptamışlar ki bunların gelecekte bağırsak tümörünün erken tanısını kolaylaştıracağına inanıyorlar. CBT 1353/ 3 22 Şubat 2013