27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Avustralya’da yaşayan Türk mühendis’ten yeni bir inşaat malzemesi; Betonarme ve yığma inşaat teknolojisine yeni bir rakip 30 yıldır Avustralya’da inşaat sektöründe çalışan Türk mühendis Burak Dinçel, polimerden ürettiği yepyeni bir yapı paneli ile geleneksel betonarme ve yığma inşaat tekniklerine ciddi bir alternatif getiriyor. Avustralya’da “Dincel Construction System” adı altında pazarlanan, sert polimerden yapılmış, içi boş ve hafif panel, Avustralya bilimsel kurullarından suya, yangına, depreme dayanıklılık konularında geçer not almış. Dinçel, kendi icadı olan panelin geleceği konusunda iddialı; panellerinin Portland Çimentosu’ndan sonra inşaat sektörünün en önemli buluşlardan biri olduğunu öne sürüyor. Reyhan Oksay İlmî bir muvaffakiyet 7 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinden: Müderrislerimizin buldukları fosiller fen âleminde büyük bir alâka uyandırdı. Hazırlayan: Osman Bahadır, bahadirosman@hotmail.com D İ nşaat Mühendisi Burak Dincel 1977 yılında Avustralya’nın Sydney kentinde Dincel Construction System adı altında kurduğu mühendislik ve inşaat şirketi ile bu ülkede sayısız projeyi hayata geçirmiş. 30 yıl boyunca inşaat alanında edindiği deneyimlerini üretime dönüştürmeye karar veren Dinçel, 2001 yılında yepyeni bir teknolojiyle geliştirdiği panelleri piyasaya çıkartmış. Kendi adıyla anılan bu paneller, Dinçel’e göre Portland Çimentosu’ndan sonra inşaat malzemeleri alanında yapılmış en önemli yeniliklerden biri. Dincel Yapı Sistemi adlı teknoloji, konut, su tankları ve malzeme deposu inşaatlarında kullanılabiliyor; ayrıca taşıyıcı duvarların ve kolonların daha düşük maliyetle, daha kısa sürede ve vasıflı işçiliğe gerek kalmadan inşasını mümkün kılıyor. Bu yeni inşaat teknolojisinin dayanak noktası, uluslararası patentli, hafif, içi boş, dayanıklı, sert polimerden yapılmış paneller. Bu modüllerin içi, hazır çimento ile doldurulduğu zaman strese dayanıklı ve yanmayan bir yapı malzemesi oluşturuyor. Patenti alınmış eklem bağlantıları sayesinde başka bir bağlantıya gerek kalmadan birbiri üzerine tutturulan modüller, hangi boyutta olursa olsun tüm duvar inşasında kullanılabiliyor. Bir işçi bir metrekareyi bir dakikada döşeyebiliyor. Bu da inşaatın ciddi bir hız kazanması anlamına geliyor. Bu modüller fabrikada belirlenen boyutta kesilebiliyor. Birbirinin üzerine yerleştirilirken vinç veya diğer kaldırma ekipmanlarına gerek duyulmadığı gibi, inşaatlarda iskele kurulması da gerekmiyor. Dincel modüllerinin uygulama alanları: • Her tür konut, ticari ve endüstriyel yapılar • Deprem, şiddetli rüzgâr ve haşereye karşı dayanıklı olması gereken yapılar • Su geçirmeyen bodrum katı duvarları ve rıhtım inşaatları • Sıvı depolamaya yarayan tanklar • Tahıl ambarları ve malzeme depoları • Sulama ve su yönlendirme kanalları • Su taşkınlarını önlemek için setler • Çevresel koruma (gürültü bariyerleri ve erozyon önleme) • Tarım ve kanalizasyon yapıları Burak Dinçel RESMİ TASDİKLİ ÖZELLİKLER Dincel panelleri, Avustralya’nın Bilim ve Sanayi Araştırma Örgütü’nün (Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation CSIRO) su geçirmezlik, yangın testlerinden başarı ile geçmiş. Daha da önemlisi Sydney Teknoloji Üniversitesi’nin, Dincel duvarlarının 8 büyüklüğündeki depremlere dayanıklılığını test etmiş ve belgelemiş olması. Üniversitenin 15 aydan beri süren depreme dayanıklılık testleri geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Üniversitenin hazırladığı raporda, polimerin içinde hapsolan betonun kompozit malzeme özelliği kazandığı ve bu malzemenin konvansiyonel betonarmeye göre depreme daha dayanıklı olduğu belirtiliyor. Ayrıca 8 büyüklüğündeki depremin neden olduğu kuvvete maruz bırakılan ürünlerde herhangi bir çatlağa rastlanmadığı gözleniyor. Bugün Avustralya’da bu malzeme ile inşa edilmiş çok sayıda yapı bulunuyor. Bugün çok sayıda konut, hastane, laboratuvar, otel, resmi daire, alışveriş merkezi, depo ve fabrika inşasında da bu sistem kullanılmış. Paneller dayanıklılık açısından da iddialı. Dinçel’e göre bu sistem ile yapılmış yapıların ömrü en az 100 yıl. CBT 1213/ 7 18 Haziran 2010 arülfünun Fen Fakültesi jeoloji muallimlerinden Ahmed Mâlik ve Hamid Nafiz beyler, Küçükçekmece arazisinde keşfettikleri, cinsleri munkariz olmuş (tükenmiş) birçok fıkralı (omurgalı) hayvan fosillerinin ilmi bir surette tetkiki için bir buçuk ay evvel Avrupa’ya gitmişlerdi. Bu tetkikat neticeleri hakkında kendilerinden malumat almak isteyen bir muharririmize kıymetli profesörler şu beyanatta bulunmuşlardır: “Fen Fakültesi Jeoloji Enstitüsü’nün geçen seneki tetkikatı esnasında Küçükçekmece civarındaki üçüncü zaman tabakaları arasında jeoloji noktai nazarından pek mühim olan bir fıkralı hayvanat mecmuası (topluluğu) bulunmuştur. Bu zengin mecmuayı beynelmilel ilim alemine tanıtmak ve bunları dünyanın mahdut (sınırlı) birkaç yerinde mevcut olan emsali ile mukayese edebilmek için fakültemiz tarafından Avrupa’ya gönderilmiştik. Bulduğumuz fosillerin büyük bir kısmını birlikte Hamid Nafiz (solda) ve Ahmed Mâlik götürdük. Paris’te Sorbon Beyler Darülfününü jeoloji profesörü M. Jacob, Tabiat Tarihi Müzesi müdürü Prof. Boule ve Dijon Darülfünunu profesörü M. Chaput tarafından büyük bir hüsnü kabul gördük. Türk Darülfünunu’nun iki hocası tarafından dünyanın en büyük ilim müesseselerinden biri olan Paris Müzeomu’na mühim bir ilmî meselenin tetkiki için müracaat olunması, ayrıca hususi bir alâka uyandırmıştır. Günlerce Müzeom’un galerilerinde, yeraltı hazinelerinde ve kütüphanelerinde tetkikat ve tetebbuatta (araştırmalarda) bulunarak, fosillerimizin hakiki cins ve nevilerinin teşhisi için çalıştık. Küçükçekmece’de bulduğumuz fosiller arasında başka yerlerdeki mecmualarda mevcut olmayan tipler bulunduğu tahakkuk etmiştir. Ezcümle, bulduğumuz Mastodon iskeletinin büsbütün başka bir nevie ait olduğu ve diğer mecmualarda bulunmayan birçok hayvan iskelet ve dişlerinin de Küçükçekmece yataklarında mevcut olduğu tamamıyla anlaşılmıştır. Avrupalı âlimler bu tetkikatımıza büyük bir ehemmiyet atfederek bizi tebrik ettikleri gibi, Fransız Jeoloji Cemiyeti azalığına da intihap ettiler (seçtiler). Bu tetkikatımızın neticelerini yakında, gerek azası bulunduğumuz Societé Geologique de France’ın bültenlerinde ve gerek fakültemizin mecmuasında daha mufassal (ayrıntılı) olarak neşredeceğiz. Fen Fakültesi Meclisi evvelki günkü içtimaında (toplantısında) bu tetkikat ve taharriyata ehemmiyetle devam olunması için lâzım gelen tedbirlerin alınmasına ittifakla karar vermiştir. Seyahatimizin başlangıcında Atina’ya da uğrayarak beynelmilel büyük bir şöhreti olan ve Küçükçekmece mecmuasıyla aynı jeolojik yaşa malik olan Pikermi mecmuası koleksiyonlarını tetkik ettik. Yunanlı profesörler ve bilhassa Atina Darülfünunu emini (rektörü) ile jeoloji profesörü M. Ktenas taraflarından çok dostane hüsnü kabul gördük. Bu seyahat ilmî noktai nazardan bizim için pek istifadeli olduğu gibi, Darülfünunumuzun ilmi taharriyâtının da Avrupa’ca tanınmasına bir vesile teşkil ettiğinden dolayı ayrıca bir meserret (sevinç) hissetmekteyiz.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle