16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SİNEMA KONUSUNDA BİLMEDİKLERİMİZ Dünyada sürtünme ve aşınma Ali Erdemir’den soruluyor Teknolojinin Nobeli olarak nitelendirilen R&D ödülünü 4.kez kazanan ve çalışmalarını ABD’deki Argonne Ulusal Laboratuvarı’nda sürdüren Profesör Dr. Ali Erdemir 16 Haziran tarihinde İTÜ Makine Fakültesi, İleri Motor Teknolojileri’nde Yeni Nanomalzeme ve Kaplama Türleri konusunda bir konferans verdi. Erdemir, triboloji (sürtünme, aşınma ve yağlama konularını inceleyen bilim dalı) konusunda 25 yıllık birikimlerinden yola çıkarak, gün geçtikçe daha fazla mekanikleşen dünyamızda, aşınma ve sürtünmeden kaynaklanan enerji kayıplarının nasıl engellenebileceğine ilişkin görüşlerini açıkladı. Ali Erdemir, ayrıca sürdürmekte olduğu çalışmalarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Reyhan Oksay ünyada aşınma ve sürtünme konularında ç alışmalar yapan bilim insanlarının hemen hemen hepsi Ali Erdemir’in çalışmalarını takip eder. Onun çalışmaları çoğu zaman öncü olmuştur. Bu konunun duayeni olarak kabul edilir.” İTÜ Teknik Üniversitesi Malzeme ve Metalurji Mühendisliği Bölümü’nden Doç.Dr.Kürşat Kazmanlı, Argonne Ulusal Laboratuvarı’nda bir dönem birlikte çalıştığı Ali Erdemir’i böyle anlatıyor. “Erdemir Hoca ile çalışmak bir ayrıcalıktır. Kendisine soru soran herkesi ayırım yapmadan yanıtlar, sorunlarına çözüm bulmaya çalışır. Konusunda otorite olarak kabul edilmesilim insanlarıyla, araştırma merkezleriyle, iki tarafın da yararına olacak tüm projelerde çalışabiliriz. Önemli olan uygun kafadaki kişileri bir araya getirip bir konuda muazzam bir ilerleme sağlamak. Bu proje de aslında çok büyük çığır açacak. Prof. Dr. Servet Timur ve Güldem Kartal ile yürüttüğümüz bir proje. Bu proje çerçevesinde çeliklerin yüzeyini çok hızlı bir şekilde borür tabakasına döndürerek, hem aşınma muSoldan sağa: Güldem Kartal, Osman Levent Eryılmaz, Prof. Dr. Ali Erdemir yeni nanoyapılı malzemeyi geliştirdikleri plazma cihazının önündeler. kavemetini hem de sertliklerini 34 misli rı olacak. F1, Nascar gibi. artırmaya yönelik bir çalışma. Bu, baktığınız zaman nano kompozit bir yapı. İçerisinde demir borürlerin her “PROJELERİM HİÇ REDDEDİLMEDİ” türlüsü var. Argonne Ulusal Laboratuvarı Enerji bakanlığına bağlı bir kuruluş. Bağımsız araştırma yapabiliyor 2009’de ödül alan projeden farkı? musunuz? İşlemin çok hızlı olması. Yarım saatte 100 mikron düzeyinde tabaka oluşturabiliyor. Bu projenin başABD hükümetinin bir enerji politikası var. laması 2 yıl oldu. Güldem Kartal bu çerçevede Enerji politikasını destekleyici ARGE politikası yürüArgonne’a gelecek. tülüyor. Biz fikri öne sürüyoruz ve savunuyoruz. Size şöyle bir faydası olur diyoruz. Bu konuda bize destek Türkiye’den gelen öğrencilerin düzeyini nasıl verin diyoruz. Fikri beğeniyorlarsa destek sağlıyorlar. değerlendiriyorsunuz? Bir araştırmaları başlatıyoruz. İTÜ’den gelen öğrenciler çok birikimli ve deBugüne dek reddedilen projemiz olmadı. neyimli. Türkiye’deki köklü üniversitelerde yetişen öğKişilerde bıraktığınız izlenim çok önemli. Eski çalışma renciler ABD’dekilerin gerisinde değil. Sanırım imlarınıza bakıyorlar. Beni hiçbir zaman reddetmediler. kanlar iyi olduğu müddetçe eğitim düzeyi de yüksek Benim o kadar çok projem var ki. 45 milyon dolarlık oluyor. projem var. Argonne Ulusal Laboratuvarı kadar geniş kapYeni projeleriniz nedir? samlı olmasa da, burada da sürtünme ile ilgili bir merBiri yine İTÜ’deki arkadaşlarımızla birlikte yükezin kurulmasına nasıl bakıyorsunuz? rüttüğümüz bir proje. Dünyanın dört bir yanındaki biArgonne çok büyük bir merkez. 3500 kişi çalışıyor ve yıllık bütçesi 650 milyon dolar. Bu boyutta bir merkezin kurulmasını herkes ister. Türkiye’de böyle bir merkez olsa bilim ve teknolojide çok ileri yerlere gelinir. Buradaki ARGE politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence Center of Excellence’ların (Mükemmeliyet Merkezleri) kurulması ve devletin bunlara destek olması gerekir. Devletin bu merkezleri desteklemesi lazım. Altyapısı ilk başta pahalı olur ancak bir süre sonra endüstri de bu merkezlere ilgi duyar ve ortak olur; kendi bilim ve teknoloji politikalarına uygun olarak orada araştırma yapar. ABD’deki tüm mükemmeliyet merkezlerini devlet destekliyor. O merkezler bir müddet sonra kendi yağı ile kavrulmaya başlar. Türkiye’de İTÜ’den başka bir kurum ile çalışmalarınız oldu mu? Burada Bilkent’te bir Ulusal Nanoteknoloji Merkezi kuruldu. Burada Salim Çıracı ile birlikte TÜBİTAK destekli bir proje üzerinde çalıştık. Birkaç kez merkezi ziyaret ettim. Sürtünmesiz karbon üzerinde simülasyon ve modelleme çalışmaları yaptık. Çalışmalar çok başarılı geçti. Filmdeki karda yürüyüş seslerinin sırrı ne? • İlk selüloit makara film 1887 yılında, New Jersey’li piskopos Hannibal Goodwin tarafından geliştirildi. •1891 yılında, Thomas Edison’un şirketi kameranın ilk biçimi sayılan ve gözlerini iki küçük deliğe dayayan tek bir izleyici tarafından kullanılabilen Kinetograf adlı aygıtı geliştirdi. Ancak şirket filmi yeniden oynatabilen bir film makinesine ulaşmayı başaramadı. • Onun yerine, Vitaskop adı verilen bir makinenin üretim haklarını aldı. Anlaşma koşullarından bir tanesi makinenin bulucusu olarak Edison’un kabul edilmesiydi. • Kimi şeyler hiç değişmiyor: Edison’un ilk film karelerinin birinde striptiz yapan dansçılar, bir başkasında da İskoçya Kıraliçesi Mary’nin giyotinle başının kesilmesi canlandırılmaktaydı. İkincisi sinema tarihinin ilk korku sahnesi olarak değerlendirilebilir. • 1908 yılında, New York kentindeki tüm Kinetoskop sinema salonları uygunsuz oldukları gerekçesiyle kapatıldı. • Edison’un yardımcısı William Kennedy Laurie Dickson, sinemanın ilk sesli filmi sayılan “Jazz Singer” (Caz Şarkıcısı) adlı filmin yapımından yaklaşık otuz yıl önce sesleri eşzamanlı olmayan kısa bir film yaptı. Filmde, Dickson’un çaldığı keman eşliğinde dans eden iki adam gösterilmekteydi. • Filmlerdeki bildik seslerin birçoğu gerçekte basit işitsel yanılsamalardan oluşur. Söz gelimi, karda yürürken çıkan sesler için mısır nişastası ile kaplı buz, uçan kuş sesleri için birbirlerine çarptırılan deri eldivenlerden yararlanılır. • Sinemada ilk tecimsel renkli işlemlerinden biri olan Kinemacolor’un temelinde de yanılsama yatıyordu. Siyahbeyaz film, alıcının merceği önündeki kırmızıyeşilmavi filtreli döner bir çarkın önünden geçirildiğinde, izleyenler renkli gördükleri izlenimine kapılıyorlardı. • Zaman çevrimi de yaygın sinema hilelerinden biridir. “On Emir” filminde Musa’nın Kızıldeniz’i ikiye yarma sahnesi için çekim ekipleri bir su tankına boşaltılan suyu çektiler ve ardından da çekilen bu görüntüyü tersinden oynattılar. • “Earthquake” (Deprem) filminin ilk gösterimi sırasında koltukları sarsan Sensurround sistemi öylesine yoğun bir etki yarattı ki, izleyicilerden birisinin kabur “D zararı minumuma indirmek gibi misyonlar edindi. Prof. Dr. Ali Erdemir işte bu konunun en yetkin isimlerinden biri. ABD Enerji Bakanlığı’na bağlı Argonne Ulusal Laboratuvarı’nda 23 yıldır sürtünme, aşınma ve yağlama konusunda araştırmalar yapıyor ve bugün pek çok ödülün sahibi. Teknolojinin Nobeli olarak nitelendirilen R&D (Her yıl dünyada 100 önemli buluşun sahibi bilim insanları ve enstitülere verilen araştırmageliştirme ödülü) ödülüne 4 kez (1991, 1998, 2003 ve 2009) layık görülen Erdemir’e bu noktaya gelmek için hangi aşamalardan geçtiğini sorduk. KİLOMETRE TAŞLARI 2009’da aldığınız ödülden başlayalım En son 2009 yılı ekim ayında Orlando’da düzenlenen ve Mustafa Beylerin de (Prof.Dr.Mustafa Ürgen ve projeye katkıda bulunan diğer İTÜ’lü araştırmacılar) katıldığı bir tören ile bu ödülü aldık. Bu son proje yaklaşık 10 yıl önce başladı. Mustafa Bey ile temas halindeydik. Fikirlerimizi birleştirdik. Fikirler doğrultusunda araştırma başlattık. Kendisi, Prof.Dr. Ali Fuat Çakır ve bazı talebeleri (Osman Eryılmaz, Kürşat Kazmanlı, Özgül Keleş) Argonne’a geldi. Arada sırada ben deTürkiye’ye geldim. Şimdi benimle birlikte çalışmalara katılan bu çocuklar burada, bu alanda çok başarılı çalışmalar yapıyor. 1991 yılında size ödül getiren çalışmanız neydi? Bu ödüle layık görülen proje, borik asidin çok yağlayıcı özelliklere sahip, yeni yağlama teknolojileriyle ilgiliydi. Kendi alanında çığır açıp, yankı uyandıran bir çalışmaydı. O teknoloji tamamen ticari bir boyut kazanmış durumda. Endüstriye tümüyle intikal etti. Örneğin Motor Silk adı altında pazarlanan ürün bunlardan biri. 1998 yılında ödüle layık görülen çalışma? Bu buluş ise sürtünmesiz karbon kaplama ile ilgiliydi. Şu anda bile bu, dünyadaki en kaygan (nearly frictionless carbon) malzeme. Şimdi geleceğin hard disklerinin çalışma performansının artırılmasında kullanılıyor. Bu teknoloji performansı 10 misli arattırabilir. Otomotiv alanında da kullanım alanları mevcut. 2003 yılında galiba nanoteknolojiden yararlandığınız buluşunuz ile ödül aldınız? Nano yapılı kompozit bir karbon kaplama türü geliştirdik. Çok orijinal bir kaplama türü; tüm karbon çeşitlerini bünyesinde taşıyabilen tek kompozit malzeme. Hem elmas var; hem grafit var… Çok nadir sen Ödül kazanan projeye İstanbul Teknik Üniversitesi Malzeme ve Metalurji Mühendisliği Bölümü’nden (soldan sağa) Doç. Dr. Kürşat Kazmanlı, Prof. Dr. Mustafa Ürgen, Doç. Dr. Özgül Keleş ve Prof. Dr. Ali Fuat Çakır da destek verdi tezlenebilen bir yapı. Değişik karbon türlerini içerdiği için kullanım alanları çok geniş. Bu teknoloji daha çok süper kapasitörlerde, enerjiyi depolama sistemlerinde, uzay sistemlerinde (uydular vb) kullanabiliriz. Bu malzemenin bir özelliği sürtünmeyi azaltmak ise, bir diğeri enerjiyi depolama kapasitesi. Başka bir deyişle hidrojen depolama özelliği. Nano yapısı olduğu için muazzam miktarda hidrojen tutma kapasitesi var. 2009’da da nano yapılı yeni bir malzeme ve kaplama geliştirdik. Nano yapıdan dolayı çok sert; sert olduğu için de aşınma mukavemeti çok yüksek. Ayrıca çok kaygan. Bunu daha çok otomobil aksamlarında kullanacağız. Pek çok otomobil aksamının ömrünü çok uzatacak. Otomobilde aşınmaya maruz kalan tüm hareketli parçalar bundan yarar sağlayacak. Rulmanlar, piston segmanları vb. Bunun testlerini pek çok otomobil firması sürdürüyor. Bu yılın sonlarına doğru ilk ürünlerin çıkması bekleniyor. Şirketlerin yeni bir ürün çıkartmadan önce malzemeyi çok uzun bir test aşamasından geçirmesi gerekiyor. İlk kullanacak arabalar yarış arabala PROF. DR. ALİ ERDEMİR 15’i patentli 230 makale Güldem Kartal, ve Ali Erdemir CBT 1213/10 18 Haziran 2010 Rita Urgan CBT 1213/11 18 Haziran 2010 ne karşın, hiçbir zaman alçak gönüllüğünü elden bırakmamıştır” diyor. İnsanlık tekerleğin icadıyla birlikte hareketli elemanların sürtünme ve aşınma problemiyle tanıştı. Ve bugüne dek sürtünme ve aşınmanın yol açtığı enerji ve malzeme kayıplarını telafi etmenin yollarını aradı. Son yıllarda Triboloji adı verilen bilim dalı altında sürdürülen bu çalışmalar, sürtünme sonucu ortaya çıkan kayıpları önlemek, bakımonarım faaliyetleri için harcanan zaman ve emeği azaltmak, çevreye verilen 1987 yılından beri ABD’nin Chicago kenti yakınlarında bulunan Enerji Bakanlığı’na bağlı Argonne Ulusal Laboratuvarı’nda araştırmalarını sürdüren Prof.Ali Erdemir, 1977 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji Fakültesi’nden mezun oldu. Daha sonra 2 yıl İskenderun DemirÇelik işletmelerinde mühendis olarak çalıştı. Master ve doktora derecelerini Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden aldı. 1987 yılında girdiği Argonne Laboratuvarı’nda şimdi “Senior Bilimi insanı” olarak Enerji Sistemleri Bölümü’nün yöneticisi olarak çalışıyor. Prof.Erdemir buluşlarıyla Triboloji biliminde önemli bir yer edindi. İlk ödülü 986 yılında aldığı Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün verdiği Ulusal Araştırma Hizmet Ödülü idi. Daha sonra R&D 100 ödülünü (1991, 1998, 2003 ve 2009 yılları) kazandı. Bunların yanı sıra Discover Dergisi Ödülü (1998), Al Sonntag Ödülü (1992 ve 2002), Argonne Laboratuvarı’nın Yönetici Ödülü (1999), Amerikan Makine Mühendisleri Birliği’nin Triboloji Bölümü Yenilikçi Araştırma Ödülü (1999), Amerikan Maden Birliği Ödülü (2001), Federal Laboratory Consortium Midwest Region Excellence in Technology Ödülü (2007) aldı.Bunların yanı sıra 15 ABD patenti, 230 makalesi, 16 kitap/el kitabı bölümü ve iki de kitabı bulunuyor. Yayınlarına bugüne dek 3000 atıf yapılmış. gası çatladı. • Vurdulu kırdılı aksiyon türü filmlerin çoğunda aleve de yer verilir. Ne gariptir ki, alevli sahnelerin çekim süreci oldukça soğuk geçer. Önce derinin üzerine yanmayı geciktirici soğuk bir jelden birkaç kat süren dublörler, ardından da yine aynı maddeyle kaplanmış ve aleve son derece dayanıklı Nomeks lifinden yapılmış iç çamaşırları giyerler. • Jelin son katına yanıcı lastik solüsyon da eklenir. Bu maddenin yanması sonucunda çıkan dumanın solunması sağlığa zararlı olduğundan, yönetmenler yangın sahneleriyle ilgili çekimlerin olabildiğince az kareyle tamamlanmasına özen gösterirler. • En ünlü mekanik dublörlerden biri sayılan “Jaws” filmindeki köpekbalığı inatçılığıyla bilinir. Mekanik köpekbalığının hidroliği tuzlu suda paslanınca, filmin yönetmeni Stephen Spielberg kimi sahneleri köpekbalığının bakış açısından vermek zorunda kaldı. Bu uygulama filmdeki gerilimin daha da artmasına neden oldu. • Yüksek boyutta ve netlikte görüntü yeteneğine sahip bir film gösterim sistemi olan ünlü IMAX (Image Maximum) formatı daha sonra sinema dünyasına damgasını vuracak olan dört Kanadalı genç tarafından geliştirildi. Olası Japon yatırımcıları etkilemek amacıyla kolları sıvayıp göz kamaştırıcı bir ofis kuran gençler çok geçmeden amaçlarına ulaştılar ve Fuji Bank’ın desteğini aldılar. • Bu gençler daha sonra 35 mm formatından 10 kat daha büyük film çekebilen bir sistem geliştirdiler. •IMAX yansıtıcısının ağırlığı erkek bir su aygırının ağırlığı kadardır. Yaklaşık 5 milyon dolar değerindeki yansıtıcının ışığı öylesine parlaktır ki, yukarıya doğru tutulduğunda Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotlar tarafından görülebilir. • NASA’nın Uzay İstasyonu’nda bulundurduğu filmler arasında “Apollo 13”, “Armageddon”, “80 Günde Devri Alem” gibi filmler yer alıyor. • “So I Married an Axe Murderer” filmi de bunlardan biri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle