02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık Doç.Dr. Feryal İlkova Gastroözofageal Reflüde TİF Gastroözofageal reflü hastalığı, yani mide içeriğinin yemek borusuna kaçması ve şikâyetlere yol açması çok sık görülen bir hastalıktır. Reflü hızla yaygınlaşmakta ve yaşam boyu devam edebilmektedir. Türkiye de her beş kişiden birinde görülüyor. Doç.Dr. Feryal İlkova Gastroenteroloji Uzmanı ve Doç. Dr.Tunç Yaltı Genel Cerrahi Uzmanı Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi zorunda kalır. Çünkü ilaçlar belirtileri tedavi edebiliyor, ama hastalığı ortadan kaldırmıyor. Uzun süre ilaç kullanılması mide duvarı incelmesi, B12 vitamin eksikliğine, midede esasen selim olan polip oluşumuna yol açabildiği gibi, kalça kırığı riskini de arttırdıkları gösterildi. Ayrıca küçük bir oran olsa da, % 510 hasta proton pompa inhibitörlerinden fayda görmemektedir. İ nsanın hayat kalitesini bozan reflü genellikle göğüs kemiği arkasında bazen sırt ve midede yanmaya neden olur. Ağızda ekşime, acıekşi su ve yiyeceklerin ağıza gelmesi belirtileri görülür. Mide asidine dayanıklı olmayan yemek borusunda çeşitli derecelerde iltihaba yol açabilir. Ayrıca asidin yukarı çıkması sık sık boğaz iltihaplarına, ses kısıklığına hatta astım krizlerine bile yol açabilmektedir. Reflü hastalığının sebebi yemek borusunun altında mide içeriğinin yukarı çıkışını engelleyen yapının bozulması, genişlemesi veya yukarı doğru çıkması, yani fıtıklaşmasıdır. Yemek borusu kanser vakaları yıllar içinde azalırken reflünün yol açtığı kanser vakalarında artış gözleniyor. Reflü hastalığı darlık, kanser gibi komplikasyonlara da yol açabilmektedir. Gerek hastalara verdiği rahatsızlık, oluşturduğu şikâyetler, gerek yol açabileceği komplikasyonlar gerekse hasta yaşam kalitesini bozabildiği için reflü tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Doç. Dr.Tunç Yaltı AMELİYAT KONUSU Bütün bu nedenlerden dolayı reflü hastalığının tedavisinde, ilaçlardan başka bir alternatif tedavi yolu olarak, ameliyat önerilmekte ve uygulanmaktadır. Zaten mekanik olan hastalığın tedavisi esas olarak mekanik yolla çözülebilinir. İyi ve deneyimli ellerde ameliyat başarısı % 90’dır, ama komplikasyonları olabilir. Bazen ileriki yıllarda operasyon sonrası hastalığın tekrarlaması bildirilmiştir. Yutma güçlüğü, şişkinlik, kusamama gibi şikayetler en can sıkıcı ve düzeltilmesi çok zor komplikasyonlardır. Üstelik bazı hastalar da ameliyatı arzu etmezler. Bu nedenlerle 2000’li yılların başlarından beri reflü tedavisinde daha az girişimsel, hastaya daha az zarar veren ama etkili olan endoskopik tedaviler denenmekte, geliştirilmeye çalışılmakta ve uygulanmaktadır. Bu yöntemlerin en gelişmişi en etkili olanı ise endoskopik uygulanan fundopikasyondur. Fundoplikasyon yemek borusu ile mide arasındaki kapı fonksiyonunu yeReflü hastalığında mide ile yemek borusu birleşim niden oluşturma yöntemine verdiğimiz adyerinin görünümü yanda Üstte Esophyx cihazı ile yadır. pılan manevralarla yemek borusu ile mide arasındaki Transoral incisionless fundoplikasyon valv mekanizmasının oluşturulması (fundoplikasyon) (TİF) yöntemi, ağızdan endeskopik girileReflü tedavisinde, mide asidini azaltan proton pompa in rek herhangi bir cerrahi kesi yapmadan, bozulmuş olan kapak hibitörleri çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu ilaçlarla başarı mekanizmasının tamir edilmesidir. çok yüksektir. Bu ilaçlar % 9095 etkilidir. Hastaların birçoBu yöntem için uzun çalışmalar sonucu geliştirilen ğunun şikayetleri ilaç kullanırken kalmamaktadır. Esophyx adı verilen cihaz kullanılır. Bu cihaz sayesinde yeSebebi mekanik olan reflü hastalığının ilaçla tedavisinde mek borusunun altında genişlemiş olan kısım mideye doğru asıl sorun, ilacın kesilmesinden sonra şikayetlerin tekrar başindirilerek, yine endoskopik olarak uygulanan dikişler ile, fizlamasıdır. Hastalarının bir bölümü ilaca bağımlı hale gelir. yolojik durumuna getirilmekte ve kapak mekanizması tekrar Bazı hastalar sürekli, bir kısmı da yüksek doz ilaç kullanmak oluşturulmaktadır. Aslında bu, açık ya da kapalı ameliyat yöntemlerinde yapılan işlem ile aynı mekanik mantığa sahiptir. Yani eşdeğer anatomik yapı endoskopik olarak uygulanmaktadır. Genel anestezi ile uygulan bu yöntem yarım saatle en fazla 1 saat arasında sürmekte ve aynı gün hastalar eve gidebilmektedir. Bugüne kadar yapılan 4000’in üstünde ameliyatta, sadece 2 hastada komplikasyon bildirilmiştir. Bir senedir uyguladığımız bu yöntemde biz hiç komplikasyon görmedik ve başarı oranımız hastaların %88inde ilacın tam kesilmesi ile beraber tam düzelme şeklinde ortaya çıktı. Başarısı, ameliyatla elde edilen sonuçlara çok yaklaşan bu yeni endoskopik yöntem, ilaç kullanmak istemeyen ve veya ilaçla şikâyetleri olan ve başka alternatif tedavi yöntemi arayan hastalara kesinlikle önerilir. Bankacılığın 5 bin yıllık geçmişi Baştarafı 8. sayfadan mesiyle bankerlik yeni bir içerik kazandı. Para ticaretiyle uğraşan bu “para değiştiriciler”e ve “sikke kalite kontrolcüleri”ne (yani sarraflara), yeni bir mesleğin erbabı olarak Eski Yunan’da trapezites denildi. Bu adlandırma, bankerlerin kullandıkları masaya Yunanca trapeza denmesinden kaynaklandı. Böylece bankerlik, sadece faizle borç verme faaliyeti olmaktan çıkıp başka uzmanlıkları da gerektiren bir etkinlik halini aldı. Ayrıca Eski Yunan toplumundaki bankacılığı Doğu’daki örneklerinden ayıran bir başka temel farklılık daha vardır ki, o da bankerlerin mevduat alması ve bunu kredi olarak yeniden borç vermesidir. Oysa Doğu’da bankacılık esas olarak bankerlerin kendi özsermayeleriyle yürütüldü. Eski Yunan’da da, yaşadıkları dönemde büyük servet ve güce erişen (örneğin Pasion ve Phormion gibi) önemli bankerler var oldu. ROMA’DA BANKERLİK Eski Yunanlar gibi Romalılar da, M.Ö. 5. yy.ın sonundan itibaren faiz karşılığı borç (fenus veya feneratio) verme ve mevduat toplamanın bankalar (argentaria veya ars argentaria) tarafından yürütülen bir faaliyet demek olduğunun farkına vardılar. Profesyonel bankerler, mevduat aldı ve bunu, kendileri alacaklı konumunda olarak üçüncü şahıslara borç olarak verdi. Ancak Roma’da sikke darbı, Eski Yunan’a ve Akdeniz Bölgesi’ndeki diğer kültürlere göre çok geç başladı. Romalılar M.Ö. 4. yy.ın sonları veya 3. yy.ın başlarında kendi sikkelerini tedavüle sokmadan önce Güney İtalya’daki Yunan kolonilerinden gelen gümüş sikkeleri kullandılar. Ticaretin gelişmesine koşut olarak M.Ö. 3. yy.ın son çeyreğinden itibaren Roma Forum’unda sarraf ve bankerlerin (argentarii) göründüğüne dair antik kaynaknaklarda kayıtlar vardır. Aynı yıllarda Forum’da devletin bunlara tahsis ettiği dükkanlar da mevcuttur. (Foto. 7) Her ne kadar bankacılık faaliyetleri Roma’da geç bir ta CBT 1205/17 23 Nisan 2010 rihte başlamış da olsa, Roma Dönemi’nde hem bankacılık uygulamalarının daha geliştiği hem de bu faaliyetin hukuki çerçevesinin güçlendiği söylenebilir. Ancak en gelişkin bankacılık işlemleri, Roma zamanındaki Mısır’da görülmüştür. Sonuç: Antik Dönem bankacılığının üç belirleyici unsuru sarraflık, mevduat alma ve borç verme faaliyeti oldu. Ancak bunlar dışında bankerler ödemelere aracılık ettiler, çeşitli bankacılık işlemleriyle birlikte mezatçılık ve noterlik de yaptılar. Ancak tüm bu faaliyetleri tek bir banker kendi bünyesinde toparlayabildiği gibi, işin farklı yönlerinde uzmanlaşıp kendini sınırlayan bankerler de oldu. Bankerler bu uzmanlaşmalarına göre farklı şekillerde adlandırıldılar. Sikke darbından önceki iki binyıl içinde bankerlerin faaliyet çeşitliliği daha sınırlı kaldı. Roma İmparatorluğu’nun çökmesinden sonra ise dünya ticaretinde ortaya çıkan daralmaya bağlı olarak bankacılık faaliyetleri de çökmüş ve bu daralma Orta Çağ’ın sonlarına kadar devam etti. M.S. 11. yy.dan itibaren ticaretin yeniden gelişmeye başlamasıyla birlikte bankacılık da kendi küllerinden yeniden doğdu ve çağdaş bankacılığa doğru gelişim gösterdi..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle