23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Bana yazan okuyucularımı yanıtsız bırakmamaya çalışıyorum. Yazdıklarını bazen dostlarımla paylaştığım da oluyor. Bu hafta toplu paylaşımımız var... Palamutlar nerede? Bayram Öztürk, İ.Ü.Öğretim Üyesi, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı, ozturkb@istanbul.edu.tr “Palamutlar Nerede?” isimli projemiz için kamuoyunda “Bu da nereden çıktı? Palamutlar markalanır mı? Hatta madem göç yolları araştırılacak neden şimdiye dek kimse bunu yapmadı” diyenleri duyuyorum. Öncelikle Palamut balığı bizim toplumumuzla özleşmiş bir balık, öyle ki halk arasında boylarına göre birçok farklı isimle bilinir, örneğin Torik, Palamut’un bir boy büyüğüdür. Çoğumuzun artık göremediği Peçuta ise onun büyüğüdür. Bu isimlendirmeler Türk dili için zenginlik olduğu kadar kültürel ekolojinin de bir parçasıdır. Çünkü bu yırtıcı balık bu coğrafyanın balığıdır ve Aristo’dan, Strabon’dan beri hakkında yazılır, çizilir, efsanelere konu olur. Aristo Historia Animalium’da Palamut balıklarının sadece Karadeniz’de ürediğini, büyümelerinin ise oldukça çabuk ve günden güne bile izlenebildiğini yazmaktadır. Amasyalı coğrafyacı Strabon ise Haliç’te palamutlar o kadar boldur ki elle bile yakalayabilirsiniz dedikten sonra bu balıkların Karadeniz’den inerken Kadıköy tarafındaki bir kayadan ürküp karşı kıyıya geçtiğini yaza r. Haliç’in isminin Palamutlardan geldiği hatta Bizans’ın kuruluşundaki yer seçiminin de Palamutlarla ilişkili olduğunu yazan kaynaklar vardır. Sarda sarda (Bloch, 1793) ismiyle bilinen Palamut, göçmendir ve Akdeniz ile Karadeniz arasında göç yapar. Başta hamsi, çaça, istavrit, uskumru gibi küçük balıklar ve karideslerle beslenir. Üreme dönemi Mayıs’tan Haziran’a kadardır. 33 ile 57 cm arasındaki boylarda cin CBT 1321/8 13 Temmuz 2012 Geçenlerde bir dost, Prof. Dr. Sinan Sönmez, okuyucularımdan yazdıklarımla ilgili tepki alıp almadığımı sormuştu. Bunu daha önce de soranlar oldu. Belki başka merak edenler vardır; onlara da açıklayayım. Yazdıklarımın çoğu zaman tam anlaşılmadığını söyleyen epeyce dost var; onların eleştirilerine daha önce de değinmiştim. Bunun dışında aldığım tepkiler, genellikle yazdıklarımı doğrulama, tamamlama yönünde. Daha çok, bizde eksik olanı ve ne yapmamız gerektiğini anlatmamı isteyenler var. Karşı görüş çok az alıyorum. Okuyucularım, bana yakın düşünenlerse, bu benim için pek iyi bir şey değil. Çünkü, benim gibi düşünmeyenlere bir şeyleri anlatabilmek için de yazıyorum. Onlar yazdıklarımı okuyor ama eleştirilerini iletmiyorlarsa, bu da iyi değil. Bir de, ara sıra, kullandığım dil nedeniyle ya da Türkçe yazım kurallarına uymadığım için tepki alıyorum. Yeri gelmişken, bu konuda, son olarak Sayın Tarık Konal’dan gelen eleştirileri sizlerle de paylaşayım. Bundan CBT editörlüğünün de mutlu olacağını sanıyorum. Konal ilk mektubunda diyordu ki: “Saygın Göker. / CBT’nin 13 Nisan 2012 günlü sayısındaki yazınızın başlığı ‘Türkiye İmalat Sanayiinin Analizi’ydi. / ...’sanayii’ olmaz, ‘sanayisi’ olur... Bir sözcük ünsüz yazaçla (sessiz harfle) sonlanmışsa, alacağı iyelik eki ‘ı i’dir. Makasmakası, kalemkalemi gibi. Bir sözcük ünlü yazaçla (sesli harfle) sonlanmışsa, alacağı iyelik eki ‘sı si’dir. Masamasası, camicamisi, bayibayisi gibi. Sözün özü: ‘İmalat sanayisi’ olur, sanayii olmaz! / Erinç ve gönenç içinde olmanızı dilerim. / Cumhuriyet’in 57 yıllık okuru, Öz Türkçe tutkunu. / Tarık KONAL” Konal’a verdiğim yanıtı da yazayım: “Sayın Konal, / Öz Türkçe tutkunuza ve bu konudaki duyarlılığınıza elbette saygı duyarım; uyarınız için de çok teşekkür ederim. / ‘Sanayi’ sözcüğünü ad tamlamalarında böyle kullandığım için daha önce de sözlü ve yazılı olarak eleştirildim. İlgi alanım nedeniyle çok kullandığım bu Arapça sözcükle başım her zaman dertte... / Sözcüğün kendisi çoğul [hattâ çoğulun çoğulu! san’at < sınâât < sanayi...] ama ‘mühendislik sanayileri’ gibi bir kullanım biçimine de yazılarımda sıkça yer veriyorum. “ Sözün kısası, daha önce eleştirenler gibi siz de eleştirinizde haklısınız ama ben yine de yerleşmiş kullanım biçimine bağlı kalmayı yeğledim, yeğliyorum. Çünkü ilgi dünyam aşağıda birkaçına yer verdiğim sayısız örnekle örülü... [‘Savunma Sanayii Müsteşarlığı’ ve ‘Otomotiv Sanayii Derneği’ ile başlayan bu örnekleri yinelemeyeceğim; yerim yetmez.] / İlgi ve eleştirilerinizi benim ve benimle aynı yolu tutanların üzerinden eksik etmeyin ki, daha fazla yanlış yapmayalım. / Saygılarımla, / Aykut Göker” Konal’ın yanıtı şu oldu: “Saygın Göker. / ...iletime verdiğiniz içtenlikli yanıtınızı aldım, gönendim. / ...Bu sözcüğü yanlış biçimde, ‘sanayii’ biçiminde yazan andığınız sanayi kuruluşlarının ‘Doğru Türkçe’ konusunda bir kaygılarının olmadığını bilenlerdenim. Güzel dilimiz Türkçemizin ‘yazım kuralları’ sizin, benim düşünüşümüze göre biçimlenemez. Üstelik aldığı eğitim hangi konuda olursa olsun bir Türk yazar, dilimize yabancı dillerden izinsiz girmiş sözcükleri ve dilbilgisi kurallarını yaşatmakla yükümlü değildir. / Bir Türk yazar, Türkçe yazandır, yazabilendir. Bir Türk yazar, güzel dilimizi geliştirmek ve yüceltmekle yükümlüdür. Bu nedenlerle size, yanlışı üstelememenizi, kim/kimler nasıl yazarsa yazsın, doğrusunu yazmanızı yakıştırırım. / Erinç ve gönenç içinde olmanızı dilerim. / Bilge Önder ATATÜRK’ün Dil Devrimini doğru alımlamış bir öz Türkçe tutkunu. Tarık KONAL” Haftaya, Konal’ın bir başka eleştirisine yer verip, o eleştiriyle ilgili ‘mâruzâtımı’ da sunduktan sonra, şu ‘tepki’ meselesine tekrar döneceğim. Okuyucularımdan Tepki Alıyor muyum? Palamut balığı bol olduğu dönemlerde ucuz ve kolay pişirilmesi nedeniyle tercih edilir. bi temel bilgilerin güncellenmesi gerekir. Bu bilgiler ülkemizde eksik ve güncel değildir. Acaba ortak stok olan balık hangi ülkelerin sularını dolaşıyor veya Boğazdan çıkan balık daha önceki gibi Azak Denizi veya Ukrayna sularında da kalıyor mu sorusunun cevabını ancak yeni markalama deneyleriyle öğrenebiliriz. “Palamutlar nerede ?” projesi sadece bu balıktan geçinen binlerce Türk balıkçısı için değil, komşu ülkelerin balıkçıları için de önemlidir. Çünkü ortak stok oluşturan balıkların korunması için yeni bir veri seti elde edilmiş olacak ve balığın gelecek nesillere kalması için hep birlikte nelerin yapılması gerektiği daha iyi ortaya çıkacaktır. TÜDAV tarafından yürütülen ve METRO tarafından desteklenen Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’de üç yıl sürecek olan bu sosPalamut balığı yal sorumluluk projesi kapsamında şu sorulara cevap aranıyor. YANIT ARANAN SORULAR Markalanmış palamut balığı 1. Acaba Palamut balıkları Akdeniz ve Karadeniz arasında hangi bölgeleri göç yolu olarak kullanıyor? Bu göç yolları koruma altına alınabilir mi? 2. Acaba komşu ülkelerde hangi ülkelerin sularını kullanıyor? Üreme ve yumurtlama alanları değişti mi? 3. Palamut balığı son yıllarda görülen kirlenme ve iklim değişikliğinden nasıl etkileniyor? 4. Sürdürülebilir bir balıkçılık amaçlı Palamutların stok yönetimleri için neler yapılabilir? si olgunluğa ulaşırlar. Bu iki yaşından sonradır. Marmara’dan Karadeniz’e üreme göçü Mayıs ayında su sıcaklığının 11 C olduğu dönemde başlar bu göç Anavaşi, Karadeniz’den Eylül sonundaki Marmara’ya geçişi ise Katavaşi olarak adlandırılır. Vonoz denilen ve Palamut’un genç bireyi Temmuz ayı içine görülmeye başlar. Bu dönemde hayvan yağsız ve lezzetsizdir. Ama Ekim ayındaki balıklar artık lezzetlidir . Lakerda ise Palamut’un büyüğü olan Torik’ten yapılır ve Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır ve mutfaklarımızda kaybolmaması gereken bir mezedir. İlki 19541955 yıllarında yapılan Palamut markalama deneylerinin ikincisi 5 Haziran Dünya Çevre gününde 57 yıl sonra sembolik miktarda 20 adet balıkla Beykoz’da yapıldı. Üç yıl sürecek ve İstanbul, İskenderun, Samsun, Çanakkale gibi bölgelerde toplam 4500 adet palamut bireyi markalanarak denize bırakılacaktır. Peki neden? Sürdürülebilir balıkçılık ve balıkçılık yönetimi için balıkların göçleri, stokları, av miktarları ve biyolojileri gi Bu proje şüphesiz Türk balıkçılığındaki bütün yapısal ve iktisadi krizleri çözmek iddiasında değildir. Amacımız balıkçılık yönetimi için önemli bir türe ait daha fazla veri elde ederek, bu konuda karar vericileri doğru bilgilendirmektir. Bu amaçla proje kapsamında toplantılar düzenlenecek ve elde edilen sonuçlar kamuoyuyla paylaşılacaktır. Projenin başarısı balıkçılarımızın bize verecekleri bilgilere ve desteklere bağlıdır. Yani, onlardan balık üzerinde buldukları markaları bize bildirmelerini beklemekteyiz. Böylece Palamutlar nerede sorusunun cevabı ortaya çıkacak, göç yolları ve diğer bazı biyolojik parametreler daha iyi anlaşılmış olacaktır. Gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz bu balık için toplumsal bir duyarlılık uyandırabilirsek ve balıkçılık biyolojine ait veri toplayıp bunları balıkçılık yönetimi için kullanabilirsek görevimizi şimdilik yapmış olacağız. Esasen, vakfımız Türkiye sularında biyoçeşitliliğin korunması için birçok çalışma yürütmektedir. Bunları web sitemizden (www.tudav.org veya www.palamutlarnerede.org sitelerinden kolaylıkla görebilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle