02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban [email protected] TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP TÜRKİYE KÖTÜ LİDERLİĞE ÖRNEK Mİ? New York’u yıkıp geçen görülmemiş şiddetteki son kasırga, kent halkının önemli bir kısmının ABD ordusu yardımıyla eyaletin iç kısımlarına taşınmasına ve Kongre’nin, dünya finansının kalbi Wall Street’i daha güvenli bir yere nakletme kararı almasına yol açar. Kötü Lider’in özellikleri ve kötü yandaşlar konusu “Kötü Liderlik” kitabının yazarı Prof. Barbara Kellenman “kötü lider” örneklerini yedi ana başlık altında toplamakta ve gerçeği anlamamıza yardım edecek bir tasnif yapmaktadır: “Yetersiz, bağnaz, taşkın, duygusuz, ahlaksız, umursamaz, şeytani lider.” Kellerman’ın gözünden kaçmayan ve liderler kadar önemli gördüğü “yandaşlar”dır… Kellerman’a göre liderin “kötü yandaşları, kötü liderlerin aynasıdır. Eğer liderler yetersizse ve yozlaşmışsa, yandaşların da en azından bir kısmı öyledir.” Erdoğan Yılmaz, Eğitimci, [email protected] irçok kavram gibi “liderlik” kavramı da gittikçe bulanıklaşıyor, bu durum toplumun liderlik algı ve anlayışında ciddi bir karmaşa yaratıyor. Bir tür zihinsel çarpıtma sonucu oluşan yeni bir liderlik anlayışı, kötü liderlerin yüreklenmesine, bu “tür”ün örnek lider sanılmasına yol açıyor. Salt bu nedenle bile liderlikle ilgili kavram çarpıtmalarının ve algı yanılsamalarının düzeltilmesine, “iyikötü lider” tanımlarının yerli yerine konulmasına gereksinim bulunuyor. Kuşkusuz herkesin üzerinde birleşeceği bir lider ve liderlik tanımlaması yapmak da liderleri toptan olumlu karakterlere dönüştürmek de olanaksız… Gerçi yaygın saptamalara bakılırsa liderin, “örnek, önder, etkili, insanları peşinden sürükleyen, yeni liderler yetiştiren, grup (kurum, örgüt, parti, toplum) amaçlarını gerçekleştiren, kitleleri bu amaçlara yönlendiren” gibi bazı niteliklerinden söz edebiliriz. Ancak bunları biraz sorguladığımızda, sanıldığı kadar sağlam ve geçerli anlamlar ifade etmediği görülecektir. Örneğin, söz konusu “lider” nasıl bir “örnek”tir, toplumu nereye yönlendirmektedir; liderin bireysel ve örgütsel “amaçları” nelerdir, bu amaçlar ne ölçüde ve neye göre geçerli ve etik, örtük ya da açıktır; liderin amaç ve uygulamaları çağdaş değerler ve bilimsel gerçeklerle örtüşmekte midir; lider “etkili” olmak için hangi yol ve yöntemleri kullanmaktadır; hangi niteliklere sahip bireyler “yetiştirme” ve nasıl bir toplum yaratma peşindedir; bu konudaki düşünceleri hangi temel eğilim ve yönelimlerden beslenmektedir?.... olması gerekir. Böyle bir lider, gücü elinde toplayıp dilediği gibi kullanma yerine, onu geniş toplum kesimleri ile paylaşan, bireyi ve toplumsal kurum ve kuruluşları güçlendiren bir araç olarak kullanmayı, toplumun tüm kesimlerini ayrım gözetmeksizin gerçekten kucaklamayı ve danışmayı benimsemiştir. Sadece kendini ve yandaşlarını referans almaz, kendi inanç ve değerlerini esas kabul eden bir katılaşmışlık ve kalıplanmışlık içinde değildir, sadece kendi inanç ve değerleriyle topluma ve bireylere ayar vermez. Böyle bir lider emeği, bilgiyi, liyakati öne çıkarır, aklı ve bilimi rehber alır, üreten, hakça kazanan ve hakça bölüşen bir toplum yaratmaya özen gösterir. Ölçüt bunlarsa, liderlerin çoğu çıtayı buralara taşıyamıyor, ama algı yönetimi oyunları, yanılsama ve yanıltmalar ile; yanılgılarında ve bazen yalanlarında ısrar ederek ve geniş bir yandaş ordusu desteği ile, örnek lider ve hatta kutsal kişi olduğu düşünce ve izlenimini yaymayı becerebilmekteler. Konuya güçlü bir ışık tutan araştırmacı, “Kötü Liderlik” adlı kitabın yazarı ve Harvard Üniversitesi Kamu Liderliği Merkezi Araştırma, Direktörü Barbara Kellenman’dır. (1) Yazar eserinde bu lider tiplerini analiz ederek örneklemekte ve “kötü lider”in nitelik özelliklerini ortaya koyarak, konuyla ilgili tanımlama kargaşasına açıklık getirmeye çalışmaktadır. Kellerman’la yapılan bir söyleşide (2) “Amerika, Brezilya, Çin ve hatta Türkiye gibi rekabetin yoğun yaşandığı ülkelerde, iyi olduğu kadar kötü liderlik örneklerinin de çoğunlukta olduğu bir gerçektir” demesi, dikkat çekicidir. Kötü lider olma nedenleri üzerinde duran yazar, bu konuda bazı düşünürlere dayanarak ilginç saptamalar da yapar. Örneğin, Machiavelli’nin “…. bir tek kötü lider vardır o da zayıf liderdir… Zulmün akıllıca kullanımı, liderin sadağındaki en önemli oktur… Azar azar başlatılıp zaman içinde artırılan zalimlik işe yaramaz. Yöneticinin birinci sorumluluğu düzeni sağlamaktır bunun için de lider zalim olmalıdır…” dediğini aktarır. Yine Thomas Hobbes’un “katı siyasi düzenlemeler ve demir yumruklu bir liderin yönetimi olmaksızın karmaşaya ve savaşa sürükleniriz” dediğine; Rousseau’nun “bireysel hakların en azından “Ekim Sürprizleri” Kasırganın tetiklediği taşkın ve sellerin, başta yoksul mahallelerde yaşayanlar olmak üzere, çok sayıda can kaybı ile sonuçlandığı tahmin edilmekle birlikte, kesin rakamlara ulaşılamamaktadır. Ekim ayının başlarında Güneydoğu Asya’yı, özellikle Çin’in güney sahillerini kasıp kavuran iklim değişikliğinden kaynaklanan ani tayfunları ve felaketleri TV haberlerinden kayıtsızca izleyen New York sakinlerini suçlamanın bir anlamı olmasa da, ABD Başkanı’nın dün akşam yayımlanan “Halka Sesleniş”inin, ABD yönetici sınıfında, belirtileri on yıllardır gün gibi apaçık olan yıkıcı ve ani iklim olayları konusunda bir “bilinç sıçraması”na yol açtığı söylenebilir. “ Sevgili Amerikalılar, gerçek şu ki, küreselleşme ve kesintisiz ekonomik büyümeye olan sarsılmaz inancımızı gözden geçirmemizi gerektiren önemli olgularla karşı karşıya olduğumuzu söylemek zorundayım. Burada biz derken aslında tabii bu ülkenin yönetici sınıflarını, elitlerini kastediyorum. Zenginleşmeyi ve ekonomik büyümeyi herşeyin önüne koyduğumuz içindir ki, bu saplantımızın, yeryüzünün ekolojisi ve doğal dengeleri üzerindeki yıkıcı etkisini gözardı ettik. Teknolojik çözümlere ve deyim yerindeyse teknolojik bir “gümüş kurşuna” öylesine bel bağladık ki, adeta körleştik. İtiraf etmeliyiz ki, yanıldık ve bugün bilim insanlarının uyarılarını daha ciddiye almadığımız için pişmanım” Yukarıda aktarılan hayali senaryo, Gareth Dale’ın aktardığına göre, ABD İstihbarat Konseyi NIC’nin (National Intelligence Council) 2020’ye dair üzerinde durduğu farklı gelecek senaryolarından yalnızca biriydi. 2008‘de hazırlanan raporda bu senaryonun kod adı “Ekim Sürprizi”. Başlıca varsayımları, 2020 Ekim’inde küresel ölçekte gerçekleşen ani ve şiddetli iklim olayları sonrası , başta ABD elitleri olmak üzere dünyayı yönetenlerin ekonomik büyümeye ilişkin görüşlerinin önemli ölçüde değişmesi. NIC raporu, büyük ölçüde, son yayınlanan raporu yenilerde tanıtılan, IPCC yani Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin öngörülerine dayansa da, ani iklim olaylarına daha çok prim veriyor gibi görünüyor. Bilindiği gibi, IPCC raporları pek çok önde gelen iklim bilimci tarafından, “tedrici” değişime vurgu yaptıkları, iklim sisteminin “geri dönüşsüz” ya da “devrilme” noktaları konusuna yeterince ağırlık vermedikleri için eleştiri alıyorlar. Gerçekten de IPCC‘nin 2007’de 2010 için yaptığı en kötü seragazı salım tahminlerinden de kötü bir sonuç ortaya çıktı, hem de küresel ekonomik krize rağmen... Gerek Grönland gerekse Antarktika buzul kayıpları, IPCC öngörülerinden çok daha hızlı gerçekleşiyor. Royal Society, İngilizlerin bu saygın bilim kurumu, 2060’larda gerçekleşebilecek 6 C derecelik bir artışı gerçek bir olasılık olarak değerlendiriyor. Bu tür aşırı iklim dönüşümlerinin, halihazırda yaşayan türlerin %50 %90’ını yeryüzünden sileceği hesaplanıyor... ABD istihbarat camiasının bile senaryolarına dahil ettiği bu yıkım olasılıklarının, dünyanın yönetici sınıflarını, her coğrafyadan sermaye bloğunu pek de kaygılandırmadığı görülüyor. 2005–2008 arasında hakim olan, önümüzdeki 3040 yıl içinde toplam sera gazı salımlarını %80’lere kadar azaltmak yönündeki mutabakatın, finansal krizin dünya kapitalist ekonomisinde şiddetle hissedilmeye başlandığı 2009’daki Birleşmiş Milletler Kopenhag İklim Değişikliği Konferansı’ndan (İklim Zirvesi) bu yana bozulduğu anlaşılıyor. 1123 Kasım 2013 Varşova İklim Zirvesi sonuçları, ekonomik krizin yarattığı yeni ve acımasız rekabet koşullarında dünya sermayesinin artık bu düzeyde azaltımlardan uzak durduğunu ortaya koymuş durumda. Avrupa Birliği’nde bazı ülkelerin inatçı tutumlarına karşın, derin sera gazı azaltımları konusundaki mutabakat çöküyor, uluslararası bağlayıcılığı olan bir anlaşmanın şekillendirilmesi olasılığı da giderek zayıflıyor. ABD Başkanı’na yazının başıdaki konuşmayı, felaketler hariç ne gibi gelişmeler yaptırabilir? B “KÖTÜ LİDERLİK” CBT 1394 18 / 6 Aralık 2013 Her tanım, benzer soru ve kuşkulara açık ve eksik de olsa ille “iyi lider” tanımı yapacaksak, onun, adil ve eşitlikçi, dürüst ve içten; toplumun bugününü ve geleceğini aydınlatan, bilimin ve aklın öncülüğüne güvenen; bireyin ve ulusun egemenlik ve özgürlüğünü genişleten ve yaratıcılığının önünü açan, ilerletici, çağdaş ve evrensel değerlerden beslenen; ileriye dönük, gerçekten çağdaş ve müreffeh bir toplum yaratma yolunda ilerleme; içeride ve dışarıda huzur ve barışı egemen kılma umutlarını diri tutan ve yayan birey İYİ LİDER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle