Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Deri bakımı ürünleri ve çocuklar Son yıllarda, bebek ve çocukların deri bakımına yönelik kozmetik ürünlerin içerikleri, olası zararlı etkileri nedeni ile tartışma konusu olmuştur. Parabenler, fitalatlar, sulfatlar, mineral yağlar ve güneşten koruyucu ürünler, özellikle kanser yapıcı olmakla suçlanmış ve bu tartışmaların odağı haline gelmiştir. Dr. A. Deniz Akkaya, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Dermatoloji Bölümü B ebek ve çocukların derisi, hem yapısal, hem de işlevsel olarak, erişkin derisinden farklıdır. Ergenlik dönemine kadar deri ve deri ekleri, henüz tam olarak olgunlaşmamış ve tam olarak işlev göremez haldedir. Bu zamana kadar derinin bazı tabakalarının daha ince olması, deriden su emilmesinin ve su kaybının daha hızlı olması, derideki doğal nemlendirici faktörlerin daha az seviyede bulunması, derideki çeşitli hücrelerin işlevlerini tam olarak yerine getirememesi ve deri yüzey alanının vücut ağırlığına oranla fazla olması nedeni ile, bebek ve çocuklar, derinin doğal bariyer fonksiyonunun bozulmasına, temasa bağlı tahriş ve alerji gelişimine veya toksik etkilerin ortaya çıkmasına daha yatkındır. Bebek ve çocuk derisinin bu özellikleri, onların hijyen ve bakımı için kullanılan ürünlerin özenle seçilmesini gerektirir. Temel olarak, deri bakımı için kullanılan kozmetik ürünlerin, tahriş veya alerji yolu ile kontakt dermatit (temas ekzeması) gelişimine neden olmaması ve deriden emildiğinde toksik etkilere neden olmaması hedeflenir. lışmalarda bu görüş çürütülmüş ve meme kanseri gelişimi ile parabenler arasında nedensel bir ilişki gösterilememiştir. Ayrıca parabenler ve metabolitlerinin (hidroksibenzoik asit) dokuda birikim yapmadıkları da gösterilmiştir. Östrojen benzeri etki gösterebildikleri doğru olsa da, bu etki göz ardı edilebilecek kadar zayıftır. Kozmetik ürünlerde en sık kullanılan form olan metilparaben ise tüm paraben formları arasında en düşük östrojenik etkiye sahip olan formdur. Parabenler ve diğer koruyucuların kullanılması sonucu ciddi bir sağlık problemi gelişimini ispat eden herhangi bir bilimsel veri bulunmamaktadır. Ancak hassas deriye sahip bazı kişilerde temas alerjisi oluşturabilirler. Dr. A. Deniz Akkaya sistemi yerine akciğerlere ulaşması sonucunda özel bir çeşit pnömoni gelişebilir. Kapatıcı etkileri nedeni ile deriye bol miktarda uygulanmaları, çok terleyen bebek ve çocuklarda isilik oluşumunu tetikleyebilir. Akne gelişimine yatkın erişkinlerde, yüze uygulanması ile gözenekleri tıkayarak, komedojenik etki gösterebilir. Kozmetik ürünlerin içinde 100 yılı aşkın süredir kullanılmakta olan mineral yağların, deride kanser yapıcı etkileri veya vitaminlerin emilmesini engelleyici etkileri gibi tehlikelerinden bahseden yazıların bilimsel bir temeli bulunmamaktadır. Aksine pek çok bilimsel çalışma ile mineral yağların deri bakım ürünlerinde güvenle kullanılabileceği ispat edilmiştir. D vitamini sentezi üzerine olumsuz etkileri ve ‘fazla kimyasal’ içermeleri ile gündeme gelen güneşten koruyucu ürünler, genel olarak kimyasal ve fiziksel koruyucular olarak ikiye ayrılabilir. Kimyasal koruyucular, deriden emilerek, emilen güneş ışınları ile reaksiyona girerek etki gösterir. Çocuklar için daha uygun olan, fiziksel koruyucular ise deriden emilmezler. Titanyum dioksit ve çinko oksit, fiziksel güneş filtreleridir. Bunlar deri üzerinde kalın ve beyaz bir tabaka oluşturur ve güneş ışınlarının tümünü etrafa yansıtarak işlev görürler. Gözlere kaçması veya yutulması ile ciddi bir sorun oluşmaz. D vitamini sentezi için sadece yüz ve kolların açıkta kaldığı giysilerle, haftada 3 kez, 1015 dakika süre ile güneş altında kalmak yeterlidir ve bu sürelerin üstünde güneşe maruz kalmakla, daha fazla D vitamini sentezi gerçekleşmemektedir. Bu nedenle güneş ışınlarının birikici zararlı etkilerinden korunmak amacı ile bebek ve çocuklara yeterli miktarda ve yeterli sıklıkta güneş koruyucu uygulanmalıdır. Altı aylıktan küçük bebekler direkt olarak güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır, ancak bu durum kaçınılmaz ise, kıyafetlerin örtmediği alanlara fiziksel güneş koruyucu kremler sürülebilir. Kontakt dermatite en çok neden olan kozmetik bileşenleri parfümler ve koruyucular olduğundan, küçük bebekler veya derinin doğal bariyer fonksiyonun bozulduğu atopik dermatit gibi bir hastalığa sahip çocuklar için parfüm ve boya içermeyen ürünler ve losyon gibi su bazlı ürünler yerine, korucu madde oranları genel olarak daha düşük olan pomat, krem gibi yağ bazlı ürünler tercih edilebilir. Özellikle meyve veya şekerleme koku ve rengine sahip ürünlerin, çocuklarda bu ürünü yeme isteği doğurabilmesi, parfüm ve boya içeren ürünlerden kaçınmak için bir başka nedendir. Kullanılan ürünlerin sayısını ve miktarını mümkün olduğunca azaltmak ve sadece gerektiği kadar kullanmak, olası zararlı etkileri en aza indirmemizi sağlayacaktır. Birçok ülkede kozmetik ürünler, belirli düzenlemeler çerçevesinde yoğun denetim ve testlere tabi tutulmakta ve ancak bu süreçlerden geçtikten sonra piyasaya sunulmaktadır. Bu düzenlemeler ile, deriye uygulandığında, kanser oluşumuna yol açan veya oluşumunu kolaylaştıran, mutasyon yapan, üreme sağlığı üzerinde olumsuz etkiler gösteren, toksik etkilere sahip olan bir maddenin, kozmetik ürünlerin bileşimine eklenmesi engellenmiştir. Ancak etiketlerin üzerindeki ‘dermatolojik olarak test edilmiştir’, ‘koruyucu içermez’, ‘pH dengeli’, ‘doğal/organik içeriklidir’ gibi tabirler, maalesef her zaman bu ürünlerin, iddia edilen bu özellikleri taşıdığı veya kullanan herkes için güvenli olduğu anlamına gelmemektedir. Doğal içerikli birçok madde, hassas bireylerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Aynı şekilde tahriş edici özellikteki bir madde, organik tarım yöntemleri ile üretilmiş olsa da, tahriş edici özelliğini taşımaya devam edecektir. Doğal/organik/biyolojik terimleri sadece, ürün bileşiminde kullanılan hammaddelerin, çeşitli sertifika sistemlerine uygun olarak üretildiğini ifade eder. Kozmetik ürünlerin tamamının, aslında kimyasal olduğu ve hatta kozmetik ürünlerin kimyasal bileşimlerinde en yaygın kullanılan maddenin, yeryüzünün en doğal maddesi olan su olduğu gerçeği unutulmamalıdır. KOZMETİK ÜRÜNLERİN GÜVENİLİRLİĞİ Fitalatlar, son zamanlarda hormonlar üzerindeki etkileri ve üreme organlarını ilgilendiren olası toksik ve kanser gelişimini kolaylaştırıcı etkileri nedeni ile gündeme gelen sentetik kimyasallardır. Bebek bakım ürünlerinde sadece dietil fitalat (DEP) şeklinde, parfüm olarak bulunurlar. İzin verilen seviyelerin altında kullanımları tamamen güvenlidir. Genel olarak küçük çocuklar, erişkinlere göre fitalatlara daha fazla maruz kalırlar ancak bu maruziyetin, deri bakım ürünlerindeki fitalatların deriden emilmesinden çok, çevrede bulunan çok çeşitli plastik malzemelerden havaya salınan veya yiyeceklerde bulunan fitalatlar nedeni ile olduğu bilinmektedir. Birçok ülkede zararlı etkileri gösterilmiş diğer fitalat formlarının, özellikle oyuncaklar içinde kullanılması yasaklanmıştır. Sulfatlar olarak bilinen, sodyum lauril sulfat ve sodyum lauret sulfat, şampuan, sıvı sabun, duş jeli gibi ürünlerde, temizleme ve köpürmeyi sağlayan sürfaktanlardır (yüzey aktif madde). Güvenlidirler ve bilinen kanser yapıcı etkileri yoktur. Ancak hassas deriye sahip bazı bireylerde tahriş edici özellik gösterebilirler. Ham petrolün distile edilmesi ile ortaya çıkan vazelin ve sıvı parafin, mineral yağlar olarak anılır. İyi bir distilasyon sonucu elde edilen mineral yağların kişisel bakım ürünleri, kozmetikler ve hatta yiyeceklerde katkı maddesi olarak kullanılması güvenlidir. İnert maddeler olduklarından deriye uygulandıklarında, tahriş edici veya alerjik etkilere yol açmazlar. Kapatıcı etkileri sayesinde deriden nem kaybına engel olurlar, derinin nemli kalmasını sağlarlar. Açık yaralara uygulandığında yara üzerinde bir film tabaka oluşturarak, mikroorganizmaların deriye girişine engel olurlar. Yenidoğan bebeklerde dahi, ihtiyaç olduğunda güvenle kullanılan nemlendiricilerdir. Piyasadaki pek çok bebek yağı parfüm eklenmiş mineral yağlardır. Yutulduklarında emilmeden sindirim sisteminden geçerek dışkı ile atılırlar. Hatta bu etkileri nedeni ile kabızlık tedavisinde de kullanılırlar. Yani çocuğun parmağını emmesi ile bir miktar mineral yağı yutmuş olması bir problem oluşturmaz. Ancak yüksek miktarda mineral yağın, aspire edilerek, sindirim FİTALATLAR GÜNEŞTEN KORUYUCU ÜRÜNLER SULFATLAR MİNERAL YAĞLAR PARFÜMLER VE KORUYUCULAR CBT 1321/17 13 Temmuz 2012 Parabenler, 1920’lerden beri deri bakım ürünlerinde, makyaj malzemelerinde, diş macunlarında, damara uygulanan bazı ilaçlarda ve hatta yiyeceklerde, mikroorganizmaların üremesini engellemek amacıyla koruyucu olarak kullanılırlar. Bir çalışmada, kol altına uygulanan paraben içeren deodorantların, östrojen reseptörlerine bağlanarak meme kanseri gelişimine yol açabileceği öne sürüldükten sonra tartışma odağı haline gelmişlerdir. Sonrasında yapılan ça PARABENLER