Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Uluslararası parasal sorunlar: Mevcut sistemin k sa tarihçesi ABD’de patlak veren banka ve finans krizinden sonra, uluslararası politik ekonominin gündeminde “uluslararası para” konusu ön plana çıktı. Akademik ve politik çevrelerde Amerikan dolarının yerini alacak bir “yeni uluslararası para” arayışı başladı. Prof. Dr. Vural Fuat Savaş dan önceki evrelerinin kısaca hatırlanmasını gerektirmektedir. Bu yazımızda bu tarihçeyi özetleyeceğiz. İlk paranın ne zaman ve nerede ortaya çıktığı kesin olarak bilinmiyor. Bu konuda bilinenler, başlangıçta bazı ilginç maddelerin, örneğin deniz hayvanlarının kabukları, deriler, renkli taşlar ve benzeri maddelerin para olarak kullanıldıklarıdır. Daha sonra, bakır, demir gibi madenlerden yapılan madeni paralar kullanılmış ve sonradan altın ve gümüş paralar kullanılmaya başlanmıştır. Çift metal sistemi diye adlandırılan bu sistem yüzyıllarca devam etmiş ve 18. yüzyılın ortasından itibaren altın tek başına para olarak kullanılmaya başlanmıştır. “Altın sistemi” adı verilen bu sistem, çeşitli yöntemlerle işlemiştir. Başlangıçta altından basılan paralar (altın sikkeler) ile külçe altın kullanılırken, daha sonra ticari bankaların ortaya çıkması ile “altına dönüştürülebilen” banknotlar kullanılmaya başlanmıştır. Altın para sistemi, bu genel nitelikleri ile, Birinci Dünya Savaşı’na kadar (19141918) devam etmiştir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında, savaşa katılan ülkeler, günün koşullarına ve ülkenin olanaklarına göre savaşın finansmanını sağlamaya çalışmış ve uluslararası para sistemi denilebilecek belli bir sistem ortada kalmamıştır. Bu karmaşa, önce Büyük Dünya Krizi (1929) ve daha sonra da İkinci Dünya Savaşı (19391945) ile devam etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonunda öncülüğünü ABD ile İngiltere’nin yaptığı yeni kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın düzenlediği “Bretton Woods Konferansı” (1944) ile yeni dünya para sistemi kurulmuştur. Bu Kongre’de yüzyılların alışkanlığı ile yeniden “altın standardı”na dönülmesi istenmişse de acı bir gerçek buna olanak vermemiştir: Amerika dışında, hiçbir ülkenin elinde altın standardını oluşturacak altın yoktu. Dünya altın stokunun yüzde 80’i Amerika’da toplanmıştı. Amerika, İkinci Dünya Savaşı’ndan dünyanın “süper devleti” olarak çıkmıştı. Bu nedenle Bretton Woods Konferansı “altındöviz standardı” adı verilen sistemi kabul etmek zorunda kalmıştı. Buna göre ülke mer LK PARA A slında bu, yeni bir konu değildi. Bretton Woods sisteminin, 1971 yılında fiilen sona ermesiyle ortaya çıkmıştı. O yıllarda sorun altınla ilişkisi kesilen dolara karşı oluşan güvensizlikle ilgiliydi. Bunun yanında, Fransa’nın başını çektiği ve Amerikan Doları’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünya rezerv parası olmasını “aşırı bir imtiyaz” olarak değerlendiren ve doların ve Amerika’nın ekonomik gücünü azaltmak isteyen ülkelerin, zaman zaman açıktan, zaman zaman el altından yürüttükleri propaganda da etkili oluyordu. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde başlayan ve doların tek başına uluslararası para olmasına karşı çıkan bu istek, 20082009 ekonomik krizinden sonra yeniden gündeme geldi. Eski gerekçelere, günümüzde başka bir önemli gerekçe daha eklendi. Bu da Güneydoğu Asya ülkelerinde biriken dolar rezerviydi. Yapılan tahminlere göre bu ülkelerin elinde 2 trilyon doları Çin’in elinde olmak üzere 5 trilyon dolar civarında dolar rezervi bulunmaktadır. Amerika’da patlak veren son banka ve finans krizi, bu ülkeleri derinden etkilemiş ve ellerindeki dolar rezervini ciddi bir tehditle karşı karşıya bırakmıştı. Amerikan ekonomisinin durgunluğa sürüklenmesi ve doların hızlı biçimde değer kaybetmesi, bu ülkelerin büyük ölçüde zarara uğramasına neden olacaktı. Bütün bu gerekçeler, yeni “uluslararası para” arama konusunu yeniden gündeme getirmiş bulunmaktadır. Konunun anlaşılması ve gerçekten yeni bir uluslararası paraya ihtiyaç olup olmadığı ve eğer böyle bir ihtiyaç varsa yeni uluslararası paranın nasıl bir para olacağı, dünya para sisteminin bunmateryalidir. Sistem insan vücudunu mekanik bir materyal olarak tanımlar. Bu varsayımdan yola çıkılarak teşhis ve tedavide yüksek teknolojinin yeri belirlenir ve bu varsayım ve itelediği yöntemler kitlesel medya araçlarıyla toplumlara kabul ettirilir. Ülkemizde sorunu irdelemeye çalışırken en büyük direnç hekimlerden gelmektedir. Şöyle ki bilimsel doğruluğu ispatlanmadığı halde işlemin etkinliğine hekimin bir şekilde inandırılması; hekimin eğitiminin, branşlaşmasının sonucu ve psikolojik tatmini gereği son teknolojiyi kullanma güdüsü, bu konuda hekimi zorlayan hukuksal müeyyidelerin konulması şeklinde sıralayabiliriz. Olayın hukuksal zorlamalar boyutuna getirilmesi ise kalenin düşürülmesi olup şöyle açabiliriz. Örneğin içinde bulunduğumuz hukuksal süreçler, son teknoloji pahalı bir materyalin bilgisini hastaya vermeden yapılan bir uygulamada, hekimi hastayı yeterli bilgilendirmeden işlem yapıldı boyutunda suçlamaktadır. Malpraktis yasaları olarak da tanımlanan bu popüler yasaların ne kadarı ileri teknoloji savaşçıları tarafında yerleştirilmiştir? İşte asıl soru budur! yi Sa l k Hizmeti Pahal Teknoloji Kullan m De ildir! İyi sağlık hizmetinin sınırlı ekonomik gücü olan ülkelerce verilebileceği ispatlanmıştır. Örneğin Çin, Jamaika, Küba gibi düşük kişi başı geliri olan ülkelerde, toplam yaşam süresi, çocuk ve anne ölüm oranı gibi sağlık indeksleri gelişmiş ülkelerle mukayese edilecek boyuttadır. İleri teknoloji ithaline sıkı blokaj po kez bankaları, rezervlerinde sadece altın değil aynı zamanda herkesin kabul edeceği bir yabancı para (döviz) kullandıracaktı. O yıllarda böyle bir yabancı para Amerikan Doları’ndan başkası değildi. Bu nedenle bu sisteme “altındolar sistemi” adı da verilmiştir. Sistemin temel ilkesi şuydu: Sadece Amerika altın standardına dönecek, bir ons altının fiyatı 35 dolar olarak sabitlenecek ve Amerika, kendisine gönderilen doları bu fiyattan altına çevirecekti. Bu koşulun doğal bir sonucu olarak Amerika, dolar miktarını ancak altın rezervlerindeki artış miktarına göre arttıracaktı. Amerika bu sözünü tutmadı. Bir taraftan dünya üzerindeki askeri üs ve tesislerin finansmanı, diğer taraftan da Başkan Johnson tarafından yürürlüğe konulan refah politikasının sebep olduğu bütçe açıkları nedeniyle Amerika, altın rezervine bakmadan piyasaya dolar sürmeye devam etti. Başlangıçta Amerika 30 milyar dolar tutarında bir altın rezervine sahipti. Ancak sadece Vietnam Savaşı (19671972) döneminde 500 milyar dolardan fazla savaş harcaması yapmıştı. CBT 1166/15 24 Temmuz 2009 litikası uygulayan Küba’da, kişi başı milli gelir USA’nın yirmide biri olmasına karşın, iyi sağlık hizmeti ve uzun yaşam beklentisi başarılmıştır. Ülkemizde Yeni Epidemilerle (Toplumun çounlu unu etkileyen hastal klar) Mücadele Edilebilir mi? Mücadele edilip edilemeyeceği oluşturulan kurumsallaşmadan bellidir. Sağlık hizmeti sektörü, tamamen hastanelere kaydırılmış ve hızla özelleştirilmektedir. Ülkenin büyük şehirler, iyi donanımlı üçüncü basamak hastaneleri ile donatılmış, ileri teknoloji servisi ülkenin elitlerine yapılmaktadır. Tıp sektörü ve halk, pahalı olan her şey ve son teknoloji en iyidir diye coşkuyla koşmaktadır. Bu yatırımlar sağlık bütçesinin büyük parçasını tüketmekte olup örneğin temel bir halk sağlığı problemi olan sağlıklı içme suyuna dahi çözüm oluşturacak bütçe oluşturulmamaktadır. Bu örnek kapitalist ekonomik sistemlerin dayanılmaz baskısı karşısında oluşan tıptaki ahlaki çöküntünün en önemli örneklerinden biridir. Sonuç, epidemilerden korunmayı bırakın, ileri teknoloji hegemonyasının topluma ve hukuk sistemine yüksek maliyetleri dikte ettirme başarısıdır… Yeni Teknolojinin Yerle meden Önce Maliyet ve Etkinlik Yönünden De erlendirilmesi Zorunludur. Yeni teknolojilerin yerleşmesinden önce kritik değerlendirmeler zorunlu olup, sistemler analiz edilmeden halkın parasıyla işletilen devlet ve özel sektör hastanelerine yerleştirilmemelidir. Ancak atı alan Amerika’nın sahip olduğu altın rezervinin değerinden çok fazla dolar basması önce Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle’ün tepkisiyle karşılaştı. Amerika’nın bu davranışını “aşırı bir imtiyaz” olarak nitelendiren De Gaulle, bir trilyon dolara yakın bir miktarı ABD’ye gönderip, bunların “35 dolar=1 ons altın” fiyatına göre altına dönüştürülmesini istedi ve Almanya ve Japonya’ya da aynı şeyi yapmalarını önerdi. Ancak hem Almanya ve hem de Japonya, Amerika’nın siyasi tehdit ve baskısı nedeniyle böyle bir girişimde bulunamadılar. Eğer Almanya ve Japonya, Fransa’nın izinden gidebilmiş olsaydı, dünya para sistemi bugün çok daha değişik bir yerde olabilirdi. Amerika, üzerinde yoğunlaşan baskılara daha fazla dayanamadı. Başkan Nixon 15 Ağustos 1971’de “Altın gişesi kapanmıştır!” diyerek doların altın ile olan ilişkisinin kesildiğini açıkladı. Böylece Bretton Woods Sistemi veya IMF Sistemi diye bilinen “altındolar sistemi” fiilen sona ermiş oldu. 1976 yılında toplanan Jamaica Konferansı da bu sistemin hukuken sona erdiğini ve “dalgalı kur sistemi”nin yeni uluslararası para sistemi olduğunu onaylamış ve IMF’yi kuran anlaşma maddelerini de bu yeni sisteme göre değiştirmiştir. Jamaica Konferansı’ndan bu yana dalgalı döviz kuru sistemi, ülkeden ülkeye değişen ayarlamalarla, geçerliliğini korumaktadır. Bu dönemin en önemli olayı, kuşkusuz, “Avro”nun ortaya çıkmasıdır. 1 Ocak Üsküdar’ı geçmiş durumdaki sağlık sektörümüzde bu 1999’ da, sadece sistemlerin birçoğunun kurulumları çoktan gerçekleşmiş “banka parası” olaolup, halen de ileri teknoloji girişi devam etmektedir. rak ortaya çıkan Devlete düşen görev maliyet etkinlik analizi yapılmayan Avro 1 Ocak sistemlerin kullanımının engellenmesi olmak zorun2002’de kağıt ve dadır. İleri teknolojinin kullanımının tüm sorumlumadeni para olarak luğunu sağlık personeline bırakmak; teknolojinin üluluslararası para siskeye girişinin sorumluluğunu da sağlık politikacılarıtemine girmiştir. na bırakmak zaten suiistimalin kapısını açmak demektir. Aradan geçen yedi Sağlık personelinin literatüre uygunsuz bir şekilde meyıl içinde Av 0ro, dikal teknoloji ve ilaç tüketimi suiistimaline derhal son doların güçlü bir raverilmelidir. Sağlık Teknolojileri Değerlendirmeleri kibi olmuş, ticari iş(STD), İngiltere, İsveç, Avustralya, Fransa, İspanya, lemlerde, uluslarKanada, İtalya ve Finlandiya gibi birçok ülkede kuarası yatırımlarda ve rumsallaşmış olmasına rağmen, ülkemizde hoyratça uyülke merkez bankagulanan suistimallerin zararını yine halkımız çekecektir. larının rezervlerinSağlık Teknolojisi Değerlendirmeleri ülkemizde bir an de, doların ağırlığıönce kurumsallaşmak zorundadır. nın üçte birine yakTıpta, sağlıkta tüketimi önceleyen olguyu sorgulaşan bir önem kalamaya başlayacak bilgi ve ulusal bilinç seviyesine ulaşzanmıştır. tığımızda, halkımız tıp ticari sektörünün kirli savaşıYeni uluslararanı algılayacak, hükümetlere akılcı sağlık politikaları sı para arayışlarının üretmeyi şart koşacaklardır. Halkımız, sağlık persoönem kazandığı nelimiz ve hukuk sistemimiz gösterişçi sağlık politi2009 yılında mevcut kalarını dikte ettiren bu ticari sektörün aracıları olan uluslararası para sisgünümüz sağlık politika üreticilerini sorgulamaya teminin kısa tarihi başladığında, sağlık kazanmaya başladığımız alan olaböylece özetlenmiş caktır. bulunuyor. FRANSA'NIN TEPK S