Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yaratılışçı Safsatalar, Bilim, Hipotez, Olgu, Kuram’ın ne olduğu üzerine yeniden... Ortalık toz duman. Evrim üzerine tek kitap okumamışlar, güçlü inanç sahibi ancak bilimi reddedemeyen köşe yazarlarından tutun, ne yaratılışçılığı ne de evrimi tanımlayamayacak düzeydeki siyasetçiler, ortalığı, olguları, bilimi her şeyi birbirine karıştırarak çorba yapıyorlar… Biz burada bütün temel konuları yeniden gündeme getiriyor, kavramları açıklıyor ve yaratılışçı safsataya olgular ve gerçekler ışığında yanıt veriyoruz… Buradaki açıklamaları, Scientific American Temmuz 2002; Nature 2009; Douglas Futuyma’dan (Evrim, Palme Yay.) alıyoruz. İNSANIN DA EVRİM ÜRÜNÜ OLDUĞUNU Darwin’den önce Erzurumlu İbrahim Hakkı yazmıştı! ‘Milli’ özelliğini yitirmiş bulunan Eğitim Bakanlığı le TÜBİTAK yönetimine, önce Darwin doğmadan 50 yıl önce, 1756’da MARİFETNAME adlı kitabını yazmayı bitiren Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi’nin hem evrim konusunda, hem de sözde dini koruma gerekçesiyle bilimsel yönteme ve nesnel bulgulara karşı çıkma sapkınlığı konusunda yazdıklarını bildirelim; sonra da böyle bir sapkınlığın yol açtığı kötülükler konusunda yaptığı müthiş uyarıyı hatırlatalım... Prof. Dr. Özer Ozankaya C harles Darwin 150 yıl önce doğal seçilim yoluyla evrim kuramını ortaya attığı zaman, bilim dünyası ayağa kalktı; akademik çevrelerde yıllarca süren sert tartışmalar, sosyal bilimleri de kapsayan geniş bir alana yayıldı. Ne var ki zamanla paleontoloji, genetik, zooloji, moleküler biyoloji ve diğer bilim dalları kuramın doğruluğunu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtladı. Bugün evrim konusundaki tartışmaların bir daha açılmamak üzere kapanmış olması gerekirken, durum ne yazık ki düşünüldüğü gibi değil. 21.Yüzyıl'da dünyanın en gelişmiş ülkesinde (ABD) utanç verici bir oyun sergileniyor. Yaratılışçılar, politikacı, hukukçu ve sıradan vatandaşları evrim kuramının doğru olmadığına inandırabiliyor. Bunların ülkemizdeki uzantıları da en gerici çevrelerden aldıkları her türlü Amerikan desteği ile ülkemizde, onlar adına yapıyorlar! Okullarda evrime alternatif olarak ‘‘akıllıtasarım'' fikrinin okutulması yönünde güçlü kampanyalar sürdürülüyor. Bizde de bu kavram ders kitaplarına sokuluyor! Bu tartışmaların ortasına itilen öğretmenler, doğal olarak evrimi savunmak ve yaratılışcılık kavramını çürütmek durumunda bırakılıyorlar. Yaratılışçılar ise evrimin yanlış anlaşılan noktalarından yararlanarak, yalanlar ve dürüst olmayan söylemlerle zehirlerini yaymaya çalışıyor. Hipotez, Olgu, Kuram yazısı) Yasa, doğaya ilişkin tanımlayıcı genellemelerdir. Dolayısıyla bir bilim adamı evrim kuramından söz ettiği zaman bu atom veya görelilik kuramı da olabilir doğruluğu hakkında esasen neredeyse hiçbir kuşku duymaz. “Değişim geçirerek ilerleme” anlamına gelen evrim kuramına ek olarak, insanlar evrim gerçeğinden (olgu) de söz edebilirler. NAS'a göre gerçek ‘‘doğru olarak kabul edilen ve kendini tekrarlayan gözlemlerdir''. Fosil kayıtları ve çok sayıda diğer kanıtlar organizmaların zaman içinde evrimleştiğini kanıtlar. Bu değişiklikleri kimse gözlemediği halde, dolaylı kanıtlar nettir, çapraşık değildir ve zorlayıcıdır. Tüm bilimler dolaylı kanıtlara dayanır. Örneğin, fizikçiler atomaltı parçacıkları direkt olarak görmez, ancak bunların varolduğunu iyonlaşma odasında parçacıkların bıraktıkları izlerden anlar. Kısaca doğrudan izlenmemesi fizikçilerin vardıkları sonuçların doğru olmadığını göstermez. Evrim başka şekillerde de çürütülebilirdi. Eğer cansız bir maddeden bir anda oluşmuş, gelişmiş bir yaşam şekli belgelenseydi, fosil kayıtlarının içinde bulunmuş yaratıklardan birkaçının da bu şekilde oluşmuş olması gerekirdi. Aynı şekilde eğer uzaydan gelen insanüstü zekâya sahip yaratıklar ortaya çıkıp, dünyada yaşamı başlattıklarını iddia etseydi, evrimsel açıklamalara gölge düşebilirdi. Ancak şu ana kadar böyle bir kanıt ortaya çıkarılmadı. Ö 3) ddia: “Bilim yeterli malzeme vermiyor. adamlar zaman geçtikçe evrim gerçe inin do rulu undan üphe etmeye ba lad lar.” 4) ddia: “Evrim biyologlar aras ndaki görü Evrim kuramının giderek taraftar yitirdiğine ilişkin herhanfarkl l klar , evrimin somut bilimsel temellere gi bir kanıt söz konusu değil. Şu anda evrim kuramına gönderme yapmamış bir biyoloji dergisi bulamazsınız. Oysa evrimi karala dayanmad n n en belirgin göstergesidir.” yan bilimsel bir makale neredeyse hiç yok. Washington Üniversitesi'nden George W.Gilchrist, binlerce bilimsel makaleyi tarayarak, akıllı tasarım veya yaratılış bilimine ilişkin bir göndermeye yer verilip verilmediğini araştırdı. Sonuçta tek bir makaleye bile rastlamadı. Yaratılışçılar bilim dünyasının tutucu ve dogmatik bir çevre olduğunu iddia ederek, bilim adamlarının yaratılış bilimi ile ilgili kanıtları ilk baştan, önyargılı olarak reddettiğini ileri sürüyor. Oysa ‘‘Nature” dergisinin ve diğer bilim dergilerinin editörleri kendilerine gönderilen makaleler arasında evrimi çürütme iddiasını taşıyan çok az sayıda makale olduğunu söylüyor. Evrime karşı olan bazı yazarların makaleleri ciddi bilim dergilerinde yayımlandı. Ancak bu makaleler doğrudan evrime saldırmadığı gibi, yaratılışçıların düşüncelerini de net bir lisanla dile getirmiyordu. Bunların yaptığı en cesur eleştiri, evrim kuramına ilişkin bazı sorunların henüz çözümlenemediğine dikkat çekmekti. Kısaca yaratılışçılar, bilim dünyasının onları ciddiye alması için Evrim biyologları değişik konuları kendi aralarında sert biçimde tartışır. Bu konuların başında türlerin nasıl oluştuğu, evrimsel değişikliğin hızı, kuşlar ve dinozorlar arasındaki ilişki, Neandertal'lerin modern insanlardan farklı bir tür olup olmadığı gibi konular gelir. Bu tartışmaların benzerleri diğer bilim dallarında da görülür. Ne var ki dürüstlükten uzak bir tutum sergileyen yaratılışçılar, bilim adamlarının bu tartışma tarzlarını abartarak, konuyu çarpıtıyor. Harvard Üniversitesi'nden Paleontolog Stephen Jay Gould'un çalışmalarını bilenler bu saygın bilim adamının evrim kuramını ne büyük bir içtenlikle savunduğunun bilincindedir. Oysa yaratılışçılar Gould'un ciltler dolusu yazılarından desteksiz alıntılar yaparak yazarın ifadesini çarpıtıyor. Bu gibi durumlarda yanlışlığa düşmemek için, yaratılışçıların kullandığı alıntıların kaynağı olan makalenin tümünü görmekte israrcı olun. Göreceksiniz ki makalenin bütünü bambaşka bir telden çalmaktadır... (DEVAMI HAFTAYA) ve tüm testleri başarıyla geçmiş bir hipotezdir, yani bir olgudur. Fakat evrimsel değişimin tarihçesi canlıların geçirdiği (mutasyon, seçilim, genetik sürüklenme, gelişimsel sınırlamalar vb hakkındaki) çeşitli değişimleri açıklayabilen bir ifadeler bütünü olan evrim kuramı tarafından açıklanır. Canlıların çeşitliliği ve özellikle için sunulan yaratılışçı açıklamalar bilimin yöntemleriyle değerlendirilemez.” Kaynak: Douglas J. Futuyma, Evrim, s.527. Palme Yayıncılık 2) ddia: “Evrim bilimsel de ildir, çünkü do rulanamaz veya yalanlanamaz. Ayr ca gözlenemeyen veya yeniden yarat lamayan olaylarla ilgilidir.” Tayfun Akgül Burada sıklıkla öne sürdükleri 15 sözde ‘‘bilimsel'' iddiaya verilen yanıtları yayınlamaya (yeniden) başlıyoruz. CBT 1148/8 20 Mart 2009 Kuramın, “kesinlik hiyerarşisi''nin ortalarında yer aldığı ilkokullarda öğretilir; yani kuram varsayımın üzerinde, yasanın altında yer alır. Ancak bilim adamları bu terimi bu şekilde kullanmazlar. ABD Ulusal Bilimler Akademisi'ne (NAS) göre, bilimsel bir kuram ‘‘gerçekleri, yasaları ve test edilmiş varsayımları bünyesinde birleştiren doğal dünyanın bir durumunun gerçekleşmiş açıklaması''dır. (Bu konuda daha ayrıntılı olarak bknz BU DURUMDA EVRİM BİR OLGU MUDUR YOKSA BİR KURAM MI? Bu tanımların ışığı altında evrim bilimsel bir olgudur. Diğer bir deyişle, ortak atalardan değişim yoluyla tüm türlerin türeyişi son 150 yılda çok sayıda kanıtla desteklenmiş CBT 1148/9 20 Mart 2009 1) ddia: “Evrim yaln zca bir kuramd r; bilimsel bir yasa de ildir.” Bu iddia evrimi iki ana parçaya bölen farklılığı göz ardı ediyor. Bunlar makroevrim ve mikroevrimdir. Mikroevrim, bir türün zaman içinde gösterdiği değişiklik ile ilgilidir. Makroevrim, tür düzeyinin üzerindeki taksonomik (sınıflandırma ilmi ile ilgili) grupların değişimini inceler. Bunun kanıtları fosil kayıtları ve DNA karşılaştırmalarından elde edilir. Bugün yaratılışçıların pek çoğu, mikroevrimin laboratuvarlarda (meyve sinekleri, bitkiler ve hücreler üzerindeki testler) ve doğada (Grant'ın Galapagos ispinozları üzerindeki çalışmaları) test edilebildiğini kabul ediyor. Doğal seleksiyon ve diğer mekanizmalar kromozomal değişiklikler, simbiyoz ve melezleştirmeHİPOTEZ, bir önerme, bir kabuldür. 1944’ten önzaman içinde nüfusta çok ciddi dece, çok az kanıtın desteklediği genetik maddenin ğişikliklere yol açabilir. DNA olduğu düşüncesi makul bir hipotezdi.1944’ten bugüne, bunu destekleyen kanıtlar arttıkça, bu hiMakroevrim çalışmalarının tapotez giderek daha fazla güçlendi. Bugün ise bu rihi yapısı, doğrudan gözlem yerine görüşü bir olgu olarak kabul ediyoruz. fosil ve DNA çıkarsamalarına dayanır. Ancak taOLGU Basitçe söyleyecek olursak, olgu, kanıtlarla rihi bilimlerde (astronomi, jeoloji, arkeoloji ve evçok fazla desteklenerek artık doğruymuş gibi rim biyolojisi dahil) varsayımların fiziksel kanıtkabul etmemizde hiçbir sakıncası olmayan bir hilarla uyum içinde olup olmadığı test edilebilir. potezdir. Diğer bir deyişle, neredeyse hiçbir kuşÖrneğin, evrimsel açıklamaya göre insanın ilk bikuya yer vermeyecek bir şekilde doğru olduğu kalinen ataları (kabaca 57 milyon yıl önce) ile ananıtlanmıştır. Ama sadece neredeyse. Yoksa akla tomik olarak modern insanın ortaya çıkışı gelebilecek herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek (100.000 yıl önce) arasında, özellikleri giderek şekilde kanıtlanmış değildir. maymundan modern insana benzeyen hominidler KURAM Bilimde kullanıldığı biçimde kuram (teoyer almıştır. Fosil kayıtları da bunu göstermekteri) ise, desteklenmeyen bir spekülasyon ya da (podir. Kaldı ki insanlar Jurassic döneme (65 milyon püler olarak kullanıldığı biçimde) bir hipotez deyıl önce) ait katmanların içine gömülü modern inğildir. Tersine, bir kuram diğer düşünceleri ve hisan kalıntıları bulamaz. nce Osmanlıca aslı: «İmtizacı anasırdan iptida madeniyat hasıl olup, ondan nebatat peyda olup, ondan hayvanat vücuda gelmiştir ve hayvan kemalini buldukta insan zahir olmuştur...» «... Ve amma hayvanat ile insan arasında mutavassıtların azharı maymundur: zira ki, şearü zenebden maada birunu derunu insana müşahibdir». Evrimi açıklarken de şunları yazıyor: «... mertebei hurmadan meratibi hayvanata uruç edip nice sînin ol meratipte muammer olmuştur. Tâ fiil ve surette insana müşabih olan nesnas ve maymun mertebesin bulmuştur. Ve ol mertebeden dahi uruç edip sureti insana gelmiştir.» Bir de güzel Türkçemize çevirelim: «Öğelerin uyuşup birleşmesinden ilkin madenler oluşup, ondan bitkiler ortaya çıkıp, ondan hayvanlar ortaya çıkmıştır ve hayvan olgunlaştığında insan ortaya çıkmıştır.. .» «ve ama hayvanlar ile insanlar arasındaki aracıların en belirgini maymundur: çünkü kılı ve kuyruğundan başka dışı ve içi insana benzer...» Evrimi betimleyici sözleri: «Hurma basamağından türlü hayvanlar basamaklarına yükselip nice yıllar (çağlar, Ö.O.) o basamaklarda yaşam sürmüştür. Tâ, davranım ve biçim olarak insana benzeyen nesnas ve maymun basamağını bulmuştur. Ve o basamaktan da yükselerek insan biçimine gelmiştir.» Mârifetnâme, Bulak Bas mevi, M s r, 1835. s. 28, 29. TÜRKÇE ÇEV R DEN ÇIKARTTILAR Milli Eğitim Bakanlığı ile TÜBİTAK’ın bugün yaptığı gibi, 1970’lerde de Mârifetnâme’yi bugünkü abeceye ve Türkçeye aktaranlar, yukardaki bölümleri ve başka kimi bölümleri çıkararak bastılar! Yani kitap makaslanarak basıldı! Oysa İbrahim Hakkı Efendi’nin kendisi, bilimin baskı altına alınmasına karşı, bu olaydan tam 221 yıl önce, aynı kitabında şu bilimsel yöntem uyarısını da yapmıştı: «Ol kimse ki bu makule umuru iptalde münazarayı levazımı diniyeden zanneder, ol kimse taz’if ve tevhin ve cinayet aleddin etmiş olur. Zira ki umuru mezkurenin vukuuna berahini hendesiye ve hesabiye delalet eder. Bir kimse ki ona muttali olup tahkikine kadir olur ve sebebinden ve vaktinden ve miktarından ve müddeti bekasından haber verir, ona denilse ki bu şer’i şerife muhaliftir ol yakîn üzre istidlal eylediği emirde şüphe etmez, belki şer’i şerifte istişkâl eder ki yakîne muhalifüşşer nice olur? deyu tevcihe başlar. Pes şer’i şerife yoluyla ta’nedenlerin zararından, yolsuz nusret edenlerin zararı ekserdir.» Türkçesi şu: «Bu tür işleri (bu kitapta açıklanan doğa ve insan olgularını, Ö.O.) çürütmek için tartışmayı dinin gere HİPOTEZ NE, OLGU NE, KURAM NE? potezleri kapsayan ve onları bağdaşık bir doku şeklinde ören büyük bir düşüncedir. Kuram, olgun, akıl yürütme ve çok çeşitli gözlemleri açıklayan kanıtlara dayalı birbiriyle bağlantılı bir tümceler bütünüdür. Oxford English Dictionary tarafından verilen tanımlardan biri şudur: “Bir gurup düşünce ya da olayın açıklanmasını düşünce ve ifadeler bütünü... bilinen ya da gözlenen bir şeyin genel yasaları, ilkeleri ya da nedenleri olarak bilinen bir anlatım.” Atom kuramı, Kuantum kuramı veya Levha Tektoniği kuramı sadece spekülasyon ya da fikirler değil, çok çeşitli olayları açıklayan ve kuvvetli bir şekilde desteklenen düşüncelerdir. Biyolojide birkaç kuram vardır ve kesinlikle evrim bunlardan en önemli olanıdır. EN GÜÇLÜ ESER: Evrim konusunu tamamen bilimsel ama meraklıların anlayabileceği bir dille anlatan, Türkçeye çevrilmiş en büyük eser budur. Futuyma, ünlü bir Amerikalı bilimcidir ve New York State University’de görevlidir. Kitabın son bölümü, Evrimci Bilim, Yaratılışçılık ve Toplum, açıklayıcı bilgilerle doludur; Yaratılışçılar ve Diğer Kuşkucuların da “evrimsel gelişmesini” ve nereye vardıklarını da burada görebilirsiniz! Kısa ve öz olarak bu bölümde, 6 maddede evrimin kanıtları, 19 maddede de yaratılışçı iddialarırn çürütülmesi ele alınmaktadır. ği sanan kimse, dini zayıflatmış, değersizleştirmiş ve dine karşı cinayet işlemiş olur. Çünkü söz konusu edilen olayların gerçekten olduğunu hendese ve hesap kanıtları gösterir. Bunu öğrenip doğrulamasını yapabilen ve nedenini, zamanını, tutarını ve süresini bildiren kimseye bunun dine aykırı olduğu söylenecek olursa, o kişi akıl yoluyla çıkardığı sonuçtan kuşkulanmaz, belki dinden kuşkuya düşerek: «akla aykırı din nasıl olur?» diye sormaya başlar. Dine yolu yordamıyla eleştiri getirenlerin verdiği zarara göre, dine yanlış biçimde yardımcı olanların verdiği zarar daha çoktur.» Mârifetnâme, s. 45.) Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi, kitabındaki bu görüşlerinden dolayı ne baskıya uğradı, ne de kitabı yasaklandı. Tersine, Türk halkı, O’nu, asıl olarak peygamberler, pek seyrek olarak da çok yüksek değer verdiği kişilikler için kullandığı bir sanla, “Hazretleri” sanıyla anmış ve benimsemiştir. Evet, halk arasında söylenen biçimiyle tam adı, ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI EFENDİ HAZRETLERİ’dir! Milli Eğitim Bakanlığıyla TÜBİTAK’ın ve onları bu yola yöneltenlerin, akla baskı ve düşünceye yasak getiren tutumlarıyla, Türk ulusuna ve İslam dinine ne yıkıcı zararlar verdiğini anlatmak için, onların Atatürk’ü okumak ve dinlemek istemeyeceklerini kestirebildiğim için, yine yaklaşık üçyüzyıl önce, Türk ve İslam dünyasına ilk kez basım makinesini getirebilmiş olan İbrahim Müteferrika’nın, Toplumların Yönetiminde Bilimsel Yöntem (UsulÜl Hikem Fi NizamIl Ümem) adlı kitabından şu paragraflarla anlatalım: "Bütünüyle hıristiyan milletlerin, .. durumlarının düzeni için gerekli kuralları dinsel kitaplarında bulunmayıp, devletlerinin şimdiki düzeni hemen bir alay akıl yapısı kurallara dayandırılıp, cihad ve gaza için öte dünyada ödül ve karşılık beklemek gibi bir düşünceleri yoktur.." "akıl ürünü yasa ve kuralları ile ordularını öylesine bir sıkıdüzen altına almışlar ve boyun eğdirmişlerdir ki, binlerce askeri hemen bir sözle savaş mezbahasına yedebilmektedirler." "İslam halkları ise, adı geçen halkların durumu karşısında tümden aymazlık, aldırışsızlık ve dikkatsizlik içinde, onların ülkemize yaklaşmasını ve kırallarıyla sultanlarının durumlarının özünü anlama önemli işinden tümden yüz çevrilmiş, katıksız yobazlık yeğlenmiş ve cahil kalmakta diretilmiştir." TÜBİTAK’ın, Milli Eğitim Bakanlığının … tutumları, nerdeyse 300 yıl önce İbrahim Hakkı Efendi’nin “aklı başkaldırıya itici” bulduğu, Müteferika’nın da acıyarak eleştirdiği nitelikte değil midir?