23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YENİ ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Ürünler Kullanışlı güneş panelleri AmbienTec firması mobil kullanıma uygun iki güneş paneli üretti. SolarFold ve SolarFan açılmış halde USB kablosuna 2 vatlık enerji iletiyor. Cep telefonunda üç dakika konuşmak için on dakikalık yükleme süresi yeterli. İki model de şimdilik sadece Japonya’da satılıyor. Fiyatları: yaklaşık olarak 180 Avro. Bilgi için: http://www.diginfo.tv/2010/03/08/100021ren.php Turhan Selçuk genellikle gündelik siyasî konuları ele alan karikatürler çizerdi. Bazan da siyasetin dışına çıkıp, toplumun başka kesim ve sorunlarını dile getiren çizgiler atardı. Kablosuz mini klavye Kablosuz çalışan aletler için üretilmiş olan altmış dokuz tuşlu Rii Mini klavye, 2.4 GHz kablosuz USB alıcısına sahip. Klavye lityum iyon piliyle 700 saat çalışıyor. Menzili 30m olan aletin lazer göstericisi ve dokunmatik faresi (touchpad) de var. Klavye Windows 7, Vista, XP, 2000 ve Linux ile uyumlu. Fiyatı: 49 Dolar. Bilgi için: http://www.ecofriend.org/entry/landportsactivespeakerscheeryouupwithsolarenergy/ Kaliteli Bir Adamı Kalitesizleşen Türkiye’de Yitirdik! Bir gün İTÜ’deki odama giderken baktım, koridordaki ilân panosuna rahmetli İhsan Ketin bir kâğıt iliştiriyor. Ne olduğunu anlamak için yaklaştım. Selçuk’un bir karikatürüydü. Kalantor kılıklı bir adam rahat bir koltuğa kurulmuş, telefonla konuşuyor, karşısındakine «Bu ne cehalet kardeşim. Yoksa sen profesör müsün?» diyordu. Yaklaştığımı görünce rahmetli hoca, «bunu bu sabah gördüm gazetede, dayanamadım kestim, buraya getirdim» dedi. «Üniversitenin içinde bulunduğu rezaleti bu kadar kısa ve ve doğru bir şekilde özetleyen başka bir ifade bulmak mümkün değildir.» Turhan Selçuk’u bugün uğurladık. Nevşehir’de Hacıbektaş ilçesine gömülmek istemiş. Nedenini bilmiyorum, ama bu subay çocuğu toplumsal gelişmesine çizgisiyle ömrünü adadığı ülkesinin kalbine yakın olmak istedi her halde. Kötü bir zamanda öldü Turhan Selçuk. İsterdim ki, en azından ülkesini karartan bulutların biraz dağılmaya başladığını görseydi. Onun yerine ekmeği ile büyüdüğü ordusunun dağıtılmaya yeltenildiği bir zamanda öldü. İşini adam gibi yapmayı kuşkusuz içinde yetiştiği ailesinden, o ailenin mensup olduğu Türk Silahlı Kuvvetleri ortamından öğrenmişti. Çok isterdim benim de bir karikatürümü çizsin. Hattâ bu isteğimi bir gün kardeşi İlhan Bey’e de söylemiştim. Egoistçe bir nedenle. Gelecekte aileme bırakacak kıymetli bir şeyim olsun istiyordum. Ama en çok da merak ettiğim için: Turhan Selçuk beni nasıl görürdü? Heyhat, artık onu hiç öğrenemeyeceğim. Dün gece, televizyonda onun vefatıyla ilgili haberleri seyrettikten sonra bu düşüncelerle yerimden kalkmak istemedim ve hayatımda ilk defa bir Türk televizyon dizisini başından sonuna iki saat seyrettim. Seyrettikçe dehşetim arttı: Sinemayı seven, tiyatroya fırsat buldukça giden bir insan olarak gördüğüm kalitesizlik beni kahretti. Dizinin aktör ve aktrisleri rol yapmaktan zerrece nasiplerini alamamış kişilerdi. Ezberletilenleri okumaktan başka hiç, ama hiçbirşey yapamıyorlardı. Ne yüz ifadelerine ne de vücut dillerine rollerinin gereğini söyletmeyi bir zerre olsun becerebiliyorlardı. Sonra üzerlerindeki elbiseler. Bir yerde dizi içinde geleneksel bir Türk sanatı icra ediliyordu. Onun en temel kurallarından bîhaberdiler. Ve sonra o suratsızlık! Sözümona neşeliden en acıklısına tüm sahnelere egemen o insan çirkinliği! Fakir fukarayı canlandıran adamların üzerindekiler fakir fukaranın giydiğini andıran gıcır gıcır giysilerdi. Dizinin konusu ise guya temsil ettiği tüm toplum tabakalarındaki ahlâksızlık ve iğrençliklerin bir resmigeçidi halindeydi. Topluma verebilecekleri başka bir mesaj yok muydu acaba? Bunu bir öğrencime anlattım. Güldü: «Hocam, siz birine tesadüf etmişsiniz» dedi. «Hepsi öyle». Buna katılmadım, zira ben Haluk Bilginer ve Türkân Şoray’ın bir komedi dizisini severek ve beğenerek seyrettiğimi hatırlıyorum. Yalnız bu iki büyük usta değil, onlarla birlikte rol yapanlar da kaliteliydi. Düşündüm, diğer kalitesiz dizilerde oynayanlar (ve belli ki oyunculuktan zerrece nasibini almamış kişiler) bu ustaların oyunlarını seyretmezler mi? Veya yabancı filmleri dikkatle izlemezler mi? Daha lise öğrencisiyken Mücap Ofluoğlu’nun Cyrano’su beni derinden etkilemişti. O kalitede bir Cyrano’yu Fransa’da bile seyretmek nasip olmadı bana daha sonra. Günümüzdeki feci dizilerde oynayan beceriksizleri kim seçiyor? Bunları aktör diye milletin karşısına kim çıkartıyor? Ve üstelik bu dizilerin çok tutulduğunu okuyorum gazetelerde. Milletçe, kalitesizliğe bu kadar mı alkış tutar olduk?Cevap ne yazık ki evettir. Üniversitemizde, okulumuzda, politikamızda, televizyonumuzda, gazetemizde, hattâ her gün yediğimiz ekmekte, kalite dibe vurmuştur. Bir tek kaliteli kurumumuz kaldı, kurum olarak. Ordumuz: Ona da artık tahammül edemiyoruz. Bizi korumak için canlarını vermeye yemin etmiş o asil ve kahraman insanlara etmediğimizi bırakmıyoruz, onları iftiralarla hapislere sürüklüyoruz. Büyük üstat Turhan Selçuk bu feci Türkiye’den 88. yaşında çekildi, ama gene de onun kalbine gömülmek istedi. Hiç kuşkusuz o yüce gönüllü asker babası gibi, ne olursa olsun bu vatanın toprağına milletine hizmet ederken düşmek istiyordu. Öyle de yaptı. Nur içinde yatsın. Aipteks PocketCinema Z20 Aiptek firması yeni bir pico projektör üretti. Fakat, bu model diğerlerinden daha marifetli. Çünkü PocketCinema Z20 sadece projektör değil aynı zamanda 720Pcamcorder. Aletin 5 megapiksel sensoru, 2GB belleği ve microSDHC girişi var. LCD ekranı 6cm. Nisan ayında Avrupa’da satışa sunulması bekleniyor. Fiyatı: 349 Avro. Bilgi için: http://www.picoprojectorinfo.com/aiptekz20photo Logitech’ten iki evrensel uzaktan kumanda aleti Logitech firmasının evrensel uzaktan kumanda aletleri genelde çok pahalıdır ama firma şimdi 100 Avro’nun altında satılan iki evrensel uzaktan kumanda aleti sürdü piyasaya. Harmony 650 ve 600 ile beş ayrı aleti kumanda etmek mümkün. İki kumanda aleti de çeşitli makrolarla hızlı ve kolay kullanım sunuyor. 650 modeli ayrıca özel bilgiler veren renkli ekrana sahip. Bilgi için: http://blog.logitech.com/2010/03/02/newharmony600andharmony650remotesdebut/ Güneş enerjisiyle çalışan hoparlör Japon Landport firması tarafından üretilen bu hoparlör sistemi enerjisini güneşten alıyor. Sistem, lityum iyon pilleri sayesinde tam şarjlı durumda sekiz saat aralıksız olarak çalışıyor. İki hoparlörün her biri 2 vat gücünde. 19.5x11.2x5cm boyutlarındaki aletin ağırlığı 290g. Hoparlör sistemi USB ile MP3 çalıcısı ve diğer bazı cihazlarla bağlanabiliyor. Ürünün bu ay içinde Japonya’da piyasaya verilmesi bekleniyor. Fiyatı: yaklaşık olarak 60 Dolar. Bilgi için: http://www.ecofriend.org/entry/landportsactivespeakerscheeryouupwithsolarenergy/ Sabahları yataktan çıkamayanlar için CBT 1200/ 5 iLuv Premium iMM178 Vibe Plus ilk bakışta sıradan iPod standlarından farksız gibi görünüyor. Ancak aletin bilgisayar faresini andıran bir eklentisi (bu parça isteğe göre yastık altına veya yatağın üzerine yerleştiriliyor) alarm çalmaya başladığında üzerine yerleştirilen ses sisteminin yardımıyla önceden belirlenen bir şarkı ile kuvvetli titreşimler yayıyor. Tüm iPhone ve iPodlarla uyumlu olan iLuv’un ana cihazında FM radyo kanallarını da dinlemek mümkün. Fiyatı: 90 Dolar. Bilgi için: http://gizmodo.com/5483180/theiluvpremiumimm178vibeplusalarmclockwillshakeyououtofbed Nilgün Özbaşaran Dede 19 Mart 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle