24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM Doğa’nın Gücü ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1205 23 Nisan 2010 İMTİYAZ SAHİBİCumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Birden, yeryüzünde kurduğumuz uygarlığın, o muazzam uçaklarımızın, taptığımız cihazlarımızın.. işe yaramaz olduğunu gördük. Avrupa hava sahası kapandı! Uçamadık! Mahsur kaldık! Kurduğumuz hava ulaşım sistemi çöktü. İnsanlar uçakla gidecekleri yerlere karayollarıyla gitmek zorunda kaldılar. Toplantılar yapılamadı, zamanlar öldürüldü! Uçak üzerine kurulan ekonomik sistem kısmen çöktü. Havayolları büyük zararlara uğradı. Uzun süredir insanlığın yaşamadığı bir doğa olayı karşısında, uygarlığımız teslim oldu. Atmosferi biliyoruz, tanıyoruz. Onu kısmen, ama epey kısmen yönetiyoruz! Atmosfere uyum sağlayabiliyoruz. Ama işte bir yanardağ, adı Eyjafjalla, İzlanda kökenli, içindeki birikimleri 200 yıl sonra yeniden dışarıya püskürmeye başlayınca; lavları, tozları, dumanları, tüfleri gidip atmosferle bütünleşince; üstüne üstlük, dünyamız üzerinde gezintiye de çıkınca, işimizi bitirdi. Bir yanardağın rahatlama eylemi, insanlığı esir aldı! Celal Şengör’ün yazısından öğreniyoruz ki, yine İzlanda’da yine bir başka yanardağın 240 yıl kadar önce patlaması, kuzey küreye yaz mevsiminin gelmesini engellemiş! 10 bini aşkın kişi, solunum yolu zehirlenmesi sonucu ölmüş.. Buz çağını tetikleyecek kadar iklim değişikliğine yol açan patlamalar yaşadı dünya... Kötü haber tellalı Celal, Napoli’deki bir süper volkanın patlayacağını ve tüm Akdeniz havzasında benzer sonuçlara yol açacağını müjdeliyor! Doğa sözkonusu olunca, konu salt volkanlarla sınırlı değil. Göktaşları var! Meksika’nın Yucatan yarımadasına, 65 milyon yıl önce düşen büyük bir göktaşının yeryüzü üzerinde gerçekleştirdiği felaket ve yaptığı değişikliğin yanında Eyjafjalla masum mu masum kalır! Yeryüzünde 195 milyon yıl hüküm süren dinozorların sonu gelmiş, iklimle birlikte bitki örtüsü değişmiş, oluşan yeni ortama uygun canlılara kapılar açılmıştı! Bugün de dünyada iklim değişikliğini tartışmıyor muyuz? Anadolu kurak bir iklimin cenderesine girecek! Bilim insanları, ani bir iklim değişikliğinin gerçekleşebileceğine bir buzul çağına girebileceğimize işaret ediyorlar. Yeryüzündeki hayatın esas belirleyicisi, esas sahibi doğadır! Onun sahip olduğu muazzam güç karşısında, insanlık her zaman zavallı kalacaktır; büyük felaketler karşısında fareler gibi kaçacak delik ara yacaklardır! Yaşarken, yönetirken, cezalandırırken, kullanırken, hırslanırken, söverken, kin beslerken, intikam alırken... aklımıza gelebilecek bütün kötülükleri yapmaya hazırlarken, aslında, büyük bir felaket karşısında nasıl bir davranış göstereceğimizi düşünsek, belki çok daha ahlaki çerçeveler içinde kalırız! REKTÖRLER VE ÜNİVERSİTELER Üniversitelere iktidar yanlısı organlar, açıkçası YÖK ve Çankaya, genellikle kendilerinden yana rektörler atıyor. Bunların büyük çoğunluğu, üniversitelerde kurulan seçim sandıklarından liste başı olarak çıkmış kişiler değil. Seçilenler arasında, iktidara, siyasal, ideolojik ve dinsel açıdan en uygun kimler varsa, liste başlarına kaydırılıyor ve Çankaya da imzayı basıyor. Çankaya ile YÖK arasında, atanmışlıktan gelen böyle çelikten bir bağ, bir bağlılık var. Tamam, aşağılardan seçilmişler, ama rektörler eninde sonunda, bilimsel eğitim almış kişiler! Tüm öğretim üyeleriyle Akademik Ahlâk bağları ile birlikteliği olması gerekir... Bilimsel liyakatı bilmeleri gerekir. Üniversiteyi üniversite yapan, bilimi bilim yapan değerlere yabancı olmamaları gerekir. Üniversiteyi öcü bücü, yandaşyandaş değil diye ayırmaması gerekir... Oraya seçilmiş olmaları, atayanlara biat etmelerini gerektirmiyor! Onları hoşnut kılacak doğrultuda değil, üniversiteyi, bütününü hoşnut kılacak doğrultuda yönetmeleri gerekiyor. En sonunda bu camianın insanısınız! Kendi kişiliğiniz var, arkanızdan nasıl anılmanızı isterseniz? Bu notu neden düştüm? Pek çok üniversitemizden, aralarında epey eskileri de var, yönetimlerden pes dedirtecek eleştiriler geliyor! Gayet somut! Eğer bütün bunların yarısı doğruysa bile, yönetim makamları adına, diyecek bir şey bulamıyorum. Son söz olarak: Yönetime geçmiş hiç kimse, yüzünü kızartacak hiç bir iş yapmamalı ve her zaman düzgün, hesap verebilir ve dürüst olmalı! Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle.. Almanya'da Türk liseleri? Sayın Prof.Dr.Celal Şengör, 40 yıldır Almanya’da bulunan bir kişi olarak, Merkel konulu makalenizde yazdıklarınıza tümüyle katılıyorum. Ancak çok önemli bulduğum birkaç noktaya deginmemişsiniz: Türkiyede Almanca öğretim yapan liselere daha çok Türkler, iyi Almanca öğrenmenin yanı sıra, yazdığınız gibi, daha nitelikli öğrenim için giderlerken, Almanya'da açılması düşünülen Türk liselerine (sanırım din ağırlıklı olabilir) Türkler mi gidecek yoksa Almanlar mi? Ayrıca Almanya'da 3 milyon kadar Türk varken, Türkiyede kaç Alman var? Almanya'da yaşayan ve uzun süre de yaşayacak, çalışacak olan gençlerimizin zaten yarım yamalak bildikleri Almancaları nasıl ilerleyecek ve gençler bili me, teknolojiye dayalı bilgileri, Almanlar gibi, nasıl edinip topluma nasıl entegre olabilecekler? Almanyada Türk liseleri açma girişimi, Türklerin Almanya'da ikinci sınıf vatandaş olmalarının sürdürülmesi değil de nedir? Üstelik Türkiye yönetiminin eliyle.. Yüksel Atakan, Almanya Beni CBT'ye bağlayan ne? Sayın Orhan Bursalı ve Cumhuriyet çalışanları, Şunu öncelikle belirtmek istiyorum: Hizmetiniz gerçekten büyük. Bu denli ciddi bir dergi çıkarabiliyor olmanız gurur verici. 2002’den beri bir türlü okumaktan vazgeçemedim. Mahallemizdeki bakkaldan o hafta benim için CBT ayırmaması CBT 1205 / 3 23 Nisan 2010 büyük bir tartışma konusu oluyor. Düşünüyorum da beni buna bağlayan şey nedir? Derginin güncel konulara olan bilimsel yaklaşımı mı, yazıların kalitesi mi, Doğan Kuban’ın müthiş eleştirileri mi, Ooff Of Line mı? Yoksa Celal Şengör mü? Akgün’ün karikatürleri mi? Belki de diğerleri… Belki de hepsi. Birçok insanın sesi soluğu oluyorsunuz. Birçok bilimsel etkinliği sizden duyuyoruz. Hepsinden öteye inanın çok şeyi CBT okuyarak öğreniyoruz. Sıradaki müptela yeğenim Uğur. Artık gazeteyi almaya benden önce o gidiyor. Bu derginin hazırlanmasında emeği geçen Cumhuriyet çalışanlarını ve akademik çalışmalarını okurlarla paylaşan bilim insanlarımızı en derin saygılarımla selamlıyorum. Ali Kalkan, İstanbul Pendik, akalkan987@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle