17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir edebiyat fakültesi nasıl olmalı? Türkiye’de üniversitelerin çokça sorunu vardır. Sorun bana göre çoğunlukla tek tek fakültelerden kaynaklanıyor. Biz bu yazımızda ülkemizde pek de tartışılmayan ama kalkınmış ülkelerin temel aldıkları bir eğitimöğretim kurumu olan edebiyat fakültelerini anlatmaya çalışacağız. Gerek öğrencisi ve öğretim üyesi olarak olumsuzluklarını yaşayan, gerekse iki dönem (altı yıl) bir edebiyat fakültesinin (Dil ve TarihCoğrafya) dekanı olarak aşağıda sıralayacağım sorunlarına çözüm arayan ve çözüm önerilerinde engellenen biri olarak benim gözümde edebiyat fakültelerinin önceliği vardır. Prof. Dr. Necdet Adabağ, [email protected] Mutlu yarınlar için model şart... Bugün yetkilileri, bürokratları, iktisatçıları, planlamacıları ikili bir görev beklemekte... Bir yandan krizin etkilerini en aza indirecek önlemleri almak, diğer yandan da orta ve uzun dönem geleceğimizi sağlıklı biçimde planlamak... Dr. Halit Suiçmez (iktisatçı) [email protected] B ugün ülkemizdeki edebiyat fakültelerinin sayısı yüz kadardır. Bugünkü koşullarda edebiyat fakültelerinden mezun olup öğretmen olmak isteyen bir öğrenci dört yıllık bir lisans eğitiminden sonra iki yıl da pedagoji eğitimi almak zorundadır. Uzun bir süre. Ayrıca eğitim fakültelerinde aynı eğitimi gören birine oranla haksız bir uygulama. Edebiyat fakültelerinin temel amacı öğretmen yetiştirmekken, bu işlevlerinden eğitim fakültelerine öncelik tanındığı için uzaklaştırıldılar. Bu nedenle bu fakültelerin mezunları peşinen işsizdir. Çözüm olarak, eğitim fakültesi mezunlarını ortaöğretim (ki artık ilköğretim) öğretmeni; edebiyat fakültesi mezunlarını da lise ve dengi okul öğretmeni yapmak gibi bir düzenleme hakça bir paylaşımı getirebilir diye düşünüyorum. Bugünkü düzenlemeyle edebiyat fakültesi öğrencileri KPSS’yi (Kamu Personeli Seçme Sınavı) aştıktan sonra eğitim fakülteleri mezunlarından yer kalırsa öğretmen olarak atanabiliyorlar. İlginçtir, Ankara DTCF’den (Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi) mezun olan biri, öğretmenlik sıralamasında Hakkâri eğitim fakültesi mezunundan sonra geliyor. Ayrıca iki fakülte arasındaki eğitimöğretim yıl farkı da unutulmamalı. Sorunu çözmekte atılacak ilk adım, kanımca, iki yıl gibi uzun bir süreye yayılmış olan formasyon izlencesi, yoğunlaştırılmış olarak bir yıla sıkıştırılabilir ve bu eğitim de lisans eğitimi içine (çok eskiden olduğu gibi) yedirilebilir. Günceldeki uygulama, gençlerin öğretmen olmak heyecanını kırıyor. KONU NSAN Edebiyat fakültelerinde okuyanların temel sorunlarından biri de aldıkları eğitimle ilgilidir. Edebiyat fakültelerinin konusu insandır. İşlevi insanla uğraşmak olan bir fakültenin öğrencilerinin insansal bir bilim dalı olan antropoloji okumaması nasıl yorumlanabilir? Evet, yanlış okumadınız, ancak antropoloji anabilim dalına kayıt yaptıran bir öğrenci o dersi okuyabilmektedir. Geri kalan öğrenciler fakültenin kalabalığı içinde kendilerine dersliklerde yer bulabilir ya da dersi veren hocanın onayını alabilirlerse o dersi seçmeli okumak şansını yakalayabilirler. Felsefe ve estetik okumayan biri edebiyatçı olur mu? Ya tarih? Bizim edebiyat fakültelerinde öğretim dizgesi bu sakat anlayış üzerine kuruludur. Tarih okuyan felsefe okumaz; felsefe okuyan tarih. Tarih okumamış bir felsefeci olur mu, demeyin, oluyor. Edebiyat bölümünde okuyan öğrencilerin kişisel tercihlerine (derslikte yer bulurlarsa) kalmıştır felsefeden ya da tarihten ders almak… Felsefe ve tarih olmadan edebiyat nasıl olur? Ya da estetik? Üniversiteleri ciddi bir biçimde mercek altına almak gerek. Felsefe, tarih, estetik, sanat tarihi, mitoloji, dinler tarihi, müzik tarihi gibi derslerin yerine, biz, ilköğretim ve liselerde öğretemediğimiz Türkçe kompozisyon ve devrim tarihi derslerini okutuyoruz. Batı dillerini okuyan öğrenciler Latince ve Yunanca okumuyor. Ya da Roma, Yunan tarihi ve Yunan, Roma edebiyat tarihlerini… yat fakültesine adım atan öğrenci bir edebiyatçıya gerekli olan tarih, felsefe, sanat tarihi, antropoloji, estetik; batı dilleri okuyacaksa Latince, Yunanca, Roma ve Yunan edebiyat tarihleri; doğu dilleri okuyacaksa Arapça ve Farsça gibi temel dersleri alacak ve anabilim derslerini destekleyecek seçmeli dersler almakta zorlanmayacaktır. Bugün Arap dilinde okuyan biri Arap tarihini bilmez, İslam sanatını hiç bilmez. Edebiyat fakültelerinin bir başka sorunu da, öğrenci yoğunluğu, öğretim üyeliği kıtlığıdır. Türkiye’nin en önemli edebiyat fakültelerinden biri olan DTCF’de 6000 öğrenci var. 10 dilden oluşan Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde 2500 öğrenci var. Her öğrenciye düşen alan miktarı ½ metrekareden azdır. Ayakta durulacak yer yoktur. Çoğu öğretim üyesi bu kalabalıktan yıldığı ve gerektiği biçimde eğitimöğretim yapamadığı için erken emekliliğini istemiş; ya kendi hayatını yaşamaya başlamış ya da özel üniversitelere geçmiştir. DTCF’deki öğrenci olaylarının temel nedenlerinden biri de öğrenci kalabalığıdır. Başta YÖK olmak üzere Ankara Üniversitesi yönetimine gelen rektörlerin tümü bu soruna kulak tıkamıştır. Öğretim üyelerinin özel üniversitelere geçme nedenlerinden biri de emeklilik maaşlarının yanı sıra bir ücret daha alabilmek içindir. Haksız sayılmazlar. Türkiye’de önüne gelen ayrıcalık istiyor. Hiçbir zaman öğretim üyeleri bu konuda ‘ağlamadı’ ve yollara düşmedi. Gene bir başka sorun kadrosuzluktur. DTCF’de öğretim üyesi olmayan bölümler ya da anabilim dalları var. DTCF’de böyle ise Anadolu’da nasıldır? Yakın anabilim dalları öğretim üyelerinin desteği ile ayakta kalabilmekteler. Yaşları dolmadan ya da yaş haddinden emekliye ayrılan öğretim üyelerinin yerleri doldurulamadığı gibi, araştırma görevlileri kadrosu alamayan edebiyat fakülteleri geleceğe de yatırım yapamıyor. Ü lkemiz hem dünyaya açık bir ekonomi, hem de kendine özgü özellikleri çok fazla olan bir yarımada. Teoriyi pratikten çıkarmalıyız ve önce Türkiye’nin en büyük ekonomik sorunu olan işsizlikten hareket etmeliyiz. İşsizliğin tanımları, oranları ne olursa olsun sokakta, evde en az 56 milyon işsiz insanımız varsa insan gücümüzü israf ediyoruz demektir. Sermaye birikimi; istihdam artışının ve teknolojik gelişmenin en önemli kaynaklarından biridir. Dolayısıyla ekonomik büyüme ve toplumsal gelişme sürecinin de temelidir. O halde ortauzun dönem politikamız şu olmalı: Hem istihdamı artırmak, hem de teknolojik gelişmeyi (verimliliği) sağlamak zorundayız. Bu durumda kamuözel üretken yatırımları hızlandırmalıyız. Bunun adı “dinamik verimlilik” politikasıdır. Güney Kore, Japonya gibi Asya ülkeleri bunu yatırım stratejileriyle başarmışlardır. Uygulamada bunu anlayabilmek için 2009 bütçesine bakalım; yatırımlar 1980’lerde bütçeden yüzde 20 pay almaktayken bugün yüzde 4’lere düşmüştür. 2009 bütçesinde harcamalar 265 milyar TL. Faiz ödemeleri yaklaşık 60 milyar TL. Yatırımlar 12 milyar TL. Yatırımlara ayrılan paranın 5 kat fazlası faize gitmektedir.. BÜYÜME MODEL Tasarruflar artarsa yatırımlar artar. Yatırımlar artarsa istihdam artar. Yatırımlar artarsa verimlilik artar. Sonuçta üretim artar. Üretim büyüme, gelir demektir. Gelirin adil dağılımı sosyal gelişmenin hızlanmasına katkı verir. Toplumsal gelişmenin artması da tüketim, iç ve dış talebin çoğalması demektir. Talep artışı döngüyü tamamlar ve yeniden yatırımları canlandırır. Bu model kamusal kaynakların üretkenliği yüksek alanlara aktarılmasını gerektirmektedir. Örneğin kaynakların sosyal ve fiziki altyapıya, teknoloji ve bilgi yoğun hizmet ve imalat sektörlerine, araştırma ve geliştirmeye, eğitim ve sağlığa daha çok yönlendirilmesi bir zorunluluktur. Tüm bunların yüzde 4’lük bütçe payı ile olabilmesi oldukça yetersizdir. Elbette bütçede kaynakların sağlığa, eğitime, altyapıya, bilişim, iletişim, teknoloji ve verimlilik alanlarına daha çok ayrılması gerekirken bir yandan da faiz ödemelerini, harcamaları iç tasarruflardan ve artırılmış vergisel kaynaklardan karşılamak düşünülmelidir. Diğer yandan da atıl kaynakların tam ve etkin kullanımı bütçe gelirlerinin çoğalmasına hizmet edecektir. Bugünün görevleri düşünülürken yarınlar feda edilmemeli. Bir şekilde bu kriz sona erecek ama güneş de her sabah doğarken gençleri, çocukları yeni mevsimler beklemektedir. Cumhuriyetin 100. yılına doğru yeni bir büyüme ve sanayileşme modelini hep yenileyerek uygulama mutluluğu içinde olabilsek... Ve bu modelin özü insan (istihdam) ve teknoloji (verimlilik) odaklı olabilse... KAPILAR AÇIK DE L CBT 1143 / 14 13 Şubat 2009 ARAPÇA VAR, ARAP TAR H YOK Leopardi, yazı yazmayı, edebiyat yapmayı, antiklerden öğrendiklerini yazar. Bizdeki edebiyat öğrenimi kopuk kopuk bir öğrenimdir. Oysa anabilim dalına ya da bölüme kayıt yaptırmak yerine fakülteye kayıt işlemi bu sorunu çözecek ve edebi Yukarıdan beri saydığımız sorunlar zincirine, dekanken, çözüm için araladığımız kapılar yüzümüze kapandı. Oysa edebiyat fakültelerinin temel sorunlarını büyük ölçüde çözecek ve adı geçen fakülteleri daha çağdaş bir düzeye ulaştıracak olan disiplinler arası eğitimöğretim izlencelerini öngören çözüm önerilerimizin yanı sıra, edebiyat fakültelerinde öğrencinin daha doyurucu ve daha donanımlı bir eğitim almasını sağlamak adına kayıt işlemlerinin anabilim dalı ya da bölümlere değil, fakülteye yapılmasını sağlamak vardı. Ayrı ayrı anabilim dallarına ya da bölümlere yapılan kayıt işlemlerinden ötürü bugün DTCF’de 76 eğitimöğretim izlencesi vardır. Kırkın üzerinde anabilim dalı, yirminin üzerinde bölüm vardır. Çok izlenceli olmak varsıllığın işaretidir, ama bunu iyi örgütlemezseniz ve seçmeli ders almayı öğretim üyesinin ya da öğrencinin keyfine bırakırsanız keşmekeş yaşarsınız. Sözünü ettiğimiz öneriler edebiyat fakültelerinin temel sorunlarını hızlıca çözebilecek önerilerdi. YÖK böylesi bir yeniliği o güne kadar kimsenin kendilerine sunmadığını ve Senato’dan geçirip yollamamızı istedi bizden. DTCF’de uygulandıktan sonra öteki edebiyat fakültelerine de aktarılacağını söyledi. Ne yazık ki YÖK’ün sözlü olurunu almışken ve fakültemiz kurullarından geçirmişken, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, tasarımızı Senato’ya getirip ardından YÖK’e göndermek istememiştir. Nedeni bizde saklı. Kaçırılmış olan bu fırsatı bir başka bahara mı bıraktık yoksa? Umarız...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle