26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yeni YÖK Yasası2 Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi, [email protected] S enato: “Rektörün başkanlığında, rektör yardımcıları, dekanlar ve her fakülteden fakülte öğretim üyeleri tarafından 3 yıl için seçilecek birer öğretim üyesinden, enstitü müdürleri ve ayrıca meslek yüksekokulları müdürlerinin kendi aralarından seçeceği en fazla 3 müdürden ve öğrenci temsilcisinden oluşur” deniyor. Yenilik “meslek yüksekokulları müdürlerinin kendi aralarından seçeceği en fazla 3 müdür ve öğrenci temsilcisinin” olması. Üniversitelerin işleyememesinin bir nedeni de senato üyelerinin seçilmişlerden çok atanmış dekan, enstitü müdürü ve meslek yüksekokulu yöneticilerinden oluşması ve çoğunlukla kendilerini atayan rektöre bağımlı olmalarında. Senato ve yönetim kurullarının hangi yetkilere sahip olacağı öneride net olarak belirtilmemiş. Fakülte Dekanlığı: Dekan belirleme şekli “Üniversite Konseyi olan Devlet Üniversitelerinde Dekan ilan üzerine başvuran profesör unvanına sahip adaylar arasından Konsey tarafından üç yıl süreyle atanır. Üniversite Konseyi, dekanın, başvuran adaylar arasından, fakültede kadrolu olarak görev yapan öğretim üyeleri tarafından seçilmesine de karar verebilir” deniyor. Beklenen, fakültelerin daha özerk ve bağımsız olması iken, önerilen hali ile konseye ve üniversite yönetimine daha bağımlı olunuyor. Fakültelerin özgür olması, kendi kendini akademik kurullarla yönetmesi tarihsel bir gelenektir. Yasada fakülteler temel politika belirleme yetkisinden uzak, yazışmaları sağlayan organlar işlev görecek. Enstitüler: Yeni sistemde iki tür enstitü öngörülmektedir: Lisansüstü Enstitüleri ve Araştırma Enstitüleri. Yetkileri ve sorumlulukları net değil. CBT 1336/ 18 26 Ekim 2012 *Önemli bir yenilik: Türkiye Yükseköğretim Veri Tabanı: “Yükseköğretim kurumlarının bütün düzeylerdeki öğrenci ve mezun kayıtları Kurul tarafından oluşturulacak yükseköğretim öğrenci veri tabanında güncel olarak tutulacak; yükseköğretimle ilgili bütün istatistikleri hazırlayabilecek sürekli bir birim öngörülmektedir”. Ülkemizde hep bir ihtiyaç olan ve gelişmiş bir ülkede olması gereken bir veri tabanının olması önemli ve sistemin daha iyi anlaşılması için gerekli. Bu konu YÖK yasasına başvurmadan da sağlanabilir. * Araştırma birimi (araştırma üniversitesi veya araştırma bölümü) oluşturulmakta. Olumlu etki yaratabilir, ancak yönetim modeli daha da önemli. Araştırmacı öğretim elemanı kadrosu öneriliyor, ArGör ve Yard Doç. kadroları yerine. *Proje araştırmacısı istihdamı Öğretim üyelerinin yürüttükleri projelerde sadece proje süresi boyunca kendilerine yardımcı olacak lisans mezunu proje araştırmacıları istihdam edilebilir. Proje asistanı, projelerin finansman durumuna göre değerlendirilirse teşvik edilmiş olur. *Doktora Sonrası Araştırmacı Statüsü.. Sözleşmeli Öğretim Üyesi Dönem Başlıyor. Yardımcı doçentlerin, doçent ve profesörlerin belli bir oranda sözleşmeli olması öneriliyor, Akademik unvanların üniversitelerde boş olan kadrolara göre veya norm kadrolara göre verilmesi öneriliyor. Kriterlerin tam oluşturulmadan akademik kadroların verilmesi bu süreçte yeni yasada akademik unvanların ilgili üniversite tarafından verilmesi, akademik personel için tam gün kalıcı kadrolar dışında esnek çalışma modelin de benimsenmekte. YASADAKİ YENİLİKLER yükseltmeleri hususunda alternatif öneriler de getirilmekte, Bunlar arasında: • Yüksek Lisansın bir yayın veya kongre tebliği sonrası kabulü, • Doktora tezinin alana göre 3 ya da 5 yayına dayanması; jürinin ağırlıklı olarak başka üniversitelerden olması; tıpta uzmanlık ve doktoranın birbirinden ayrılması, • Akademik kadrolar için norm kadrolar belirlenmesi, norm kadro olmadan unvan verilmemesi, • Yardımcı doçentlerin tümünün, doçent ve profesörlerin belli bir oranda sözleşmeli olması, • Akademik unvanların üniversitelerde boş olan kadrolara göre verilmesi; kadro olmadan doçent unvanı verilmemesi; akademik unvanların ilgili üniversite tarafından verilmesi, • Akademik unvanlar için asgari atama standartlarının kurul tarafından belirlenmesi, ancak üniversitelerin bu standartların daha üstünde standartlar belirleyebilmesi, • Akademik personel için tam gün kalıcı kadrolar dışında esnek çalışma modelinin benimsenmesi. Ücretli Araştırma İzni “Bir devlet yükseköğretim kurumunda öğretim üyesi kadrosunda kesintisiz fiilen beş yıl çalışan öğretim üyelerine yurtiçinde ve yurtdışında araştırmalar yapmak amacıyla bir yıl süreyle ücretli izin verilebilir”. Bu model iyi yönetilirse yararlı olabilir. Akademik Faaliyet Puanı ve Faaliyete Bağlı Ek Ödeme Sistemi Öğretim elemanlarının bir önceki yıl içinde gerçekleştirdikleri akademik faaliyetleri 100 puan üzerinden değerlendirmeyi ve bu puanlar üzerinden belirli bir yüzde ile maaşa yansıması öneriliyor. Çok dikkatli ve nepotizme kaçmayacak bir yapılanma olursa kısmen öğretim üyelerini istekli olarak çalışmaya teşvik edebilir. Yeni Yasada Eksik Veya Çok İşlenmemiş Konular Yeni yasada öğrenciler ve onların eğitim ve öğretim hakları çok az işlenmiş. Türkiye’nin gelecekteki kaliteli akademik yaşamın sorunlarını çözme konusunda hiçbir öneri getirmiyor. Akademik ve çalışanların özlük hakları ve çalışma koşulları geçiştirilmiş. Yasa üzerinde tartışma yaratacak niteliktedir. Yasada Akademik özgürlükler, araştırma, bilim ve sanat özgürlüğü fazla işlenmemiş. Yasa tabiri caizse eski halinden de daha geri durumda. Üniversiteler özerk değil, hükümetlerin kontrolü altına sokulmaya çalışılmakta. ÖZET VE BEKLENTİLER Üniversite konseyi bilinen diğer adı ile “mütevelli heyeti” ülkemiz üniversiteleri için en son konuşulması gereken bir konu olmalı. Üniversite konseyi üniversiteyi şirket mantığı ve iktidarların denetimi ile yönetecek mekanizmaya sahip olacağı için özerklik anlayışına aykırı ve üniversite dokusuna uymayacak ve daha ciddi komplikasyonlar oluşturacak. Üniversitelerin en ciddi sorunu uluslararası ölçekte akademisyen yetiştirememesidir. Yıllık 8000 nitelikli doktoralı araştırıcıya ihtiyacı olan ülkemiz üniversitelerinin bu soruna öncelik vermesi gerekir. Yasa bilimsel araştırmaların önünün açılması, özgür bilim yapma ve yayma konusunda sınırlı önerilere sahiptir. Üniversitelerin alt yapı ve çalışma koşulları sorunlu. Akademisyenleri özlük hakları ve nitelikli bilim insanlarının korunması ve teşvik edilmesi ile ilgili çalışma hayatı ile ilgi mekanizma yok. Üniversitelerin verimlilik konusu ileride daha büyük sorun yaratacak niteliktedir. İkinci eğitim, ek ders ve yarı zamanlı üniversitelerin dokusunda olmayan ancak, üniversite hocalarını mahcup eden maaş ve özlük hakları işlenmemiş. Özel ve yurtdışı kaynaklı yabancı üniversiteler buraya gelen öğrencilere sadece para gözüyle bakacaktır. Zamanla hak etmeden kazanılmış diplomalar her alanda sorun olabilir. “Özerklik” yükseköğretim kurumlarının kendi bilimsel, yönetimsel ve bütçeleme işleyişine ilişkin kararlar almada ve eğitim, araştırma, dışa yönelik çalışmalar ve ilgili diğer faaliyetlerde kendi politikalarını oluşturmada devlet ve toplumun diğer bütün güçleri karşısındaki bağımsızlıkları anlamına gelir. Dünya Üniversite Birliği’nin Yükseköğretim Kurumlarının Özerkliği ve Akademik Özgürlük Üzerine Lima Bildirgesinde belirtildiği üzere “Akademik özgürlük”, akademik topluluk üyelerinin araştırma, inceleme, tartışma, belgeleme, üretme, yaratma, öğretme, anlatma veya yazma yoluyla bireysel ya da birlikte bilgi edinme, geliştirme ve aktarma özgürlüğüne sahipler. Üniversiteler tarihi, temelde özerkliğe dayanır. Bunca uğraşıdan sonra eğer üniversiteler hele bizim gibi halen güçlü üniversite ilkelerinin oluşmadığı toplumlarda özerkliği elinden alınacak üniversiteler çok ciddi ve belki de telafisi mümkün olmayan bir yola girmiş olacaklar. Görüş bildiren akademisyerler dertli: 30 yıl eleştirilen YÖK yasasının yerine böyle bir yasa mı gelmeliydi? Üniversitelerimiz bunca eleştirilen yasadan sonra böyle bir yasayı hak ediyor mu? Hatta deniliyor ki mevcut yürüklükteki YÖK böyle kalsın daha mı iyi olur? Üniversitelerin sorunu yalnızca Rektör belirleme değildir. Üniversite konseylerinin kurulması mevcut hali ile gerçekçi değil ve üniversitelerin sorunlu yönetim anlayışını daha da ağırlaştıracak ve çalışamaz duruma getirecek. Yükseköğretim siyaset üstü ve üniversitelerin liyakatine dayalı her yönü ile özerklik ekseninde kalmalıdır. Yeni yasaya ve reforma öncelikle ihtiyaç var, yasa üniversite ve ilgililerin daha geniş katılımı ile olmalı. Yeni YÖK Yasa Taslağı: ODTÜ Eğitim Elemanları Derneği’nin Görüşü Ö AKADEMİK KADRO Yardımcı Doçentlik, Doçentlik ve Profesörlük atama ve ED, bu metnin tartışılmaya ve geliştirilmeye elverişli bir çalışma oluşturmadığı, Türkiye’de yükseköğretimin sorunlarına çözüm getirme çalışmasının içerik bakımından çok daha sağlam ve kapsamlı olması, daha katılımcı biçimde hazırlanması, aceleye getirilmemesi gerektiği görüşündedir. ÖED, metinde ortaya konulan taslak çerçevesine aşağıdaki ana gerekçelerle karşıdır: 1. Metinde, üniversite kavramının en temel, en geniş anlamı, toplum ve üniversite arasındaki ilişkinin ne olması gerektiği belirsizdir. Metin bir reformun amaçlandığını belirtmekte, ancak bu reformun hangi sorunlara çözüm getirmesinin hedeflendiği açıklanmamaktadır. Böyle bir çalışmanın öncelikle üniversitenin ne olduğu konusunda sağlam bir anlayışa dayanması gerekir. 2. Metinde akademisyenler, öğrenciler ve üniversite çalışanları hiçbir şekilde ele alınmamakta, yalnızca kurumsal düzeyde yönetim kurumları tanımlanarak 1982’den bu yana her ortamda eleştirilen merkezi ve üniversiteler üstü yapılanma, kimi işlevleri değiştirilerek de olsa korunmaktadır. 3. Serbest rekabetçilik taslağın temel stratejisi olarak alınmıştır. Oysa bu kavramın ülkeleri ekonomiktoplumsalçevresel ve giderek küresel düzeyde yıkıma götürdüğü, bugün kapitalizmin en köklü olduğu Batı dünyasında bile en saygın strateji ve düşünce kuruluşlarınca kabul edilmektedir. 4. Taslakta üniversitelere mali özerklik getirildiği ileri sü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle