Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) BİLİM TARİHİ Hızlı gündem değişikliği, yapay gündem oluşturma refleksi sadece ülkemizde değil pek çok ülkede var. Siber Pazartesi arefesinde Amazon’un “drone ile teslimat” hikâyesi de ertesi gün unutulacak cinsten bir gündem maddesi ayarında. Bambular çiçek açmak için neden çok bekler? Bambuların çiçek açma periyodunu etkileyen en önemli etken, doğal seçilimdir. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Bir Çin bambusu (Phyllostachys bambusoides), 120 yılda bir çiçek açıyor. P. bambusoides, yaşadığı her yerde çiçek açmak ve tohum vermek için bu periyodu izliyor. Bu bambu, farklı çevresel koşullarda büyüdüğünde bile hep aynı sürenin sonunda çiçek açıyor. İyi beslenememiş bambular da sağlıklı olanlarla aynı anda çiçek açıyor. Bambu, bu döngüyü aynı hassaslıkta sürdürmeyi nasıl ayarlıyor? Bambuların bütün türlerinin çiçek açma periyodları bu kadar uzun değil. Ama periyodu 15 yıldan az olanına pek az rastlanıyor. (Bazılarının periyodu 120 yıldan da fazla olabilir. Fakat tarihsel kayıtların yetersizliği bu saptamayı yapabilmeyi olanaksız kılıyor.) Bambu tohumları birçok otobur için çok lezzetlidir. Bambu topluluklarının geleceği, tohumlarının yem olma olasılığının en aza indirgenmesine bağlıdır. Doğada birçok tür, yırtıcılardan korunmak için çeşitli uyum “stratejileri” geliştirmiştir. Bazıları, ustalıkla gizlenir, bir kısmı dikenler ya da sert kabuklar geliştirir, bazıları da zehirli bir akrabasına “benzeşmesi” sayesinde düşmanlarından kurtulur. Daha başka sayısız savunma “stratejileri” görebiliriz doğada. Bambuların izledikleri strateji ise tohum vermeyi geciktirme esasına dayanıyor. Bambular tohumlarını pek bol miktarda ve uzun aralıklarla üretirler. Burada tohumun bol olması da, uzun aralıklarla ortaya çıkması da yaşamsal önemdedir. Çünkü uzun aralıklar yüzünden tohum yiyiciler, kendi yaşam çevrimlerini, tohum bolluğu zamanlarına göre “ayarlayamazlar”. Bambu tohumlarının her çıkış yılında, o tohumları yiyecek olanlar, sadece onları o anda buldukları için yemektedirler ve tamamını da tüketemeyeceklerdir. (Eğer bambu tohumunun üreme periyodu kısa olsaydı, bambular bir sonraki periyotta, tohumlarını “bekleyen” yiyicilerin artı nüfusa sahip bir kuşağıyla karşılaşacaktı). Birçok tohum yiyicinin yaşam süresi, bambuların çiçek açma aralığından çok daha kısadır. Bu nedenle eğer bambular her yıl çiçek açsaydı, tohum yiyiciler bu çevrimi izleyebilirdi. Ama çiçek açma dönemleri arasındaki süre bütün yiyicilerin yaşam sürelerinin ötesinde olunca, bu çevrim, yiyiciler için artık izlenemez hale gelecek ve bu nedenle de yaşam çevrimlerinin bir etkeni olmaktan çıkacaktır. Bambuların çiçek açma periyotlarını düzenleyen elbette doğal seçilim olgusudur. Çünkü ancak uzun aralıklarla tohum veren bambular seçilerek hayatta kalabilmiş ve böylece çoğalma şansını elde edebilmiştir. Bambular çoğalabilmek için beklemediler, “bekledikleri” için (aralarındaki “bekleyenleri” sayesinde) çoğalabildiler. “Aceleci” bambular soylarını sürdüremeyeceklerdi ya da zaten çoktan yok olmuşlardı. Drone İle Teslimat (Hikâyesi) Türkiye ile ilgili en çok yakındığımız konulardan birisi de gündemin çok hızlı değişiyor olması. Aslında bu durum beynin çalışma modeli ile de paralelik arz ediyor. Tüm ülkeyi ilgilendirecek türden konuların “ulusal bellek” diyebileceğimiz bir yapıda saklanabilmesi tıpkı bir kişinin etkileşim içine girdiği şeyleri uzun süreli belleğinde saklamasına benzetilebilir. Bu basit bir depolama süreci değildir. İnsan beyni temelde kısa süreli bellekte karşıladığı sinyalleri (gündem) uzun süreli belleğinde saklayabilmek için belli bir süreye gereksinim duyar. Buna en geniş anlamda tefekkür diyebiliriz. Gerek deneyim gerekse de anılar bu şekilde muhafaza edilir. Öte yandan kısa süreli belleğin herhangi bir zamanda sadece yedi sinyali işleme kapasitesi vardır. Eğer dış dünyadan sürekli olarak yoğun sayıda sinyal gelirse beyin bunların her birine yeterince zaman ayıramaz. Ulusal gündem de ne kadar sıklıkla değişirse, ulusal tefekkür o kadar az tahakkuk eder ve ulusal belleğe aktarılarak saklanan bilgi ya da deneyim hacmi o oranda azalır. Yılın son günlerinde, bu yıl neler yaşandı türünden haber ya da içerikleri incelerken o nedenle bazı şeyler sanki yıllar önce yaşanmış gibi gelir. Onun gündem olduğu gün ile bugün arasında o kadar çok gündem maddesi gelip geçmiştir ki ! Bu sadece Türkiye için geçerli bir durum değil. Pek çok ülkede de benzer şeyler yaşanmakta. Örneğin Kasım ayının son cuması ABD’de tüketim çılgınlığının başlama günü olarak mimlenmiş olduğundan Kara Cuma diye adlandılır. Onu izleyen Pazartesi de malum Siber Pazartesi olarak anılmakta. Üç gün boyunca yapılan alışveriş yetmediyse Pazartesi de bilgisayar başından alışverişe devam şeklinde... Bu yıl siber Pazartesi arefesinde öne çıkan popüler konu ise bütünüyle gündem oluşturmaya yönelik, pratikle ilgisi olmayan bir konu idi. Amazon gibi web siteleri “drone” ile teslimat yapma konusunu ele aldı ve sanki hemen yarın bu model başlayacakmış gibi ilgi topladı. “Drone” küçük bir hava aracı. Teslim edilecek kargoyu taşımak amacıyla kullanılacak. Böylece diyelim ki internet üzerinden sipariş verdikten otuz dakika sonra sipariş havadan adrese gelecek. Bu modeli bazı pizza şirketlerinin de kullanmayı düşündüğünü biliyoruz. Uzmanların yaptığı kısa bir araştırma ABD’de böyle bir taşıma sisteminin yasal altyapısının dahi 2015’ten önce hazır olamayacağını göstermiş durumda. Amazon’un da zaten bu modele en erken 2018’de geçebileceğini bizzat Amazon’un kurucusu Jeff Bezos da konuyla ilgili gündem oluşturan açıklamalarında belirtmiş. Ancak ne gam! Belli ki gerek haberi yapan gerekse de bunu öğrenen bireyler Yıldız Savaşları filmlerinin geniş açı çekimlerinde yer alan havayı dolduran bu küçük uçan araçlar tablosunu o kadar sevmişler ki bunun gerçekleşme ihtimalinin üstüne bile balıklama atlıyorlar. Eh madem böyle güzel şeyler de olacak (en erken beş sene sonra olmasını bir an için unutalım) internetten bir şey satın alalım bari. Belki de kargo paketi adrese bir drone ile gelir, kim bilir? Bu teknoloji firmalarından her şey beklenir. 2013 Eğitim Onur Ödülü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun Ulusal Eğitim Derneğince oluşturulan seçici kurul, bu yıl Öğretmenler Günü etkinlikleri kapsamında Eğitim Onur Ödülü’nü, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’na verdi. Ankara’daki Türk Hukuk Kurumu Konferans Salonunda yapılan “Aydın, Yönetici ve Bilim İnsanı Olarak Fatih Hilmioğlu” konulu bir açıkoturumun ardından eşi Nurhan Hilmioğlu’na verildi. Av. Ayhan Sarıhan’ın yönettiği açıkoturumda Prof. Dr. İsa Eşme, Prof. Dr. Mustafa Kılıç ile Av. Hayati Hilmioğlu, Prof. Dr. Hilmioğlu hakkında konuştu. Eğitim Onur Ödülü için aday gösterilen 16 kişi arasından Hilmioğlu’nun seçilme nedeni “Yöneticiliği sırasında çalışmalarıyla Ulusal Eğitim Sisteminin felsefesine, tekniklerine önemli katkılarda bulunmuş olması, eğitimin Bağımsızlıkçı, Aydınlanmacı, Halkçı, Bilimsel bir nitelik kazanması için etkili sonuç yaratan çabalar göstermesi; eğitim kamuoyunda olumlu, unutulmaz izler bırakması” olarak açıklandı. Bu yılki seçici kurul şu kişilerden oluştu: Saim Açıkgöz, Prof. Dr. Mahmut Âdem, Dr. Alper Akçam, Prof. Dr. A. Gönül Akçamete, Prof. Dr. Sina Akşin, Mutahhar Aksarı, Dr. Niyazi Altunya, Mustafa Atasoy, Erdal Atıcı, Prof. Dr. İ. Ethem Başaran, Mehmet Budak, Mustafa Gazalcı, Prof. Dr. F. Dilek Gözütok, Hasan Güleryüz, Veli Demir, Prof. Dr. Cahit Kavcar, Prof. Dr. Nizamettin Koç, Nazım Mutlu, Mustafa Pala, Osman Nuri Poyrazoğlu, Ahmet Özer, Remzi Özkaya, Refik Saydam, Ayhan Sarıhan, Zeki Sarıhan, Prof. Dr. Ahmet Saltık, Prof. Dr. Sedat Sever, Hüseyin Hüsnü Tekışık, Prof. Dr. Ali Uçan. Ulusal Eğitim Derneği, bugüne dek Talip Apaydın, Prof. Dr. Doğan Kuban, Prof. Dr. İnci San, Pakize Türkoğlu, Prof. Dr. İlhan Başgöz, Mehmet Başaran gibi birçok eğitimciye benzer gerekçelerle ödül vermiş ve kendi yayın organı Öğretmen Dünyası dergisinde ödül sahibiyle ilgili tanıtıcı yayınlar yapmıştır. CBT 1394 12 /6 Aralık 2013